YPS Genel Koordinasyonu ilan edildi
Kürdistan’daki devlet terörüne karşı yerellerde
halkı savunmak için kurulan Sivil Savunma Birlikleri
ortak bir koordinasyona kavuşturuldu.
YPS Genel Koordinasyonu, işgalci güçlerin
direniş alanlarına girişine izin vermeyecekleri belirtildi.
Açıklamada; “YDG-H’nin son 6 aylık süreçte
toplumsal savunmayı gerçekleştiren bir gençlik
örgütü olarak geliştirdiği direnişe artık tüm toplumsal
kesimlerin katılması ve profesyonel bir savunma
gücünün açığa çıkması elzem bir ihtiyaç haline
gelmiş, bir çok şehir merkezinde örgütlü savunmayı
geliştiren yurtsever devrimci gençlik öncülüğünde
Yekîneyên Parastina Sivîl (YPS) örgütlenmeleri
ortaya çıkmıştır’’ denildi
YPS Genel Koordinasyonu açıklamasında şu
mesaj verildi:
‘Halkımızı savunmak temel ilke olacaktır’
“YPS güçleri yurtsever Kürdistan halkının öz savunması
görevini gerçekleştirirken tüm mücadele
değerlerimizin bileşkesi ve halkımızın özgürlüğünün
sembolü Önder Apo’ya yönelen her türlü saldırıya
karşı mücadele etmeyi her zaman kendisine
temel ilke edinecek, Öz Savunma direnişinin Önder
Apo’nun fiziksel özgürlüğünü gerçekleştireceğini
bilerek direnişi geliştirecektir. Devam etmekte olan
Aylık Devrimci 9 Sosyalist Dergi
Öz Savunma direnişine başta yurtsever Kürdistan
gençliği olmak üzere tüm halkımız seferberlik ruhuyla
katılım göstermelidir. YPS’yi büyütmek işgalciliğe
ve sömürgeciliğe verilecek en büyük cevap
olacaktır. Kürt halkı YPS öncülüğünde şehirlerde ve
köylerde öz savunmasını gerçekleştirdikçe dikta rejim
inşa etmek isteyen faşist zihniyet yenilecektir.
YPS Genel Koordinasyonu olarak başta her türlü
zorluğa rağmen direniş alanlarını terk etmeyerek
mücadeleyi güçlendiren halkımızın yurtsever-kararlı
tutumunu selamlıyor, özgür geleceği inşa etmek
üzere herkesi direnişi yükseltmeye çağırıyoruz.’’
Direniş Alanları:
CİZRE
Şırnak’a giriş askerlerce engelleniyor
Uludere ve Beytüşşebap’tan Şırnak’a geçişler
askerler tarafından “yol kapalı” denilerek engelleniyor.
Cizre ve Silopi’de uygulanan sıkıyönetimle
birlikte fiili bir yasağın uygulandığı Şırnak’a girişler
engelleniyor. Şırnak-Uludere karayolunun Ziravikê
köyü bölgesinde bulunan askeri noktada Uludere’den
Şırnak’a gitmek isteyen yurttaşların engellendiği
belirtildi. Askerlerin yurttaşlara “yol kapalı” diyerek
tekrar Uludere’ye dönmelerini istediği öğrenildi.
Şırnak’tan Uludere’ye gidişlere ise izin verildiği
belirtildi.
Beytüşebap’tan gelen araçların da Şırnak’a
gelişlerinin engellendiği öğrenildi.
28 yaralının bulunduğu bina saldırı altında
Cizre’de devlet güçlerinin saldırısında yaralanan
28 kişinin ve katledilenlerin bulunduğu bina, devlet
güçleri tarafından hedef alınarak bombalanıyor.
Cizre’nin Cudi Mahallesi’nde devlet güçlerinin
tanklardan yaptıkları top atışları sonucu yaralanan 28
kişi ve yaşamını yitirenlerin bulunduğu bina devlet
güçlerinin hedefinde.
Yaralıların bulunduğu Caferi Sadık Sokak’taki
evin adresi, yaralıların ve cenazelerin hastaneye
kaldırılması için hem hükümet yetkililerine hem de
kaymakamlık ve hastaneye bildirildi. Adresin bildirilmesinin
hemen ardından ise yaralıların bodrum
katında tutulduğu bina devlet güçleri tarafından özel
olarak hedef alınarak tanklardan yapılan top atışları
ile saldırı altına alındı.
HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız,
twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ““Cudi Mah,
Cafer’i Sadık sk. No:5-7” adresindeki beş katlı
kırmızı binanın bodrum katında bulunan yaralılar
hastaneye taşınmayı bekliyor. Adresini hükümete
ilettiğimiz sivillere bir şey olursa, insanlık suçunun
sorumlusu hükümet olacaktır. Yaralıların bodrumunda
olduğu, adresini hükümete ilettiğimiz binanın üst
katları vuruluyor” ifadelerini paylaştı.
‘Çocuğum yerde yaralı yatıyor…’
Botan yürüyüşçüleri arasında yer alan Cizre’de
yaralanan DBP PM Üyesi Mehmet Yavuzer’in annesi
Hanım Yavuzer’in feryatları sabaha dek direniş
alanında yankılandı. Oğluna seslenerek, “Oğlum
kalk oradan, o kurşunlar bana geleydi de sana bir şey
olmayaydı” diye haykıran anne kendisini engelleyen
askere ise “Yüzüme bak yüzüme bu ateş sizi de
yakar. Evinize geri dönün” sözleriyle tepki gösterdi.
Cizre’de devlet güçlerinin saldırılarını arttırmasıyla
birlikte DBP’nin çağrısıyla başlatılan
Botan yürüyüşü için Mardin’in Nusaybin ilçesine
bağlı Girêmîra Mahallesi’nde bir araya gelen binler,
İpek Yolu üzerinde direnişlerini sabaha dek sürdürdü.
Tüm müdahalelere rağmen büyük bir direniş
örneğinin sergilendiği eylemde öyle bir kadın var ki,
hislerini dile getiren feryatlarıyla tarihe adını kazıdı.
‘Yüzüme bak yüzüme, oyuna gelmeyin’
Dün Cizre’de ağır yaralanan ve hala hastaneye
kaldırılamayan yaralılardan DBP PM Üyesi Mehmet
Yavuzer’in annesi Hanım Yavuzer, gün boyu yolun
üzerinde oturarak Cizre’de yaralı oğluna seslenerek,
“Oğlum Mehmet kalk yerden, o kurşunlar bana geleydi
de sana gelmeyeydi” diye ağıt yakarken, diğer
direnişçiler ise Hanım ananın ağıtlarına eşlik etti.
Hanım, ağır silahıyla tepesinde dikilen askere ise
“Yüzüme bak yüzüme, sizin hiç insafınız yok mu?
Oyuna gelmeyin, bu devlet bizi de sizi de öldürüyor,
evinize geri dönün” şeklinde tepki gösterdi.
‘Kürt halkı nerede, neden hala bu feryat
duyulmuyor?’
Hanım en çok katliamlara karşı sessiz kalan
Kürt halkına öfkeli olduğunu söyleyerek, Türkiye
Aylık Devrimci 10 Sosyalist Dergi
halklarından önce Kürtlerin milyonlar olup alanlara
dökülmesi gerektiğini ifade etti. Hanım, “Ülkenin
başındakilerin yüreği yanmıyor anladık ama Kürt
halkının da merhameti kalmamış belli. Vicdan sahibi
olan bu gün buraya gelir ve benim gibi yarlı evladı
yerde yatan birçok anneler için ablukayı kırmak için
mücadele eder. Ey Kürtler siz neredesiniz, kendine
Kürdüm diyenler nerede? Neden bu feryadı duymuyorsunuz?
Çocuğum yerde yaralı yatıyor. Merhameti
olanlar nerede? Artık ayaklanma zamanı gelmedi
mi” diye tepkisini dile getirdi.
Cizre’de bir anne çocuğunu kurtarmak için
beyaz bayrakla yürüyor
Cizre’de Cudi Mahallesi’ne gitmeye çalışan 2
genç ağır saldırı altında. Gençlerden birinin annesi
Gule Ürün oğlunu kurtarmak için beyaz bayrakla
saldırı bölgesine doğru gidiyor. Kaymakamlığa bildirilen
28 yaralının bulunduğu ev ise sabah saatlerinde
bu yana hedef gözetilerek bombalanıyor.
Soykırım saldırılarının 44’ncü günde sürdüğü
Şırnak’ın Cizre ilçesinde Ömer Ürün ve soyadı
öğrenilemeyen Kasım isimli 2 evde kalan nüfus cüzdanlarını
almak için Dağkapı Mahallesi’nden Cudi
Mahallesi gitmek istedi. Gençler mahalleye yakın
bulunan Nusaybin Caddesi’ne geldikleri sırada devlet
güçerince yaylım ateşe tutuldu. Gençler kurşunlardan
korunmak için caddeye yakın eski belediye
binasının arka sokağındaki bir eve sığındı.
Çocuğunun devlet güçlerince tarandığı haberini
alan Ömer Ürün’ün annesi Gule Ürün, ona ulaşmak
için beyaz bayrak açarak saldırı yerine doğru yola
çıktı. Gençlerin bulunduğu noktaya yönelik devlet
güçlerinin ağır silahlarla saldırısı tüm şiddetiyle
devam ediyor.
“Ya ateşi kesin ya beni de öldürün”
Cudi Mahallesi’ndeki evlerine gittikleri sırada
ateş altında kalan 2 genci kurtarmak için elinde beyaz
bayrağıyla mahalleye doğru yürüyen Gule Ürün
polis karakoluna giderek polise, “Ya ateşi kesersiniz
oğlumu alırım ya da beni öldürürsünüz” dedi. Annenin
karakolda tek başına eylemi sürüyor.
Vekiller ve Cihan’ın ailesi Cizre’de zorla
çıkartıldı
Cizre’nin Cudi Mahallesi’nde saldırı altındaki
yaralılar ve yaşamını yitiren üniversite öğrencisi
Cihan Karaman’ın cenazesini almak için Cudi
Mahallesi’ne yürümek isteyen HDP milletvekilleri
ve Cihan’ın ailesi, devlet güçleri tarafından zorla
kentten çıkarıldı.
HDP milletvekilleri Leyla Birlik, Tuba Hezer
ve Ferhat Encü, sıkıyönetim saldırılarının sürdüğü
Şırnak’ın Cizre ilçesine girdi. AİHM’ni tedbir kararına
rağmen ambulans gönderilmediği için yaşamını
yitiren Cihan Kahraman’ın ailesi ile birlikte mahalleye
giren vekiller hastaneye kaldırılmayı bekleyen
yaralıları ve yaşamını yitiren üniversite öğrencisi
Cihan’ın cenazesini almak istedi. Vekillerin önü
Cizre Köprüsü girişinde devlet güçleri tarafından kesildi.
Tüm çabalara rağmen engellenen HDP’liler ve
Karaman’ın ailesi, zırhlı araçlardan çalılanan mehter
marşı ile de taciz edildi. Ardından HDP’li vekiller
ve aile, polis ve askerler tarafından zorla kentten
çıkartıldı.
Karaman’ın babası: Bir Jiyan gitti bin Jiyan
gelecek
Cihan Karaman’ın babası Latif Karaman, oğlu
için ambulans gönderilmediği için kan kaybından
yaşamını yitirdiğini söyledi. Baba Karaman, “Bu
şekilde bizleri bitirmek istiyorlar, Bir yaşam gitti,
binlerce yaşam gelecek. Bir Jiyan gitti, binlerce
Jiyan gelecek. Bu şekilde bizleri bitiremezler, teslim
alamazlar. O Kürdistan’ın şehididir. Kürdistan’ın
başı sağolsun. Bu toplum bu mücadeleye devam
edecek. Yaşasın Kürt özgürlük mücadelesi” dedi.
Karaman’ın ailesi çocuklarının cenazelerini
alıncaya kadar Dêrgul’de (Kumçatı) kalacaklarını
belirtti.
Cizre Belediyesi Eski Eşbaşkanı Serbest
Bırakıldı
Hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle 22
Ocak Cuma günü gözaltına alınan Cizre Belediyesi
Aylık Devrimci 11 Sosyalist Dergi
eski Eşbaşkanı Leyla İmret, adli kontrol şartıyla
serbest bırakıldı.
Cizre’de emniyette sorgulanan İmret, adliyede
savcı tarafından sorgulandı ve tutuklanma istemiyle
mahkemeye sevk edildi. Mahkeme Leyla İmret’i adli
kontrol şartıyla serbest bıraktı.
Daha önce Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’nca,
hakkında ‘Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne
karşı silahlı isyana tahrik ve terör örgütünün propagandasını
yapmak, halkı kin ve düşmanlığa sevk
etmek’ iddiasıyla soruşturma açılan İmret, İçişleri
Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırılmıştı.
Ankara’dan Botan Yürüyüşü
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 2.
Olağan Kongresi için çeşitli kentlerden kongreye
katılan çok sayıda kişi, Botan Yürüyüşü’ne katılarak
Cizre’ye doğru harekete etti. Yürüyüş öncesi açıklama
yapan HDP Ankara İl Eşbaşkanı Ayhan Bilici,
Kürtlerin sürekli bir barış talebi olduğunu belirterek,
savaşın asıl nedeninin çözümsüzlükte ısrar eden
devlet olduğunu söyledi. Bilici, “Bugün Kürt Kentlerinde
devletin katlettiği çocukların, kadınların suçu
nedir? Kürt halkını savaşa, açlığa mahkûm etmek
isteyen devlete karşı ses çıkarıyoruz. Daha fazla Kürt
kanının dökülmesinin önüne geçmek için bugün
Botan’a gideceğiz ve elbette Kürt halkının bu onurlu
direnişi ablukaları er geç yıkacaktır” dedi.
SUR
YPS devlet güçlerinin ilerlemesine izin vermiyor
Sur’da 54 gündür süren kuşatmaya karşı büyük
bir direniş sergilenirken, asker, polis ve özel hareket
timlerinin mahallelere girmelerine izin vermeyen
YSP güçleri ile yaşanan çatışmalarda birçok asker ve
özel harekat timinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Evinin
avlusunda oyun oynadığı sırada devlet güçlerinin
attığı bomba atar parçaları ile 2 çocuğun yaralandığı
Sur’da, yaşam malzemeleri azalmaya başlayan halk
sonuna kadar direnmekte kararlı.
Karadeniz Sokak’ta ve civarında bulunan birçok
ev, atılan top atışları sonucu yıkılırken, tankların
sokaklara ve mahalleye geçişi için yıkılan evlerin
yıkıntıları zırhlı kepçelerle taşınıyor.
Zırhlı kepçe kullanılamaz hale getirildi
Özel hareket timleri, asker ve polislerin mahallelere
girmelerine engel olan YPS güçleri ile yaşanan
çatışmalarda birçok asker ve özel harekat timinin
yaşamını yitirdiği ve birçok kişinin de yaralandığı
belirtildi. YPS güçlerinin saldırısı sonucu bir zırhlı
kepçenin de kullanılamaz hale getirildiği aktarıldı.
Sur’da Melek’in katledildiği sokağa yine top
mermisi atıldı
Kuşatma altındaki Sur’da ‘yasak’lı mahallere
yönelik atılan top mermilerinin parçaları İskenderpaşa
ve Melik Ahmet Caddesi’nde yaşam alanlarına
düşüyor. Melek Alpaydın’ın top mermisi ile katledildiği
sokakta bir eve isabet eden top mermisi duvarı
deldi şans eseri ölen ve yaralanan olmadı. Bir eczane
ve Dengbêjler Evi’nde havan parçaları isabet etti.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 54 gündür süren
kuşatma altında saldırılar devam ediyor. Evlerin
yıkıldığı ve yaşam alanlarının tanklar ve havanlarla
vurulduğu ilçede devlet güçlerinin saldırıları nedeniyle
‘yasaksız’ mahallerdeki yurttaşlarında can
güvenliği kalmadı. Sabah saatlerinde İskenderpaşa
Mahallesi Büyük Akar Sokak’ta 4. katta bir eve top
mermisinin parçaları isabet etti. Duvarı delerek içeri
giren top parçaları şans eseri önündeki dolaba denk
geldi ve ölen ve yaralan olmadı. Aynı sokakta daha
önce 3 Ocak’ta bir eve yine devlet güçlerinin attığı
havan topu isabet etmiş ve Melek Alpaydın isimli
kadın kafası parçalanarak yaşamını yitirmişti.
Sur halkı ise aralıksız atılan havan topları
nedeniyle can güvenliklerinin kalmadığını belirterek
tepki gösterdi.
AKP’nin Sur’daki Milyarlık Rant Projesi:
Savaşla Yıkım Ardından Kentsel Dönüşüm
Sokağa çıkma yasaklarıyla savaş politikalarının
uygulandığı Sur ilçesiyle ilgili kentsel dönüşüm plan
ve projeleri, AKP’nin ilçeyle ilgili rant planlarını
Aylık Devrimci 12 Sosyalist Dergi
ortaya çıkardı. Çevre Bakanlığı’na ait planlar, ilçenin
neden yıkılarak harabeye döndüğünü de ortaya
koyuyor.
Diyarbakır’da, özellikle Sur ilçesinde yoğunlaşan
çatışmaların ve yaşanan yıkımın ardından,
AKP’nin kentsel dönüşüm kapsamındaki rant projeleri
çıktı.
Haberdar.com’un haberine göre; Plana göre;
mevcut konut alanlarının yıkılarak yenileri yapılacak.
Ayrıca oluşturulan yeni konut rezerv alanları
ile ilçedeki tüm konutlar kadar yeni konut yapılması
da planlanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
yayınladığı 2015 yılına ait çalışma planı, bu rezerv
alanlarını net bir şekilde ortaya koyuyor.
“Operasyonlarda ilk aşamayı oluşturan
‘yıkım’ aşaması gerçekleşti”
Başbakan Davutoğlu’nun da doğruladığı projenin
ilk aşamasını oluşturan ve Çevre Bakanlığı’nın
projesinde yer alan yıkım aşaması yaklaşık 2 aydır
devam eden operasyonlarla gerçekleştirildi. Sur
ilçesindeki tüm binalar ya tamamen yıkıldı ya da
kullanılamaz hale geldi.
Sur kuşatması 1453’teki İstanbul kuşatmasını
geride bıraktı
Tıpkı Sur gibi kaleleriyle ünlü İstanbul ve Kudüs
gibi kentler tarihteki birçok kuşatmaya en uzunu
53 gün süren bir direnişle karşı koyarken, Diyarbakır
Sur ilçesindeki direniş 54’üncü gününü geride
bırakarak tarihe yeni bir not düşüyor. Tıpkı Sur’daki
gibi ağır toplarla dövülen Bizans İmparatorluğu’nun
başkenti olan İstanbul’un düşmesiyle Osmanlı
İmparatorluğu Viyana kapılarına kadar dayanırken,
Sur direnişi ise yeni Osmanlıcılık ve fetih hayallerini
suya düşürüyor.
Türkiye’nin Sur, Cizre, Silopi ve Nusaybin
başta olmak üzere Kürt kentlerine yönelik başlattığı
kuşatma ve buna karşı geliştirilen direniş, tarihi
birçok kuşatmayı da geride bıraktı. 2 Aralık tarihinde
başlayan ve 54’üncü gününe giren Sur kuşatması ve
oradaki direniş Viyana, İstanbul, Kudüs kuşatmalarını
geride bırakırken, Stalingrad, Leningrad direnişine
doğru yol alıyor.
Bütün özel birimler Sur’da
Özyönetimin ilan edildiği 15 Ağustos 2015’ten
sonra AKP’nin emri altındaki devlet güçlerinin
yoğun saldırıları altındaki tarihi ilçede, Aralık ayı
başında ilan edilen sıkıyönetim ile ilçenin 6 mahallesi
54 gündür kuşatma altında. Tüm teknolojik savaş
aygıtlarının, özel eğitimli asker ve polislerin, korucuların
etrafını sardığı ilçede halk canı pahasına öz
savunmasını aldı. 10 bin asker ve JÖH, PÖH, SAS
komandoları ve Bordo Bereliler, Esadullah Timleri
gibi özel savaş grupları tarafından ablukaya alınan
ilçenin “yasaklı” Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu,
Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde eşine
tarihte pek az rastlanan büyük bir direniş sürüyor.
Mahallelerinin etrafını barikatlarla saran halk, sivillere
yönelik katliam gerçekleştiren güçlerin adım
atmasına dahi izin vermezken, direniş süresince halk
savunmasını sistemleştirerek, Yekineyên Parastina
Sîvîl – Sivil Savunma Birlikleri (YPS) kurdu ve bunu
YPS-Jin izledi.
Tüm olanaklarına rağmen çakılı kaldılar
Halkın büyük direnişi karşısında çaresiz kalan
devlet güçleri ise tank ve top atışları ve zırhlı kepçelerle
kadim ilçeyi yıkmaya başladı. Surların Mardinkapı
bölümünde yıkıma başlayan devletin özel
savaş güçleri ancak birkaç sokak ilerleyebilirken,
Gazi Caddesi üzerinde ise Yoğurt Pazarı civarında
çakılı kaldı. Aralıksız bir biçimde bombardıman
altında tutulan mahallelerle hiçbir şekilde bağlantı da
kurulamıyor.
Yaralılar şifalı otlarla tedavi ediliyor
Hedef gözetmeksizin hareket eden tüm canlılar
yoğun ateş ve bombaya tutuluyor. Evlerin bomba
atarlarla hedef alınması nedeniyle aileler, binaların
alt katlarına veya bodrumlarına girerek kendilerini
korumaya çalışıyor. Şu an aralarında şarapnel parçalarının
isabet ettiği çok sayıda çocuğun da bulunduğu
onlarca yaralı, ilçeye giriş-çıkışların tümden engellenmesi
nedeniyle doğal yöntemlerle tedavi edilmeye
çalışılıyor. Ateşli silah yaralanması bulunanlar yaşlıların
hazırladığı şifalı otlardan elde edilen ilaçlarla
tedavi edilirken, vücudunda kırık olanlar da yine eski
yöntemlerle iyileştirilmeye çalışılıyor.
Tarihi dönemdeki kuşatmalar gibi ilçe erzaksız
ve susuz bırakıldı
Aylık Devrimci 13 Sosyalist Dergi
Elektrik ve suyun kesildiği, gıda ikmal yollarının
kapatıldığı ilçede halk kuyulardan su çekerek
içme su ihtiyacını karşılıyor. Kış için hazırlanan
kuru gıdalar ise tek besin kaynağı. Hiç durmayan
bombardımana rağmen çocuklar zaman zaman yıkık
dökük sokaklara çıkarak, oynayacakları boş kovan
ve bomba kapsüllerini yanlarına alıyor.
Bizans ordusu kuşatmaya 53 gün dayandı,
Sur halkı 54 gündür direniyor
Sur’da sürdürülen kuşatma ve gösterilen direniş
birçok tarihi örneği de yeniden gündeme getirdi.
Sur’da 54 gündür kırılamayan direniş İstanbul’un
fethini gündeme getirdi. Bizans İmparatorluğunun
Başkenti olan İstanbul daha sonra “Fatih Sultan
Mehmet” ünvanını alan II. Mehmet tarafından 1453
tarihinde kuşatılarak tıpkı Sur’un ağır silahlarla
bombalanması gibi ağır toplarla İstanbul’u koruyan
tarihi surlar bombalanmaya başlandı. İstanbul’da
topçu ateşi sadece 6 gün sürerken, Sur 54 gündür
aralıksız bombalanıyor. Karadan, Deniz’den kuşatılan
Konstantinapolis (İstanbul) kuşatmaya sadece 53
gün direnebildi. Üstelik, bir devletin orduları tarafından
kuşatılmasına ve Osmanlı’dan geri kalmayan
askeri mühimmatlarına ve yapılanmasına rağmen.
İstanbul sadece Bizans ordusu tarafında da savunulmuyordu.
Geleceği beli olan Osmanlı kuşatmasına
karşılık erzak ve mühimmat depolanan İstanbul’a
çeşitli ülkelerden gelen asker ve muhafızlarla da
takviye edilmişti. Kuşatmanın sürdüğü dönemde
Papalık tarafından üç kadırgayla beraber 200 asker
ve mühimmat gönderildi, 30 geminin ise sefer için
hazırlandı. Ocak 1453’te iki gemiyle beraber Cenevizli
komutan Giovanni Giustiniani komutasındaki
700 askerle yardıma geldi.
İstanbul’un demografik ve tarihi yapısı
değiştirildi
Buna rağmen İstanbul’a gelen Osmanlı akınları
karşısında direnemedi ve 6 Nisan’da başlayan kuşatma
29 Mayıs tarihinde Bizansın yenilgisi ve Osmanlı’nın
galibiyetiyle sonuçlandı. İstanbul kuşatması ile
Sur kuşatması arasındaki benzerliklerden biri de her
iki kentinde surlarla çevrili olması. Ancak İstanbul’un
tarihi surları ve Bizans ordusunun yapamadığını
Sur halkı, 54 gündür yapıyor. Yine İstanbul’un
Fethi sürecinde Bizans imparatorluğu “haracı” kabul
etmesine rağmen “teslimiyet” talebi kabul edilmedi.
İstanbul düştükten sonra tarihi kentin demografik yapısı
da değiştirildi. İstanbul Türkleştirildi ve en son
Cumhuriyet döneminde kalan kimi gayri müslimler
de katliamlara maruz kalarak kentten sürülmeye
çalışıldı. Tarihi ve kültürel mekanların tek tek yapısı
değiştirildi.
Kudüs haçlı saldırılarına 8 gün dayanabildi
Sur kuşatmasının diğer birçok benzeri örnekleriyle
arasında benzerlikler bulunuyor. Bugün sadece
İsrail ve Filistin değil aynı zamanda İslamiyet ve
Hıristiyanlık gibi iki büyük medeniyet arasında da
anlaşmazlık konusu olan Kudüs, tarihi yapısı nedeniyle
birçok kuşatmaya alındı. Kudüs’ün iki büyük
kuşatmasından biri 7 Temmuz ile 15 Temmuz 1099
tarihindeki Haçlı kuşatması oldu. Fatımi Devleti
toprağı olan Kudüs sadece 8 günlük bir kuşatma ile
Haçlılar tarafından teslim alındı.
Eyubbi Kudüs’ü 12 günde teslim aldı
Daha sonra Selahattin’i Eyubbi önderliğindeki
İslam Orduları tarafından 20 Eylül’den başlayıp 2
Ekim 1187 tarihindeki 12 günlük bir kuşatma ile geri
alındı. Kudüs de iki kuşatmada susuz bırakıldı, ikmal
yolları kesildi. Surları dövüldü ve şehir daha sonra
düşürüldü. Kimi kaynaklara göre Selahaddin Eyyubi
başlangıçta şehri kılıçla almayı amaçlıyordu. Ancak
daha sonra erkekler için onar, kadınlar için beşer, çocuklar
için birer, geriye kalan yoksul, sakat halk için
de toplam 30 bin dinar kurtarmalık karşılığı, şehri
kılıçsız teslim aldı. İlber Ortaylı’nın aktarımlarına
göre Selahaddin-i Eyyubi’nin Kudüs kuşatmasında
boğma stratejisi ile meşhurdur. Şehrin suyunu ve
yiyeceğini kesen ve açlıkla şehri teslim almayan çalışan
Eyubbi, yine Ortaylı’ya göre, “Şehrin etrafında
büyük ateşler yaktırarak kuşatılanları dumana boğdu.
Yaz sıcağı ve duman, adeta şehrin güney yakasındaki
Gehonim (İbranca “cehennem”e kaynak olan isim)
denen derin çkurun ismine hak verdirecek bir hava
yarattı Kral Guy of Lusignan yarma harekatıa girişek
içn dı .arıç .ktı .ıda kuştmacıar bu bögeye
ve Selçkilere has çmber stratejisini uyguladı Öce
saflar ş ovalyelerin karş .sıda zayıç savaşrak ikiye
ayrıdı sonra dü .manıkuştı çmbere aldıar ve
imha etti.”
Sur’daki inanç merkezi
Sur’un Kudüs ile ortak yanları da bölgede
bulunan tarihi inanç merkezleri oluşturuyor. Hem
Müslümanlar için hem de dini azınlıkların birçok
ibadet merkezi Sur’un tarihi yapıları arasında yer
alıyor. Sur’da yürütülen kuşatma ve saldırılarda da
başta Kurşunlu Camii ve 4 Ayaklı Minare ve bölgedeki
kiliseler olmak üzere pek çok yapı harap oldu.
Stalingrad direnişi
Sur’daki kuşatma aynı zamanda tarihin en çetin
kuşatma ve direniş merkezlerinden olan Stalingrad
kuşatmasını da anımsatıyor. Uzun bir savaş süreciyle
Aylık Devrimci 14 Sosyalist Dergi
birlikte 23 Ağustos 1942 tarihinde başlayıp 2 Şubat
1943 tarihine kadar süren Stalingrad kuşatması 6. Alman
Ordusu’nun imhası ve Hitler faşizmi için sonun
başlangıcı oldu. Tarihin en kanlı kuşatma ve çatışmalarından
biri olan Stalingrand kuşatması şayet Hitler
Almanyası lehine sonuçlanmış olsaydı, dünya Hitler
faşizmine teslim olacaktı. Gösterilen direniş aynı
zamanda dünya insanlığını faşizminden kurtardı.
Yeni Osmanlı’nın yayılma hamlesi
Diyarbakır’ın kendisi olan Sur, eski şehrin
bütün ihtişamını bünyesinde barındırıyor. Şimdiye
kadar birçok kez kuşatmaya ve saldırıya uğrayan
ve çoğu kez yakılıp yıkılan Diyarbekir ve bu şehrin
kalbi olan Sur şehrinin günümüzde hedeflenmiş
olması da yeni Osmanlı inşası için önemli ipuçlarını
barındırıyor. Osmanlı İstanbul’un fethi ile Viyana
kapılarına kadar dayanmıştı, Sur başta olmak üzere
Kürdistan’daki direniş merkezlerinin düşürülmesi
ile Kürt hareketinin imhası ile birlikte Ortadoğu’ya
yayılmanın da yolları aranıyor.
SİLOPİ
Evine Top Mermisi Atılarak Ağır Yaralanan
Şirin Altay, 32 Günün Ardından Yaşamını Yitirdi
Silopi’de 24 Aralık günü evine top mermisi
atılması sonucunda ensesine şarapnel parçası isabet
eden 3 engelli çocuk annesi Şirin Altay ağır yaralanmıştı.
Tedavisi için Batman Özel Medical Park
Hastanesine götürülen Şirin Altay 32 günlük mücadelenin
ardından yaşamını yitirdi.
Altay’ın cenazesi, otopsi işlemleri için Batman
Bölge Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Otopsi işlemlerinin
ardından Silopi’de defnedileceği duyuruldu.
Altay’ın yaşamını yitirmesiyle, Silopi’de katledilenlerin
sayısı 30’a çıktı.
Nefretin böylesi: Silopi’de kadınların yöresel
kıyafetlerini yaktılar!
Silopi’de sıkıyönetim uygulamalarında evi talan
edilenlerden biride Kumçatı Belediye Eşbaşkanı
Berivan Kutlu oldu. Yapılanları “DAİŞ talanı” diye
degerlendiren Berivan’ın evinde bulunan kadınlara
ait yöresel kıyafetlerin tamamının yakılması, ırkçı ve
soykırımcı nefretin dışa vurumu olarak bir kez daha
belgelendi.
Silopi’de ilan edilen “sokağa çıkma yasağı”yla
birlikte ilçede devreye alınan sıkıyönetimin bilançosu
ortaya çıkıyor. İlçede bulunan binalar devletin
tanklardan yaptığı top atışlarıyla harabeye çevrilirken,
birçok ev ise özel harekat ve “devlet güçleri”nin
karargahı haline getirilmiş durumda. Şırnak’a bağlı
Kumçatı (Dêrgulê) Belediyesi Eşbaşkanı Berivan
Kutlu’nun Silopi’deki evi devlet güçleri tarafından
karargaha çevrilmiş ve annesiyle kendisine ait
kıyafetler yakılıp yırtılmış halde bulundu. Evin içine
ve dışına ise mermi ve topların denk geldiği görülürken
Berivan Silopi’de yaşanan vahşeti şu şekilde
yorumluyor: “Gidip Silopi’yi o halde gördüğümde
1990’lı yıllarda Tansu Çiller’in yaşattıkları aklıma
geldi. Erdoğan’ın bu yaptığı talancı ve ahlaksız bir
uygulamadır.”
‘Mesele hendek değil soykırım’
Kürt halkı üzerinden uygulanan katliamcı uygulamaları
lanetlediğini belirten Berivan, “Görüyoruz
ki mesele hendek meselesi değil. Tamamen Kürt
halkını yok etmek için yapılan bir operasyondur.
Seçim döneminin bir intikamı şeklinde Kürt halkının
üzerine geliniyor. Mesele hendek meselesiyse
neden çocukları katlediyorsunuz ya da neden evleri
bombalıyorsunuz” diye sordu. Evlerine top atıldığını
ve komşular sayesinde evde kalanların çıkartıldığını
anlatan Berivan, “Evimizi karargaha çevirmişler. Yöresel
kıyafetlerimizi yakmışlar. Genel olarak kadın
kıyafetlerini hedef alarak böyle ayarsızca davranmışlar.
Evden çıktıklarında ise evi ateşe vermişler. Bu da
ev tacizine girer. Evi kullanılamaz hale getirmişler”
şeklinde konuştu.
‘Devlet toplumu yok etmek için kadınları
katlediyor’
Devletin sorunun “hendek” olmadığını kadınların
mücadelesi olduğunu söyleyen Berivan, “Kadınların
yoğun kaldığı yerlerin bombalanması bunun
bir kanıtıdır. Devlet toplumu yok etmek için kadın
üzerinden bir katliam gerçekleştiriyor “ dedi.
‘DAİŞ’in talancı zihniyetini bir durum’
Evlerinin yakılması ve yıkılmasının kendilerini
etkilemediğinin altını çizen Berivan, “Etkilendiğimiz
nokta evin talan edilmesi oldu. DAİŞ’in talancı
zihniyetini dahi geçen bir durum var. Devlet, bütün
terörlerden daha büyüktür. Kürdistan’da uyguladığı
Aylık Devrimci 15 Sosyalist Dergi
tarz devlet sistemine uymuyor. Bu uygulanan AKP
terörüdür” diye kaydetti.
‘Öleceksek direnişçi ruhuyla ölelim’
Son olarak Botan halkına çağrıda bulunan
Berivan, “Yıllardır bu mücadelemiz devam ediyor.
1990’larda kuyulardan cenazelerimizi çıkardık. Şimdi
de aynı zihniyet bunu bize yapmaya çalışıyor. Bunun
karşısında mücadelemizi yükselterek sömürgeci
ve talancı zihniyeti topraklarımızdan püskürtmeliyiz.
Öleceksek de direnişçi ruhuyla ölelim” diye belirtti.
Silopi Belediyesi’ni işgal eden özel harekatçılardan
hırsızlık
Sokağa çıkma yasağı ile birlikte abluka ve saldırıların
- gününe girdiği Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde
özel harekat timlerinin, evlerini terk etmek zorunda
kalan halkın paralarını ve değerli eşyalarını çaldığına
yönelik iddiaların ardından belediye binasını işgal
eden özel harekatçıların harita kadastro çalışmalarında
kullanılan yaklaşık 30 bin lira değerindeki bir
cihazı çaldığı ortaya çıktı. Hırsızlık, Topcon marka
GNNS alıcısı cihazının Mardin’de satılmaya çalışılmasıyla
ortaya çıktı.
Hırsızlık olayıyla ilgili konuşan Silopi Belediyesi
Eş Başkanı Seyfettin Aydemir, belediye
binasının bir aydan uzun süredir polis işgali altında
olduğuna dikkat çekti. “Binayı kim işgal ettiyse
cihazımızı da o aldı” diyen Aydemir, daha birçok
belge ve teknik malzemenin çalınmış olabileceğinden
şüphelendiklerini dile getirdi. Aydemir, tespit
çalışmalarını sürdürdüklerini ve konuyu yargıya
taşıyacaklarını da sözlerine ekledi.
Silopi’ye Gelen Fransız Gazeteci: Avrupa ve
AİHM katliama göz yumuyor
Silopi’de 37 gün süren soykırım saldırılarını
yerinde takip eden Fransız gazeteci Quetin Aliyadi,
bölgede yaşanan katliamların yeterince duyurulmadığın
söyledi. Aliyadi, gelecek için endişeli olduğunu
belirterek, Avrupa ülkelerinin ve AİHM bölgede
yaşanan katliamlara göz yumduğuna dikkat çekti.
Kürt kentlerinde ‘sokağa çıkma yasağı’ adı
altında gerçekleştirilen soykırım saldırılarını yerinde
takip için Fransız gazeteci Quetin Aliyadi, 37 gün
boyunca saldırıların sürdüğü Şırnak’ın Sİlopi ilçesine
geldi. Aliyadi, daha önce Sur ve Cizre gibi yerlerde
de bulunduğunu belirterek, sivil halkın büyük
bir katliam ile yüz yüze olduğunu hatırlattı. Avrupa
ülkelerinin, Türkiye’de yaşananlar karşısında köşeye
sıkıştığını aktaran Aliyadi, AİHM’in Kürt kentlerinde
yaşanan katliamlara göz yumduğunu ifade etti.
‘Halk için çaba sarf edilmiyor’
Bir süredir fotoğrafçısıyla birlikte bölgede
bulunduğunu bilgisi veren Aliyadi, sokağa çıkma
yasaklarının sivil halkı zor duruma soktuğunu aktardı.
Aliyadi, kendilerinin de bu durumu onları nasıl
etkilediğini görmeye çalıştıklarını kaydetti. Halk
için yeterince çaba sarf edilmediğini dikkat çeken
Aliyadi, onun için burada olduklarını ifade eden ve
bölgede durumun iyi olmadığını kaydetti.
‘Burada yaşananlar yeterince duyurulmuyor’
Bölgede var olan durumun NATO ülkesi olan
Türkiye’de yaşandığını belirten Aliyadi, Avrupan’nın
bölgedeki yoğun saldırılarından dolayı evlerini terk
etmek zorunda kalan yurttaşlar için köşeye sıkıştığını
dile getirdi. Aliyadi, direnişin gündeme getirilmesinin
ve insanlara duyurlmasından zayıf kalındığına
değinerek, herkesin bölgede yaşananlara duyarlı
olmasını istedi.
‘Avrupa ülkeleri ve AİHM katliamlara göz
yumuyor’
Avrupa ülkelerinin ve AİHM’in yaşananlara
göz yumduğunun altını çizen Aliyadi, herkesin gelip
bölgeyi yerinden takip etmesini istedi. Ancak bu
noktada basının yeterince özgür olmadığına da işaret
eden Aliyadi, “Gelip buradaki durumu görmeleri gerekiyor,
ama onları yansıtmaları konusunda da yeterince
özgür değiller. Burada yaşanalara tamamen göz
yumulmuş durumda. Herkesin buraya gelip sivilerin
hayatını nasıl kaybettiğini görmesi gerekiyor. Ve onların
yaşam alanlarının nasıl yok edildiğini görmesi
gerekiyor. Buna tanık olarak anlatmaları gerekiyor.
Ben de bunu yapmaya çalışıyorum” dedi.
‘Gelecek için endişeliyim’
Direnişi ve çatışmaların yaşandığı bölgenin neredeyse
tamamında bulunduğunu hatırlatan Aliyadi,
başta Sur, Cizre, Nusyabin ve Silopi’ de bu alanlarda
insanlarla görüşebilme şansını yakaladığını belirtti
Uzun zamandır bölgeyi yakından takip ettiğini dile
getiren Aliyadi, gelecek için endişeli olduğuna vurgu
yaptı. Büyük bir korkunun da mevcut olduğunun
Aylık Devrimci 16 Sosyalist Dergi
vurgulayan Aliyadi, her iki tarafta da gerilimin yüksek
olduğunu ifade etti. Bölgede yaşanan çatışmaların
en büyük mağdurlarının siviller olduğununu altını
çizen Aliyadi, bunu yansıtabilmek için ellerinden
geleni yapmaya çalıştıklarını aktardı.
NUSAYBİN
YPS-JIN’li Dorşin için merasim düzenlendi
Mardin’in Nusaybin ilçesinde Dorşin adıyla bilinen
ve dün gece Kışla ve Zeynelabidin mahallelerini
ablukaya alan zırhlı araçlara yönelik gerçekleşen
saldırının ardından gerçekleşen çatışmada yaşamını
yitiren YPS-JIN üyesi için cenaze merasimi düzenlendi.
YPS ve YPS-JIN tarafından Zeynelabidin
Mahallesi’nde gerçekleşen merasime binlerce yurttaş
katıldı. Saygı duruşuyla başlayan merasimde Denîz
Bagok bir konuşma yaptı.
‘Gün onurlu bir yaşam için mücadele etme
günüdür’
Hükümet tarafından Kürdistan topraklarında
kirli bir savaşın yürütüldüğünü söyleyen Deniz
Bagok, “Bizim olan ve sömürgeciler tarafından kirli
bir savaşın yürütüldüğü bu topraklar uğruna yoldaşımız
mücadele dolu bir yaşam sürdü. Yine bu uğurda
canını feda etti. Yoldaşımız özel harekat timlerinin
ablukasını kırmak adına fedai bir eylem gerçekleştirerek
onları püskürttü. Bu gün Kürdistan’ın bir çok
noktasında DAİŞ zihniyetini aratmayan bir saldırı
söz konusudur. Bu savaşı bizler değil, AKP başlattı.
Özellikle genç kadınlar ve erkekler başta olmak üzere
tüm Kürt halkına sesleniyoruz; daha ne kadar sessiz
kalacaksınız? Kürdistan’da açık şekilde yürütülen
savaşın farkında değil misiniz? Gün varlık ve yokluk
mücadelesini verildiği gündür. Gün onurlu mücadele
günüdür. Tüm gençleri YPS saflarına çağırıyoruz”
şeklinde konuştu.
Dorşîn serhıldan ruhuyla uğurlandı
Konuşmanın ardından merasime katılan binlerce
yurttaş dakikalarca, “Bijîz berxwedana YPS”,
“Bê serok jîyan nabe”, “Jin jiyan azadî” şeklinde
slogan attı. Merasimin ardından PKK bayrağına sarılı
Dorşîn’in tabutu YPS-JIN’li kadınlar tarafından
mahalledeki kadınlara teslim edildi. Cenazeyi teslim
alan kitle buradan Önder Caddesi’ne doğru yürüyüşe
geçti. İlk kez YPS tarafından askeri cenaze törenin
gerçekleştiği merasimde yurttaşlar da tabutu Önder
Caddesi’nin başında bekleyen ambulansa bindirdi.
Kimlik bilgileri henüz netleşmeyen Dorşîn’in
cenazesi Nusaybin Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Bir yandan kentlerdeki saldırılarına devam
eden devlet güçleri diğer yandan provokatif eylemlere
başvuruyor:
Bağlar’da dün bir okula yönelik düzenlenen
bombalı saldırıyla ilgili açıklama yapan PKK, saldırının
kendileriyle alakalı olmadığını söyledi.
PKK, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde dün bir
okula yönelik yapılan bombalı saldırıya ilişkin açıklama
yaptı.
Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) haberine göre,
saldırıya ilişkin çok yönlü bir araştırma ve inceleme
başlattıkları ifade edilen açıklamada, “kitlesinin
yüzde 90’ının bizim taraftarımız olduğu Bağlar gibi
bir yerde ne PKK, ne PKK gençliği ve ne de hiçbir
yurtsever kurumun bu olayı yapmış olması asla ve
asla mümkün değildir” denildi.
Açıklamada, “Cizre’de, Sur’da her gün çocuklarımızı
öldürenler, Amed’de Tahir Elçi’yi katledenler,
bu bombayı da oraya atmışlardır” diye ifade edildi.
Diyarbakır Bağlar’da bulunan Çelebi Eser Ortaokulu’na
dün öğrencilerin karne alacağı sırada, atılan
el yapımı patlayıcı nedeniyle beş çocuk yaralanmıştı.
Direnişteyiz, Diha, Jinha, Sendika.org’dan
yararlanılmıştır.__