Kadına yönelik şiddet, devlet ve sistem tarafından giderek daha fazla meşrulaştırılmaya çalışılıp teşvik edilirken bugün bu şiddet bizzat devlet eliyle organize edilen saldırılara dönüşmüştür.
Toplumsal yaşama her alanda müdahale edecek ve toplumsal yaşamı buna göre yeniden biçimlendirecek bir şiddet örgütlenmesi yaratılmaktadır. IŞİD zihniyeti topluma empoze edilmekte, bu şiddet örgütlenmesinin ilk hedefi ise yine kadınlar olmaktadır.
Bu nedenledir ki, ne Aslan Çamoğlu’nun dövülmesi ne Zonguldak’da öğrenci yurdundu kalan kadınların kaçırılması ne de Ayşegül Terzi’ye atılan tekme münferittir. “Yeni Türkiye” dedikleri budur.
Osmanlı Ocakları 1453 Genel Başkanı’nın silahlanın çağrısı da bu şiddet örgütlenmesinden ayrı değildir.
15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında ölen 15 kadın için “adam gibi öldüklerini” söyleyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın açıklaması da kadınların ölümleriyle gururlanılacağını açıkça göstermektedir.
Biz ölmek değil, yeni bir yaşamı isteyenleriz.
Ayşegül Terzi’ye atılan tekmeye kadınların ve kurumların gösterdiği tepkiler, öncesinde serbest bırakılan saldırganın tekrar yakalanmasını sağladı. Zonguldak’ta bir öğrenciyi yurttan kaçıran adam tepkiler üzerine tutuklandı. Kadınları katleden erkeklerden bazıları, kadınların mücadeleleri, ısrarla davayı takip etmeleri sayesinde indirim almaksızın ömür boyu hapse mahkum edildiler.
Çünkü tüm bu saldırı, tecavüz ve cinayet şebekelerini organize edenlerin korktuğu bir şey var: Ya Özgecan Aslan için toplanan on binler yeniden bir araya gelirse?
Evet, onların korkuları budur. Saldırdıkları nokta da budur. Bizim yapmamız gereken de budur.
Göz göre göre sahaya sürülen bu şebekelerin saldırılarının artmasını beklemeyeceğiz.
Cevabımız adım adım, sokakta ve tüm yaşam alanlarımızda örgütlenmek ve direnişi büyütmek olacak.
25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Gününde sokakları, alanları doldurarak savaşa, katliamlara, şiddete, tacize, tecavüze, yasaklara boyun eğmeyeceğimizi haykıralım.
DİRENMEK YAŞAMAKTIR!
AKA-DER
20.10.2016