Nerede bir inşaat alanı var, inceleyin, ardından, Cumhurbaşkanı’na kadar uzanan bir hat çıkacaktır. Birkaç müteahhit, akıl almaz oyunlarla, sonu gelmez kurnazlık ve hilelerle, tam bir vahşi sürüsü gibi, ülkenin her iline, her ilçesine dalmış durumdadır. Cengiz İnşaat’ın sahibi, tam da kendine yakışan üslupla, “bu milletin anasını” demiştir ve hâlâ hakkında bir dava açılmamış, hâlâ Erdoğan ile ilişkileri sürdürmektedir, hâlâ karnesi Bilal oğlandadır.
Bir müteahhitler güruhu, sırtını devlete dayamış, tüm ihaleleri almakla kalmıyor, duruma uygun ihaleler üretiyor, rant alanları oluşturuyor. Ve Gezi Direnişi’nde halkın karşısına dikilen Erdoğan, ne dediğini bile anlamadan, “benim görevim rant yaratmaktır” diyor. Bu sözleri, müteahhitler güruhuna, mafyavari korumalarının yanında söylüyor olabilir. Ama Gezi Direnişi öyle bir şeydir ki, kapı arkalarında söylenenleri açığa çıkartır, “benim görevim halkım için rant yaratmaktır.” O zamanlar başbakan idi ve muhtemelen kırmızı kitapta, başbakanın görevi rant yaratmaktır, diye yazıyordur. Yok değil ise, sormazlar mı, “Sayın Başbakanım size bu görevi kim verdi, kapı arkalarında görüştüğünüz müteahhitler mi?”
Bu müteahhit grubunun havuz medyası ile bağını da kasetlerden dinledik. Kasetlerdeki küfürler ne kadar sansüre muhtaçtır bilinmez, ama hâlâ hatırlardadır, tazedir.
İşte bu aynı Cengiz İnşaat, Artvin’de yasal olarak engellenmiş olan maden sahasına dalmıştır. Ama ne dalış!
Doların yeşili üzerine hayal kurmaktan başka hiçbir hayali, hiçbir değeri olmayan bir açgözlülükle, Artvin Cerattepe’ye girdiler, polisin desteği ile ağaçları kesmeye başladılar.
Ve ardından, Artvin Valisi, kente giriş çıkışı yasakladı.
Artvin şehrinin tarihinde böylesi bir abluka var mıdır?
Artvin iline giriş çıkış yasaklandı. Neden? Cengiz İnşaat’ın maden çalışmalarını halk protesto ettiği ve bu amaçla kente destek için Rize’den, Hopa’dan, İstanbul’dan, Tonya’dan, Ordu’dan, Sakarya’dan, Samsun’dan, Ankara’dan gelenler olduğu için.
Artvin Valisi, acaba, Cengiz İnşaat’tan mı emir almaktadır?
Sentetik Başbakan, elinde Kürtlerin kanı, ağzında savaş salyaları, binlerce Artvinliye “kışkırtıcılar” dedi. Yoksa, Artvin’de direnen halkı, tüm bölge halkını değil de, bizzat kışkırtıcı olarak Cengiz İnşaatı mı kastediyor? Elbette değil, halkı, halkları kastediyor. Binlerce Artvinliyi, binlerce Hopalıyı, binlerce Fındıklılıyı, binlerce Rizeliyi, binlerce Tonyalıyı vb. kastediyor.
Bu kışkırtıcılar ne diyor? Dünyanın en güzel bölgelerinden, yeşilin her tonunun bulunduğu (ama dolar yeşilinden başka yeşil tanımayan müteahhit güruhu ve Erdoğan ailesi için kıymetsizdir bu yeşil) bir bölgeyi korumak, gelecek nesillere sağlıklı bir doğa bırakmak. Neden kışkırtıcı oluyorlar? Çünkü, inşaat firmaları ve onların koordinatörü olan Erdoğan ailesinin çıkarlarına ters şeyler istiyorlar. Hepsi budur.
Artvin Valisi, Kars, Rize, Trabzon, Erzurum illerinden getirttiği polisleri halkın üzerine sürüyor ve sonra, “sol marjinal gruplar” ile polis çatıştı diyor.
Artvin Valisi, kimin valisidir?
Rant valisi var mıdır? Artvin valisi, Rize valisi, Trabzon valisi, rant yaratmakla mı görevlidir?
Yaylalarımıza saldırıyorsunuz, ne için, rant için.
Derelerimize saldırıyorsunuz, ne için, rant için.
Yeraltına saldırıyorsunuz, ne için, rant için.
Tüm doğamızı yağmalamayı, yaşamımızı elimizden almayı hedeflemişsiniz. Sizin ranttınız, bizim yaşamımızı yok etmek demektir. Burada artık kışkırtıcıya gerek yoktur. Bu direniş, yaşam direnişidir, hayatımızı, evimizi, anılarımızı, doğamızı savunma direnişidir. Avrupalıların Amerika kıtasına gidip Kızılderelilere karşı gerçekleştirdikleri yağma savaşının aynısıdır bu.
Bu Karadeniz halklarının, bu Artvin halkının, bu Cerattepe’nin yaşamı savunma mücadelesidir. Sizin rantınıza karşı bizim yaşamımız.
Artvin Valisi’nin aldığı önlemler, Artvin’in sarılması, Başbakanın ağzından çıkan sözler yetmezmiş gibi, sicili kabarık İçişleri Bakanı, “vurun geçin” diye buyuruyor. Polise silâh sıkma emri veriliyor, gaz fişeklerinin yetersiz olduğuna karar vermiş olmalılar, “vurun geçin” diyorlar.
Bu inşaat şirketi ile bu Cengiz Madencilik ile, halkın savaşı değildir. Çoktan orayı geçmiştir. Artvin Valisi, Başbakan, İçişleri Bakanı çoktan taraftırlar.
Dahası, Saray bu işin içindedir ve taraftır.
Bu açgözlü yağma, tüm devleti arkasına almıştır. Sur’da, Cizre’de kurulan abluka, şimdi Artvin’de kurulmuştur.
Artvin’de savaş hâli durumu vardır. Giriş çıkış valilik emri ile yasaklanmıştır.
Şimdi soruyoruz: Valisi, bakanı, başbakanı, neden bu Cengiz İnşaat işlerine bu kadar müdahildir, neden bu kadar ilgilidir? Yoksa maden firmasının sahiplerinden ayrı gizli sahipleri mi vardır?
Devlet denilen mekanizma, neden hep inşaat firmalarının çıkarları için, HES projelerinin sahipleri için, halkın karşısına polisi dikiyor, 70’lik ninelere gaz sıkıyor, “vurun geçin” emirleri yayınlıyor?
Bu devlet kimdir, kimindir?
Madene karşı çıktı diye, neden, yaşlı genç demeden herkese gaz sıkılıyor, kente giriş çıkış yolları kesiliyor, şehir ablukaya alınıyor? Neden bu projeye karşı çıkan mahkemeler, mühendisler, çevreciler, halk, kadınlar, erkekler vatan haini ilan ediliyor? Size kimin vatan haini olduğunu ilan etme hakkını kim veriyor? Sizin dolarlarınıza dokunan, sizin daha çok yağma yapmanıza karşı çıkan, sizin gibi her şeyi dolara endekslemeyen kim var ise, onlara vatan haini demek, sizi vatansever mi yapıyor?
Şimdi, bu yağmaya, bu talana karşı, kendi kendimizi, yaşamımızı, doğamızı korumanın, savunmanın zamanıdır. Onların polisi, valisi, başbakanı, cumhurbaşkanı, gazı tüfeği var. Bizim de, büyük bir nedenimiz, yaşamımızı savunmaktan başka yol yoktur.
Yani, “hayde gidelum” demenin zamanıdır.
Artvin Cerattepe direnişi, bir yaşam meselesidir, yaşamı savunma meselesidir. Cerattepe’yi savunamazsak, derelerimizi de, yaylalarımızı da, kısacası yaşamımızı alırlar. Bu nedenle, bu sadece Cerattepelilerin direnişi değildir, bu tüm insanlığın direnişidir. o