Filistin ve Kürdistan’da cenazelere saldırı

Shireen Abu Akleh haber takibi yaptığı sırada İsrailli askerler tarafından katledildi, cenazesine saldırıldı

Shireen Abu Akleh, 15 Mayıs’ta İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan Cenin Mülteci Kampı’na düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle öldürüldü. Abu Akleh, görevini yaptığı sırada ve üzerinde “basın” yazılı çelik yelek giydiği halde, İsrail askerleri tarafından başından vuruldu. Abu Akleh’in hayatını kaybettiği olayda yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralandı.

Abu Akleh’in Kudüs’teki cenaze töreni sırasında İsrail polisi kitleye saldırdı. Kitlenin elinden Filistin bayraklarını alan ve biber gazı sıkan polis Abu Akleh’in tabutunu düşürmeye çalıştı, Filistinliler cenaze boyunca direndi.

Shireen Abu Akleh için İstanbul’da eylem yapıldı

Türkiye’deki Filistinli Basın Mensupları Birliği, Al Jazeera kanalında çalışan Filistinli gazeteci Shireen Abu Akleh’nin İsrail ordusu tarafından katledilmesini, İstanbul Levent’te bulunan İsrail Konsolosluğu önünde protesto etti. Eylemde öldürülen Akleh’in fotoğraflarının olduğu dövizlerin yanı sıra “Gazetecilik değil, işgal en büyük suçtur” ile “Doğruyu söylemenin bedeli: Al Jazeera muhabiri İsrail işgal güçleri kurşunuyla şehit edildi” dövizleri taşındı.

Türkiye’deki Filistinli Basın Mensupları Birliği Başkanı Taha Oda, Filistin’in haklı bir mücadele yürüttüğünü ve Abu Akleh’in de bu mücadele için yaşamını yitirdiğini belirtti. Oda, “Biz gazetecilerin özgürlüğü için çalışırken, İsrail’in böyle bir şey yapmasını kabul edemeyiz. Bu öldürülme aynı zamanda hakikati yok etmeye dönüktür” dedi. İsrail’in gazetecilere yönelik işlediği suçlara karşı çağrıda bulunan Oda, acil ve adil bir soruşturma açılması için tüm dünyaya çağrıda bulundu.

Al Jazeera Türkiye Temsilcisi Müdürü Abdulrazim Muhammed ise Abu Akleh’in öldürülmesiyle tüm gazetecilerin hedef alındığına işaret etti, “Hakikatin sesini ve bedelini ödetmek istedi. Gazetecilerin sesini engellemek ve kısmak istedi. Herhangi birimizi Shireen’in yerinde olabilirdik ve İsrail’in kurşunu ile öldürülebilirdik. Türkiye’de ve dünyadaki gazetecilere seslenmek istiyorum; hepimizin bir görevi var. Shireen’in sesi ve hakkı ve davasını sürdürmek, İsrail’i ifşa etmek hepimizin görevidir” ifadelerini kullandı.

  1. Barış Grubu üyesi Aysel Doğan’ın cenazesine polis saldırdı ve cenazeyi kaçırdı

Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile 1999 yılında Avrupa’dan Türkiye’ye gelen 2’nci Barış Grubu üyesi Aysel Doğan, 11 Mayıs’ta Almanya’nın Köln kentinde tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Sabah saatlerinde Diyarbakır’da karşılanan Doğan’ın cenazesi, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Partisi Sözcüsü Ebru Günay, HDP bölge milletvekilleri, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, Doğan ailesi ve çok sayıda kişi tarafından “Şehîd namirin” sloganıyla karşılanarak Diyarbakır’dan Dersim’e götürüldü.

Karşılamanın ardından Aysel Doğan’ın cenazesi Dersim merkez Gazik Mahallesi’ndeki evine götürülmek üzere yola çıkarıldı. Turişmek Mahallesi girişindeki kontrol noktasında konvoy ve cenaze aracı yüzlerce polis tarafından durduruldu. Cenazenin Gazik Mahallesi’ndeki eve götürülmesine polisler tarafından izin verilmedi. Polisin cenazenin Asri Mezarlığa götürülmesini istemesi üzerine kontrol noktasında yüzlerce kişi oturma eylemi başlattı. Cenaze aracıyla birlikte mezarlığa girmek isteyen kitleye polis tazyikli su ile saldırdı. Saldırı sırasında polisler alanda bekletilen cenaze aracını kaçırarak, kitleden uzaklaştırdı ve mezarlığa götürdü.

Kitlenin hiçbir şekilde mezarlığın içine girmesine izin vermeyen polis, sadece Doğan ailesinin katılacağı şekilde defin işlemine izin vereceğini söyledi. Alanda bulunan HDP’li vekiller tepki göstermelerine rağmen mezarlığın içine alınmadı.

Kaynak: Bianet, Direnişteyiz, ETHA, MA, 22 Mayıs 2022

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz