Özgür Üniversite Hareketi ve direniş hattı

İçinden geçtiğimiz günler, direnişi geliştirme günleridir.

Direniş, emek gücünü satmaktan başka bir geçim aracı olmayan işçi sınıfı ve emekçiler için, bir varlık göstergesidir.

Direniş, okulları polis karakollarını çevrilmiş, öğretmenleri gözaltına alınmış, kürsüleri işgal edilmiş, her tarafı “cehaletin örgütlü hâli” olan öğretim üyelerince doldurulmuş, diplomaları ve gelecekleri gasbedilen öğrenci gençlik için vazgeçilmezdir.

Direniş, kadınlar için, her gün ölen, her gün cinayete kurban giden, her gün kat be kat sömürülen, her türlü tacize uğrayan kadınlar için vazgeçilmezdir.

Direnmemek, yok olmaktır, köleleşmektir.

Direniş, uyanmaktır.

Direniş, yok sayılmaya son vermek ve ayağa kalkmak için tek yoldur.

Direniş, Saray Rejimini, her türlü baskı ve sömürüyü, aşağılanmanın her türünü yerle bir etmek için örgütlülüğe giden yoldur.

Direniş öğretmendir.

Ve her direnişin bize, kitlelere öğrettiği temel şey, birçok şeyin yanında temel şey, örgütlenmenin nasıl bir ihtiyaç olduğudur.

Üniversite gençliği, lise genliği, şimdi direnişlerini yeni bir aşamaya sıçratmak zorundadır. Direniş öğretir, aklı açar, örgütlü direniş zafere giden yolu açar.

Öğrenci gençlik, hem kendisi için hem de ülkenin mevcut durumunda toplumsal mücadele için örgütlü olmak, örgütlenmek zorundadır.

Bu örgütlenmenin temel dayanakları şöyle ele alınabilir:

1- Saray Rejimi seçimle gitmez.

Saray Rejimi seçimle gelmemiştir.

Saray Rejimi, TC devletinin olağanüstü örgütlenmiş hâlidir. Gezi Direnişi ile “kimyası bozulan” egemenlerin, kitlelerin direnişine karşı örgütlenmesidir. Saray Rejimi, emperyalistler arası savaşın bir uzantısı, Gezi Direnişi ile başlayan direnişin, Kürt Devrimi’nin gelişiminin durdurulması için geliştirilmiş bir baskı rejimidir.

Saray Rejimi, sandığı gömmüştür. Hiçbir seçim, 2015 yılından bu yana, meşru değildir, her seçim hilelidir. Saray Rejimi, “içeride ve dışarıda savaş politikası” demektir. Saray Rejimi, “yağma, rant ve savaş ekonomisi” demektir.

Öğrenci hareketi, bu Saray Rejiminin seçimlerle gitmeyeceğini anlamak zorundadır.

Öğrenci hareketi, toplumsal mücadeleye duyarlıdır. Öyle olmak zorundadır. Çünkü öğrenci, ister lise, ister üniversite öğrencisi olsun, toplumun bir parçasıdır. Sömürüye, aşağılanmaya, çevrenin yağmalanmasına, rant politikalarına, savaş politikalarına karşı durmak, öğrencilerin de sorunudur, görevidir.

2- Öğrenci hareketi, “içeride ve dışarıda savaş” politikalarına karşı durmak zorundadır. Çünkü bu savaş politikaları, egemenin, yani hem uluslararası sermayenin, emperyalizmin hem de onların yerli kollarının politikalarıdır. Savaşa sürülen gençler, işçi ve emekçi çocuklarıdır. Bu savaş politikasına karşı durmadan, genel olarak insan olmaktan söz etmek, en hafif deyimi ile boş konuşmaktır. Gevezelik, devrimci gençliğin işi değildir.

3- Öğrenci hareketi, Saray Rejiminin ekonomi politikalarına karşı durmak zorundadır. Bu politikalar doğrudan gençliğin geleceğini ellerinden almaktadır.

Saray Rejiminin ekonomi politikası, “yağma, rant ve savaş ekonomisi”dir.

Sadece çevre, sadece madenler yolu ile zeytinlikler, ağaçlar, arsalar, sular yağmalanmıyor, insan da yağmalanıyor, gençler, kadınlar, çocuklar da yağmalanıyor. Tüm bunlar, geleceğin yok edilmesi demektir.

Okulların özelleştirilmesi, bu politikaların sonucudur. Eğitim bir kâr alanı, bir rant alanı hâline getirilmiştir. Aileler birer müşteridir. Aynı durum sağlıkta da vardır. Öğrenci, parası ödenmiş bir müşteridir ve bunun sonunda ne alacağı da havadadır, boştur.

Eğitim bilim dışı hâle getirilmektedir.

Öğretmenler, birer başçavuş, birer yaltakçı, birer despot hâline getirilmektedir. Eğitimin tüm heyecanı yok edilmiş, ezberci eğitimin üzerine, Saray Rejimi eli ile, polis-kayyum rektörler atanmıştır. Okullar bir eğitim kampüsü olmaktan çıkartılmıştır. Her biri, özel okullar eli ile birer işyerine dönüştürülmüştür.

Öğrenciler, açlıkla, barınma sorunu ile karşı karşıyadır.

Yurtlar, tarikatlara devredilmektedir.

Özel okulların tümü kamulaştırılmalıdır.

Tüm özel yurtlara el konulmalı, kamu yurtları hâline getirilmelidir.

Eğitim, bilimsel hâle getirilmelidir.

Üniversiteler, öğrenci-öğretim üyeleri birlikleri ile yönetilmelidir.

Rektörler de dâhil tüm yöneticiler seçilmelidir.

Bu istekler uzatılabilir. Burada saymadığımız daha çok can alıcı istemler vardır. Tüm bu istemler, öğrenci hareketinin toplumsal sorunlarla olan zorunlu bağını göstermektedir. Tüm bunlar, Saray Rejimine karşı direnişin temelleridir.

4- Özgür Üniversite Hareketi, öğrencilerin akademik, ekonomik, demokratik sorunlarına bağlı bir örgütlenme geliştirmek zorundadır. Bu, tüm öğrencilerin ortak sorunları etrafında bir örgütlenme de demektir.

5- Ancak, öğrenci hareketi, burjuva ideolojisinin tüm bilim dışı karakterini ortaya sermek ve ona karşı mücadele etmek zorundadır. Burjuva ideolojisi, günü geldiğinde milliyetçidir. Öğrenci hareketi, milliyetçiliğin tüm biçimlerine karşı olmalıdır. Burjuva ideolojisi erkek egemen bir ideolojidir. Öğrenci hareketi, her türden ayrımcılığa, cinsel, ırksal, kültürel, dinsel vb. karşı olmak, ona karşı mücadele etmek zorundadır.

Öğrenci hareketi, yeni bir dünya hayal etmekle yetinmemelidir. Elbette, tüm öğrencilerin yeni bir dünya, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak, sosyalist bir gelecek kurmak için mücadele etmesi beklenemez. Ama öğrenci hareketinin yolu budur. Öğrenci hareketi, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya savaşında işçi sınıfının yolundan yürümelidir.

Liberaller gibi sahte gündemlere sarılmaya gerek yok.

Bugün öğrencilerin geleceği yoktur. Milyonlarca lira verip, yıllarca okuyup, sürekli eziyet çekip, aşağılanıp, despotça yönetilip elde ettikleri diplomaların hiçbir değeri yoktur. 5 bin dolara bu diplomalar alınmaktadır. Her şey paraya endekslenmiş, eğitim baştan aşağıya ticarîleşmiş, bir endüstriyel sektör hâline getirilmiştir. Öyle ise, direniş ve mücadele şarttır. Başka çıkış yolu yoktur.

Öğrenci hareketi, devrimcileşmek, bilimi üniversitelerin içine taşımak zorundadır. Bu bilim, Marksizm-Leninizmdir.

Öğrenci hareketinin önderleri, devrimci literatürü, direniş literatürünü okumak, öğrenmek zorundadırlar. Bilim budur.

Bu temeller üzerinden, kitlesel öğrenci hareketi geliştirilmesi gerekir. Bu görev, devrimci öğrencilerin omuzlarındadır. Öğrenciler, kendi içlerinden yeni önderler yaratmak zorundadırlar. Bu, gözlerinizi kapatarak üstünden atlayacağınız, yokmuş gibi yapabileceğiniz bir durum değildir.

Görev açık ve nettir; öğrenci hareketi hem kitleselleşmek, örgütlenmek ve hem de devrimcileşmek zorundadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz