Yağma, rant, savaş ekonomisine dayalı bir rejim olan Saray Rejimi; içeride-dışarıda savaşı büyütmektedir. İşçilerin-emekçilerin, kadınların, öğrencilerin, başta Kürt halkı olmak üzere halkların büyüttüğü direnişi bastırmak, devletin çözülüşünü durdurmak için her türlü baskı, şiddet aygıtını ortaya koymaktadır. Meydana gelen depremlerde devlet, kuruluş ayaklarında saklı olan imha, inkâr ve asimilasyon politikalarını, Saray Rejimi eliyle, özellikle halklar mozaiği olan başta Antakya olmak üzere bütün deprem bölgesinde uygulamıştır.
Deprem sürecinde halka savaş açılmış yüz binler katledilmiştir. Daha ilk günlerde bizler kendi ellerimizle enkazdan ölülerimizi çıkarırken inşaat çeteleri deprem bölgesindeki rantın peşine, projeler çizmenin derdine düşmüşlerdir. Kızılay, çadırlarımızı satmış, “Burada devlet yok” diyen milyonların dayanışma çabalarını bastırmak için TV ekranlarındaki bir şovla toplanan 115 milyardan ise hâlâ haber yok. Antakya’da bu daha özel bir şekilde gerçekleştirilmeye devam etmektedir. Dikmece ve Gülderen’de zeytinliklerimiz, suyumuz, toprağımız talan edilmekte; tarihimiz, kültürümüz, inançlarımız rezerv alan ilan edilerek yok edilmeye çalışılmaktadır. Bunun karşısında ise Antakya halkı, devrimciler, sosyalistler, gönüllüler deprem sırasında seferber olmuş, kendi dayanışmalarını kurmuş, yaralarını kendi sarmıştır. Kurulan dayanışmalar yeni bir yaşamı örmenin iradesi hâline gelmiştir. Depremi seçim gündemi ile unutturmaya çalışanlara karşı kadınlar, 40. Gün eylemi ile cevap vermiş depremi, sorumlulardan hesap sormayı ve insanların yaşadığı sorunları tekrar gündeme getirmiştir. Depremde seferber olanlar aslında süreci yönetmiş ve yönetebileceklerini ortaya koymuşlardır. Deprem öncesinde de yağma ve ranta dayalı bir yönetim altında ele alınan belediyeler depremde de öyle ele alınmıştır. Kimi belediye başkanı para dolu kasalarını, bavullarını kurtarmanın peşine düşmüş, kimisi kendi derdine düşmüş halkın çağrılarına yanıt vermemiştir. Var olan altyapı ve üstyapı sorunları daha da büyümüş, şehir yaşanılamaz hâle gelmiştir.
Bu koşullar altında yerel seçimlere doğru gitmekteyiz. Yerel seçimler bütünde genel seçimlerden farklı ele alınmalıdır. Bizler yerel seçimleri direnişi büyütmenin ve Birleşik Emek Cephesi’ni örme yolunun bir parçası olarak ele alıyoruz. Birleşik Emek Cephesi, Antakya’nın ezilenlerinin, işçilerinin, halklarının, kadınlarının, öğrencilerinin sorunlarını hep beraber çözmenin, hep beraber yönetmenin de bir aracıdır ve derdi bu olan herkesin içinde kendini ifade edebileceği, kendi rengiyle mücadeleyi büyütebileceği bir ortaklaşmadır. Bunun için, ortak devrimci ittifakı, ortak yönetim anlayışını ve ortak adayı temel yaklaşımımız olarak ele alıyoruz. Halkın örgütlülüğüne dayalı devrimci, halkçı bir yönetim anlayışını ortaya çıkarmayı -her zaman olacağı gibi- bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Böyle bir yönetim anlayışını oluşturabilmek için sol, sosyalist örgütlerle birlikte yola çıktık ve çalıştaylar örgütledik. Defne’de bu çalıştay masası seçim ittifakına dönüştü. Bütünde yürütülen tartışmaların özellikle Samandağ üstünde yoğunlaşan kısmında, devrimci-halkçı bir yönetim için ilkelerin ve ortak-eşit iradenin ortaya çıkmasında çaba sarf ettik. Bu tartışmaları hem sözlü hem de yazılı olarak bir metinle de Samandağ çalıştay masasına sunduk. Buna rağmen Samandağ’da kurulan masanın ‘’Nasıl yöneteceğiz?’’ sorusuna yönelik ortaya bir protokol koymamış olması, bu soruya verilen cevapların bulanık olması, tartıştırmak ve karara bağlamak istediğimiz ‘’masa bileşenlerinin eşit temsiliyeti’’ ilkesinin -ilke açık olmasına rağmen- ele alınış biçimi, bizleri çalıştay masasından ayrılmak durumunda bırakmıştır. Bizim için Samandağ’ın, Antakya’nın ve tüm ülkenin nasıl yönetileceği sorusu önem arz etmektedir. Dolayısıyla “kimin yöneteceği” ile ilgili bir ortaklaşmadan ziyade bütün bu süreç boyunca “nasıl hep beraber yöneteceğiz” sorusuyla ilgili olduk.
Bu tartışmaların içerisinde Defne ilçesinde kurulmuş olan seçim ittifakı bileşenleri de bir biçimde yerini almıştır. Samandağ’da ortak iradenin ortaya çıkabilmesi için net tutum alınmamış olması, yukarıda tarif ettiğimiz yönetim anlayışının ortaya çıkabilmesi adına bizleri endişeye düşürmektedir. Bu nedenle şu an seçim ittifakı içinde olduğumuz Defne ilçesinde de ittifaktan ayrıldığımızı ve yerel seçimlere yönelik tutumumuzu tekrar değerlendirmeye aldığımızı Antakya halkının ve dostlarımızın bilgisine sunarız.
Antakya genelinde örgütlü olduğumuz yerlerde yerel seçimlere yönelik tutumumuzu bağımsız devrimci adaylar da dâhil olmak üzere her türlü seçeneği değerlendirerek belirleyeceğiz. Bununla birlikte büyükşehir belediyesinde depremin faillerini halkımızın önüne seçenek olarak çıkaranlara karşı yapılan birlik çağrılarını değerli buluyoruz, bu konuda ortak devrimci ilkelere dayalı bir seçim ittifakı kurmak adına çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
25 Ocak 2024
Kaldıraç Antakya