13 Kasım günü, Taksim/İstiklal Caddesi’nde gerçekleşen bombalı saldırıda, 6 insanımız hayatını kaybetmiş onlarca insanımız ise yaralanmıştır.
Savaş tetikçisi TC Devleti çözülüyor, bu bilinen bir gerçektir. Bu gerçeğin üstünden her ne kadar atlanılmak istense de, çözülüşünün içinde halklara karşı uyguladığı her saldırganlık toplumun hafızasında tazedir. Kitlelerde 7 Haziran-1 Kasım’ın hatırlara gelmesinin bir yanı budur, bir yanında da seçimleri beklemeye kurulu Saraylı muhalefetin telkinleri bulunmaktadır.
Bu ülkenin egemenleri, Suriye’de, Libya’da ABD’nin tetikçiliğini yapanlar, bir laboratuvar virüsü gibi üretilen IŞİD’in ev sahipleri, El Nusra’nın eğit-donatçıları, her biri bir başka isimle beslenen onlarca çetenin hamileridir.
Yağma-talan, tecavüz, katliamlarla anılan bu çeteler ile egemenlerin, kendi aralarındaki anlaşmazlıkları da bizlerin kanıyla gidermekten çekinmedikleri bilinmektedir. Daha önce Reyhanlı’da, Sultanahmet’te ve yine Taksim’de olduğu gibi bu katliam çetelerinin saldırıları gerçekleşmiştir.
Reyhanlı’da patlamadan sonra “Benim 52 Sünni vatandaşım öldü” diye çeteleri hizaya çekmek isteyenler, dün de “çiziktir, sıyrıktır” demiştir.
Kendi korkularını halklara bulaştırmak isteyenler, halkların mücadelesini kendilerine düşman görenler, bu çeteleri sadece “dışarıdaki” savaşta değil, “içeride” de bugüne kadar Diyarbakır’da, Suruç’ta, 10 Ekim Ankara katliamlarında da olduğu gibi kullanmaktan çekinmemiştir.
Egemenlerin savaş politikalarından halklara, kan, gözyaşı ve daha fazla sömürü dışında bir gelecek çıkmaz. Katliamların sorumlusu bölgemizi kan gölüne çeviren emperyalist merkezler ve onların bölgedeki işbirlikçisi devletlerdir.
Saray Rejimi, dökülen her bir damla kanın sorumlusudur.
İşçi-emekçilerin, halkların savaş politikaları ile daha fazla hayatını kaybetmemesi için, savaş politikalarına karşı direnmek, bu sömürü ve savaş düzenine karşı ortak mücadeleyi büyütmek, “işçilerin birliği, halkların kardeşliği”ni adım adım örmek için örgütlenmekten başka bir yol yoktur.
14 Kasım 2022