Seçim tiyatrosunun perdeleri kapandı, gerçek gündem sahne almaya başladı.
Yatmadan şöyle bir haberlere baksak zam! Sabah kalkınca işe giderken radyodan bülten dinlesek zam! Çalışırken öğle arasında laflasak zam!
Gırtlağına çökmek derler ya hani, hep bir oldular, çöktükçe çöküyorlar.
Bankalar rekor kâr açıklıyor, en düşük kira maaşın yarısı.
Enflasyonun düştüğü açıklanıyor, pazardan 500 liranın altında eve dönemiyorsun.
Depremlerde en az 300 bin insanımız öldü. ’99 depreminden sonra bir seferlik diye konan Özel İletişim Vergisi ise hâlâ alınıyor. Televizyonlarda şov yapa yapa “şu kadar para vereceğiz” diyen şirketler vermedikleri paraları bile vergilerden düştüler. Biz suyundan benzinine, ekmekten deterjanına vergilerin katmerlisini ödeyeceğiz ve deprem bölgesine yine bir kuruş bile gitmeyecek.
“Memlekette aç mı var” deniyor; açlık sınırı 10.434 TL olarak açıklanıyor, emekli maaşları yerinde sayıyor.
Böyle arka arkaya okuyunca “ehhh yeter artık” dedirtebilir. Okumak ne ki! Arka arkaya aralıksız yaşıyoruz biz bunları.
Peki çaresi var mı?
Bu krizin sorumlusu biz değiliz, hele hele faturasını ödemesi gereken biz hiç değiliz; bizim üzerimizden zenginliğine zenginlik katan bir avuç asalak patron. Biz günde en az 10 saatimizi patronlara verirken onlar soframızdakileri günden güne azaltmanın peşindeler, hâlimizin sorumlusu onlar.
Üç beş kuruş kenardaki parayı bitcoine yatıran 2 ay sonra icralık oluyor; cep telefonundan kumarla kısa yoldan para kazanayım diyen yeni kredi borçlusu oluyor; mahallede bir çeteye giren gençlerimiz bir süre sonra onurunu, insanlığını satmaya başlıyor. Kendi kendimize söylenmek, televizyon karşısında küfretmek; bunlar derdimize çare olamaz.
Ekonomik bunalım, herkesi bunalıma sürüklüyor. Sürünerek yaşamak istemez kimse evet, onun için de bugün artık tek çare dövüşmektir. Dövüşerek ölmek, sürünerek yaşamaktan yeğ değil midir?
Çare bizde. Kimse kimseye, “ben seni kurtaracağım” demiyor. Biz, kendi ellerimizle, kendi irademizle kurtuluş yolunu örgütleyeceğiz.
Yaşadıklarımız topyekûn bir mücadeleye sebep olmasın istediklerinden seçimler diye diye herkesi oyaladılar. Hâlbuki hepsi aynı teraneyi okuyorlar. Bizim bizden başka kurtarıcımız yok!
Ve aslında, güçlü olan biziz.
Kafamızı şöyle bir kaldırıp etrafa bakalım. Gördüğümüz ne varsa, hepsini ama hepsini biz ürettik. Binaları biz diktik, camlarını biz siliyoruz, altlarındaki marketlerde biz çalışıyoruz, o markette satılanları biz yapıyoruz.
Ama o binalarda oturamayan da, ay sonunu düşünmeden alışveriş yapamayan da biziz. O zaman niye bir avuç zengin için üretmeye devam edelim ki? Bizim gücümüz ürettiklerimizde, emeğimizde. Mesela bizim bir aylık maaşımızı bir akşam yemeğinde yiyenler için çalışmayıp üretimi durdursak, onlar kendi başlarına götlerine giyecek don bulamazlar. Eğer birleşirsek, eğer ellerimiz şalterleri indirmeye giderse, eğer adımlarımız “yeter artık, hepiniz defolun” diye meydanları doldurursa, eğer her şeyi yaratan emeğimizi geleceğimiz için mücadeleye verirsek, işte o zaman açlığı da yokluğu da durdurabiliriz.
Mesela artan gıda fiyatlarına karşı mahallelerde boş tencerelerle sokağa çıkmak fiyatların düşürülmesinin yolu olabilir. Mesela işten atmaları, ödenmeyen maaşları, sürekli ve ısrarlı direnişlerle durdurmak mümkün olabilir.
İşyerindeki, mahalledeki, okuldaki, ofisteki bütün direnişleri birleştirirsek eğer geleceğimizi kazanabiliriz.
Geleceğimizi kazanmak için, örgütlenmekten başka çaremiz yok!
İnsanca ve onurlu bir yaşam için, bu kepaze düzeni başlarına yıkmaktan başka çaremiz yok!
Kendi kaderini gelmeyecek kurtarıcılara bırakmak istemeyenleri, yaşamını savunmak isteyenleri, Kaldıraç Hareketi saflarına çağırıyoruz. Bir adımda dünyaların değişmeyeceğini biliyoruz ancak bu insanlık dışı sisteme karşı sürekli mücadele için örgütlü mücadele yönünde atılacak bir adım çok şey değiştirecektir.
Milyonların küçük adımları, mucizeler yaratacak güçtedir.
Çözüm kendi ellerimizde, bu bildiriyi en az bir kişiye daha okut, dağıt. Küfretmek yetmez, bir adım daha at, örgütlen!
Krizin faturasını ödememek için
adımlar sokağa, eller şaltere
zamlara karşı direnişe!
20.07.2023