İnsan bataklığa bir kere düşmeyegörsün. Artık her çırpınış bir sonrakinden daha fazla dibe iter. Bir süre sonra da çırpınma kaçınılmazlaşır, tek hareket biçimi haline gelir.
Saray Rejimi’nin içine girdiği çözülme süreci, daha da derinleşmektedir. Bu herkesin tespitidir.
Kendilerinin dahil.
Saray Rejimi’nin “yönetememe krizi”nin en revaçta uygulamalarından biridir “operasyonlar”.
Hangisi işe yaramıştır? Hangisinden sonuç aldınız?
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank operasyonlar için ilk elden “6-8 Ekim’i asla unutmayacağız” demiştir.
Tabii ki unutmayacaksınız.
O dönem neredeyse yönetimini IŞİD’e bıraktığınız Antep’te, o kentte yaptığınız mitingte sevinç çığlıkları eşliğinde “Kobanê düştü, düşüyor” diyordunuz. Hiç unutabilir misiniz?
Mesela, bugün Murşitpınar Sınır Kapısı’ndan baktığınızda karşınızda dimdik duran Kobanê’ye o kapıdan IŞİD çeteleri sizin elinizle giriyordu. Unutamazsınız!
Mesela, Kobanê’deki IŞİD saldırılarına karşı Suruç’ta direniş nöbeti tutanlara IŞİD havan topu attığında, protesto edenlere gazlarla, tazyikli suyla saldırıp çekim yapanların kameralarına el koyanlar da sizlerdiniz. Unutmayın!
Unutmadığınız çok şey olmalı.
“5 yıl daha kayyumla yönetirsek bize oy verirler” deyip, atadığınız hangi kayyum halklar tarafından kabul edilmiştir?
“Seni başkan yaptırmayacağız” diyen Selahattin Demirtaş ve onlarca milletvekilini rehin olarak tutuyorsunuz hala, baş eğdirebildiniz mi?
Binlerce yurtsever, devrimci, sosyalist hapishanedeyken, Diyarbakır’da müjde olarak “yeni cezaevleri açacağız” dediniz de, hangisi diz çöktü önünüzde?
Gezi Direnişi, Kobanê Direnişi’yle aynı kanaldan akmaya başladığı 7 Haziran’dan bu yana, Adana’da, Diyarbakır’da, Suruç’ta, 10 Ekim’de, Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de IŞİD’le kolkola yaptığınız hangi katliamı affettik? Bu kan denizinin ufkundan kızıl bir güneş doğacak diyenleri nerede susturabildiniz?
Kararttığınız her gerçeğin azıcık yarılmasından duyduğunuz korku uykularınızı kaçıyor, biliyoruz.
Bu gerçeklerin nereden gün yüzüne çıkma ihtimali varsa oraya saldıracaksınız. Bu tabipler için de böyledir, Kürtler için de, devrimciler için de.
Bir nafile operasyonlar silsilesidir yaptığınız biliyoruz. Yaptıkça batacak, battıkça yapacaksınız çareniz yok.
Hayır hayır, “ilk seçimde gidecekler” boş laflarından bahsetmiyoruz. Tarihin çöplüğüne gidişinizi, adım adım, ilmek ilmek örgütleyeceğiz.
7 Haziran 2015’den beri saldırıyorsunuz, her saldırınız sarsıntı yaratsa da direnişi daha kararlı hale getiriyor, getirecek…
Yağma, rant ve savaş ekonomisi üzerine kurulu, emperyalizmin tetikçiliğine soyunarak var ettiğiniz cennetinizi kaybetme korkunuzu ‘beka sorunu’ olarak sunuyorsunuz. Bu toprakların işçi-emekçilerinin, halklarının sizin gibi bir ‘beka sorunu’ yok ama insanca ve onuruyla kardeşçe yaşayacağı bir hayata özlemi var. Bunun için tüm saldırılarınıza rağmen direnci yok edemiyorsunuz.
Yok edemeyeceksiniz…
Bu toprakların, işçi-emekçileri, halkları, kadınları, gençleri, doğasını ve yaşamını savunanları direnişlerini ortaklaştırdıkça, birleşik bir emek cephesinde buluştukça korkularınız gerçek olacak.