“Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne verdiği ancak tedbir koyarak geri çektiği Türkiye dosyasının büyük bölümü SADAT’ın gizli faaliyetlerini içeriyor.”
Rus Ordusu’ndan emekli bir askerin bu ifadeleri oldukça çarpıcı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışman olarak atadığı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin yeni pozisyonu ‘denetlenmeyen güvenlik şirketi’ SADAT’ı bir kez daha gündeme getirdi.
Kuruluş tarihine dikkat!
28 Şubat sürecinde TSK’nın çeşitli kademelerinden emekli edilen ve Tanrıverdi başkanlığında 23 eski subay ve astsubay tarafından kurulan şirketin 8015 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan ana sözleşmesinin tarihi dikkat çekici! 28 Şubat 2012 tarihinde kurulan SADAT’ın fiili varlığı sanki bir ödeşme anlamı taşıyor!
Emniyeti de ‘SADAT dizayn edecek’ şüphesi
SADAT hem Askeri hem de Emniyet alanında ‘hizmet’ veriyor. Bu hizmetlerini ise iki bölüme ayırıyor: Donatım ve eğitim! SADAT’ın özellikle eğitim alanındaki uygulamaları dikkat çekiyor. Şirketin Emniyet’e önerdiği hizmetler arasında, istihbarat, terörle mücadele, patlayıcı madde ve bomba imhası, kriminal, VİP koruması var. Her nasılsa SADAT aynı zamanda polis eğitim merkezleri kurarak, Emniyet’e personel yetiştirebiliyor. Tam bu noktada; önemli bir soru akla geliyor. Dün itibarıyla yayınlanan OHAL kapsamındaki son Kanun Hükmü’ndeki Kararname (KHK) ile Emniyet’e KPSS ile elaman alımı durduruldu. Böylece “Acaba bundan sonra Emniyet’e alınacak elamanların bir bölümünü, amaçlarımız arasında ‘Toplumun örf ve adetlerine göre personel yetiştiririz’ diyen SADAT mı belirleyecek?” sorusu gündeme geldi.
Cihatçılarla olan bağın itirafı
Kurumun Ahrar’uş Şam, El Nusra ve hatta IŞİD ile ilgili bağları olduğu iddia edilirken, yine askeri alanda ‘Eğitim’ hizmeti veren SADAT, bunların tanımını üç maddede toplayıp özetliyor: “Yabancı Silahlı kuvvetlere danışmanlık yapmak, onların ülkelerini savunmaları için ihtiyaç duyacakları konularda eğitim vermek ve talep ettikleri harp silah araçlarının tedarikinde aracılık yapmak!”
Dışarıda SADAT
Suriye özelinden bakarsak, yabancı kuvvetler tanımının Esad’la ilgili olamayacağı görülüyor. Açıkçası SADAT, Suriye’de savaşanlardan desteğini esirgemediğini itiraf ediyor! Tanrıverdi’nin yapıyı ‘Türkiye Yasalarına aykırı olduğu halde’ Suriye ve Libya’da ılımlı muhalif olarak görülen cihatçı yapılara lojistik destek sağlamak ve onları eğitip donatmak adına kurduğu biliniyor.
Suriye itirafı gibi
SADAT A.Ş., yapısını “Hizmet verilen ülkelerin Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç duyacağı her türlü silah, araç gereç, yedek parça, patlayıcı madde ve malzemenin tedarikinde aracılık yapar” diyerek tanımlarken, adeta Suriye’ye ‘gönderilenlerle’ ilgili bir itirafta da bulunuyor. SADAT, bu faaliyetlerin 5201 ve 5202 sayılı yasaların belirlediği şekilde Milli Savunma Bakanlığımızın kontrol ve denetiminde gerçekleştirildiğini söylüyor. Bu açıdan ‘Suriye’ye gönderildiği iddia edilen silahlar üzerine yapılan haberler ve söylemlerin’ neden mesele olduğu merak konusu!
İçeride SADAT
Bölgedeki yıkım sırasında Esadullah ve Cundullah Tim yazılamaları oldukça dikkat çekti. Bunlar üzerine bölgedeki tanıklıklar da eklendi. ‘Ne Kürtçe ne de Türkçe konuşan sakallı TİM’ler’ pek çok kişi tarafından dillendirilse de ne bu yazılamalar ne de bu kişiler hakkında somut bilgiler elde edilemedi. Devlet kurumları da konuyu ‘bilmiyoruz’ diyerek geçiştirdi. Tüm bunların üzerine Lice operasyonları sırasında yaşanan korkunç bir iddia da bindi: “Askerler, 34 köylüyü gözaltına aldığı sırada kollarında Arapça yazılar olan bir birim geldi. Bu kişiler köylüleri benzin döküp yakmak isterken askerler faciaya engel oldu.” Bu olaylara ait sorular ‘SADAT’ı kapsayacak şekilde soruldu fakat havada kaldı.
10 ay önce dikkat çekmiştik
Henüz Telabyad IŞİD’in elinden çıkmadan, Akçakale ile söz konusu yer arasındaki tampon bölgeye geçme olanağı bulmuş, burada ve sınıra yakın bölgede Türkçe konuşan IŞİD’cilere bizzat şahit olmuştuk. Yöre halkı eski Özel Harekatçıların eğitim için IŞİD bölgesine geçtiklerini belirtmişti. Peki, bu emekli Özel harekatçılar kimdi? Kime bağlıydı, devlet bunları nasıl görmezden geliyordu? Bu sorular cevapsız kalırken, 10 ay önce Suriye’deki kaynaklarımız, ilginç bilgiler vermiş adeta SADAT’ın yapısı ve varlığına şöyle dikkat çekmişti: “IŞİD’in eğitim merkezlerinden biri Menbiç ve Jerablus arasındaki bir köyde. Menbiç’teki Emel Hastanesi’nin yanında elektrik ve postane bulunuyor. Bunların hemen yanlarındaki otel ise karargah olarak kullanılıyor. Burada Türkiye’deki eski Özel Harekatçılara eğitim veriliyor. ‘Ankara katliamı’ kararı da bu otelde alındı.”
SADAT Nedir?
Arapça bir sözcük olan SADAT’ın Türkçe’de ‘Büyük’, ‘Efendi’, ‘Reis’ anlamı taşıması son derece ilginç. Kurum, Türkiye’de uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket olarak tanımlanıyor. SADAT’ın kendisi hakkında yaptığı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülke ve askeri sahalardaki boşluğu doldurmak üzere kurulmuş yasal bir şirkettir” tanımı bir hayli ilginç. Ancak SADAT, faaliyetlerinin sadece Türkiye ile sınırlı olmadığını da belirtiyor.
İçeride TSK için dışarıda ‘başka ordular’ için çalışan SADAT, emniyet teşkilatından da hizmetlerini esirgemeyeceğini belirtiyor.
***
SADAT’la ilgili şüpheler:
1-Özel ordu
2007 yılında ‘Balyoz’ davalarıyla ‘darbe vurulan’ ordu Gülenciler’e teslim edildi. Aynı ordu 15 Temmuz’da darbe yapmaya kalktı. Sonuç kısmında ordunun içi tamamen boşaldı. Şimdi bu boşluk yerine SADAT mı alternatif olacak? SADAT’ın yapısını ‘örf, adet, gelenek, toplumsal değer’ diyerek tanımlayan ilticacı Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak atanması tesadüf mü?
2- Ak Emniyet de mi geliyor?
Yoksa SADAT sadece alternatif bir oldu olarak dizayn edilmeyip Emniyet’i de mi içine alacak. Ak Ordu’nun yanı sıra Ak Emniyet’te mi hayata geçirilmek isteniyor? Paramiliterler güçler yaratmak için kurgulanan bir yapı legalize mi oluyor? 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde sokakları dolduran kimi cihatçıların kamuoyuna yansıyan görüntüleri ilginçti. Suriye’de de savaştıkları iddia edilen bu kişiler; darbe girişimi sırasında, “Polis kardeşlerimiz bizi çağırdı, silah dağıtıldı” gibi söylemlerde bulundular. Bu örneklerden hareketle mevcut bir altyapıya dikkat çekmek mümkün. Ayrıca Son KHK ile Emniyet’e KPSS ile eleman alımının durdurulması ve bundan bir gün önce Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olması üzerine bir değerlendirme yapmak mümkün.
İstihbarat da mı SADAT’a emanet?
Kurumun yapısı ile ilgili Rusya kaynaklı bazı değerlendirmeler de ilginç. Rusya’da Mihail Gorbaçov’a karşı yapılan darbe girişimin ardından, apolitize edilen yeni bir ordu modeli ortaya çıktığı, SADAT’la bunun bir benzerinin yaratılmak istendiği belirtiliyor. Ayrıca “Erdoğan artık güvenmediği istihbaratı da özel kurumlara havale edebilir” deniyor.
Adnan Tanrıverdi kimdir?
1944 doğumlu Adnan Tanrıverdi, 1964 yılında Kara Harp Okulu’na girdi. 30 Ağustos 1980 tarihinde Binbaşılığa, 30 Ağustos 1984 tarihinde Yarbaylığa, 30 Ağustos 1987 tarihinde ise Albaylığa yükseltildi. 1990’da 8’inci Kolordu Topçu Alay Komutanlığı görevine atandı. Bu görevde iken 30 Ağustos 1992 tarihinde Tuğgeneral oldu. Vakit gibi gerici gazetelerde de yazan Tanrıverdi, 28 Şubat sürecinde, ‘kadrosuzluktan’ emekli edildi. Yükselişi Kenan Evren dönemine denk gelen Tanrıverdi’nin kontragerilla ile ilişkilendirilen Özel Harp Daire Başkanlığı görevi ise oldukça ilgi çekici. Tanrıverdi; İslam ülkelerinin bir irade etrafında birleşmesi ve İslam birliği temelinin atılması için uygun koşulları oluşturma konuları çerçevelerinde çalışan kurumlarda yöneticilik de yaptı. Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) ve Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneğini’nde (ASSAM) görev aldı. Tanrıverdi’nin Avrupa’da AKP’liler dışında kimseyi bünyesine almayan ve ilişkileri ‘gizli’ olarak nitelendirilen Avrupa Demokratik Birliği (UETD) ile de bağları bulunuyor. 28 Şubat 2012’de SADAT’ı kuran emekli asker Adnan Tanrıverdi, son olark Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı oldu.
***
Rejimi değiştiriyorlar
Muhalefet vekilleri SADAT’la ilgili kaygılarını BirGün’e paylaştı. Özetle aktarıyoruz:
Fikri Sağlar- CHP Vekili
“Kenan Evren ve Turgut Özal’ın benzer bir muhafız alayı kurdurduğu biliniyor. SADAT benzeri yapıların yurt dışında da örnekleri var. Söz gelimi Kongo’da Devlet Başkanı’nın yenilenmesiyle tasfiye edilen askeri yapı yerine İsrail desteğiyle ‘Leviran’ diye bir birim oluşturuldu. Erdoğan’ın Özel Harp ve kontrgerillaya havale edilen bir muhafız alayı ile kendini koruma fikrine kapıldığını görüyor ve kesinlikle yadırgıyoruz. Neden mevcut, uzman kadrolar dururken güvenlik işinin gayri nizami harp konusunda eğitimli şahıslara havale edildiği şüpheli. SADAT sadece Erdoğan’ı koruyan bir yapı olacak! Oysa öncelikle halkın güvenliği, evrensel hukuk kurallarının teminatındadır. Türkiye’de daha farklı bir şey oluyor. Can sıkıcı yerlere gidiyoruz. Darbeden mağdur olduklarını söyleyenler darbe yapıyorlar! Son derece tehlikeli bir gelişme. Yeni bir Türkiye yaratılıyor, ülkenin yapısal dönüşümü sağlanıyor! Muhalefet ise eleştiri ve tavır koyma konusunda etkisiz.”
Sibel Yiğitalp- HDP Vekili
“Bu yapıya Lice’de Cizre’de, Silvan’da, Bismil’de dikkat çektik. Defalarca devlete sorduk! Lice’de köylüleri yakmaya kalkanlar kimdi? Cevap alamadık! Esudullah TİM üzerinden soru önergeleri verdik. Bölge’deki tüm yıkımlar ve halka vahşet uygulayanlar görmezden gelindi. Bunları yapanların bağlantıları neydi, nerelerdi? Devlet sahici bir yaklaşım sunmadı. Bilinenler bilmezden gelindi. Acaba şimdi bu yapılar legalize mi ediliyor? Lice’de köylüleri yakmaya kalkanlarla ilgili tanıklıklar var. Bismil’de yaşları 16’dan küçük 4 çocuk vahşice parçalandı. Bunların başına Esudullah TİM yazıldı. Cinayetleri işleyenlerin değil bunları anlatmaya çalışanların suçlu olduğu bir ülke istiyorlar. Buna ‘Yeni Türkiye’ diyorlar. Bölge’de Arapça konuşan, tekbir getiren gruplara tanık olduk. Devlete, SADAT’la ilişkilerini sorduk, cevap alamadık. Şimdi kurumun başkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı oldu. Türkiye’de rejimi değiştiriyorlar.”
Tur Yıldız Biçer- CHP Vekili
“Tanrıverdi, Suriye iç savaşının yükseldiği dönemde kurulan SADAT’ın başındaki isim. Popüler bir söylemle kurum, kendisini TSK’ya paralel bir silahlı güç olarak görüyor. Bu bile SADAT’ın ne tür karanlık bir organizasyon olduğunu gösteriyor. Ayrıca ‘bu tanım’ hem uluslararası hukuk hem de iç hukuk açısından oldukça sorunlu ve bağlayıcı. Ortaya, ‘SADAT hangi yasal statü içerisinde kuruldu, uluslararası hukuk açısından karşılığı var mı, bu karanlık yapının başındaki ismin Başdanışman olması ülkeyi uluslararası alanda sıkıntıya sokar mı?’ benzeri sorular çıkıyor! Uçakları düşürüldükten sonra Rusya’nın BM Güvenlik Konseyine verdiği ve daha sonra tedbir koyarak geri çektirdiği dosyanın büyük bölümü SADAT’la ilişkili. Yapı, Bölge’de Esedullah TİM adıyla çıkan bir güçle ilişkilendirildi. Sonuç olarak Özel Harpçi emekli Tuğgeneral Tanrıverdi’nin Saray’a Başdanışman olmasını ‘ordunun yeniden yapılandırılması isteğiyle’ birlikte okumalıyız. SADAT, öncelikle Erdoğan’ın alternatif ordusu için zemin teşkil ediyor. Karşımızda karanlık bir tablo var!”