2 Temmuz Sivas Katliamını Unutmadık! Unutturmayacağız! Halkların ortak mücadelesi ile kazanacağız!

Ey Pir Sultan’ı asılan halk!
Ey gencecik insanı yakılan halk!
Acılarını, güç yap kendine
Ve yeter de artık. Ayağa kalk!
Susmanın sınırı yok ey halkım, Susma artık
Kır sana takılmak istenen zinciri.
Kalk artık, gün başlıyor,
Gir kavgaya ve savaşa..

Bundan tam 27 yıl önce 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak otelinde yine bir devlet organizasyonuyla 35 can diri diri yakılarak katledildi. Unutursak alışırız, unutursak halklara yönelik yeni katliamların önü açılır. Katliamdan bir hafta önce “Müslüman kamuoyuna” başlığıyla dağıtılan bildirilerin emniyetten fakslandığını, otelin önüne belediye tarafından yığılan taşları, Tv kanallarından 8 saat izlettirilen katliama polisin ve ellerinde silahlarıyla gelip sloganlarla geri giden askerlerin hiçbir şekilde müdahale etmediğini unutmadık. “Çok şükür, otelin dışındaki vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır” diyen Başbakan Tansu Çiller’i, “Emniyet güçleriyle halkı karşı karşıya getirmeyin” diyen Cumhurbaşkanı Demirel’i, katillere belediye hoparlöründen “Gazanız mübarek olsun” diyen dönemin belediye başkanı Temel Karamollaoğlu’nu unutmadık.

Tüm bunlar Sivas katliamının bir devlet organizasyonu olduğunun, devletin Alevi halkına olan düşmanlığının açık kanıtıdır. TC devleti var olduğu günden bugüne Alevi halkıyla birlikte bu topraklardaki Kürtlere, Ermenilere, Çerkeslere, Lazlara, Hemşinlere, Romanlara, Araplara ve diğer tüm halklara düşmandır. Ermeni soykırımı, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas katliamları, Rum kıyımı, Roboski, Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç katliamları kanıttır.

Bugün Sivas katliamının 27. Yılındayız ve aradan geçen bunca yılda azmettiren ve katliamı gerçekleştiren hiçbir sanık hak ettiği cezayı almamış, tam tersi ödüllendirilmiştir. Aradan geçen 27 yılda katliamlar devam etmiştir. 27 yıl önce dumanlar arasında nefessiz bırakanlarla bugün George Floyd’un boğazına oturup dakikalarca onu boğarak nefesini kesen cani aynı sistemin ürünüdür.

Bugün hala nefes alamıyoruz.

Dünyanın dört bir yanında ırkçı saldırılar devam etmekte. Sınıflar var olduğu günden bugüne milyonlarca katliam gerçekleştirdiler. Dün padişahların, sultanların kölesi olarak katledildik, bugün patronların kar hırsı yüzünden fabrikalarda, madenlerde katlediliyoruz. Dün boyun eğmediği için Pir Sultan’ı asanlar, bugün Deniz’i, Mahir’i, İbo’yu öldürdüğünü sananlardır.

Bu sistemi yaratanlar, vücudumuzun tüm hücrelerine kadar hakim olmak istiyorlar. Beynimizde sorular olmasın, kalbimizde insanlığa dair hiçbir kırıntı kalmasın istiyorlar. Bencilleşen, yalnızlaşan, sadece tüketen ve tüketirken de tüm iliklerimize kadar sömürülen varlıklar olmamızı istiyorlar.

Tüm bu saldırılara rağmen, hala insan kalabilmek için mücadele edenler var. Halkların ortak mücadelesini büyütmek için mücadele edenler var. Bu mücadeleyi verirken, sadece kendi acısını gören değil, kendi gibi tüm ötekilerin acısını sahiplenen hesabını sormaya cüret eden halklardan bahsediyoruz. Hrant Dink katledildiğinde ‘Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz’ diyen milyonlardan bahsediyoruz.

Bizler komşusu açken tok yatmayan, komşusunun acısını kendi acısı olarak gören, sofrasındaki yemek artıklarını ağaç dibine döküp doğadaki canlıların nasibidir diyen halkın evlatlarıyız. Dünyadaki tüm canlıların yaşamlarını kutsal sayan toplumun parçasıyız.

Ama bugün tüm bu değerlerimize yabancılaşan tek başına bireylere dönüştürülmek isteniyoruz. İsteniyor ki başımızdan bombalar yağıncaya kadar emperyalist savaşlara ses çıkarmayalım. İsteniyor ki her gün bir yenisi eklenen zamlara, yoksulluğa, kesilen cezalara, sırtımıza yüklenmek istenen krize, toplu intiharlara gözümüzü, kulağımızı kapayalım.

Bize, emeğimize ve insani değerlerimize yabancılaşma dayatılıyor. Bu yabancılaşma George Floyd’un ölümüne üzülüp, 17 yaşında Kürtçe müzik dinlediği için, dur ihtarına uymadığı için öldürülen gençlerin öldürülmesine, Suriyeli ya da Kürt diye sessiz kalmamıza neden olur. Bugün ihtiyacımız olan, tüm bu devlet saldırılarının işçiye, emekçiye ve tüm halklara karşı olduğunu anlamak ve birlikte yürüteceğimiz mücadele ile kazanacağınızı bilmektir.

Bunun için önce düşmanımızı tanımalıyız!

Soma’daki madenciyi tekmeleyenlerdir bizim düşmanlarımız. Gezi direnişinde “Emri ben verdim” diyenler, Roboski katliamının, 10 Ekim katliamının, Hrat Dink’in, Tahir Elçi’nin katili olanlardır.

Bize düşman olanlar Sivas katliamının bir numaralı sanığı olan Temel Karamollaoğlu’na Alevilerin oy vermesini sağlayanlardır.

Bizi intiharlara, açlığa, yoksulluğa mahkum edenlerdir düşmanımız.

Pandemi sürecinde bir taraftan evde kal çağrıları yaparken, diğer taraftan virüs çıkan iş yerlerinin dahi özel izinle çalışmasına izin verip işçileri ölüme ya da açlığa terk edenlerdir.

Cezalar ve polis şiddetiyle halka korku salmaya çalışanlardır düşmanımız.

Bizlere düşman olan bu devletin kendisidir.

Bugün devletin, bu sistemin tüm yapıları Pir Sultan Abdal’ın “Bozuk düzende sağlam çark olmaz” sözünü yansıtmaktadır. Halkların, işçi ve emekçilerin özgürlüğü, insanca bir yaşamı için bu düzenin baştan değiştirilmesi gerek. Bunun için bir araya gelip örgütlenmekten başka çaremiz yok. Gezi Direnişi’nden sonra, pandemi sürecinde tekrar hayat bulan dayanışma ağları, mahalle ya da fabrika örgütlenmeleri yaşatmamız, büyütmemiz gereken örgütlenmelerdir.

Biz AKA-DER olarak, dünden bugüne bize düşman olanlara karşı tüm ezilen, ötekileştirilen halkları ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Sivas katliamının 27. yılında yapılacak anmaları bu bilinçle birlikte örgütlemeye, katillerden hesap sormaya davet ediyoruz.

Halkların kardeşliğinden, işçi ve emekçilerin birliğinden yana olan dostları AKA-DER’e üye olmaya çağırıyoruz. Dayanışma ağlarına katılmaya çağırıyoruz.

Sivas katliamının 27. Yılında Sivas yangını yüreğinde hisseden, insanım diyen herkesi 2 Temmuz Anma Etkinliklerimizi birlikte örgütlemeye ;

• Madımak Utanç Müzesi Olsun.

• Diyanet İşleri Kapatılsın,

• Nüfus Cüzdanlarından Din Hanesi Kaldırılsın.

• Cem Evleri İbadethane Sayılsın.

• Hacı Bektaş Veli Dergâhı Alevilere İade Edilsin!

• Alevilere yönelik her tür ayrımcılık son bulsun!

• Halklara karşı işlenmiş tüm suçlar failleri ile beraber açığa çıkartılsın!

• Kültür, anadil ve inançlar üzerindeki tüm yasaklar kalksın!

taleplerimizi hep birlikte haykırmaya çağırıyoruz.

Gelin canlar birlik olalım, zalimden hakkımızı alalım diyoruz.

Sivas’ın Hesabını Soracağız!

Adalet Halkların Elleriyle Gelecek!