Soykırım yapan devletle ticaret: Safiport ve Azerbaycan petrolü üzerinden iktidarın ikiyüzlülüğüBundan tam iki yıl önce Filistin direnişi Aksa Tufanı hamlesiyle tüm dünya halklarına bir yol açtı. Onlarca yıldır süren katliamlara, sistematik işkenceye, aşağılanmaya, yurtlarından edilmeye, siyonist işgale karşı Filistinliler, en zor koşulların içinden çıkarak insan onurunun ve özgürlüğünün teslim alınamayacağını gösterdi.
Dünya halklarının bu onurlu direnişe desteğini kırmak için onlarca yalan söylendi, kürsülerden hamaset yapıldı. “İşgal devleti İsrail’in kendini koruma hakkı”ndan bahseden kalemşörler, siyasetçiler, Gazze’de açlıktan ölen bebelerimizle ilgili tek kelime etmediler.
Ama direniş ve dostları bu karartmayı yarmak için mücadeleyi büyütmektedir. Dergimizin bu sayısındaki Filistin dosyası da bu karartmayı aşmaya dönük bir çabanın ürünü, parçası. Daha iki gün önce tüm dünyada milyonlarca insan Filistin Direnişi’ne destek için sel oldu kent meydanlarına aktı. Tüm dünya halkları bizlere savaş ve sömürü dışında bir gelecek vaad etmeyen bu sistemin egemenlerine karşı bir kez daha Filistin’in yanında durdu.
Şimdi işgali durdurmak için başlatılan 7 Ekim’den, kapitalizmi yok etmek için başlayan Ekim Devrimi’ne kurulacak bir bağı güçlendirmenin zamanıdır.
Şimdi bitti denildiği anda bir anka kuşu gibi yeniden doğan Filistin Direnişi’nin dersleriyle, örgütlenmeyi geliştirme zamanıdır.
“Filistin devletinin tanınması somut yaptırımlarla desteklenmezse…”
“Bölgede direniş, özellikle Gazze ve Şam başta olmak üzere, tarihî ve belirleyici bir dönüm noktasında duruyor. Bir yandan stratejik dengeleri değiştirme gücünü ve sarsılmaz kararlılığını kanıtladı; diğer yandan da eşi benzeri görülmemiş baskı ve tasfiye veya etkisizleştirme girişimleriyle karşı karşıya.” / Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Politbüro üyesi Marwan Abd El-Al ile röportajı okumak için tıklayın.
Siyonizm ile savaş Filistin sınırları ötesinde
“Siyonist devletin sınırı olmadığı gibi Filistin mücadelesinin de sınırı yoktur; o hem Filistin’in hem bir bütün olarak Levant coğrafyasının ve Batı Asya coğrafyasının kaderi olmakla beraber dünya ezilmiş halklarının da kaderidir.” / Filistin diasporasından Daher El Omari’nin yazısını okumak için tıklayın.
“Gazze’siz cennet olmaz?”
“Hapishane savaşçıları değiştirmez. Gerçekte, eğer direniş güçlerinden gereken dayanışma sağlanırsa, hapishane sağlam duruşların şekillenmesine yardımcı olur ve benim başıma gelen de bu oldu.” / Lübnanlı Devrimci Corç Abdullah ile özel röportajı okumak için tıklayın.
Soykırım yapan devletle ticaret: Safiport ve Azerbaycan petrolü üzerinden iktidarın ikiyüzlülüğü
“Kocaeli Derince’deki Safiport Limanı’ndan İsrail’e yönelik ticaret devam etmektedir. ZIM adlı İsrail şirketine ait gemiler bu limandan yük almakta, Derince sokaklarını felç eden tırlar arasında ticaret sürmektedir. Yüzlerce, binlerce tırın her gün limana girip çıkması sadece Kocaeli’nin trafiğini felç etmekle kalmıyor; aynı zamanda Filistin’de bebeklerin bombalar altında can vermesine ortak olan bir ticaret zincirini besliyor.” / Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yazısını okumak için tıklayın.
7 Ekim’den bugüne Gazze ve Filistin: İşgal, soykırım, direniş ve dayanışma üzerine notlar
“Bu iki yıl Gazze’de eşi görülmemiş bir İsrail saldırganlığına tanık olurken, işgal Batı Şeria’da da derinleşti. Dünya devletlerinin büyük ölçüde sessizlikle karşıladığı süreç boyunca dünya halkları Filistin’le dayanışmanın yeni ve etkili biçimlerini hayata geçirdi. İki yılın sonunda karşı karşıya olduğumuz siyasi tablo, farklı yönlerden tahlil edilmeyi gerektiriyor.” / Ortadoğu araştırmacısı ve BDS Türkiye gönüllüsü Selim Sezer’in yazısını okumak için tıklayın.
“Avrupa ölçeği özellikle önemlidir; çünkü NATO üyesi birçok ülke burada yer almaktadır. Avrupa’da, emekçi sınıfın sırtından hızla artan askerî harcamalarla birlikte, İtalya ve Almanya gibi ülkelerde “savaşa karşı savaş” adı verilen bazı hareketler veya koalisyonlar ortaya çıkmaktadır. Fransa, Almanya ve İtalya’da ABD’nin dayattığı askerî harcamalar açısından durum çok benzer olduğundan bu, sınırları aşan anti-emperyalist bir hareket kurmak için çok iyi bir fırsattır. Biz, özellikle Filistin kampanyası veya NATO’ya karşı kampanyalar başta olmak üzere, pek çok diğer ülke ile temas kurmaya çalışıyoruz.”
/ Fransa’dan Guerre à la Guerre Koalisyonu ile röportajı okumak için tıklayın.
İşçi Partisinin ikiyüzlülüğü: Savaş silahları tedarik ederken kırmızı boyayı terör olarak damgalamak
“Eğer siz, bir halkın sistematik olarak bombalanması ve aç bırakılmasından çok maddî bir hasara öfkeleniyorsanız, ahlâk ve ilkelerinizi gözden geçirmenin tam zamanı gelmiş olabilir. Şiddet içermeyen sivil itaatsizlik, demokrasimizin önemli bir parçasıdır. Protesto etme, düzeni bozma ve yönetici sınıfa karşı çıkma hakkımızı kullanmaya devam etmeliyiz. İşçi Partisi herkesi yasaklayamaz. Hepimizi hapse atamazlar.” / İskoç Sosyalist Partisi Ulusal Ortak Sözcüsü Natalie Reid’in yazısını okumak için tıklayın.
“Güç biziz, kim peşimden gelecek?”: Sporla aklanmanın kurumsallığı ve boykotun gücü
“Dolayısıyla soykırımcı İsrail’e karşı etkin bir spor boykotu örgütlenmesi konusunda baskı yapmanın olası sonuçları azımsanamaz. İsrail kulüplerinin Avrupa Kupalarına katılımı engellenirse, maç günü, yayın ve sponsorluk gelirlerinden yıllık en az 30–50 milyon $ arasında kayıp yaşanabilir. Tel Aviv gibi şehirlerin uluslararası spor merkezlerine dönüştürülme çabasına dair yatırımları riske atar. Stadyum organizasyonlarının iptali, turizmi doğrudan etkiler. Global markalar, tüketici tepkisi nedeniyle İsrail merkezli organizasyonlarla sponsorluklarını kesmek zorunda kalır. Tüm bunlar topyekûn bir İsrail boykot mücadelesinin de parçası aynı zamanda.” / İdil Özkurşun’un yazısını okumak için tıklayın.