Türkiye, bir yandan dünyada süren paylaşım savaşımından “pay” almak için heveslidir, ama öte yandan kendisi paylaşılacak yerlerin içinde yer almaktadır. Türkiye, Osmanlıcı, İslamcı-mezhepçi, yağmacı politikalarla Ortadoğu’da, ABD tetikçisi olarak pay almaya çalışıyor. Biz ABD tetikçisi diyoruz, ama AK Parti sözcüleri, “keşke olabilsek” diyorlar. Bunun nedenlerinden biri, işte bu yağmacılıktır.
2017 yılına girerken, bu politikaların tümü, bir çıkmaz sokağa çıkmıştır.
Türkiye, dışarıda Suriye’nin başkenti Şam’da, savaş başladıktan iki saat sonra namaz kılma hayallerinin ne kadar çapsız olduğunu görmüştür. Şimdi, bunun suçunu yıkacak adam arıyorlar.
Efendileri ABD, bu savaşın faturasını, doğrudan Türkiye’ye yıkacaktır, bundan kuşkuları olmasın. İşte o zaman keşke olabilsek dedikleri ABD jandarmalığının anlamını bir kere daha kavrayacaklar.
Türkiye, içine girdiği savaş çıkmazının farkında bile değildir. Kürtlere karşı olmak, tüm düşünme sistemlerini yok etmektedir. Görünen budur.
Dışarıda bu savaş, Erdoğan’a yardımcıdır.
Nasıl ‘darbe allahın lütfu’ idiyse ve ardından kendi darbesini devreye koydu ise, savaş sürecinden de böyle yararlanmak istiyor. Dışarıda savaş, içeride savaş, onun kendi çobanlık sistemini hayata geçirmek için yeterince toz duman sağlama görevini görüyor.
Bu savaşların ağır yükü altında 2017 yılına giriliyor.
Ama bombaların, toz dumanın arasında, 2017 yılına girerken ana gündem çobanlık sisteminin geçmesidir.
Öyle görünüyor, MHP, Bahçeli eli ile AK Parti ilçe başkanlıklarından biri hâline gelmiştir. Bahçeli, muhtemelen çobanlık sisteminde, bir mevki elde edecektir. Ve elbette bu yetmez, MHP milletvekillerinin oylarını olumlu yönde kullanmalarını sağlamak için, mecliste 330 rakamını yakalamak için, yeni bir kabine oluşturacaklardır ve bu yeni kabinede MHP milletvekillerine bakanlıklar verilecektir. Böylece, MHP milletvekillerinin yarısından fazlasını, mesela 25’i “evet” demeye ikna edeceklerdir.
Yine de bir soru var: Acaba AK Parti içindeki Gülenciler, yeni adı ile FETÖ’cüler, çobanlık sistemi anayasa değişikliğine evet diyecekler mi? Anlaşılan Erdoğan, bu milletvekillerini bilmektedir. Sır olduğunu sanmıyoruz, paralel yürüdüler bu yollarda, paralel ıslandılar yağan yağmurda. Öyle ise birbirini bilirler. 40 kişi midirler, yoksa 60 mı, bunu biz bilmiyoruz. Ama anlaşılan, Erdoğan, bu milletvekillerinin oylarını savaş hileleri ile, şiddet ve şantaj ile almayı deneyecektir. Oy vermeyene, ertesi gün tutuklama gelir, tüm mal varlığına el konulur vb. Peki ama FETÖ’cü bu vekiller, nasıl olacak da Erdoğan’a güvenecekler? Diyelim ki, parlamentodan 330 alındı, bundan sonra FETÖ’cülere ne ihtiyacı kalacak, hepsi hemen hapiste olacaktır. Zira, darbenin siyasi ayağı diye bir baskı vardır ve Erdoğan’ın müttefikleri için de bu bir sorundur. Erdoğan, Ergenekon ile arasını ömür boyu düzeltmiş değildir. Bu durumda bunlara vereceği en uygun taviz,FETÖ’cü vekilleri teslim etmektir. Yani, her iki hâlde de yolları hapishaneden geçecek bu vekillerin ne yapacağını kestirmek zordur.
Biz bugüne kadarki FETÖ’cülerin davranışlarına baktığımızda, Erdoğan’a biat eğiliminin pek de dirençle karşılanmadığını görebiliyoruz.
AK Parti ve MHP toplamı, eğer ciddi fireler vermezlerse, referandum yolunu açacaktır.
Gelelim referanduma.
2017 yılının en önemli konusu olmadığı hâlde, hatta ve hatta, TC devleti için oldukça saçma bir tartışma olduğu hâlde, ileri derecede kişiselleşmiş bir konu olduğu hâlde, en öne çıkacak konusu çobanlık sistemi olacaktır.
Öyle anlaşılıyor, Erdoğan bu konuda acelecidir.
Öyle anlaşılıyor, Nisan ayına referandum planlamaktadırlar. Öyle ise, önümüzdeki dönemin çok gerilimli olacağı açıktır. 2016 yılında bu ülkede, Kürt ya da diğer halklardan, ölenlerin sayısı acaba kaç kişidir? Devlet denilen makina öyle büyük bir “gurur” içindedir ki, ölü sayılarını bile öğrenemezsiniz. Binlerce ölü vardır, mesela 10 bin desek abartılı mı olur?
Ve şimdi, 2017’ye, bu savaşın daha da tırmanacağının işaretleri ile giriyoruz. Demek ki, önümüzdeki dönemde gerilim daha da artacak, savaş daha acı sonuçlarını ortaya koyacaktır. Erdoğan’ın acelesi, bu süreci daha da kötü hâle getirecektir.
Öte yandan bizzat AK Parti’nin yaptırdığı söylenen anketlerde çobanlık sisteminin hâlâ geçmediği de görülmektedir. Böylesi bir değişikliği, normal şartlarda bir devletin %70-80 arası bir halk desteği ile yerine getirmesi beklenir. Oysa burada, durum tersinedir ve zorla halkın ikna edilmesi çabası vardır. Devlet terörü ile çobanlık sistemi devreye sokulmak istenmektedir.
2017, çok şeye gebedir.
2017, işçi sınıfı ve emekçi halklar için de çok şeye gebedir.
Emperyalist güçler arasındaki paylaşım savaşımı, bugünlerde bölgemizde yoğunlaşıyor. Ortadoğu halkları, kıyımdan geçirilmek isteniyor. Bölgemizde, 2017 yılını, emperyalist güçlere karşı direnişi ilerletme, genişletme yılı hâline getirmek mümkündür. Bunun yolu, halkların anti-emperyalist mücadele temelinde kardeşliğidir.
Ülkemizde de işçi sınıfının ayağa kalkışı için 2017 önemli bir potansiyele sahiptir. İşçi sınıfı, örgütsüzlüğü yenecek, yeniden sınıf kardeşliğini geliştirecek, ortak mücadele olanaklarını örgütleyebilecek bir potansiyele sahiptir. İşçi sınıfı, devrimci harekete uzaklığını kırdıkça, bu yolu da açacaktır. 2017, işçi sınıfının devrimci dirilişinin yılı olmaya gebedir.
Halkların ortak direnişi, ülkemizde savaştan beslenen çetelerin sonunu getirme gücüne sahiptir.
2017, elbette çok çetin bir yıl olacaktır.
Ama 2017, direniş yılı olacaktır.
Başka türlü ne bu çobanlık sistemine dur demek mümkün olur, ne savaşı durdurmak, ne içeride ve dışarıda katliamları durdurmak mümkün olur.de, hatta ve hatta, TC devleti için oldukça saçma bir tartışma olduğu hâlde, ileri derecede kişiselleşmiş bir konu olduğu hâlde, en öne çıkacak konusu çobanlık sistemi olacaktır.
Öyle anlaşılıyor, Erdoğan bu konuda acelecidir.
Öyle anlaşılıyor, Nisan ayına referandum planlamaktadırlar. Öyle ise, önümüzdeki dönemin çok gerilimli olacağı açıktır. 2016 yılında bu ülkede, Kürt ya da diğer halklardan, ölenlerin sayısı acaba kaç kişidir? Devlet denilen makina öyle büyük bir “gurur” içindedir ki, ölü sayılarını bile öğrenemezsiniz. Binlerce ölü vardır, mesela 10 bin desek abartılı mı olur?
Ve şimdi, 2017’ye, bu savaşın daha da tırmanacağının işaretleri ile giriyoruz. Demek ki, önümüzdeki dönemde gerilim daha da artacak, savaş daha acı sonuçlarını ortaya koyacaktır. Erdoğan’ın acelesi, bu süreci daha da kötü hâle getirecektir.
Öte yandan bizzat AK Parti’nin yaptırdığı söylenen anketlerde çobanlık sisteminin hâlâ geçmediği de görülmektedir. Böylesi bir değişikliği, normal şartlarda bir devletin %70-80 arası bir halk desteği ile yerine getirmesi beklenir. Oysa burada, durum tersinedir ve zorla halkın ikna edilmesi çabası vardır. Devlet terörü ile çobanlık sistemi devreye sokulmak istenmektedir.
2017, çok şeye gebedir.
2017, işçi sınıfı ve emekçi halklar için de çok şeye gebedir.
Emperyalist güçler arasındaki paylaşım savaşımı, bugünlerde bölgemizde yoğunlaşıyor. Ortadoğu halkları, kıyımdan geçirilmek isteniyor. Bölgemizde, 2017 yılını, emperyalist güçlere karşı direnişi ilerletme, genişletme yılı hâline getirmek mümkündür. Bunun yolu, halkların anti-emperyalist mücadele temelinde kardeşliğidir.
Ülkemizde de işçi sınıfının ayağa kalkışı için 2017 önemli bir potansiyele sahiptir. İşçi sınıfı, örgütsüzlüğü yenecek, yeniden sınıf kardeşliğini geliştirecek, ortak mücadele olanaklarını örgütleyebilecek bir potansiyele sahiptir. İşçi sınıfı, devrimci harekete uzaklığını kırdıkça, bu yolu da açacaktır. 2017, işçi sınıfının devrimci dirilişinin yılı olmaya gebedir.
Halkların ortak direnişi, ülkemizde savaştan beslenen çetelerin sonunu getirme gücüne sahiptir.
2017, elbette çok çetin bir yıl olacaktır.
Ama 2017, direniş yılı olacaktır.
Başka türlü ne bu çobanlık sistemine dur demek mümkün olur, ne savaşı durdurmak, ne içeride ve dışarıda katliamları durdurmak mümkün olur.