Gazi Mahallesi, İstanbul’un en büyük ormanlarından sayılan Kent Ormanı’nın hemen yanında bulunuyor. Bu bile başlı başına bir saldırı gerekçesi olarak göz önünde duruyor. Ancak mahalle sadece Kent Ormanı yanında bulunmasıyla değil, İstanbul içerisinde ranta açılamayan sayılı bölgelerden biri olmasından dolayı da büyük bir önem arz etmektedir. Özellikle gecekondu bölgesinin ranta açılması demek, halkın evsizleştirilmesi, zenginlerin daha da zengin hâle gelmesi demektir.
Yine daha büyük, daha yoğun bir saldırı ile karşı karşıya olan mahalle OHAL sonrası yapılan 31 Ağustos baskınıyla daha planlı bir saldırı cenderesi altına girdi. O da, mahallede devrimcilerin halka dağıttığı ve yıllar içerisinde büyük bir rantın hedefi hâline gelen gecekonduların yıkılma kararı.
31 Ağustos gece yarısı Gazi Mahallesi’nde bulunan taksi durakları, çay bahçeleri yıkıldı ve Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla Mücadele Merkezi binası polis tarafından işgal edilip karakol hâline getirildi. Bu baskın sonrası ise mahallede var olan polis ablukası daha büyük bir boyuta geçip, iki karakol, onlarca zırhlı araç, çevik kuvvet, özel harekât, sivil polisler tarafından mahalle tamamen ablukaya alındı. 31 Ağustos sonrası ise mahallede bütün taksi durakları belli aralıklarla yıkılmaya başlandı.
Bu abluka kısa bir süre sonra devrimcilere yönelik bir cadı avına dönüştürüldü. İlk başta Kürt gençlerinin ev baskınlarıyla gözaltına alınmasıyla başlayan süreç daha sonra hasta ziyareti sırasında kaçırılmalara kadar ilerledi.
Sadece Gazi Mahallesi özgülünde şu anda 50’den fazla HDP gençlik içerisinde faaliyet yürüten Kürt genci siyasi sebeplerden dolayı cezaevinde ve bu gençlerin bazılarına adlî suçları da yüklediler.
Kürt gençlerine yönelik yapılan gözaltı ve tutuklama furyası daha sonra diğer devrimci yapılarda mücadele içerisinde yer almış gençlere döndü. Burada özellikle ESP ve Halk Cephesi üyesi gençler yol ortasından kaçırıldı, ev baskınlarında gözaltına alındı. Halk Cephesi üyesi Selda Karataş bir kez hastaneden bir defa da sokaktan kaçırılmak istendi. Sokakta yürürken zırhlı araçtan üzerine ateş edildi ve en sonunda Ural tipi zırhlı araçtan inen polisler tarafından yol ortasında gözaltına alındı ve tutuklandı.
Mahalle esnafının başlattığı, Halk Cephesi’nin destek verdiği ve bir ay süren açlık grevi sırasında, açlık grevinin devam ettiği Gazi Cemevi bahçesi neredeyse her akşam polisin gaz bombalı, ses bombalı saldırısına uğradı.
Bunların dışında polis keyfî bir şekilde evlere, sokaklara gaz atmaya, günün herhangi bir saati ırkçı şarkılar çalarak mahallede gezerek, halkı tehdit edip sokak ortasında insanları kaçırarak gözaltına almaya başladı ve gözaltına aldığı bazı isimleri özellikle “Gazi Mahallesi Sorumlusu” olarak lanse ederek mahalle üzerindeki baskının artması için çabaladı.
Mahalle üzerinde yaşanan baskıların artmasında medyanın da büyük rolü oldu. En son 4 Aralık günü adlî bir vakadan dolayı polisten kaçarken bir gencin vurulma olayını mahallede çatışma olduğu şeklinde haberleştirerek veren ana akım gazete ve televizyonlar, bu haber ile başlayan abluka ve yıkım sürecine de katkı sundular.
31 Ağustos ile başlayan ve ‘Acele Kamulaştırma’ adıyla yıkıma kadar gelen sürecin gelişimi bu şekilde. 11 Ekim 2016 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile de Kuzey Marmara otoban geçiş güzergâhı içerisinde olduğu gerekçesiyle acele kamulaştırma kararı alındı. Ancak Resmî Gazete’de çıkan Kuzey Marmara otobanına geçiş güzergâhı kararında nedense Gazi Mahallesi’ne dair bir ibare yer almıyor. Gazi Mahallesi’nin birçok sokağında ise bugünlerde sessizce zemin etüdü çalışmaları başladı. Mahallenin gecekondu bölgesinde başlayan çalışmalara karşı özellikle Sokak Kültür Merkezi çalışanları uzun süredir halk arasında bilgilendirme çalışmaları yapmakta.
Aslında bu yıkım çalışmaları uzun zamandır hazırlanıyordu. OHAL ile birlikte bir oldu-bittiye getirmeye çalışıyorlar. Burada da devlet halkın ve devrimcilerin göstereceği tepkiden çekindiği için Resmî Gazete’de yayınlanan acele kamulaştırma kararında, özellikle Gazi Mahallesi ismi kullanmaktan çekiniyor ancak yayınlanan haritalarda yıkımın Gazi Mahallesi’ni kapsadığı da çok net belli oluyor.
Şu ana kadar harita üzerinden bakıldığında görülen yerler şunlar; 8 Evler Gecekondu Mahallesi, Tuz Deposu, Kıbrıs Caddesi ve polisin karakol yaptığı Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla Mücadele Merkezi’nin bulunduğu Gazi Şehir Parkı -ki sadeceGazi Şehir Parkı bile 31 Ağustos işgal ve yıkımının, bu yıkım planının bir parçası olduğunu gösteriyor-.
Bunlar dışında Gazi Mahallesi içerisinde başka nerelerin yıkım kararı içinde olduğunu kimse bilmiyor. Ancak bu yıkım kararının mahallenin yıkılıp zenginlere peşkeş çekilmek anlamına geldiğini herkes konuşuyor.
Burada şunu da açıklamak lazım. Gazi Mahallesi’nde bir baraj ve kent ormanı bulunuyor. Zaten 8 Evler Gecekondu Mahallesi de hemen kent ormanının yanında. İstanbul sınırları içindeki en büyük ağaçlık alanlardan biri bu kent ormanı. Gecekondu mahallesinin yıkılıp peşkeş çekilmesi demek şehrin en önemli ağaçlık alanının da yok edilmesi anlamına geliyor. Bu peşkeş devletin gerçek yüzünü göstermesi açısından da önemli. Devlet birkaç zengini daha da zengin etmek için halkın yıllardır emeğiyle yaşanılabilir bir hâle getirdiği alanları gasp etmek istiyor.
Bunların dışında mahallede evlerin yıkılması demek, ortaklaşmanın da yok edilmesi, insanlar arası ilişkinin de en aza indirilmesi demektir. Gazi Mahallesi gibi yoksul mahalleler, ortaklaşmanın, imecenin hâlen var olduğu, komşuluk ilişkisi de denilecek olan sosyal yaşamın çok güçlü olduğu yerlerdir. Mahallenin yıkımı ile birlikte insanlar birbirlerinden koparılacak, yardımlaşma yok edilecek ve sistemin istediği aciz insan tipine bir kayış yaşanacaktır. Mahallede özellikle devrimcilerin yıllardır binbir emekle var ettiği ortaklaşma ve alternatif yaşam modeline de büyük bir saldırı anlamına gelir. Ondan dolayıdır ki devlet son birkaç aylık süreçte Gazi Mahallesi üzerindeki baskılarını arttırmakta, yaşayan insanların bu baskılardan bıkarak mahalleyi terk edeceğini planlamaktadır.
Bu planlı saldırılardan biri de 18 Aralık günü Gazi Mahallesi Sultan Düğün Salonu’nda yapılması düşünülen “Acele Kamulaştırmaya Karşı Halk Toplantısı”na oldu. Halk salona geldikten birkaç saat sonra polis 4 zırhlı araç, onlarca polisle toplantıyı basıp, “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla halkın bütünleşmesini engelledi.
Gelinen noktada ise Gazi Mahallesi tam anlamıyla her taraftan abluka altına alınmış durumda. Bir yandan iki karakol, onlarca zırhlı araç, sivil polis ekipleri ile abluka altına alınan mahalle, diğer yandan ise rant çevreleri tarafından ablukaya alınmış durumdadır. Mahallenin özellikle yıkım gerçekleşecek yerlerinde, insanlardan evlerini satın almak için dolanmakta, insanları kandırmaya çalışmaktadırlar. Bunların yanında ise devrimcilerin çabaları yetersizlik ve ilgilenmemekten kaynaklı belli bir yere kadar gelip durmaktadır. 2017 yılı Gazi Mahallesi özelinde yoksul mahalleler için büyük mücadelelerin ve direnişlerin yılı olacaktır.