Bir kent, bir halk günlerdir abluka altında; tıpkı Filistin halkının Siyonist İsrail devletine direndiği gibi, tankıyla topuyla, özel harekât timleri, kobra helikopterleri ve savaş uçaklarıyla saldıran Saray rejimine karşı direniyor.
Yazılı ve görsel medya yine üç maymunu oynuyor. Savaş çığırtkanları işbaşında.
Riyakârlıkta sınır tanımayan bir iktidar var karşımızda. Filistin halkının uğradığı zulme göstermelik de olsa tepki gösterenler, Mısır’da Mursi için, Esma için feryat figan edenler, söz konusu Kürt halkı olduğunda, dönüp dönüp andıkları ecdatlarının kanlı kılıcını kuşanıyorlar. Daha dün Esad’ı “kendi ülkesini bombalayan bir hükümet meşru değildir” diyerek lanetleyenler, bugün Silvan’da karadan ve havadan halkın üzerine bombalarla ölüm ve zulüm yağdırıyor.
Biz bu zulüm ordusunu Zilan’dan, Dersim’den, Fatsa’dan tanıyoruz. Dün “Çorum’u bırakın Fatsa’ya bakın” diyen anlayışın bugünkü temsilcileri, feyz aldıkları ustalarını utandırmayacak bir gaddarlıkla bin yıllık, iki bin yıllık geçmişi olan kentlere saldırıyorlar.
7 Haziran seçimlerinden önce başlayan süreç, şiddet dozu daha da artırılmış olarak devam ediyor.
Kürt halkının özyönetim talebi zor yoluyla bastırılmak isteniyor. Yüksekova, Cizre ve Nusaybin’den sonra şimdi de Silvan kuşatma altında.
En kutsal, en bilindik kavramları bile kirlettiler. Eşitlik ve adalet, en çok da kardeşlik AKP iktidarı döneminde lime lime dökülen manasız birer söze dönüştü. “Milli birlik ve kardeşlik süreci” olarak açıkladıkları yeni dönem icraatlarının ilk organize hamlesi, Silvan’ı haritadan silme girişimi oldu.
Kardeşlik sözcüğü hiç bu kadar ayaklar altına alınıp kirletilmemişti. Tek kutsalları para olan, mezhepçilikte, ırkçılıkta sınır tanımayan, işçilerin alınteri, canı, kadınların, çocukların cansız bedenleri üzerinden egemenlik sürenler; aylardır, halkların kardeşliğinde onulmaz yaralar, kapatılması zor yarıklar açan bir imha politikası uyguluyor.
Silvan direniyor. Kardeşlik için direniyor. Kürt halkının onuru için direniyor. İnsanlık için, yarın büyük bir utancın altında kalmayalım diye hepimiz adına direniyor.
Teslim alınmak istenenin bir kentten çok öte bir anlam taşıdığının farkındayız. Biat etmemizi, sorgusuz sualsiz itaat etmemizi istiyorlar. Mutlak iktidar için mutlak itaat istiyorlar. Güce tapan, gelecek korkusuyla, soruşturma tehdidiyle, şiddetle sindirilmiş bir toplum yaratmak istiyorlar.
Kendilerini farklı adlarla ifade etseler de özgürlüğe kast edenler, dünyanın her tarafında benzer yöntemler kullanıyorlar.
Üç ay önce Suruç’ta, bir ay önce Ankara’da patlayan bombalar dün Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te patladı. 127 insan planlı bir saldırı sonucu katledildi. Korkuyu her yere yaymak isteyen örgütlü bir gericilikle, kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman addeden bir bir katiller güruhuyla karşı karşıyayız. Emperyalist çıkar odaklarının besleyip büyüttüğü, Saray Rejimi’nin kol kanat gerdiği IŞİD barbarlığı, bugün artık dünya halklarının korkulu rüyası haline gelmiş bulunuyor.
Özgürlük, barış ve kardeşlik büyük bir tehdit altında!
Büyük insanlığa inanmaktan başka bir yolumuz yok!
Direnişin o görkemli hafızasına, herşeye rağmen eşitlik, he şeye rağmen kardeşlik, herşeye rağmen barış diyen halkların ferasetine güveniyoruz!
İnsanlığa, özgürlük mücadelesinde yitirdiğimiz canlarımıza sözümüz var:
Biat etmeyeceğiz!
Teslim olmayacağız!
Hep birlikte, yan yana, omuz omuza direneceğiz!
Yaşasın Silvan Direnişi!
Kahrolsun IŞİD!
Yaşasın Emek, Özgürlük, Barış ve Demokrasi
Güçlerinin Birleşik Mücadelesi!
Emek, barış, demokrasi güçleri – İstanbul