2024 yılı için geçerli olacak asgarî ücret belli oldu. 17.002 lira. Rakam belirlenir belirlenmez ilk eleştiri KESK’ten geldi. “Asgarî ücret açlık sınırının altında.” Konfederasyonun araştırmasına göre güncel açlık sınırının 18.000 lira olduğu anlaşılıyor. Bu durumda yapılan eleştiri haklı elbette. Haklı olmasına haklı da artık alıştığımız her yerde ifade edilen beylik bir eleştiri bu. Eğer asgarî ücret daha yüksek bir rakam olarak belirlenmiş ve güncel açlık sınırının üzerine çıkarılmış olsa idi ne olacaktı? Birkaç ay zarfında tekrar açlık sınırının altında kalmayacak mı idi? Bu soru üzerinde biraz düşündükten sonra yeni belirlenmiş olan asgarî ücrete yönelik eleştirilerin daha farklı bir perspektiften yapılması gerektiği kanaati oluştu bende.
Öncelikle şunu belirteyim:
Her ne kadar adil bir komisyon olmasa da asgarî ücreti belirleme yetkisi “Asgarî Ücret Tespit Komisyonu” adındaki oluşuma aittir. Komisyonun aralık ayı zarfında yaptığı toplantılarda ücret seviyesi ile ilgili hiçbir şey konuşulmamış iken son toplantının AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleşmesi ve Cumhurbaşkanı’nın taraflarla yaptığı görüşme sonrasında rakamın açıklanması açıkçası yukarıda adı verilmiş olan komisyonun yetkisini Cumhurbaşkanı’nın iradesine teslim etmiş olduğu anlamına gelmekte. Demokrasi açısından bir skandal olan bu durum “tek adam” düzeninin pervasızca ilanı anlamını taşımakta.
Demokrasi açısından tam bir skandal olan bu durum Türkiye için ekonomik anlamda da gerçek bir rezaletin ifadesi. Bilindiği gibi dünyanın nerede ise her yerinde asgarî ücret sadece bir referans olarak önem taşır. Bu nedenle çalışanların çoğu ilgilenmez konu ile. Ancak AK Parti iktidarlarının geliştirdiği politikalar sonucu Türkiye’de asgarî ücret referans olmaktan çıkıp ortalama ücret hâline geldiği için çalışanların büyük kısmının ilgi odağı.
Ülkede asgarî ücret karşılığı çalışan sayısını belirlemek hayli güç. Resmî makamlar 2014 yılından bu yana konu ile ilgili bilgi yayınlamadıkları için uluslararası kuruluşların “asgarî ücret” raporlarında Türkiye ile ilgili en güncel veriler 2014 yılına ait. Bu nedenle konu ile ilgili en güncel çalışmayı yapmış olan DİSK-AR raporlarına dayandırarak vermekteyim aşağıdaki bilgileri:
Rapora göre 2022 yılı itibarı ile asgarî ücret ile asgarî ücretin %20 fazlası arasında ücret alanların tüm çalışanlara oranı %55 (AB ortalaması %9).
Aynı yılın SGK verilerine göre ülkede SGK kayıtlı çalışan sayısı 26,2 milyon.
Bu durumda en az 14,4 milyon insanın bir yıl boyunca elde edeceği gelirin ne olacağına karar verilmiş oluyor AK Parti Genel Merkezi’ndeki 2 saatlik toplantı sonrasında (En az diyorum çünkü işverenlerin çalışanları için gerçekleştirecekleri ücret artışı sonrası bu sayının daha da artması yüksek bir olasılık). Bu durumu en hafif ifade ile AYIP olarak tanımlayabiliriz. Asgarî Ücret Tespit Komisyonu içinde çalışan kesimini temsilen bulunan Türk-İş, bu ayıbın ortağıdır ve kanımca tüm emekçiler bu ortaklığı nedeni ile Türk-İş’i protesto etmelidirler.
Gelelim işin matematiksel analizine:
Burada asgariî ücretin gerçekten artıp artmadığını irdeleyeceğiz.
2022 yılından başlayalım işe, Temmuz 2022’de asgarî ücret 6471 TL olarak belirlenmişti. Aynı yılın aralık ayı $ kuru ise 17 TL idi (Ortalama değer).
Bu durumda 6.471/17 = 380,65 yani 2022 Aralık ayında 380,65 $ ülkede geçerli asgarî ücret.
2023’e gelelim, temmuz ayı itibarı ile asgarî ücret 11.402 lira oldu. Serbest piyasada $ 29,7 bu yazının kaleme alındığı tarihte. Yine yapalım bölme işlemimizi 11.402/29,7 = 383,9
2022’den 2023’e artış oranı %0,8.
Şaşırdık mı?
Şaşırmadı isek devam edelim.
2024 yılı için belirlenen asgarî ücret 17.002 lira.
Yıl içinde bir daha artış olur mu?
Bu yılın geride bıraktığımız iki yıla göre farklı bir yanı var. Normal şartlarda 2024’ü izleyen yıllarda seçim yok uzun bir süre. Cumhurbaşkanlığı seçimi geride kaldı yerel seçimler ise mart ayı sonunda gerçekleşmiş olacak.
İzlemiş olduğu ekonomi politikaları ile asgarî ücreti nerede ise ortalama ücret hâline getirip çalışan kesimin önemli kısmının ilgi odağı yapmayı başaran (!) AK Parti iktidarı için sadece bir seçim yatırımıdır asgarî ücrete TL bazında yapılan artışlar. 2024 sonrasında seçim olmadığına göre yıl içinde bir artış daha beklemek hayalcilik olur kanaatime göre. 2024 Aralık ayında da 17.002 lira ücret alacak asgarî ücret karşılığı çalışanlar.
Şimdi de 2024 sonunda $ seviyesini görmeye çalışalım, bu konuda başta Merkez Bankası olmak üzere hiçbir resmî kuruluşun tahminine güvenmenin anlamı yok. Ülkede $ kurunun nasıl bir seyir izleyeceğini yurtdışındaki finans kuruluşları belirlemekteler yıllardan beri.
Bu nedenle IMF ve bazı büyük uluslararası finans kurumlarının tahminleri daha ciddiye alınmaya değer kanımca. Öyle yaptım ben de Goldman Sachs, Deutche Bank, CITIBANK, HSBC, ING ve elbette IMF’nin Türkiye için yapmış oldukları tahminleri inceleyip ortalamasını aldım. Bu çalışma 2024 Aralık ayında $ değerinin 44,25 TL olacağını gösterdi bana. Buradan hareketle bir kez daha yapalım bölme işlemimizi, 17.002/44,25= 384,23.
Bu durumda sürekli olarak uçan (!) kaçan (!) şahlanan (!) büyüyen (!) Türkiye ekonomisi son iki yılda sadece 3,58 $ tutarında bir zammı uygun (!) görmüş oluyor asgarî ücret karşılığı çalışanlara. İki yıllık oransal artış ise %0,94.
İşte asgarî ücretin iki yıllık yolculuğu.
Peki yukarıdaki hesapta ortaya çıkan mikro düzeydeki artışı kim finanse ediyor?
İşte burada şaşırmamak olası değil. Çünkü bu artışın finansmanı doğrudan emekçiler tarafından sağlanıyor. Nasıl mı? Buyurun:
Asgarî ücret desteği 700 lira olarak açıklandı. Yani asgarî ücretin %3,7’lik kısmı destek olarak ödenecek işverenlere.
Bu para devlet bütçesinden ödenecek. Bilindiği gibi bütçenin en büyük gelir kaynağı dolaylı vergiler. İnsanların günlük harcamalarından alınan vergilerdir dolaylı vergiler. Bu özelliği nedeni ile de söz gelimi Koç Holding patronu ile Merter’de asgarî ücretle çalışan son ütücü aynı oranda vergi öderler harcamaları üzerinden. Doğal olarak sayısal çokluk nedeni ile ücretliler bu verginin en büyük kaynağını oluştururlar.
Asgarî ücret desteği işverenlerin bordrosunda yer alıp salt asgarî ücret karşılığı çalışan her işçisi için ödenir (Asgarî ücretten daha fazla ücret alan işçiler için ödenmez). Asgarî ücret karşılığı çalışan sayısını net olarak bilemiyoruz. Bu nedenle sadece bir varsayıma dayanarak yapacağım aşağıdaki hesabı.
Bir aylık çalışma karşılığında asgarî ücret geliri elde eden 10 milyon kişinin bulunduğunu varsayalım. Bu durumda 10.000.000 x 700 x 12 = 49.000.000.000 TL (yazı ile kırk dokuz milyar lira) ödenecek demektir asgarî ücret desteği olarak işveren kesimine. Güncel kurdan karşılığı ise 1.649.831.659 $ oluyor Bir başka anlatımla ücret geliri elde edenlerin yemek yerken, sigara veya gazoz içerken, cep telefonu kullanırken veya yaşamlarının devamı için gerekli herhangi bir alışverişi yaparken ödedikleri verginin yaklaşık 1,65 milyar $ tutarındaki bölümü asgarî ücretin finansmanında kullanılmak üzere işverenlere tahsis edilecek 2024 yılında.
Oysa insanlar kendilerinin huzur ve güven içerisinde yaşamalarını sağlayacak hizmetleri alabilmek için vergi öderler.
Ama ne yapalım? Burası Türkiye (!).