Saray Rejimi, Suriye’de yeni bir işgal girişimi başlattı. Suriye’nin bir parçası olan, Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Kürt halkı başta olmak üzere halkların kurduğu ortak yaşamı dağıtmak üzere harekete geçti.
Bu saldırının, işgal girişiminin Türkiye halklarının güvenliği ile yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. Bu saldırı, ABD adına Suriye savaşının uzatılması ve derinleştirilmesi içindir.
8 yıldır süren Suriye savaşında, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesinden, yüz binlerce insanın katledilmesinden, kadınların, çocukların köle olarak satılmasından, çocukların organları için katledilmesinden, Suriye’nin şehirlerinin yakılıp yıkılmasından birinci dereceden sorumlu olan ve tüm bunlara rağmen kazanamayan ABD’nin taşeronluğunu yapan Türkiye, savaşı derinleştirecek bir adım atmıştır.
Suriye savaşına sırtlanlar gibi atlayan Avrupa ülkeleri, milyonlarca mültecinin topraklarına gelmesini engellemek için bu işgal girişimine ‘timsah gözyaşları’ içinde onay vermiştir.
ABD aynı zamanda bu işgali, Kürtlerin kendisine boyun eğmesini sağlayacak bir fırsata dönüştürmek istemektedir.
Rusya, İran ile birlikte Ankara toplantısında, ABD ile çelişkileri arttırmak adına Erdoğan’ı bu işgale teşvik etmiş, şimdi sınır çizmeye çalışmaktadır. Beklentileri, Kürtlerin Esad’a boyun eğmesidir.
Bu işgal girişimi, emperyalist paylaşım savaşında, aynı zamanda paylaşımın konusu olan TC’nin, halkların kanı üzerinden gerçekleşen yağmadan kırıntı kapma hevesi ile yapılmaktadır.
Bu saldırı içerde, ekonomik ve siyasi kriz içinde olan Saray Rejimi’nin, krizini aşmak için başvurduğu bir yoldur.
Bu savaştan, Türkiye işçi ve emekçilerine de bölge halklarına da düşecek pay, kan ve gözyaşıdır. Açlıktır, yoksulluktur. Savaşın maliyeti canı ile alın teri ile işçi-emekçilere ödetilecektir.
Yağma, rant, savaş ekonomisi üzerine yükselen Saray Rejimi, iktidarını sürdürebilmek için savaştan başka bir yol bulamamaktadır. Neredeyse her ay elektriğe, doğal gaza, yola, köprüye, postaya yapılan zamlar; IMF ile yapılan gizli anlaşmalarla, emekçilerin çekilmez haldeki hayatlarını daha da daraltacak kararlar alıyorken; içerde gelişecek tepkileri görünmez kılmak için bir fırsat olarak görmektedir.
ABD başkanı Trump’ın ‘ekonomiyi mahvetme’ tehdidi Saray Rejimi’ne yapılmış büyük bir destektir. ABD’nin taşeronluğunda çıta yükselten Erdoğan’ın, Saray Rejiminin, arkasını güçlendirme hamlesidir. Bu, topraklarımızda var olan ABD karşıtlığını kullanarak; milliyetçiliği büyütmek ve muhalefeti susturma hamlesidir.
Nihayet bu hamle belli bir ölçekte sonuç almıştır. Muhalefet koltuk değneği olmuş, “içi yana yana” savaştan taraf olmuş, Erdoğan’ın arkasında hizalanmıştır.
Suriye savaşı boyunca, topraklarını koruyan; bunun için IŞİD de dahil katliam ve tecavüz çetelerine karşı mücadele veren, başta Kürt halkı olmak üzere Kuzey Suriye halklarına savaş ilan etmenin, Türkiye halklarına bir şey kazandırmayacağı gibi, halklar arasında düşmanlık tohumları ekmek dışında bir sonucu olmayacaktır.
Suriye Demokratik Güçlerinin gözetim altında tuttuğu IŞİD üyesi çetecilerin, Türkiye’nin beslediği diğer çetelere dahil olacağına dair en ufak bir şüphe duyulmamalıdır. IŞİD vahşetinden nefret edip de Kürt düşmanlığı üzerinden bu işgale onay verenler; eğer Saray Rejiminin planları tutarsa, yarın Pakistan’daki Taliban cumhuriyeti gibi, sınırlarında bir IŞİD, Nusra cumhuriyetine kendilerini alıştırmalıdır.
Baskı ve sömürü, yağma ve talan düzeni sürsün diye gerçekleştirilen bu savaşa, işgale karşı çıkmak, işçi-emekçilerin, halkların tek çıkar yoludur.
Halkların ortak, antiemperyalist cephesini oluşturmak; emperyalistlere ve onların bölgedeki işbirlikçi devletlerine karşı ortak mücadeleyi yükseltmek, onları coğrafyamızdan defetmek tek kurtuluş yoludur.
Savaşa, işgale hayır!
Yaşasın halkların kardeşliği!