Mahir El Tahir: Artık yenilmez dedikleri bu ordunun burnunun nasıl yerin dibine sokulduğunu hepimiz gördük

FHKC Dış ilişkiler sorumlusu Dr. Mahir El Tahir’in İstanbul’daki bir etkinlik vesilesi ile ilettiği görüşlerin derleme haberidir. Arapça’dan çevrilmiştir.

Filistin’deki mevcut durum ve İsrail işgalinin Gazze’ye yönelik savaşı ile ilgili açıklamalarda bulunan Filistin Halk ve Kurtuluş Cephesi’nin Uluslararası İlişkiler sorumlusu ve Arap Ulusal Kongresi’nin Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Maher Al Tahir, Gazze’ye yönelik savaşın en büyük kaybedenleri üç unsur sayılabilir; Netanyahu ve hükümeti, Amerika Birleşik Devletleri yönetimi ve Biden, İsrail işgalinin sürdürdüğü soykırımı ve savaş suçlarını doğrudan tam destek veren Batı ülkeleri. İsrail işgal güçlerinin Gazze’de öngördüğü hedeflerin henüz hiç birini gerçekleştiremediği, Filistinli silahlı grupların askeri gücünün büyük ölçüde henüz zarar görmediği, uzun soluklu bir mücadeleye hazır olduğu, dayanma potansiyeli ile moralinin henüz yüksek olduğunu dile getirdi.

Gazze’ye yönelik saldırıların son gelişmelerini değerlendiren Tahir: “İsrail ve savaşı tamamen benimsemiş, savaşı yöneten ve gemilerini bölgeye getiren ABD, istihbarat, güvenlik ve askeri düzeyde büyük bir şoka uğradılar. Ardından büyük bir çıkmaza sürüklendiler. En büyük tehlike ise bununla beraber histerik şekilde sivilleri bombalıyor olması, binlerce çocuk ve kadını katlederek arda arda katliam gerçekleştiriyor olması. Savaş suçu sayılacak birçok eylemin, bir dizi katliamların etnik temizliğe ve soykırıma çıktığı gayet açık. Siyonist devletin yetkilileri bunu zaten gayet açık bir şekilde dile getiriyor. Şimdi 50.000’den fazla şehit ve yaralımız var. İnsanî tablo çok ağır, ve bu İsrail işgal devleti ile ABD’yi uluslararası camiada ciddi bir çıkmaza sokuyor.” söyledi.

Beklenen senaryolar hakkında konuşan Tahir:

“Bugünkü Gazze’de olabilecek birçok senaryo var. İsrail işgal devleti bu savaşın süresini uzatmaya ve Gazze’nin kuzeyinde kontrol kurmaya çalışırken, sivillere karşı daha fazla katliam işlemeye devam ederek direnişe baskı kurmayı hedefliyor.”

Tahir, İsrail işgalinin Gazze’ye yönelik sürdürdüğü savaşın tüm bölgeyi ciddi çatışmalara sürükleyebilecek büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti. İsrail’in güvenliği ve bekası konusunda ciddi endişe duyan ABD, en gelişmiş teknoloji, izleme, modern silahlı sistemlere sahip olan duvarların delindiği, Gazze’nin çevresinde işgalin askeri birliklere ani darbeler indirdiği ve birçok İsrail askeri ile subayının öldürüldüğü ve esir alındığı Aksa Tufanı operasyonundan hemen sonra, bölgeye uçak gemisi, nükleer donanımlı sualtı aracı ve 2 bin asker gönderdi. ABD bölgede bulunan İsrail karşıtı güçlerinin olası benzer bir saldırıya karşı savaş başlatacağını ifade ederek açık tehditte bulundu.

Tahir, 7 Ekim’in İsrail işgalinin tüm düzeylerde çöküşünün başlangıcı olduğuna inanıyor. “Direniş İsrail’i kaosa sürükledi, imajını zedeledi ve sarstı. Yalnızca bin savaşçı, işgale karşı gerçek bir tehdit oluşturdu. Bu da İsrail ve Amerikan hükümetlerinin büyük bir şoka uğramasına neden oldu. Artık yenilmez dedikleri bu ordunun burnunun nasıl yerin dibine sokulduğunu hepimiz gördük.”

Savaşın genişlemesi ve bölgedeki direniş ekseninin diğer gruplarının savaşa girmesi olasılıkları hakkında da, tüm olasılıkların mümkün olduğunu ve bunun Gazze Şeridi’ndeki yerel durumların gelişimine bağlı olduğunu belirtti.

7 Ekim’de Hamas’ın gerçekleştirdiği operasyonunun meşru müdafaa kapsamında görülmesi gerektiğinin altını çizen Tahir, Hamas’ın Filistin halkının bir parçası olduğunu söyledi. “Tüm ideolojik ve fikir yönündeki farklılıklarımıza rağmen, Hamas’ın bir direniş hareketi olduğunu söylüyoruz. Hamas maddi ve askeri imkanlara sahip olduğu için askeri olarak da öne çıkıyor, ancak tüm Filistinli grupların askeri kanatları, her bir kanatın imkanı ve elinden geldiği kadarıyla mücadeleye katılıyor. Bu savaş sadece Hamas’a karşı değil, bütün Filistinlilere yönelik olan bir savaş. Unutulmaması da gerek, bu savaş 1948 yılında işgalle başladı. İşgal altında kalan bir halk, kendisini uluslararası kanunlara göre savunma hakkına sahip. İsrail 7 Ekim’in öncesinde de günlük olarak Batı Şeria’da ve Gazze’de çok sayıda insan hakları ihlalinde bulunuyor. Bunu 75 yıldır yapıyor.”

Uluslararası düzeydeki resmi ve toplumsal tepkiler hakkında yorum yapan Tahir, Filistin halkıyla dayanışma eylemleri tüm dünyada ses getirirken, güçlü bir halk baskısı faktörü oluşturduğunu, Batı hükümetlerine, İsrail’in devam ettiği soykırım savaşını durdurmak için baskı yaptığını söyledi. Tahir, resmî ve toplumsal seviyede boykot eylemlerini desteklemeye ve arttırmaya çağırdı. Boykot ve yaptırımların İsrail işgalinin Gazze’de işlediği soykırımı durdurmaya zorlayabilecek en önemli silahlardan biri olduğunu ekledi.

Tahir, Filistin’in resmi ve toplumsal düzeyde daha ciddi ve birleşmiş bir duruşun olması gerektiğini, İsrail saldırılarını durdurmaya yönelik daha ciddi adımların atılmasını gerektiğini vurguladı. Filistin’de siyasi sahnenin büyük ve önemli ölçüde değişime uğrayacağını ifade etti.

22 Kasım 2023

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz