Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil! Susma, çocuk katillerinden hesap sor!

Neye yayın yasağı? Neye soruşturmanın gizliliği? Yurdun yangın merdivenlerinin kilitli tutulmasının gizliliği mi?

Bir “profesör” çıktı dedi ki daha çocuklar yanarken -yanmış insan eti kokusunu bilir misiniz, bilir misiniz insanlaaaar, biz onu 2 Temmuz’da Madımak otelinden biliyoruz-; “kader efendim, kader sonuçta…”

“Bakan” der ki; “en ufak bir ihmal varsa araştırılacak.”

Onlar; bu utanmazlıklarını gizleme ihtiyacını hiç mi hiç duymazlar. Onlar; eğitimi ticarileştirerek, barınma sorununa çözüm üretmeyerek çocuklarımızı kaçak tarikat yurtlarında kalmaya mahkum edenler, onlar; Ensar Vakfı diye bir yerde onlarca çocuğa tecavüz edilir ve “bir kereden bir şey olmaz” diyecek kadar utanmazdırlar. Adana’da çocuklar yanarken Batman’da imam hatip yurdunda kalan 4 erkek çocuk tecavüze uğradıkları için hastaneye kaldırılırlar ve bu katiller-tecavüzcüler sürüsünün üyeleri; yüzlerinde en ufak bir insani his taşımaksızın; “kader” derler “efendim kader sonuçta”, “bir ihmal varsa eğer…”

Bizim kalbimiz sıkışıyor. Bizim, biz tek tek insanların, kalbimiz sıkışıyor.

Cayır cayır yaktılar minnacık çocukları. Cayır cayır yaktılar…

Tecavüzcüdürler, katildirler. Hiçbiri bir öbüründen ayrı değil. Süleymancısı, AK Parti’lisi, Saray’lısı, Menzilcisi, imam hatiplisi, profesörü, bakanı, okumuşu, okumamışı, “namus”lusu, “namussuz”u, işadamı, vekili, valisi, savcısı… Ve elleri çocuklarımızın minnacık bedenlerindedir hepsinin…

Çocuklar diyoruz, çocuklar uyurken susulur, ölürken değil! Ve çocuklar ölüyor, çocuklar!

Susmayacağız, çocuk katillerinden hesap soracağız!

KALDIRAÇ
30 Kasım 2016