“Darbelere hayır, demokrasi hemen” diyen binler Gazi’de buluştu
Askeri ve sivil darbeye karşı taşıdıkları döviz ve pankartlarla demokratik direniş vurgusu yapan halklar PKK Lideri Abdullah Öcalan’la görüşmelerin de bir an önce başlatılmasını talep etti. Miting, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşu ile başladı. “Darbelere ve faşizme karşı mücadeleye, demokrasi cephesine” pankartını taşıyan kitle sık sık, “Ne cunta darbesi ne de Saray darbesi” sloganlarını attı. Alanın güvenliği HDP’li görevliler tarafından alınırken, polisler çok sayıda zırhlı araç eşliğinde alana girmeye çalıştı. Halkın tepkisi ile karşılaşan polisler parktan çekilmek zorunda kaldı.
Mitinge HDK Eşsözcüsü Ertuğrul Kürkçü, HDP milletvekilleri Pervin Buldan, Ferhat Encü, Garo Paylan, Mehmet Emin Adıyaman, DİSK Yönetim Kurulu üyesi ve Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı, KESK ve bağlı sendikaların yöneticileri, Kaldıraç, AKA-DER, Özgür Lise, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Devrimci Parti, ESP, DBP, Mücadele Birliği, EMEP, Çağrı Dergisi, SYKP, Rojava Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Doğu ve Güney Doğu Dernekleri, SODAP, Vartolular Derneği, YAKAY-DER, yöneticilerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
Etkinliğe katılan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, platforma çıkarak halka seslendi. Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle :
“Demokratlığınızı belirleyen şimdi yaptıklarınızdır”
“Askeri cuntaya karşı çıkmak demokratik olmak için yeterlidir ama sadece karşı çıkarak demokrat olmuyorsunuz. Darbe tehlikesi ortadan kalktıktan sonra ortaya koyduğunuz tutum demokrat olup olmadığınızı belirler. Sağcısı da solcusu da darbe karşı çıkar. Demokrat olup olmadığınızı belirleyenler şimdi yaptıklarımızdır.”
“OHAL darbeci zihniyetin ürünüdür”
“OHAL darbeci zihniyetin ürünüdür. Sen nasıl bir darbe ile mücadele yöntemi ortaya koyuyorsun da OHAL’in devreye sokuyorsun. Onlar darbe yapsaydı OHAL ilan edecekti, işkenceler yapacaktı, AİHS’yi askıya alacaklarını duyuracaklardı. Bunlar da aynısını yapıyor. Bu şekilde darbe ile mücadele edilir mi? Darbe ile mücadele etmek hukukla olur.”
“Cizre’de Sur’da tankların karşısında duran bizdik”
“Bak Cizre’ye gönderdiğiniz toplar tanklar, Şırnak’a, Sur’a gönderdiğiniz tank ve topların başındakilerin hepsi darbeci çıktı. Kim gönderdi. Davutoğlu’nu hatırlayan var mı? 4C sözleşmesi ile işten çıkardılar. Cumhurbaşkanı ne diyordu? ‘Uzaktan atışla bütün şehri yok edin’ diyordu. Biz ne yapıyorduk, tankın önünde duruyorduk. Bu darbecilerin tanklarının, toplarının karşısında ilk biz Sur’da, Cizre’de durduk. Biz tankların önünde durduğumuzda bu generaller kahramandı, biz haindik. Daha bir kaç ay önceydi.”-24 Temmuz
HDP İzmir Gündoğdu Meydanında “Darbeye ve OHAL’e hayır! Acil demokrasi” mitingi gerçekleştirdi
HDP’nin çağrısıyla Darbeye ve Diktaya karşı mitingde binler buluştu.
Kürdistan’da ve Anadolu’da yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşuyla birlikte, ilk olarak söz alan HDP İzmir İl Eşbaşkanları, İzmir halkını selamladı. Ardından Emek Demokrasi Güçleri adına TMMOB İzmir IKK Sözcüsü Melih Yalçın tarafından sahnede yapılan açıklamada “Ne darbe ne diktatörlüğü kabul etmiyoruz. İhtiyacımız olan acil demokrasidir” dedi.
Sonrasında sahneye davet edilen HDP milletvekilleri Mizgin Irgat, Müslüm Doğan ve Ertuğrul Kürkçü kitleyi selamladı. Ertuğrul Kürkçü, konuşmasında Kürdistan ve OHAL’in yanı sıra İmralı’da Öcalan’a uygulanan tecridin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Kürkçü’nün ardından sahneye çağrılan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, alanı dolduran, darbeye ve diktaya karşı dik duruşunu bozmayan herkese teşekkür ederek konuşmasına başladı.
Darbeden kurtulmanın yolunun OHAL değil demokrasi olduğunu söyleyen Demirtaş, “Şimdi bu OHAL ilanıyla beraber bir temizliğe giriştiler. Fakat kimleri temizliyorlar orası meçhul” dedi. Bakanlıklardan, devlet dairelerinden, TSK içerisinden uzaklaştırılanlara değinerek “Hepsini topluyorlar. Onbinlerce insan mağdur oluyor. Bir insan bu cemaate sempati duymuş olabilir, sen onu da alırsan olmaz. Sen, darbeyi desteklemiş mi içinde bulunmuş mu buna bakacaksın” diye konuştu.
Erdoğan’ın giriştiği bu temizlik operasyonları ve sürecin sonrasına dair yapılan planlara HDP’nin dahil edilmemesini AKP’nin/Erdoğan’ın devleti kendi malı yapma çabası olarak değerlendiren Demirtaş, Gülen ve Erdoğan arasındaki çıkar savaşının bugünkü noktaya gelmesinde her iki tarafın da aynı payda suçu olduğunu belirtti.
“Daha dün cemaatten olmayanları kapı dışarı eden Erdoğan’ın kendisi şimdi bunları temizliyor. O zaman suç değildi de şimdi neden suç?” diye soran Demirtaş, “Birileri devleti kendi malı yapmaya çalışıyor. Bugün gelseler deseler ki memleketin hepsi HDP’li olsun, vallahi kabul etmeyiz. “ ifadelerini kullandı.
“Birileri devleti böyle kendi malı yapmaya çalışırsa işte böyle başkaları da darbeye kalkışır” diyen Demirtaş, ne darbeye ne de tek adam yönetimine müsaade etmeyeceğiz diyerek, teşekkürlerini yineleyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Egemenlerin Kavgasından Emekçilere, Halklara Demokrasi Çıkmaz! Kendi Gücüne Güven, Örgütlen!” pankartıyla alanda olduğumuz miting, darbeye ve OHAL’e karşı güçlü bir ses oldu. Demirtaş’ın konuşmasının ardından sonlanan mitingin temizliği ise sahneden yapılan duyuruyla beraber mitinge gelen kitle tarafından yapıldı.
Arama noktasından çıkış esnasında bir polisle kitlenin içerisinden birkaç kişi arasında başlayan tartışma nedeniyle kısa süreli gerginlik yaşandıysa da miting, herhangi bir sorun yaşanmadan dağıldı.-29 Temmuz
Amed’de ”Darbelere hayır hemen demokrasi istiyoruz” mitingi
Amed’de 100 bin kişinin katıldığı “Darbelere hayır hemen demokrasi istiyoruz” mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Biz darbeye de karşıyız ama diktaya da karşıyız. AKP yeni rejimi ele geçirme ve daha güçlü çıkma fırsatçılığını yaparsa tarihi fırsatı da kaçırmış olur” dedi. Konuşmasında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumuna geniş yer veren Demirtaş, “İmralı sistemi kaldırılmalı” vurgusu yaptı.
Amed’de yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı darbe ve diktatörlüğe karşı radikal demokrasinin talep edildiği mitingde son olarak HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş konuştu. Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle: “Her daim yüreği özgürlük hasretiyle yanan halkımız uzun bir süre sonra 5 Haziran Meydan’ında buluşmaktan çok mutlu oldum. 5 Haziran 2015’te bu meydanda konuşma yapmak üzere hazırlandığım sırada bir katliamla karşılaşmıştık. Hayatını kaybeden herkesi, özgürlük mücadelesinde canını verenleri anarak başlamak istiyorum. O patlamada iki bacağını kaybeden Lisa Çalan arkadaşımın şahsında herkese sevgilerimi gönderiyorum. Çok daha güçlü bir iradeyle meydanlardayız. Yine 3 gün önce Cizîre kantonun Qamişlo kentinde insanlık düşmanı DAİŞ katliam yaptı. İslam adına yola çıktığı bu barbar anlayış topraklarımızda silinene kadar mücadelemiz sürecek.
‘Nereye gideceğini bilen halk özgürlüğe yakındır’
‘Darbelere hayır hemen demokrasi istiyoruz’ şiarıyla alanlardayız. Nereye gideceğini bilen halklar özgürlüğüne en yakın halklardır. Amed halkı da öyle bir halktır. On binlerin vereceği mesajı herkesin iyi anlaması lazım. Türkiye 36 yıl sonra bir askeri darbeyle karşı karşıya kaldı. 36 yıl içinde postmodern bir darbeyle karşılaştı. Darbenin ne olduğunu size anlatacak değilim. Kesintisiz bir darbe anlayışı devam ediyor. 1980’de darbe yapıldığında nasıl bu zihniyetin karşısında olduysak bugün, 15 Temmuz’da da karşı çıktık. 15 Temmuz’da darbeye karşı çıkmak AKP’ye destek değil, demokrasiye destektir. İzmir’de, İstanbul’da bunun için alanlardaydık. Önümüzdeki haftalar da aylarda da tankına topuna güvenen cunta anlayışa yine biz karşı çıkacağız. İktidar ne kadar zulüm uygularsa uygulasın biz darbeye karşı duracağız.
‘Darbeye de diktaya da karşıyız’
Halkın iradesini ortaya koyan herkesin direnişi meşrudur. Yaşamını yitirenlere başsağlığı diliyorum. Darbe zihniyetine karşı durmak demokrat olmak için şarttır. Sırf darbeye karşısın diye de demokratsın anlamına gelmez. Koşulsuz şartsız demokrasiyi savunuyorsan değerlidir. Biz darbeye de karşıyız ama diktaya da karşıyız. Halka dönük faşizme de karşıyız. Darbeye karşı olmak iyidir. Bu çok olumlu bir durumdur. Bu gönül birliğini nereye taşıyacağız. Bu önemlidir. AKP yeni rejimi ele geçirme ve daha güçlü çıkarma fırsatçılığını yaparsa tarihi fırsatı da kaçırmış olur. Yoksa birileri Türkiye’yi darbeyle yola koymaya çalışacak, biri de demokrasiyle yola koyacak. Bu yollardan hangisinin seçileceği açıktır. Darbe önlenmişse o zaman hakikatin yoluna girmek için alanlardayız. Darbeye karşıyız, ama AKP’nin politikalarına da eyvallah diyemeyiz. Bu alanların sesine kulak verilmesi gerekir. İzmir’de İstanbul’da Amed’te on binler alanları doldurmuş durumda. Demokrasi şölenini 50 kanalla yayınlıyorsunuz. HDP’nin mitingini bir saniye vermiyorsunuz. Sevsinler sizin demokrasi şöleninizi. Siz bunu görmeyebilirsiniz, başınızı deve kuşu misali kuma gömebilirsiniz. Ama her defasında gümbür gümbür karşınıza çıkan HDP oldu.
‘Bu şans demokrasiye evrilmeli’
Kürt halkı hiçbir şey istemiyor gibi yapmaya çalışıyorlar. Devlet yapılanmasının bu durumu çoğulcu demokrasiye taşıması lazım. Devlet kimsenin malı değil, hepimizin ortak malıysa, kimsenin malı olamaz. Hepimizin malı olmak zorunda. Böyle yapılırsa vatandaşla devlet arasında güçlü bir aidiyet oluşur. 81 ilin vali arasında bir Alevi var mı? Kendini Kürt sayan ve haklarını savunan vali, rektör, kaymakam var mı? Herkesten vergi alıyorsun. ‘Vali, savcı, kaymakam benim’ diyorsun. Sadece kendin için harcıyorsan o zaman. Yurttaş ‘Hakkımızı size helal olmasın’ demekte haksız mı?
‘Çıldırmış bir akıl var Ankara’da’
Mecliste Demokratik Cumhuriyet Komisyonu devreye girmeli. Gelin bu şansı beraber kullanalım. Barışı özgürlüğü beraber inşa edilelim. Kamu görevlileri işten atılıyor. Masum olanlar hakkaniyete göre ayrılsın. Biz çok çektik bundan. Cemaatin yaptıklarından dolayı çok kişi tutuklandı. Gazını copunu yedi. Cemaat bunların destekçisi ve metelikleriydi. Devran döndü bak nereye geldik. Adalet herkese lazım. Bize işkence yapanlar var aralarında. Onlara da işkence yapmayın. Basit bir kinle hareket edemeyiz. Bu nedenle işten atılan gerçekten darbeciyse cezalandırılsın. Kendi adamlarını AKP’lileri bırakıp, diğerlerini alırsa yine darbe mekaniği işlemiş olacak. Bizi anlayan bir zihniyet var mı çok emin değilim. Ortak makul bir devlet aklı yoktur. Çıldırmış panik halinde bir akıl var Ankara’da. Ülkeyi nasıl çözüme götürecek bilmiyoruz. Neyse ki HDP var, çalışanları ve halkımız var.
‘İmralı sistemi kaldırılmalı’
Bu çağrıyı Amed meydanında yapıyoruz. Her zamankinden daha güçlüyüz. Bu kadar zulmünüze rağmen dimdik ayaktayız. Şu kanın durması için bu çağrıları yapıyoruz. Çözüm ve masa dediğimiz en erdemli yoldur. Bunun yolunu da defalarca açıkladık. Öcalan’ı esir tuttukça bu yol açılmaz. En kararlı duruşu ortaya koymuş bir halk önderine tecrit uygulayarak çözüm sağlayamazsınız. Bir gerçekliği söylüyoruz. Bunların hepsi barış çağrısıdır. Kuru gürültü değildir. Dört bir yandan çıkanlar bir kere de barış diye haykırın. O nedenle birinci önerimiz tecrit bitmeli. Aile avukat gidip bir görüşme yapsın değil, İmralı sistemi kaldırılmalı. Çözüm şartlarını oluşturmamız lazım. Akbabalar bu ülkenin üzerinde dolaşmaya devam ediyor. Darbecilerin hevesi kırılmış değil. Fırsat bulurlarsa bundan kaçmazlar. Onun için Kürt sorunu ve bu yara kanamaya devam ettikçe bir şey değişmeyecek. Yaranız kabuk bağlasa da biri gelip kaşıyacak ve yine kanayacak. Bunun da sorumlusu sizlersiniz. Bu ülkenin çocukları bizim için değerlidir. Üzerindeki kıyafet değerli olduğunuzu belirlemez, general, korucu gerilla olsa da ana evladıdır ve çok değerlidir. Ne dirisine ne de ölüsüne saygısızlık edemeyiz. Biz bu insanları savaşsın da biz sonuca bakalım dersek bu kandan birinci derece sorumlu oluruz. Bu vebali asla üstlenmedik üstlenmeyeceğiz de. Öleceksek ölelim, biz siyasetçiler ölelim ama çözüm olalım, çözüm bulalım.
‘Hani hendek ihanetti’
8 ay buyunca Cizre’de, Sur’da neler yaşandı. Tüm bu yıkım ve katliamlar bizi üzüyor. Bu tankları, topları durdurun dediğimizde bize karşı çıkıyordu. Savaşı bitirelim tankı durduralım dediğimizde ‘Demirtaş hainlik yapıyor’ diyordu. Şimdi gece gündüz halkı sokağa çağırıyor. Asker, polis yaşamını yitirmese en doğrusu bu değil miydi? Mecliste olup bitenleri anlattıkça AKP saldırıyordu. Asker polis yurttaşlara saldırıyordu. Bu AKP’lilerden biri çıksın özür dilesin. Belediyelerin araçlarını askeriyenin önüne atmışlar. Askeriyenin önüne hendek kazmışlar. Hani hendek ihanetti. Her canlının kendini savunması meşrudur. Bir çimeni koparın bakın kendini savunması vardır. İnsan da doğa da bir haksızlık olduğunda kendini savunur. Bunu lütfen anlayın. Halk vekillerini, belediye başkanlarını savunuyordu. Siz gaz su sıkıyordunuz. Bugün ortaya çıkan tablo budur. Kürtler ve Türkler böyle bir tabloda kendini iyi anlar. Bizler böyle olsun diye çabalayacağız. Yıllarca OHAL’le büyüdük. Biz yaşadık kimse yaşamasın. Allah düşmanımıza bile göstermesin. Hala bu halk sokaklarda barış diyorsa, bununun kıymetini bilin. Sizler en zor zamanlarda çözümün yollarını ortaya koydunuz. Siz bütün kapalı kapıları açabilirsiniz. Sokaklar demokrasinin inşa edildiği alanlardır.
‘Sokaklar hakikatin fotoğrafıdır’
Cumhurbaşkanının mesajlarına bakın. Hepsinde sokakları meşru görmedi. Dolandı dolaştı sokağa muhtaç kaldı. Sandıkta hile olur, kandırma olur ama sokakta olmaz. Sokak hakikatin fotoğrafıdır, özüdür. Bu nedenle demokrasi adına özgürlüğü savunmak adına tecride son verip Öcalan şahsında meydanları, alanları kullanın. Yarın Van’da olacağız. Onlar da alanlarda olacak. Şeyh Sait idam sehpasına giderken, ‘Benim torunlarım bunun hesabın soracak’ diyordu. Çok şükür utandırmadık. Bu görkemli direnişi bizim için çok değerlidir.” -31 Temmuz
DİHA, Sendika10.org