2025 yılının son ayında, geride bıraktığımız yılın fotoğrafını toplumsal hareketlerin objektifinden çekecek olursak, fotoğrafın odak noktasında öğrenci hareketi üzerine düşmüş ışık ve karmaşanın içinden sıyrılmış hâliyle ilk göze çarpan unsur olacaktır demek, yerinde bir tespit olur. 19 Mart Direnişi’yle öğrenci hareketinin yaşadığı sıçrama, yalnız 2025 fotoğrafında değil, önümüzdeki yıllarda da göze çarpacak. Bu öngörüye kaynak olan analiz, yani öğrenci hareketinde direnişçi çizginin süreklilik kazandığı, bu derginin sayfalarında çokça yer buldu; bu nedenle şimdilik tekrara gerek yok. Yine de başka bir dille ifade edecek olursam; eylemlerin bu yılın bahar aylarındaki gibi sürmemesi, devlet güdümlü çetelerin eliyle yapılan saldırıların etkisi vb. sebeplerle öne sürülen hareketin zayıfladığı/inişe geçip daha çıkışının zor olduğu gibi acele ve temelsiz argümanlara katılmıyorum. Bu argümanlara bu yazıda cevap vermek de amacım değil. Amacım, direnişin süreklilik kazandığı öğrenci hareketinin örgütlenmesi ve yeni dönemde devrimci öğrencilerin görevlerini ele almak.
Öğrenci hareketinin toplumsal harekette geliştirdiği ileri eylem biçimleriyle ön açıcı bir rolü vardır. Bu rol, 19 Mart’ta aşılan barikat ve devamında gelişen harekete bakılarak en yakın örneğinde görülebilir. Bugün devrimci öğrenciler, öğrenci hareketinin bu karakterini göz önünde bulundurarak, güncel analizleriyle günün ihtiyaçlarına uydurarak hareket etmelidir. Biraz açalım.
Öncelikle “eylem”i tek başına günlük anlamdaki hâliyle (yürüyüş, basın açıklaması, günlük ajitasyon-propaganda faaliyetleri gibi) ele almamalıyız. Zira en ileri eylem, örgütlenmedir. Örgütlenmeden günlük pratik işlere kadar geniş biçimde eylemi düşünmeliyiz. Elbette bu kavramın en gözle görülür karşılığı sokakta, kitlesel eylemlerde somutlaşan hâlidir. Ancak görünenle düşünmek, gerçekten bizi uzaklaştırır.
Bugün gerçek, öğrenci hareketine karakterini veren ve böylece direnişi sürekli hâle getiren siyasal çelişkidir. Bu çelişkiden hareketle öğrenci kitleleri siyasallaşmakta, sistemle bağları zayıflamaktadır. Bu devam eden bir süreçtir, elbette “iniş-çıkış”ları olacaktır ancak çelişki kendini sürdürmektedir. Süreci ivmelendirecek ya da tam tersi yavaşlatacak olan örgütlenmenin düzeyidir. Bu noktada devrimci öğrencilere görev düşmektedir.
Örgütlenmeyle, ki en ileri eylem biçimidir, toplumsal gündemler ve geri kalan anlamıyla eylemle ilişki kurmak devrimci öğrencilerin güncel görevidir. Öğrenci hareketinin örgütlenmesi ve toplumsal harekette ileri eylem biçimleriyle ön açıcı rol oynamak arasında diyalektik bir ilişki vardır. Biz, devrimci öğrenciler bu ilişkiyi yıkarak, yaparak, yanılarak ve doğru yolu bularak sonsuz bir emek ve keyifle kurmalıyız.
Günlük-akademik sorunlar, toplumsal gündemler ve burjuva ideolojisine karşı mücadele öğrenci hareketinin konularıdır. Bu konuların güncel yansımasını direniş hattını ilerletmek üzere ele aldığımız çalışmalarla ortaya koymalıyız. Depremzede öğrencilerin özelleştirmeyle yurtlarından edilmesi, kayyum yönetimi tarafından akademisyenlere ve öğrencilere dayatılan uygulamalar, yemekhane yemeklerinden zehirlenmeler… günlük-akademik sorunlara örnektir. Elbette ki Saray Rejimi tarafından yönetilen bir toplumda günlük sorunların ya da demokratik taleplerin sistemle, bu olağanüstü devlet örgütlenmesiyle olan çelişkisi belirginleşiyor, öne çıkıyor. Bu nedenle bu sorunlar gündelik yaşantının temel unsurlarıyla ilgili olsa da toplumsal olanla sıkı bir bağ içinde. Tam da bu nedenle, geçmişe göre, bu konulardaki eylemlerin hızla siyasallaşması mümkün, aynı zamanda toplumsal gündemlerden de katı bir şekilde ayrılmaz. Günlük-akademik sorunlarda sorunu yaşayan kişilerin örgütleneceği yapılar kurmak ve sorunu yaratanı muhatap alan talepler üzerine bir eylem çizgisi geliştirmeyi hedeflemeliyiz. Yurt örneğinden gidecek olursak, bu yurtlarda öğrencilerin yönetime katılma hedefiyle kurduğu yapılar da olabilir, barınma sorununu acilen ortadan kaldırmak için emlak spekülatörlerinin boş tuttuğu evlere topluca girmek de olabilir. Yapı, mücadelenin talebi ve uygun eylem biçimi somut durumun somut analizine göre belirlenmeli.
Toplumsal gündemlere duyarlılık öğrenci gençliğin karakteristiklerindendir. Bu nedenle toplumsal-siyasal gündemler öğrenci hareketinin ana konularından biridir. Öğrenci hareketinin toplumsal gündemlere dair refleksleri devrimci mücadelenin yerel ve küresel planda sıçrama noktalarından kimilerini yaratmıştır. 68 hareketi, buna en iyi örnektir; Anadolu devrimci hareketinin önderlerinin içinden çıktığı, Yunanistan’da Politeknik direnişiyle cuntanın sonunu hazırladığı, dünya çapında anti-emperyalist mücadelenin ivmelenmesine yol açan 68’in mayasında öğrenci hareketinin önemli katkısı vardır. 19 Mart Direnişi’nde öğrencilerin izlediği yol da başka barikatların aşılmasına sebep olmuştur. Bugün direnişlerle dayanışmadan, güçlü bir itiraz sesinin yükselmediği toplumsal sorunlara kadar her gündem öğrenci hareketinin de konusudur. 15-16 Haziran işçi direnişinde fabrikalardan çıkan işçileri birbiriyle meydanlarda buluşturan devrimci öğrenciler, cuntayı indirmek için Politeknik kampüsünden yollara taşan öğrenciler bizim tarihimizdir. Bu tarih bize öğrenci gençliğin toplumsal hareketteki ön açıcı rolünü defalarca kez göstermektedir. Her defasında da eylemle gelişen örgütlülüğü, örgütlü eylemin ilerletici gücünü görmekteyiz.
Burjuva ideolojisine karşı savaşım, günlük ya da toplumsal konularla iç içe yürümelidir. Bir yemekhane zammını protesto ederken yemeğin ücretli olmaması gerektiğini eylemimizle, ki yakın örnekleri vardır, anlatabilmeliyiz. Elbette öğrenci gençliğin günlük ilişkileri, topluma yaklaşımı, meta ufku gibi konularda müdahaleci olmalıyız. Toplumsal çürümenin egemenin çürümesinin bir yansıması olduğundan hareketle devrimci değerlerimizi örgütlemeliyiz. Öte yandan bir üstyapı kurumu olarak eğitim burjuva egemenliğin sürdürülmesi amacıyla örgütlenmektedir. Hiçbir uzmanlık alanı bundan azade değildir. Öyleyse dersler, önümüze konan müfredat da bu anlamda bir mücadele alanıdır. Bilim ve sanat, burjuva ideolojisine karşı savaşımda donatılarımız olmalıdır.
Öğrenci hareketi, önümüzdeki dönemlerde de toplumsal hareketin ilerleyişi için belirleyici olacaktır. Biz devrimci öğrencilere tarihsel görevler düşüyor. Bunu bilerek bayrağı bir adım daha öne taşımaya; özgür bilimsel eğitim için ileri!




