Soruşturmalara, gözaltılara, baskılara boyun eğmemeyi oluk oluk kanları akıtılmak istenen Kürdistan halkının sesine ses olmayı öğrendik. Emeği ve ekmeği savunmayı sermayeden bağımsız , sağlıklı ve güvenceli çalışma mücadelesi yürütmeyi öğrendik. Onlar bize insanca yaşamak mücadelesinde başıdik olmayı, eğilip bükülmemeyi, aklımıza ve yüreğimize güvenmeyi öğretti.
Peki sizin hocalarınız size ne öğretti?
Aşık olacak, sevilecek, gelecek için hayaller kuracak yaştaki çocukların evlerini bombaladınız, sokaklarını harabeye çevirdiniz, onlara günlerce sokakta kalan cansız bedenleri izlettiniz. İnsana dışkısını yedirmeyi bal eyleyen, 12 Eylül döneminde yapılan her şeyi onaylayan hocalarınız size yok etmekten başka ne öğretti? Kızına şehvet duymayı meşru kılan hocalarınız size tecavüzcü bir zihniyetten başka ne öğretti? Halklara yönelik kıyım ve sürgün politikalarını dile getiremeyen hukuk fakültesi hocalarınız size onursuzluktan ve laf cambazlığından başka ne öğretti?
Üniversitelere özel güvenlikleri olmadan giremeyen rektörleriniz size zırhlı araçlarda yüzlerce güvenlik önlemiyle dolaşmaktan başka ne öğretti? Bizler Önder Babat’ın sıra arkadaşları, işlenen savaş suçlarına ortak olmak istemeyen hocalarımıza yönelik saldırıların; yükselmekte olan her türlü karşı çıkışı, her türlü direnişi bastırma çabalarından yalnızca biri olduğunu biliyoruz. Biliyoruz çünkü bugün Metin Göktepe’nin meslektaşlarını da işkenceyle gözaltına alıyorsunuz. Biliyoruz çünkü savaşın ortasında insanları tedavi etmek isteyen doktorları da tutukluyorsunuz. Ve yine biliyoruz çünkü; işçileri işten çıkarıyor, direniş çadırlarına müdahale ediyor, onları gözaltına alıyorsunuz. Kitaplarımıza yasaklar getiriyor, tiyatro oyunlarımızı ve filmlerimizi sansürlüyorsunuz. Daha, önceki gün Hrant’ımızı ve dün Tahir’imizi katleden siz değil miydiniz? Üniversitelerimize girip bizleri gözaltına almadınız mı, tutuklamadınız mı, evlerimizde infaz etmediniz mi, bir sokağın ortasına çıplak ve cansız bedenlerimizi atan, bir diğer sokakta evimizin arka bahçesinde bize tecavüze yeltenen sapıklar siz değil miydiniz?
Soruyoruz size;
Katlettiğiniz Uludere’de, Gezi’de, Soma’da, Torunlar’da, Suruç’ta, Amed’de, Ankara’da, İstanbul’da ölmek mi yaşamak, yoksa elinizde yüzünüzde insanlığın kanıyla yaşamak mı ölmek?
Önder babat’ın sıra arkadaşları olarak çağrımızdır!
Metin Göktepe’nin ,Yılmaz Güney’in, Ahmet Kaya’nın, Vedat Aydın’ın, Nazım’ın meslektaşları, doktorlar, sağlıkçılar, yayınevleri , mali müşavirler, işçiler, taraftar grupları, mimarlar, mühendisler, Aleviler, Çerkesler, Pontuslar, Lazlar, Süryaniler, Kürtler, Ermeniler, bu toprakların halkları.. insanlık
için hayal kuran herkes.. Hocalarımızla omuz omuza, kararlı ve istikrarlı olarak büyük küçük tartışması yapmadan hareket etmeye, hareketimizden öğrenmeye,direnmeye!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Kaldıraç okurları