Meclisten en az 330 milletvekilinin oyunu alarak referanduma götürülmeye çalışılan anayasa değişikliği ile başkanlık hayallerinin gerçek olup olmayacağı ise henüz net değil. Meclis komisyonunda görüşmelere geçilmişken, AKP ve MHP, partilerinden gelen itirazları ortadan kaldıracak yollar aramaya devam ediyor.
7 Haziran seçimleri ile birlikte, Erdoğan’ın kişisel kaygıları ile bu ülkenin egemenlerinin bir bütün olarak korkularının kesişmesi ile başlayan savaş ve kaos eşliğinde yürütülen başkanlık dayatmasında gelinen aşamada, bir yol alındığı ortada.
Buna karşın, Suriye’de Halep’in kurtarılmış olmasının yarattığı sonuç, T.C yönetenlerinin gözlerini kör eden Kürt düşmanlığı nedeni ile Suriye’de saplandığı batak ve Rusya-İran ile yaptığı mutabakat, bununla eşzamanlı Rus büyükelçisinin bir polis tarafından öldürülmesi, bölgedeki emperyalist paylaşım savaşının derinliğini gösteriyor. ABD açısından, Suriye’deki yenilgiye nasıl bir tepki verileceğinin henüz tam netlik kazanmadığı bu belirsizlik döneminde, içerde yürütülen savaş, katliam ve baskı politikalarının arttırılarak devam ettirildiği, buna paralel gerilimin giderek tırmandığı Türkiye’deki başkanlık dayatmasının nereye evrileceğini bugünden kestirmek zor.
Meclisin neredeyse tamamen devre dışı kalacağı, olası “kazaları” önlemek için “yedek milletvekilliği” ile milletvekillerinin geleceğinin Erdoğan’ın insafına bırakıldığı; tüm devlet bürokrasisinin tek bir kişi tarafından belirlenmesinin önünün açıldığı; burjuva demokrasisinin göstermelik “kuvvetler ayrılığı”nın tamamen ortadan kaldırıldığı “başkanlık sistemi” önerisi ile adeta, bir “Erdoğan rejimi” inşa edilmek istenmektedir.
Bölgedeki paylaşım savaşına paralel, içerde yapılmaya çalışılan dizayn çalışmasının hedefleri ile Erdoğan’ın kaygılarının çakıştığı oranda devam eden “başkanlık” zorlaması, paylaşım savaşının seyrine göre yeniden yeniden ele alınacaktır.
Bu topraklarda, zaman çok hızlı akmakta ve yıllara yayılan gelişmeler, haftalar, aylar içinde yaşanmaktadır.
Toplumsal muhalefet başkanlık dayatmasına karşı ortak bir mücadele arayışında
Katliamlar, suikastlar, gözaltı-tutuklamalar altında, yol, köprü, tünel, park açılışları arasında dayatılan başkanlık sistemine karşı, toplumsal mücadele dinamikleri, bu sürece karşı izleyecekleri yolları netleştirmeye çalışırken, aynı zamanda mücadelenin ortaklaştırılmasına dair de arayışlarını sürdürüyor.
Meclis komisyonundaki görüşmelerde yürütülen muhalefetin yanında, meclis dışında da toplumsal muhalefet, ortak bir duruş sergilemek için görüşmelere devam ediyor.
Başkanlık için yapılmak istenen anayasa değişikliğine dair yorumlar…
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin anlaştığı anayasa değişiklik teklifiyle ilgili AKP milletvekillerine seslendi. Sancar, “Yüzde 50 desteğiniz varsa, yüzde 50 de nefret var. Bizim kaygımız Türkiye’nin geleceğiyle ilgili. Köklü öfke ve kutuplaşma zeminini besleyen bir anayasa değişikliği getiriyorsunuz ve anti demokratik ortamda burada en az tartışılarak geçirmek istiyorsunuz. Türkiye’nin geleceğine zaman ayarlı bomba yerleştiriyorsunuz” dedi.
Eski AİHM yargıcı ve eski CHP milletvekili, Demokrasi İçin Birlik (DİB) hareketi sözcülerinden Rıza Türmen, anayasa değişiklik teklifine dair: “AKP Sünni değerlere dayanan, neoliberalizmi acımasızca uygulayan, otoriter bir Türkiye yaratmak istiyor. Bu projede tabuta çakılan son çivi başkanlık” yorumu yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ise: “Anayasayla bir diktatör yaratırız. Her şeye dokunan ama kendisine dokunulamayan bir diktatör ortaya çıkar. Her kişi, kurum ve kuruluş tek bir kişinin, bir diktatörün vicdanına terk edilir. Yönetimi denetleyecek hiçbir güç kalmaz. Devlet yönetiminde ve ülkede zorbalık hâkim olur. Etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar. Meclis’i mezara, demokrasiyi tarihe gömeriz” dedi.