Al Amoudi şirketlerinin özellikle Guji bölgesindeki altın madenlerinde ve Shawaa’da bulunan çimento fabrikasında işçileri sömürmekle, elde ettiği yüksek karları yurtdışına kaçırmakla ve hükümetten aldığı imtiyazlarla ülke kaynaklarını yağmalamakla suçlanıyor. Al Amoudi’nin ayrıca yerel süt üreticilerinin ürünlerini devlet eliyle toplattığı ve küçük işletmeleri iflas ettirip satın aldığı belirtildi..
Al Amoudi’nin el attığı başka sektörler de var. Altın madeni ve çimento fabrikasını kurmak için binlerce kişiyi topraklarından etmekten ve bünyesindeki işletmelerden çıkan kimyasalları çevreye atmaktan da sorumlu tutuluyor. Oromo protestocuları Al Amoudi’nin devlet eliyle korunduğunun altını çiziyorlar.
Tekelci Al Amoudi’ye karşı düzenlene protestolara hükümetin yanıtı çok sert oldu. Özel hükümet birliklerinin saldırıları sırasında 1 kişi hayatını kaybetti, 3 kişi ise yaralandı. Oromo protestocuları, yağmacı Al Amoudi’nin durdurulması için bu protestoların devam edeceğini söylüyorlar.
Kaynak: isyandan.org
Etiyopya’da Oromia halkı tekelci Al Amoudi’yi durdurmaya kararlı
Suudiler, Yemen ordusu karşısında geri çekildi
Cebel Duhan’ı ele geçirmek için hava destekli saldırı başlatan Suudi koalisyonu kara birliklerinin, Yemen ordusu ve Halk Komiteleri tarafından pusuya düşürüldüğü ve 3 zırhlı personel taşıyıcının imha edildiği belirtildi.
Yemen ordusu ve Halk Komitelerinin kurduğu pusuya düşen zırhlı araçlardaki 20 Suudi askerinin de öldürüldüğü açıklandı.
Suudi Arabistan’ın Cizan kenti sınırındaki Cebel Duhan, tüm bölgeye hâkim bir konumda bulunmasından dolayı stratejik bir öneme sahip olduğu söyleniyor.
Yemen ordusu ve Halk Komiteleri, Cebel Duhan’ın Suudi Arabistan sınırlarında kalan bölümündeki askeri üssü 28 Ocak’ta yapılan bir operasyonla ele geçirmişti.
Yemen Hizbullahı Suud Askerini Esir Aldı
Yemen Hizbullahına bağlı mücahitler Suudi Amerikan’ın Cizan bölgesindeki Şurfe Askeri Üssüne baskın düzenleyerek, 5 Suud askerini öldürüp, onlarca Suud askerini de esir aldı. Mücahitler esir alınan askerlerden 8’inin fotoğrafını yayınladı.
Kaynak: on4haber.com
BDS Türkiye: Ölüm sınırındaki Filistinli gazeteci Muhammed el-Kik’e özgürlük!
Açıklamadan satır başları şöyle:
El-kik’in açlık grevinde 93. Günü geride bıraktığı belirtilen açıklamada, El-Kik’in durumunun “Siyonistlerin Filistin halkına yönelik sistematik politikalarının bir göstergesi” olduğu ifade edildi.
“İşgal altındaki Filistin’de her gün, onlarca Filistinli, sudan bahanelerle İsrail askerleri tarafından gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Halen İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli siyasi tutukluların/esirlerin sayısı yaklaşık 7 bin civarında. İçlerinden 660 kişi ise “idari tutukluluk” adı verilen, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi hükümlerine aykırı bir statüye tabi tutuluyor.”
Açıklamada “Gazeteci Muhammed El-Kik’in Kasım ayında “şüphe” üzerine tutuklandığını ve “Hamas üyesi olduğunu itiraf etmesi” için işgalciler tarafından işkenceye, kendisine ve ailesine tecavüz edilmesine varan tehditlere maruz bırakıldığını belirten BDS Türkiye, El-Kik’in bilincini ve konuşma yetisini de kısmen kaybettiğini bildirdi.
“Bizler, uzun açlık grevlerinin yaşandığı, birçok insanın bu grevlerde öldüğü, pekçoğunun sakat kaldığı bu ülkede, bir insanı açlık grevi yapmak zorunda bırakan çaresizliği ve cesareti iyi tanıyoruz. Muhammed el-Kik, uzun süren açlık sonucu hayatını kaybetme ve Siyonist yönetim tarafından zorla beslenme tehdidiyle karşı karşıyadır. Zorla beslenme, yani B1 vitamini içermeyen serum verilmesi, açlık grevi yapan esirleri ömürleri boyunca Wernicke-Korsakoff sendromuna mahkum eden, onları sakat bırakın bir uygulamadır. El-Kik gibi açlığı 90’lı günlere kadar sürdürenlerde bu tehlike daha da güçlüdür.”
“BDS Türkiye olarak, kamuoyunu Muhammed el-Kik’in özgürlük çığlığına kulak vermeye, İsrail’in Filistin halkına yönelik kitlesel tutuklama ve işkence politikasına tepki göstermeye çağırıyoruz.”
“Bugün bizler için Muhammed el-Kik’le dayanışmanın en somut biçimi, İsrail ve Türkiye hükümetleri arasında süregiden “normalleşme” görüşmelerine karşı çıkmaktan geçmektedir. Türkiye tarafından normalleşme için ileri sürülen şartların yerine getirilmesi bile, Siyonist rejimin Filistin halkına yönelik sistematik saldırılar gerçekleştirdiği ve bunlar için bütünüyle cezasız kaldığı gerçeğini değiştirmeyecektir. 68 yıllık işgali her geçen gün derinleştiren, Filistinlileri yaşam hakkı da dâhil olmak üzere tüm haklarından yoksun bırakan ve uluslararası hukuka hiçbir şekilde riayet etmeyen İsrail’le hiçbir düzeyde ilişki kurulmamalı, topyekün boykot, tecrit ve yaptırım yolu izlenmelidir.”
Açıklamada Muhammed el-Kik de dâhil olmak üzere pek çok Filistinli esire işkence ve kötü muamele uygulanmasında suç ortaklığı bulunan G4S firmasının da Türkiye’de pek çok kurumla sayısız anlaşmaya imza attığı belirtilerek, BDS Türkiye’nin, G4S firması İsrail hapishanelerinden çıkıncaya kadar tüm şirket ve kuruluşlara bu firmayla olan iş akitlerini feshetme çağrısı yapmakta olduğu vurgulandı.
“Muhammed el-Kik’e özgürlük, idari tutukluluk işkencesine son!”
“İşgalcilerle anlaşmaya hayır, işkenceci G4S firmasıyla işbirliğine hayır!”
“Filistin’e özgürlük, İsrail’e boykot!”
BDS Türkiye (Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi)
Direnişteyiz ve İsyandan.org’dan yararlanılmıştır
Filistin’de siyonist işgalin saldırıları artarak devam ediyor
Emced Sukkari işgal askerlerinin açtığı ateş sonucu olay yerinde hayatını kaybederken Pazar gününden itibaren Ramallah kuşatılmaya başlandı. Yerel kaynaklar kuşatmanın İkinci İntifada’dan bu yana Ramallah’ın gördüğü en yoğun kuşatma olduğunu belirtiyor.
İsrail parlamentosu, 2015 yılının Kasım ayında işgal ordusuna hükümet onayını beklemeksizin istediği zaman işgal altındaki Batı Şeria köylerini kapatma yetkisi vermişti.
Üçüncü İntifada’nın ateşlenmesiyle birlikte işgal ordusunun saldırıların gerçekleştiği bölgelere ve eylemcilerin yaşadığı köylere yönelik sürekli ablukası söz konusu. Ramallah’a yönelik ablukanın sıkılaştırılmasıyla birlikte gazetecilerin, yardım örgütlerinin, diplomatların geçişleri de engellendi.
Yerel kaynaklar yeni askeri noktaların yanı sıra keyfi gözaltıların, sokağa çıkma yasaklarının ve tacizin arttığını belirtiyor. Ekim ayında ateşlenen Üçüncü İntifada’ya cevaben işgal ordusu halka yönelik saldırılarını yoğunlaştırmış ve geçen süreçte 161 Filistinli katledilmişti.
Bulgaristan’da FHKC’li Devrimciye Suikast
FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi) üyesi, eski siyasi tutsak ve ömrünü Filistin özgürlük mücadelesine adayan Ömer Nayif Zeyid Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da bulunan Filistin Büyükelçiliği’nde suikast ile katledildi.
FHKC’nin resmi sitesinden yapılan açıklamada Yoldaş Zeyid’in 1990 yılında Siyonist hapishanelerden kaçtığından bu yana takip edildiği belirtildi. Açıklamadan satır başları şöyle:
“Siyonist hapishanelerden kurtularak özgürleşmiş bir Filistinliyi ve direnç sembolü olmuş bir örneği yok etmek için Siyonist işgalcilerin istihbarat ve güvenlik güçlerinin hedefi olduğu açıktır.”
“Bu alçakça suçun sorumluları Siyonist Devlet ve İsrail Mossad’ı ve bununla birlikte Zeyid’i korumakta başarısız olan Bulgaristan’daki Filistin yetkilileri ve Filistin Büyükelçiliği ve üç aydır tutuklamak için yoldaş Nayif Zeyid’i takip eden Bulgaristan hükümeti ve güvenlik güçleridir.”
“FHKC olarak şehit yoldaş Ömer Nayif Zeyid’in suikastiyle ilgili gerçeklerin peşine düşeceğimize, şehit yoldaşımızın ailesinin yanında olacağımıza ve suikastin sorumlularından hesap soracağımıza söz veriyoruz.”
TC – Siyonist İsrail Görüşmeleri Cenevre’de Başladı
Bölgenin iki işgal gücü TC ve Siyonist İsrail, Mavi Marmara saldırısından sonra ilişkileri normalleştirmek için İsviçre’nin Cenevre kentinde bir araya geldi.
TC ile Siyonist İsrail arasında ilişkilerin normalleştirilmesi çerçevesinde İsviçre’de yeni bir görüşmenin planlandığı duyuruldu. TC yetkilileri, haberle ilgili soruları “Bu iddiayı ne doğruluyoruz ne yalanlıyoruz” diyerek yanıtlamıştı.
Cenevre’deki görüşmede TC heyetine Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu başkanlık ediyor. İsrail heyetini ise Netanyahu’nun temsilcisi Joseph Ciechanover ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jakop Nagel temsil ediyor.
‘Tazminat Konusunda Uzlaşıldı’
Görüşmede, TC ve İşgal Devleti 3 yıldır müzakere edilen anlaşmaya son şeklini vermeye çalışıyor. Tazminat konusunda uzlaşıldığını belirten yetkililer, TC’nin hem bir iç politika hamlesi olarak, hem de bölgedeki dinse-mezhepsel etkinliğini artırmak için bir koşul olarak öne sürdüğü, 3. talebi olan Gazze ablukasının nasıl kaldırılacağına ilişkin formül bulunmaya çalışıldığını söyledi.
İsrailli yetkililer ise Tel Aviv açısından 2 konuda uzlaşma olmadığını söylemiş, “Biri Türk gemilerinin Gazze limanına yaklaşması, diğeri Hamas’ın Türkiye’deki ofislerinin kapatılması” demişti.
Bahreyn’de isyanın yıldönümünde yüzlerce protestocu polisle çatıştı
Bahreyn’in başkenti Manama’nın güneyinde bulunan Sitra’daki eylemciler, Pazar günü yerel bir otoyola doğru yürüyüşe geçtikleri sırada polis gaz bombaları ile saldırıya geçti. Protestocular saldırılara, silahlı askeri araçlara taş ve molotof kokteyli atarak yanıt verdiler.
Gösteriler ada krallığı boyunca Şii ve demokrasi yanlısı güçler tarafından 2011 yılı halk isyanının devamı niteliğinde, “rejime karşı sivil itaatsizlik” olarak düzenlendi.
Bu, nüfusunun büyük bölümü Şii olan Bahreyn’de Sünni kraliyet ailesi yönetimine karşı düzenlenen pek çok protestodan sadece birisiydi.
Protestocular, 2011 halk isyanının merkezi olan ve isyanın bastırılmasından sonra yıkılan Manama’nın İnci meydanında posterler ve üzerinde tutsak muhalif önderlerin portreleri olan bayraklar taşıdı.
“Arap Baharı”nın başlangıcından bu yana, Bahreyn monarşisine meydan okuyan ve kitlesel protesto dalgalarına tanık olan halkın reform çağrılarına verilen yanıt, Şubat 2011 askeri müdahalesi sonucu onlarca ölü ve 3000’den fazla yaralıydı.
Bahreyn, diğer Körfez monarşilerinin yanı sıra Körfezde konuşlanmış 5 filosu olan ABD tarafından da desteklenen bir ülke.
Kaynak: isyandan.org
ABD taşeronu IŞİD’i helikopterle taşıdı
Iraklı kaynaklara göre, “ABD helikopteri el-Saklaviye ve Felluce’yi birbirine bağlayan ana yola yakın konumdaki bir çiftliğe indi ve bir saat sonra IŞİD liderleriyle birlikte havalandı.” Kaynaklar, IŞİD liderlerinin helikopterin inmesinden önce çiftliğe gittiklerini belirtti.
İsmini vermek istemeyen Iraklı üst düzey bir güvenlik yetkilisi ise, “ABD helikopterinin Felluce’ye, ABD’lilerle bağlantısı olan IŞİD liderlerini bölgeden çıkarmak üzere indiğine dair güçlü delillerimiz var” ifadesini kullandı. Helikopterin çevresinde, koruma amaçlı başka hava taşıtlarının da bulunduğunu aktaran yetkili, “ABD, IŞİD liderlerini Irak ordusu veya güvenlik güçlerinin olası bir saldırısından korumak için buradan çıkardı” dedi.
Lavrov: Yeni Kaçakçılık Yolları ile İlgili Ankara IŞİD’le Gizli Görüşmede
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türk liderlerin, IŞİD liderleriyle gizlice temasta bulunduğunu ileri sürdü. Lavrov, Ankara ile IŞİD arasında yapılan gizli görüşmelerin, yeni kaçakçılık yollarının bulunmasıyla ilgili olduğunu söyledi.
Lavrov, Rusya’nın Suriye’deki operasyonlarının başlamasından bu yana kaçakçılık yapma fırsatlarının daraldığını söyledi ve şöyle ekledi: “IŞİD liderleriyle Türk liderlerin gizlice görüştüklerine dair işaretler var. Kullanılan kaçakçılık yolları ağır hasar gördü. Yeni seçenekleri ele alıyorlar.”
Ayrıca Lavrov, Ankara’nın güvenli bölge oluşturma ısrarının, Suriye’deki Kürt bölgelerinin birleşmesinin önlenmesini amaçladığını da söyledi. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Suriyeli Kürtler’in tüm sınır boyuna hâkim olması durumda, Türkiye’nin Suriye’ye militan gönderme ve kaçak ürünler alma ihtimalinin ortadan kalkacağını ileri sürdü.
ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun Türkiye’nin Suriye’ye kara operasyonu düzenlemesine izin vermeyeceğini savunan bakan, yine de bu ihtimali göz ardı tamamen etmediklerini söyledi.
Kaynak: direnisteyiz3.org
IŞİD’den Şam’da Şii bölgesine bombalı saldırılar
Saldırılarda sivillerin hedef alındığı ve daha çok Şiilerin bulunduğu bölgelerde gerçekleştiği, saldırıların Suriye’deki en önemli Şii türbesi olarak kabul edilen Seyyide Zeynep türbesi çevresinde yoğunlaştığı belirtildi.
-Şam’ın güneyindeki Seyyide Zeynep bölgesinde yapılan dört bombalı saldırıda 83’ten fazla kişi hayatını kaybetti.
-İran kaynaklı bir bilgiye göre, ilk patlamanın ardından çevredekilerin yaralılara yardım etmek için olay yerine geldiği sırada iki intihar saldırganının üzerilerindeki bombaları infilak ettirdiğini duyurdu.
-21 Şubat’ta Seyyide Zeynep Türbesi’nin bulunduğu semtteki birden fazla bombalı saldırıda da 178’den fazla kişi yaralandı.
-Aynı gün Humus kentinde de iki bomba yüklü araç patladı. Saldırıda en az 57 kişi hayatını kaybetti, 100’den fazla kişi de yaralandı.
Emperyalistlerin Afrika’daki taşeronu Boko Haram da sivillere yönelik katliamlarını sürdürdü. Nijerya’daki bir sığınmacı kampına, iki kadın canlı bomba tarafından intihar saldırısı düzenlendi. İlk belirlemelere göre en az 65 kişinin öldüğü belirtildi.
Kaynak: direnisteyiz3.org
ABD ve Rusya, Suriye’de ateşkesin tarihi için anlaştı
ABD ve Rusya, Suriye’de 27 Şubat’ta başlayacak bir ateşkes için anlaşmaya vardı. Ateşkesin IŞİD ve El Nusra’yı kapsamayacağını belirtildi.
Ateşkes kararına rağmen birçok ihlalin olduğu iddia edildi. Ayrıca TC, ateşkese şerh koymayı ihmal etmedi.
Davutoğlu: “Suriye’deki Ateşkesi Tanımayız!”
Konya’da katıldığı bir açılış töreninde konuşan TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Rusya ve ABD’nin ilan ettiği ateşkes için “Türkiye’nin güvenliği söz konusu olduğunda bu ateşkes bizim için bağlayıcı değildir” diyerek Rojava’ya ve bölgeye yönelik saldırıların, çetelere verilen desteğin devam edeceğini ima etti.
YPG’den Ateşkes Açıklaması
YPG yetkilisi Redur Xelil, “YPG olarak biz, mevcut plana büyük önem veriyoruz ve meşru müdafaa şartları kapsamında karşılık verme hakkımızı saklı tutarak ateşkese tamamen uyacağız” dedi.
Puşkov: Türkiye Ateşkesi, Suriye’de Desteklediği Grupları Güçlendirmek İçin Kullanabilir
Türkiye’nin kendi amaçları için ateşkesi kullanabileceğini de söyleyen Puşkov, “Türkiye’nin ateşkesi Suriye’de desteklediği grupları güçlendirmek, Suriye ordusu ve Rusya’nın önünü kestiği sevkiyat yollarını yeniden kurmak için kullanmaya çalışabileceği aşikâr” dedi. Bunun ateşkesin kötüye kullanımı anlamına geleceğinin altını çizen Puşkov “Ateşkes, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın desteklediği grupları güçlendirmek için değil, Suriye’de siyasi sürecin başlatılması için kullanılmalı” diye konuştu.
Kaynak: direnisteyiz3.org
TC’nin Azez’e saldırısına işgal koalisyonu ve direniş cephesinden yanıtlar ABD’den Türkiye’ye ‘Çağrı’: Top Atışlarına Bir An Önce Son Verin
ABD ortak düşman olarak ilan ettiği IŞİD’i ve taşeron devleti TC’yi kullanarak bölgede kontrolünü ve işgalini sürdürmeye çalışıyor. Azez’e yönelik TC saldırısına yönelik ‘tepki’ açıklaması da bu minvalde ele alınmalı.
TSK’nın Halep kentinin kuzeyinde yer alan Kürtlerin kontrolündeki bölgeleri bombalaması üzerine, TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu da ABD Bşk. Yrd. Joe Biden ile görüştüğünü ve Türkiye’nin Kürt hedeflerini vurduğunu ilettiğini söylemişti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kirby, gelişmelerle ilgili şöyle konuştu: “Halep’te yaşananlardan dolayı endişeliyiz. Gerilimin düşmesi için elimizden geleni yapıyoruz. İki tarafa da ortak düşmanlarına odaklanmaları konusunda telkinlerde bulunuyoruz.”
AB’den Türkiye’ye “Suriye’ye Yönelik Bombardımanı Durdurun” Çağrısı
Türkiye’nin saldırısına ABD ve Fransa’dan sonra Avrupa Birliği’nden de ‘tepki’ geldi. AB, Kürt güçlerine yönelik olarak bombardımanın sonlandırılmasına yönelik sözde bir çağrı yaptı.
Avrupa Birliği (AB) Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Türkiye’ye çağrıda bulunarak, Suriye’de Kürt güçlerine yönelik bombardımanın durdurulmasını talep etti.
AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Dışişleri Bakanı Bert Koenders de “Şiddetin durdurulması için bir plan yaptık ve sanıyorum herkes buna riayet etmek zorunda” diye konuştu.
PYD: Kobanê ve Efrîn Kantonları Birleşecek
PYD Meclis Üyesi Mehmud Beşar, “AKP/Erdoğan devleti, çetelerle ortaklaşa yürüttüğü ticaret ve siyasi çıkar projelerinin kesileceğini ve bağlantısının kopacağını anladığı için bu saldırıları gerçekleştiriyor. AKP/Erdoğan devleti ne yaparsa yapsın Efrîn ve Kobanê kantonlarının birleşmesinin önüne geçemeyecektir” dedi.
‘Saldırılar egemenlerden bağımsız değil’
Arabistan ve Türk uçaklarının önümüzdeki süreçte Suriye semalarında uçuş yapması ve koalisyonun söz konusu uçuşlara izni konusunda konuşan Ehmed, şunları kaydetti: “Olabilir tabi. Ezaz ve çevresinde gerçekleştirdikleri saldırılarda, birçok insan yaşamını yitirdi. Birçok insan saldırılar nedeniyle köylerinden göç etmek zorunda kaldı. Bu gerçekleştirdikleri saldırılar bağlı oldukları güçlerin izni olmadan yapabilecekleri saldırılar değildir. Demokratik Suriye Güçleri (QSD) güçlerinin denetim altına aldığı askeri havaalanı uzunca bir süredir çete gruplarının işgali altındaydı. Bölge çete gruplarının elindeyken herkes sessizdi. Bölge QSD güçleri tarafından özgürleştirilince yoğun saldırılar düzenlenmeye başladı. Uluslararası koalisyona bağlı kimi ülkeler sözlü olarak tepki gösterdi, ancak bu hiçbir anlam ifade etmez. Bunun pratiğini görmek istiyoruz. Rus savaş uçağı güvenlik tehdidi iddiasıyla Türk devleti tarafından düşürüldü. Türk devletinin Rus savaş uçağını düşürmesini haklı bulanlar Suriye halklarının ve Rojava’nın güvenliğini tehdit edenler karşısında aynı tutumu takınacak mı? Uluslararası toplumu Suriye halklarını ve Rojava’nın güvenliğini tehdit eden saldırılar karşısında tutum almaya çağırıyoruz.”
Rusya : Türkiye Suriye’de Sivilleri Vuruyor
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, TC’nin Suriye sınırında sivilleri hedef aldığını belirtti.
Konaşenkov düzenlediği basın toplantısında, Türk askerlerinin Suriye’de sivillerin yaşadığı yerleşim bölgelerine ateş açtığına dair ‘çürütülmesi mümkün olmayan’ kanıtlara sahip olduklarını açıkladı. Konaşenkov, Türk askerlerin Suriye’deki yerleşim bölgelerine ateş açmasıyla ilgili NATO, Pentagon ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden açıklama beklediklerini de sözlerine ekledi.
Rusya: “Türkiye’nin Suriye’yi Vurması Terörizme Destektir”
Türkiye’nin Azez’e yönelik saldırılarına ilişkin resmi internet sayfasında bir açıklama yayınlayan Rusya Dışişleri Bakanlığı açıklamada “Türkiye’nin Suriye topraklarını vurmasını terörizmi destek olarak algılıyoruz” dedi.
Türkiye’nin Suriye topraklarını vurmasını terörizmi destek ve BM Güvenlik Konseyi kurallarının ihlali olduğunu belirten Rusya Dışişleri Bakanlığı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Moskova, Türk hükümetinin komşu devlete karşı saldırgan tavırları yüzünden ciddi anlamda endişe duyuyor. Bunda uluslararası desteği ve Türkiye’nin Viyana, New York ve Münih’te Uluslararası Suriye Destek Grubu üyesi olarak yükümlülüklerini ve BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili maddelerini ihlal ettiğini görüyoruz.”
Kaynak: Sputniknews.com, direnisteyiz3.org
Direniş ekseni Altılı Çeteye ihtar verdi: İntihar olur
İRAN
İran Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Mesud Cezayiri, “Suriye’deki durumun şer ülkelerinin istediği doğrultuda gelişmesine müsaade etmeyiz” açıklamasında bulundu.
Cezayiri, Suriye’ye kara harekatı açıklamalarını ‘blöf ve psikolojik savaş’ olarak değerlendirdi. İranlı general, “Suudi Arabistan, Suriye’de ne yapabiliyorsa bugüne kadar yaptı. Riyad yönetiminin kara harekâtı yapacak gücü yok, olsaydı şimdiye kadar çoktan birliklerini Suriye’ye göndermişti” diye konuştu.
Konuşmasında Ankara’yı da suçlayan Cezayeri, ‘teröristlerin Türkiye toprakları üzerinden Suriye’ye giriş çıkış yaptığını ve maddi olarak gerici Arap ülkeleri tarafından desteklendiğini’ söyledi.
‘Suriye Hava Savunma Desteği İsterse Veririz’
Suudi Arabistan’ın Suriye’ye yönelik operasyon başlatacağı iddialarını değerlendiren İran Ordusu Hava Savunma Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Ferzad İsmaili ise Suriye yönetiminin İran’dan hava savunmasına yönelik yardım istemesi halinde tam destek vereceklerini ifade etti.
Suudi Arabistan’ın “Suriye’de koalisyon güçleriyle beraber savaşmaya hazırız” açıklamasına İran’dan yanıt geldi. Caferi “Tekini sağ bırakmayız” şeklinde konuştu.
İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed el Caferi, Suudi Arabistan’ın Suriye’ye asker göndermeye cesaret edemeyeceğini belirtirken, “Olur da gönderirlerse tekini sağ bırakmayız” dedi.
ABD öncülüğünde Suriye’ye yönelik bir kara harekâtına katılmaya hazır olduğunu bildiren Riyad yönetimine İran’ın ilk tepkisi sert oldu. El Caferi, “Bu, Suudiler için intihar olur” diye ekledi.
RUSYA
Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin açıklamalarına ilişkin, Rusya’nın bir savaşa istekli olmadığını ancak Suriye’ye yönelik başlatılabilecek bir kara harekâtının topyekûn savaş demek olduğunu vurguladı.
Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, Suriye’ye yönelik bölge ülkelerinin gündeme getirdiği kara harekâtına ilişkin konuştu. Euronews kanalına konuşan Medvedev, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, barış planının başarısız olması halinde çatışmaya daha fazla ülkenin karışabileceği yolundaki açıklamasının sorulması üzerine, “Bunlar anlamsız sözler. Tek istediği uzun sürecek bir savaş ise kara operasyonu başlatabilir” dedi. Rusya’nın yeni bir savaşa istekli olmadığını söyleyen Medvedev, “Bir kara harekâtı topyekûn bir savaş demektir” diye konuştu.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, Suriye’de kara operasyonu başlatma ihtimaline ilişkin açıklamasına atıfta bulunan Medvedev, şöyle konuştu: “Kerry’nin açıklamalarını okudum. ‘Diğer koalisyon ortaklarımızla kara harekâtı başlatmaya hazırız’ demiş. Eğer uzun süreli savaş istiyor ise kara harekâtı da başlatabilir, her şey de. Ancak kimseyi korkutmaya gerek yok. Dışişleri Bakanı Lavrov ile hangi şekilde görüşme yapmışlar ise o şekilde anlaşmaya gitmek gerekli. Yoksa ‘Her şey senaryoya uygun gitmezse diğer Arap ülkeleriyle birlikte kara harekâtı düzenleriz’ demek gerekmez. Ben bir daha tekrarlıyorum, kimse yeni bir savaş istemiyor. Ancak kara harekâtı, uzun süreli savaş demek. Bunu anlamak gerekir.”
Kaynak: direnisteyiz3.org
HİZBULLAH
Hizbullah lideri Nasrallah, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın Suriye’ye kara birliği gönderebileceği yönündeki haberlere ilişkin net konuştu: “ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Suriye’ye hâkim olmasına izin vermeyeceğiz”
Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki ‘Şehitler Günü’nde video üzerinden konuşma yapan Nasrallah, Türkiye’nin ‘yeni Osmanlı İmparatorluğu projesinin çöktüğünü ve Suudilerin Suriye’deki planlarının başarısız olduğunu söyledi. “Bölgeyi savaşa çekmeye hazırlar” diyerek “Türkiye ve Suudi Arabistan Suriye’ye girerse bu iyi bir gelişmedir, girmezse o da iyi bir gelişmedir” sözlerini tekrarlayan Nasrallah, “ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Suriye’ye hakim olmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Diğer taraftan Nasrallah, Ankara ve Riyad’ın Suriye’deki krize doğrudan müdahil olmak istemesinin bir diğer nedeninin de Suriye’deki krize siyasi çözüm bulunmasını kabul etmeye hazır olmamaları olduğunu vurguladı. Suudiler, Türkler ve İsraillilerin Suriye görüşmelerini felç ettiğini söyleyen Nasrallah, “Ön koşullar öne sürüyorlar, taleplerinin çıtasını yükseltiyorlar. O kadar ki ABD bile eleştirmeye başladı” dedi.
‘SURİYE’Yİ 4 PARÇAYA AYIRMAK İSTİYORLAR’
Öte yandan Suriye’nin Sünni, Alevi, Dürzi ve Kürt olmak üzere 4 devlete bölünmek istendiğinin altını çizen Nasrallah, “Suriye’de yaşananlar bölgede ve tüm dünyada etkisini hissettirecek gelişmelere kapıyı araladı. Suudiler ve Türkiye’nin IŞİD’le mücadele altında kara birliği göndermek istemesi de önemli bir gelişme” diye konuştu.
Kaynak: direnisteyiz3.org