Deprem bölgesinde tutulan günlüklerden… | 7 Şubat – 12 Şubat

7 Şubat Salı

Pazartesi sabaha karşı gerçekleşen deprem sonrası tüm kanallardan dayanışma çağrısı başlatıp salı günü 01.00’da deprem bölgesine gitmek için araç ayarladık. 45 kişilik otobüste erzaklarımız, battaniyelerimiz ve toparlayabildiğimiz ekipmanlarımızla yola koyulduk. Yaklaşık 15 saatlik bir yolculuğun sonunda Antakya’ya geldik.

Antakya’da sağlam bina kalmamış. Tüm binalar ya çatlak ya yatık ya da tamamen çökmüş durumda. İlk iş olarak Defne’de kurulan Armutlu-Akdeniz Koordinasyon Merkezi’ne gittik. Burada ortaklarımız ve depremzedelerle beraber bir komün hayatı kurulmuş.

Koordinasyon, muhtarın kulübesi ile genişçe bir açık alanı yerleşim bölgesi yapmış. Parka tente gerilip bir kısmı mutfağa dönüştürülmüş. Ortada kocaman bir kazan kaynıyor. Parkın öteki yanına ise bir çukur kazılmış ve etrafı kapatılarak tuvalete dönüştürülmüş. Çünkü ne elektrik veya su var, ne de tuvaletini kullanabileceğimiz sağlam bir bina.

Parkın yanındaki tenis kortunda kalan insanlar var. Geniş bir bölge olduğundan yarın orayı yatakhaneye dönüştürmeyi planlıyoruz. Bir kısmımız alanın planlamasını ve eşyaların taşınmasını hâllederken bir kısmımız arama kurtarma çalışmalarına gidiyoruz.

Koordinasyon alanına birkaç kere enkazdan sağ çıkarılan insanların geldiğini görüyoruz. Gelenler, Defne Evi’nde kurulan revire götürülüyor. Alanda sağlıkçılar var ancak malzeme çok az. Bu yüzden etrafta bulunan market, eczane, elektrikçi, nalbur gibi yerlere girip içindekilerden ihtiyaçlarımızı tedarik ediyoruz. Şimdiki durumda bulabildiğimiz her şey işe yarar.

Akşam yemeğimizi yiyip ertesi günü planlıyoruz. Akşam nöbetlerini ve arama kurtarma ekibini ayarlıyoruz.Görev paylaşımını yaptıktan sonra geldiğimiz otobüste uyuyoruz. İnsanların çoğu da çevredeki araçlarda uyuyor. Gece soğuk.

 

8 Şubat Çarşamba 

Arama kurtarma ekibi olarak sabah 06.00’da kalkıyoruz. Soğuktan dolayı uyumak çok zor oluyor. Şimdilik battaniyemiz çok az, elimizdekileri bölüşüyoruz. Gece nöbetçilerinin yaptığı ekmek arasını çantamıza atıp konserve ve ekmekle kahvaltımızı yapıyoruz. Hava aydınlanırken vakit kaybetmeden grup grup bölgeleri bölüşüp gidiyoruz.

Etrafta bolca yıkım var. Yol üstünde göçük altında kalan bir aileyi görüyoruz. Kontrol sonrasında elimizdeki kazma ve küreklerle orada tek sağ kalan kişiyi kurtaramayacağımızı anlıyoruz. Ekipmanlarımız yetersiz olduğundan aileyi bırakmak zorunda kalarak ayrılıyoruz. Vakit dar, göçük çok.

Çevreden ekipman buldukça yanımıza alıp yola devam ediyoruz. Çevrede gönüllülerden başkasını bulmak çok zor. İtfaiyenin küçük birkaç timi dışında devletin arama kurtarma çalışmalarına dair bir gösterge yok. Armutlu boyunca iki iş makinası dışında başka bir şey yok. Genel olarak ekipman azlığı var. Yıkık sokaklar boyu ses arıyoruz. Ancak sokakların durumu çok kötü olduğundan yıkıkların arasından çok nadir ses geliyor.

Meydana doğru devrimciler yardım çadırları kurmuş, insanlara koliler dağıtılıyor. Enkazların etrafı ise yardım arayan insanlarla dolu. Enkazların çoğu için hilti veya iş makinası gerektiği için yardımlarımız çok kısıtlı oluyor. Tüm yapabildiğimiz ses bulmak için arama yapmak ve çalışan ekiplere yardımcı olmak oluyor. Buna rağmen yine de kurtarılan insanlar var.

Gün boyu mahalleleri dolaşıp ses arıyoruz. Dinlendiğimiz bir sırada Nur isminde bir çocukla tanışıyoruz. Nur 1. sınıfa gidiyor. Hem de sınıf başkanı. Hepimizle tek tek tanışıyor. Dediğine göre evi zarar görmese bizi kahve içmeye çağıracakmış. Biz de, olsun birlikte parkta oturuyoruz, diyoruz. Antakya bitmiş, bir daha var olamazmış, diyor çevresinden duyduklarının etkisi ile. Biz de hep beraber yeniden kuracağımızı söylüyoruz. Nur, mor, lila ve pembe bir ev istiyor. Bu fikri çok beğenip alandan ayrılıyoruz. Nur hepimize sarılıyor.

İşimize devam ederken bir yandan da alanın ihtiyaçları için malzeme topluyoruz. Akşam ellerimiz dolu bir şekilde alana dönüyoruz. Kurtardığımız insanlar olsa da kurtaramadığımız da çok insan var. Mecburen imkânlarımız doğrultusunda hareket ediyoruz.

Alanda ise bu sırada gelen yardım kolilerinden çıkan giysiler dağıtılıyor. Koliler ortaya yığılıp etrafı kapatılmış, insanlar da önünde sıra olmuş istedikleri kıyafetleri söylüyorlar. Ancak sıra olmak kimi zaman zor olurken ve insanların ihtiyaçlarını giderecek ihtiyaçların karışık olmasından kaynaklı zorlandığımız anlar oldu. Gereğinden fazla eşya almak isteyenler olsa da kitleye politik açıklamalar yaparak ve sakinliği koruyarak düzeni sağlamaya çalıştık. Diğer yandan kitlenin içerisinden bize yardım edenler de oluyor. Böylece hep beraber dağıtım yapıyoruz.

Buranın zorluklarından birisi, zor durumdaki depremzedeler. Depremin ilk gününden bu yana gönüllüler dışında devletten bir desteğin gelmemesi ve yeterli desteğin olmaması insanlardan korku hâlini büyütmüş ve korumacı bir tavrın örgütlenmesine sebep oldu. Herkes büyük bir krizin içinde yalnız bırakılmış durumda.

Dayanışma olmadan buradan çıkılamayacağını anlatıyoruz devamlı. Sinirlerine hâkim olamayanların yanında teşekkür edenler de çok oluyor. Teşekküre pek ihtiyacımız yok oysa ki. Yardım etmeye değil dayanışmaya, beraber ortakça bir yaşam kurmaya geldik buraya. Yarın da çocuklar için kreş yapmayı planlıyoruz.

 

9 Şubat Perşembe 

Akşam soğuğunda ateş başlarında nöbetlerimizi tuttuktan sonra sabah görev paylaşımı yaparak güne başlıyoruz. Yatakhane düzenlenecek, bazı yapılar inşa edilecek ve gelen malzemeler taşınacak. Bugün çok tırın gelmesi planlanıyor. Pek çok depremzede de alana gelmeye başlıyor. Alan büyüyor.

Bir yandan da gönüllülerin sayısı artıyor. Başka illerden gelen ortaklarımız bir yana, doktor ve aşçılar, başka illerden gönüllüler de alana geliyor. Mutfak ve reviri yeniliyoruz. İnşaatçılar sayesinde yeni bir tuvalet kuruluyor. Yatakhanelere sobalar bağlıyoruz. Bu gece üşünmeyecek.

Yeni gelenlerle beraber alan artık çok daha hareketli. Herkes vızır vızır çalışıyor. Nereye baksak yeni yapılan işler görünüyor. Eşya getiriliyor, inşaatçılar yapı kuruyor, aşçılar mutfağı diziyor, bütün herkes alanı geliştiriyor. Devamlı gelen tırları alana indiriyoruz. Parkta alan bittiği için yeni alanları depo hâline getiriyoruz. Yükümüz çok, zamanımız az.

Alandaki insanların çoğu yorulduğunu belli etmeden hızlıca çalışıyor. Bazıları ise kendini gereğinden çok işe vererek fazla hızlı davranmaya çalışıyor. Ancak zincirin gücünü en zayıf halkası belirler. Hele de hızlı davranmak hataları ve zayiatı artırıyor. Kendini tüketen ortaklarımızı uyarıyoruz. Keza yarına da enerjimizin kalması şart.

Giysi kolilerini bu sefer düzenleyip o şekilde dağıtıyoruz. Her şeyin yerini bilince dağıtım çok daha hızlı oluyor. Ancak hâlâ yoğunluk fazla olduğundan başka bir çözüm düşünmek şart. Ertesi günler için kolileri açık bırakmayı düşünüyoruz. Gece herkes nöbetlerine dağılıyor. Bazı kanı deli arkadaşlar ise sobanın yanında battaniyelere sarılarak açıkta uyuyor. Tehlikeli biraz, hava fazlasıyla soğuk.

 

10 Şubat Cuma 

Güne soğuk otobüste uyanarak başlıyoruz. Devamında ise kahvaltı. Gece alana beş-on bin litrelik su depoları gelmiş. Bugün alana su depoları kurulacak. Su ise yakınlarda kazılan bir kuyudan çekilecek yeraltı suyundan sağlanacak.

Bu sırada depodan eşya almaya gelen iki kişi, aldıklarının yanında gizlice tüp de almaya çalışıyor. Herkesi ısıtmak gerektiğinden elimizdeki tüpleri şu anda kimseye veremiyoruz. Toplam 20 tüpümüz var ve tenis kortunda (yatakhane) ısıtmaya çalıştığımız 150 insan için her gece 6-7 tüp harcanıyor, bu yüzden 1 tüp bile 150 insanın ısınmasının önüne geçecektir. Sinirle gelse de insanlar, ortamı sakinleştirmeye ve durumu açıklamaya çalışıyoruz.

Günün devamında yeni yatakhane kuruluyor, su deposu hazırlanıyor, yeni tuvaletler geliyor. Ancak tuvaletleri ekipman olmadığından bugün bağlayamıyoruz. Her yerde hummalı bir çalışma devam ediyor.

Tüm bunların yanında, özellikle yapılamayan veya hatalı yapılan işlere yönelik eylem ve eleştiri eksikliği olduğunu görüyoruz. Bu nedenle konular açıklığıyla tartışılmaktansa dost meclisinde hayıflanmaya dönüşebiliyor. Dün verilen kararların eksikliği, tartışılamadığında bugünün küskünlüklerini yaratabiliyor. Açık olmak, eksiği görüp eleştirmek ve eyleme geçmek gerekiyor.

Günün devamında, alana yeni bir jeneratör getiriliyor. Artık elektriğimiz var. Bir de herkes kirli olduğundan temizlenebilmek amacıyla su ısıtıp duş alabildiğimiz bir sistem kuruyoruz. Sırayla herkes duş alabiliyor. Temizlik önemli bir unsur.

Bugün devlet, varlığını daha fazla hissettirmeye, polis ve askerini daha sık yollamaya başlıyor. Müdahale edilmediği takdirde alana gireceğini açıkça gösteriyor. Bugün polis, bir çocuğa tokat attı ve kavga çıktı. Geçen gün de TEM polislerinin ortaklarımızı tehdit ettiğini öğrendik. Hareketi büyütmemiz şart. Bu tip alanları daha fazla yaymak, çevre bölgelerde de koordinasyon merkezleri kurmak istiyoruz.

Gece olduğunda ise alana bir başka müdahale geliyor. Çakarlı araçlarla bağırarak alandan geçen birçok araç, barajın patladığını ve her an suyun gelebileceğini haykırarak söylüyor. Panik olan ortaklarımız ise iki yüz kişilik alanı boşaltmak için var güçleriyle herkesi uyandırıyor, alana toplanıyoruz. Herkeste bir panik havası olsa da alanı hızlıca boşaltıyoruz. 5 dakika içinde haberin asılsız olduğunu öğrenip alana yönelik bir yağma ya da devletten gelecek bir müdahale olmaması adına hızlıca alana geri dönüyoruz. Herkes için zorlayıcı bir deneyim olan bu panik hâli, alanda sakinliği korumanın ve güvenlik tedbirlerini artırmanın önemini çok önemli bir ders niteliğinde bize gösteriyor. Bu nedenle nöbetleri güçlendiriyoruz.

11 Şubat Cumartesi 

Krizli ve uykusuz geçen gecenin sonrasına uyanıyoruz. Pek çok insan, olayın etkisiyle rahatsızlığını çeşitli biçimlerde dışarı vuruyor. Alandan ayrılan pek çok insan da oluyor. Bir ekip de biz otobüs kaldırıyoruz. Ancak işler devam etmeye, tırlar gelmeye, yardımlar gitmeye devam ediyor.

Öte yandan, alanın kontrolünü sağlamak için çabalarımız devam ediyor. Önceki gün açtığımız kreşte çocuklar oyunlar oynuyor. Alanın başka bir yerinde ise depremzede hayvanlar için veterinerler, hayvanlara bakımlarını yapıyor. Çevrede çok hayvan var, pek çoğu da aç olduğu için alana geliyor. Kimi zaman çok kez dişi köpekleri rahatsız eden erkek köpeklerle uğraşmak zorunda kalıyoruz.

Gelen tuvaletlerin giderleri çok dar olduğu için hemen tıkanıyor. Ancak defne evinin tuvaletlerine elektrik bağladığımız için kullanıma açılıyor. Böylece artık bir nebze daha temiz bir yerimiz oluyor.

Gün devam ederken temin ettiğimiz bir römork sayesinde bolca eşya taşıyoruz. Hatta alanımızın yanındaki diğer dayanışma bölgeleri, bizden kullanmak için römorku istiyor. Oralarda da bizimkisi kadar büyük olmasa da çeşitli merkezler bulunuyor. Anlaşılan, bölgeyi devrimciler ayakta tutuyor.

Akşam, aşçılarımızdan birisi bir nöbet geçiriyor. Hemen ardından ise etkisi hissedilen bir deprem oluyor. Aynı dakika içinde yaşanan bu iki olay insanları paniğe sürükleyecek gibi dursa da bizim sakinliğimiz yeni bir krizin önüne geçiyor. İnsanlar bizlerin tepkilerine çok bakıyor, dolayısıyla da bizim sakinliğimiz elzem.

Akşam nöbeti, dünden daha sıkı geçiyor. Artık geceleri, güvenlik nedeni ile alandan kimseyi çıkartmıyoruz. Fakat nöbetçiler de çok diken üstünde olduğundan havadaki sertliği hepimiz hissediyoruz.

12 Şubat Pazar

Güne alanın düzenlenmesi ile başlıyoruz. Depolar sıklıkla karıştırıldığı için fazlasıyla kaotik hâldeler. Ancak işimiz, İzmir’den gelen 45 kişilik otobüs sayesinde kolaylaşıyor. Yeni ortaklarımız, yoldaşlarımız alana geliyor.

Bugün pek çok ortağımız yorgunluklarının sonuçlarını görüyor. Dillendirmediğimiz sorunlarımız tek tek gün yüzüne çıkıyor. Bu nedenle serum yiyen, ilaç alan, yaralarını saran çok. Bir yandan da deprem bölgesi dışındaki işler olduğu için herkesin gerginliği üstünde. Eteğimizdeki taşları atmak, içimizi daha iyi açmak gerekliliği ile hareket etmeye çalışıyoruz. Sıkıntılar, hareketin motoru oluyor.

Kreşte çocuklar resimlerini sergilerken depremi unutuyorlar. Köpeklerle de iyi dost olmuşlar. Gündelik ritmimiz her şeye rağmen devam ediyor. Yemekhane yapmak için ortaklar masa bulmaya veya yapmaya çalışıyor. Bir ortak elektrikli scooter’ı söküyor, başkaları bisiklet buluyor. Tırları taşımak bir yana, işlerin ritmi artarak devam ediyor. Yapı yükseliyor, yükseliyor.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz