İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1 Ocak 2023 itibariyle toplu taşımada, kişiselleştirilmiş İstanbulkart kullanılması gerekeceğini, aksi taktirde aktarma ücret iadesi ve resmî, dinî bayramlarda ücretsiz seyahat vb. hizmetlerini sağlamayacağını açıkladı.
BELBİM Genel Müdürü Nihat Narin konuyu İstabulkart bakiyelerinin güvence altına alınması, kampanyalardan yararlanma ve milli, dinî bayramlarda ücretsiz geçiş hakkı vs. ile açıklarken, Sayın Başkan konuyu bir adım öteye taşıyor ve anlaşılan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın nikâh, şehir şebeke suyu vb. hizmetleri kafasına göre herkese farklı fiyattan vermesinden ve buna “düzensiz göçmenler ile mücadele” demesinden etkilenmiş olacak ki, “Düzensiz göçmen parasıyla binecek, ben ona ücretsiz geçme hakkı vermedim” diyerek konuya derinlikli bir boyut kazandırmış oluyor.
Ama konunun esası, bu açıklamaların herhangi bir kısmında yer almıyor. Çünkü konunun esasını İstanbul Belediyesi iştiraki olan BELBİM’in 2020’den bu yana Mastercard ile gelişen iş birlikleri oluşturmaktadır. İş birliklerinin ilk adımı 2020’de İstanbulkart’a kredi ve banka kartlarından bakiye yüklemek olurken, ilerleyen zamanlarda İstanbulkart sahiplerine FibaBanka üzerinden sağlanan krediler devreye giriyordu. Ancak bir sonraki aşama için ortaya konan hedef, İstanbulkart’ın Mastercard logolu bir ödeme aracı hâline gelmesi ve toplu taşımada banka ve kredi kartlarının geçerli hâle gelmesidir.
Kredi kartı, banka kartı, önödemeli kart vb. dünya üzerinde iki tedarikçi tarafından sağlanmaktadır. Mastercard ve Visa. Bu iki firma birlikte, dünyada yer alan bütün bankaların, bütün müşterileri ile kurduğu ödeme ilişkilerini düzenlemekte, kayıt altına almakta ve yürütmektedir. Yani bankalar bu iki firmanın müşterisidir. Öyle ise dünya çapında, her kart sahibinin, her işlemi bu firmaların sağladığı kartlar, kart okuyucular ve banka hesapları arasındaki ilişkilerden gelen veri, bu firmaların sağladığı kanallar ve sistemler üzerinden akmaktadır. Ortaya çıkan ve analiz edilmeye müsait verinin büyüklüğünü ve detayını siz düşünün. Eğer konu ile daha yakından ilgilenmek isteyen olursa Mastercard basın bültenlerinde, detaylı tüketici davranış raporlarına ve analizlerine ulaşması mümkündür.
Sanayi sermayesi ile finans sermayesinin bir araya gelişi geçtiğimiz yüzyılın başlarına hatta biraz daha eskilere uzanır. Tekel denilen oluşumun temelini oluşturan bu yapı, hemen anlaşılabileceği gibi hammadde tedarikinden kredi akışına kadar yüzlerce araç ve sistem ile hem pazarın hem de üretimin hâkimi olacaktır. Günümüzde gelinen noktada ise kapitalizm sürekli krizle yaşamakta ve bu krizleri sürekli daha ileri bir tarihe, daha da büyüterek ötelemek için daha fazla hâkimiyete ihtiyaç duymaktadır. İşte bu hâkimiyetin temelini, tüketicinin davranışları, sosyal ilişkileri, üretim sürecindeki yeri vb. üzerinden elde edilen veri sağlar.
Bunların konumuzla ne alakası var? İstanbul’da 22 milyon İstanbulkart ve her gün 2,5 milyon kart hareketi var. Yani milyonlarca insan, bir yerden bir yere gidiyor ve bu insanlar aynı zamanda tüketici. Belediyeden sağladığı su hizmetinden çektiği krediye kadar her adımı kayıt altına alınıyor. İstanbulkart’ın kişiselleştirilmesi ile birlikte bu veri tabanına bir de günlük yolculuk ve güzergâh verileri eklenecek.
Kişi üzerinden elde edilen veri, hâkimiyetin onun elinden kayarak, tekellere geçişini sağlar. Kişi üzerinden elde edilen veri, kişinin davranışlarının da kontrol edilmesi için yapay zekâya gerekli veriyi ulaştırır. Gerisi doğru zamanda doğru yere yerleştirilmiş reklam, bildirim ya da kampanya haberidir. Bunu abartılı bulanlar Google’ın kâr kaynağını açıklamakla yükümlüdür. “Benim kimseden saklayacak bir şeyim yok” diyen kişi ise, ailesinden, arkadaşlarından sakladıklarını bir durup düşünmelidir. Çalışma arkadaşından, kendi aldığı maaşı bile saklayan kişi, tekellere sunduğu veriyi değerlendirmelidir. Sonra satın aldığı şeylerin hangisini sosyal itibarı için, hangisini gerçekten ihtiyaç duyduğu için aldığını sorgulamalıdır.
Duraklarda yapılan usulsüz kart aramaları ile, aktarmasız yapılan fahiş bedelli yolculuklar vb. yöntemlerle BELBİM İstanbulkartların kişiselleştirilmesini Mastercard adına, İstanbullulara dayatıyor.
Ne zihinlerimizin sürekli kontrol edilmesine, ne yolculuklarımızın kaydedilmesine, ne de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir finans kuruluşu gibi davranmasına ihtiyacımız vardır.
Hemen hatırlatalım ki, aktarma ücret iadesi vb. hizmetler, İstanbulkart kullanan herkesin bildiği gibi, teknolojik olarak kişiselleştirmeye ihtiyaç duymuyor, kartın kendi seri numarası zaten bu işi görüyor. Öncelikli işi ulaşım olan bir oluşumdan, daha çok kampanya yapmasını değil daha çok sefer düzenlemesini beklemek yerinde olacaktır. Gerçekten bedava kahve, market indirimi, online alışveriş avantajlarını değil de, makul bir sürede ve insanî bir şekilde ulaşım talep etmek önceliğimiz olmalıdır. Milli ve dinî bayramlarda ise otobüslerin, metrobüslerin camlarına kırmızı kazağı ile sahile vurmuş, 6 yaşında ufacık bedeni ile Aylan Kurdi’nin resmi asılmalıdır. Utanç duygusu, hem de toplumsal olarak yaşanan utanç duygusu, acıyı paylaşmak, bizi birbirimize yaklaştırır. Sanırım bayramların taşıyacağı en önemli mesaj da bu olacaktır.