Direniş ve kitlesel 1 Mayıs

Bugün, tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki, ülkenin her alanından, her yanından, her fabrikadan, işyerinden, okuldan, işçilerden, kadınlardan, gençlerden direniş haberleri geliyor. Gezi Direnişi ile başlayan bir süreçtir bu ve bugün, Gezi’den daha örgütlü, ama o kadar kitlesel olmayan bir tarzda, direniş yayılıyor.

Evet, burjuva medya, tüm bunları gizliyor, örtüyor, karartıyor.

Görevleri zaten budur.

Ama buna rağmen, direniş haberleri bir biçimde yayılıyor. Daha çok, direnişte olanlar birbirinden haber alıyor. Seyredenler, direnişe gözünü dikmeyenler, kulağını direniş haberlerine vermeyenler, elbette bu haberlerin çok azına ulaşabiliyorlar.

Egemenler, Saray Rejimi ile işçi ve emekçileri, direnişin her türünü yok etmeyi hedeflediler ama bugün direniş sürüyor ve Saray Rejimi çözülüyor. Baskılara, karartmalara, yalanlara rağmen işçi ve emekçiler, kadınlar ve gençler direnişlerini sürdürüyorlar.

Egemenler, kendi rejimlerinin geleceğini garanti altına almak için, Saray’dan saldırılarını artırırken, burjuva muhalefet kanalı ile de işçi ve emekçileri, kadınları ve gençleri oyalamaya, evlerine hapsetmeye çalışıyor.

Gün geçtikçe, Saray Rejimi’nin tüm halk düşmanı karakteri ortaya çıkıyor.

Gün geçtikçe, yağma-rant ve savaş ekonomisi tüm çıplaklığı ile ortaya çıkıyor.

Gün geçtikçe, devletin tekellerin devleti olduğu açığa çıkıyor.

Gün geçtikçe, sahte burjuva muhalefetin foyası ortaya çıkıyor.

Gün geçtikçe, gerçekler, kendini daha net ve çıplak olarak ortaya koyuyor.

Saray Rejimi, ekonomik krizin faturasını işçi ve emekçilere, halka yıkmak istiyor. Bu konuda da oldukça saldırgandır. Baskı ve yalan, her türlü hile ve manipülasyon, Saray Rejimi’nin ayakta durmasının yolu olarak devrededir. Muhalefet, burjuva muhalefet ise, tüm ciddi konularda Saray Rejimi’nin açık destekçisidir.

İşte bu koşullarda, işçi sınıfının kendi çözümünü ortaya koyması bir zorunluluktur. Bu en başta devrimci işçilerin, devrimci sosyalist işçilerin görevidir.

İşçi sınıfı, hiçbir burjuva partinin ardına takılmak, onun peşinde yürümek zorunda değildir. İşçi sınıfının kendi yolu vardır.

İşçi sınıfı, Saray Rejimi’ne karşı, şu ya da bu burjuva muhalefete güvenerek iş yapmak zorunda değildir.

İşçi sınıfı, Saray Rejimi’nin saldırılarını eleştirerek, “ama devlet bu değil” diyen liberallerin, CHP muhalefetinin peşinden gitmek zorunda değildir.

Tüm bunlar, işçi sınıfının kendi gücü ile, bağımsız bir güç olarak sahneye çıkmasını önlemek içindir. Tüm bunlar, işçi sınıfının devrimcileşmesini önlemek içindir. Tüm bunlar işçi sınıfının, kadın ve gençlik eylemlerini de içine alacak şekilde devrimci sınıf politikasını ortaya koymasını engellemek içindir.

Bu konuda, sadece açık devlet terörü, baskısı, polis copu, hapis tehdidi, yargı tehdidi ile karşı karşıya değildir direnişçiler. Ülkenin direnen her gücünün, her işçisinin, kadınının, gencinin karşısına, tüm güçleri ile devlet çıkmaktadır. TOMA’sı, copu, süngüsü, mermisi, basını, yargısı ile devlet, işçi ve emekçilerin karşısına dikilmektedir.

Direniş buna rağmen sürmektedir.

Burjuva muhalefet, işçi sınıfını evine tıkmak, direnişten ve sokaklardan uzak tutmak için uğraşmaktadır. Bu da devletin görevlerinden biridir. Baskı ve şiddetle önleyemiyorsan, o zaman oyla, seçime kadar susun çağrısını yap. CHP eli ile yapılmak istenen budur.

Sendikaların çok büyük bir kısmı da bu konuda görevlidir. Sendika mafyası, işçi sınıfını kontrol edebilmek için, işçi sınıfının biriken öfkesini boşaltmak için devrededir. Birçok sendika, doğrudan devlete ve patrona, aynı anda ikisine birden çalışmaktadır.

Ve tüm bunlara rağmen, direniş gelişmektedir.

Direniş durmuyor.

Bıçak kemiğe dayanıyor.

Açlık ve işsizlik kol geziyor.

Krizin faturasını işçilere yıkmak hedefi ile devlet, her türlü adımı atıyor. Zamlar ve akıl almaz vergiler peş peşe geliyor.

Burjuva muhalefet, imamlar, papazlar, sendika mafyası, hepsi hep birlikte işçilere, “sabredin, seçim yakında” diyor.

İyi ama seçimin anlamı ne?

Seçim ile, işçilerin sömürülmesi mi son bulacak?

Seçim ile, insanların aşağılanması mı son bulacak?

Seçim ile, kadınların öldürülmesi mi son bulacak?

Seçim ile, doğanın yağmalanması mı son bulacak?

Hayır, hiçbiri son bulmayacak.

Dahası, ortada bir seçim olacağı da şüphe götürür.

Bu masalları bir yana bırakmalı ve direnişçiler, kendi gündemlerine, kendi işlerine odaklanmalıdırlar.

Bugün, her türlü zorluğa karşın direniş büyümektedir.

Bu direnişi geliştirmek, daha örgütlü hâle getirmek, kök salmasını sağlamak mümkündür.

İşçi sınıfı ve emekçiler, kadınlar ve gençler, kendi cephelerini örgütlemek zorundadırlar.

1 Mayıs 2022, bunun için iyi bir fırsata dönüştürülebilir.

Sarı sendikacıların, sendika mafyasının denetimindeki unsurların, korkakların, işçi sınıfını “sokaklardan uzak tutmak isteyen” CHP’li sendikacıların, devletçi sendikacıların sözlerini dinlememe dönemidir.

İşçiler, gerçek işçi sendikacılarının sözlerini dinlemeli, diğerleri ile, aralarına kalın bir çizgi çekmelidirler. Ne onlar bize, ne biz onlara, herkes kendi yoluna, demenin zamanıdır.

Kadınlar ve gençler, işçi sınıfının direnişi ile kendi direnişlerini birleştirmelidirler.

Kendi direnişini önemli, diğer direnişleri önemsiz görme, aslında sınıf bilincinden uzak olma hâlidir. Buna son vermek gerekir.

1 Mayıs, 2022’de, direnişi daha da artırmak, daha da örgütlü kılmak, daha da kökleştirmek üzere, kitlesel bir eylemle kutlanmalıdır. Bunun için, sendikalardan değil, işçilerden gelecek kararlılık önemlidir. Bunun için, kadınların ve gençlerin kararlılığı önemlidir. Bunun için çevreci hareketlerin kararlılığı, kısacası direnişçilerin kararlılığı önemlidir.

Devrimci sosyalistler, kitlesel 1 Mayıs için kolları sıvamalıdır.

Her direniş odağı, her direniş yeri, her yerel direnişçi grup, 1 Mayıs’ta toplanmalıdır.

1 Mayıs 2022, direnişin gelişiminin bir basamağı olmalıdır.

Savaşa, açlığa, işsizliğe, sömürüye, katliamlara, doğanın yağmalanmasına, yağma-rant ve savaş ekonomisine karşı, Saray Rejimi’ne karşı gelişmekte olan direniş, bir adım daha yükseltilmelidir.

Daha örgütlü, daha kökleşmiş, daha yaygın direnişler, işçi sınıfının bir sınıf olarak siyasal gücünü ortaya koymasının yoludur.

Bu bilinçle 1 Mayıs 2022 örgütlenmelidir.

Artık, uzlaşmacı sendikacıların zırvalarını dinlemenin, işçi sınıfına bir şey kazandırmayacağı görülmelidir. Her direniş yeri, her direniş odağı doğrudan muhatap alınmalıdır. Her gerçek işçi sendikası, her dürüst sendikacı, bu konuda açık tutum almalıdır.

Önümüz kavga yeridir.

Sınıf savaşımı daha da sertleşecektir.

Dün, sınıf savaşımının üzerini örten örtüler, bugün tek tek ortadan kalkmaktadır.

Mücadele daha da netleşecek, cepheler herkesin göreceği kadar net hâle gelecektir.

İşte bu bilinçle, işçiler, Birleşik Emek Cephesi’ni örmek zorundadırlar.

“İşçinin alınteridir
bey, paşa sarayları,
önümüz kavga yeridir,
yürü iş alayları”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz