Giriş
Sınıf mücadeleleri tarihi ezilenlere önderlik eden birçok devrimciyi barındırıyor. Yaşamlarını kapitalizmi tarihe gömmeye adayan devrimci önderlerin işçi sınıfı mücadelesinin tam göbeğinde yer alarak sundukları teorik katkıları, cesaretleri, örgütçülükleri kuşaklar boyunca güncelliğini korudu ve bugün de Marksist geleneği sürdüren sosyalistlerin pusulası olmaya devam ediyor.
Sosyalistlerin değerini geç fark ettiği Rosa Luksemburg, Marksist geleneğin en önemli teorisyenlerinden biridir. Biz Rosa Kadın Tiyatrosu olarak bu adı taşımanın gurunu yaşarken aynı zamanda onun mücadelesini de örnek alarak yol almak istiyoruz. Bugün size onu sadece bir parça anlatmaya çalışacağım. Bir parça diyorum zira hayatı dolu dolu ve çok hızlı yaşayan Luxemburg’u tüm yönleriyle anlatmamın, onu bu küçük sunuma sığdırmamın mümkün olmadığının farkındayım.
Bu nedenle peşinen bu anlatımımın eksik kalacağını söylemeliyim.
Doğumu, ailesi, çocukluğu
5 Mart 1871 tarihinde Polonya’nın Lublin eyaletinde Paris Komünü’nün ışığının parladığı ve Almanya ile Fransa arasında son savaşın yapıldığı esnada küçük bir şehirde dünyaya geldi. Rosa, beş kardeşin en küçüğüydü. Babası tüccardı. Evdeki kültürel düzey yüksek sayılırdı. Babası şehirdeki Yahudi entelektüel kesimin bir mensubuydu. Annesi de aydın bir çevreden geliyordu. Rosa ilk masal ve fablları annesinden dinledi.
Eğitimi
Rosa beş yaşında annesinin desteğiyle okuma yazma öğrendi. Kitap okumak ve mektup yazmak o zamandan kalma tutkusu oldu. Yine beş yaşında kalçasında çıkan bir sorun nedeniyle alçıya alınarak aylarca yatakta kaldı. Bu tarihten sonra da hep aksayarak yürüdü. Dokuz yaşına kadar evde eğitim gördü. 1880 yılında Varşova Kız Lisesi’ne başladı. 1887 yılında mezun oldu. Bu yıllarda politik faaliyetlere başladı. İllegal Proleter Partisi için çalışıyordu ve bir süre saklanmak durumunda da kaldı. O eğitimine de devam etmek istiyordu. Oysa ülkesinde kadınlar yüksek öğrenim göremiyorlardı. Bu amaçla 1889 yılında sınırdan illegal yollarla geçti. Kendisine iltica ülkesi olarak İsviçre’yi seçti. Zürih’e yerleşti. Zürih politik mültecilerin toplanma yeriydi. Rosa burada Alman sosyal demokratlarla ve Rus devrimcilerle tanıştı. 1899 yılında üniversite eğitimine Fen Bilimleri bölümünde başladı. Küçük yaşlardan beri bitki ve hayvanlara düşkündü. Bunun yanında edebiyatı ve müziği çok seviyordu. Birkaç lisan biliyordu. Almancası kusursuzdu. İngilizceye hâkimdi. Lehçe, Rusça ve Fransızca yazabiliyordu.
Rosa’nın hayatına 1990 yılında Leo Jogiches girdi. Leo, Genel Botanik ve Zooloji okuyordu. Bir süre sonra birlikte yaşamaya başladılar. Leo politik bir yapıda yer alıyordu. Çarlığa karşı verilen mücadelenin içindeydi. Rosa’ya ilk politik tecrübelerini öğreticiliğini yüceltmeden aktardı.
Rosa Luksemburg ve Leo Jogiches, Zürih Üniversitesi’nde Fen Bilimleri’nden Ekonomi, Hukuk ve Siyaset Bilimleri’ne geçiş yaptılar.
Bu dönemde Polonya sosyalistleri Polonya’nın bağımsızlığını savunan Polonya Sosyalist Partisi’ni (PPS) kurdular. PPS’nin milliyetçi tavırlarına uzak duran Rosa ve arkadaşları kendilerini Polonya Sosyal Demokrasisi (SDKP) olarak tanımlıyorlardı. İllegal yollardan bir yayın çıkarmak istediler. İşçi Davası adlı bir gazete çıkardılar.
Rosa Luksemburg, 1891 yılında parti ve gazete çalışmaları nedeniyle Paris’e taşındı. Leo Jogiches Zürih’te kalmıştı. Ancak sık sık görüşmeye ve birbirleriyle mektuplaşmaya devam ettiler. Burada çok yoğun çalışıyordu. İşçi Davası gazetesinin sorumluluğunun yanında broşür ve diğer ajitasyon materyallerini de hazırlıyor, makale yazıyor, başkasının yazdıklarını gözden geçirip düzeltmeler yapıyordu.
İşçi Davası, 1893 yılında SDKP’nin resmî yayın organı oldu. Rosa Luxemburg Polonya işçi hareketi üzerine buraya sayısız makale yazdı. Aynı yıl 20 ülkeden gelen aralarında Engels, Bebel, Kautsky, Clara Zetkin gibi isimlerin bulunduğu Sosyalist İşçi Kongresi’ne delege olarak katıldı. Burada PPS’nin milliyetçiliğine karşı henüz yeni kurulan SDKP’yi tanıttı.
Geçen zaman içinde öğrenimi aksasa bile devam etti. 1897 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden doktor unvanını aldı. Ailesi bu durumu büyük bir sevinçle karşıladı. Ailesiyle mektuplaşmalar özlemini artırıyordu. Birkaç hafta sonra annesinin ölüm haberini aldı. Sekiz yıldır görmediği annesine uzaktan büyük bir üzüntüyle veda etti. Babası onun kendilerine yakın bir kente taşınmasını istiyordu. Ancak Rosa Almanya’ya gitmek istiyordu. Burada politik tartışmalara daha yakından katılabilecekti. Ayrıca orada çok sevdiği dostları vardı. Artık illegal yollarla gitmek istemiyordu. Bu amaçla 1898’de Gustav Lübeck ile sahte bir evlilik yaptı. Böylece Alman, Rusya ve Prusya vatandaşlıklarını aldı. Bu sahte evlilik 1903 yılına dek sürdü.
Rosa Luksemburg yeni ülkesine kültürlü, tecrübeli bir Marksist olarak gidiyordu. Leo ile vedalaştı. Leo yarım kalan eğitimini tamamlamak için kalmıştı. Kendisi Berlin’e taşındı. Burada SPD’nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) aktif bir üyesi oldu. 1900 yılına gelindiğinde Luksemburg’un fikirleri tüm Avrupa’da sosyalist çevrelerde büyük yankı uyandırmakta, yazdığı makaleler ilgi görmekteydi. Özellikle Eduard Bernstein’ın düşüncelerine getirdiği eleştiriler ile öne çıkıyordu. Alman militarizminin yükselen değer olması Luksemburg’u ziyadesiyle rahatsız ediyordu, bu konuda partiyle de ters düşmüştü. 1904 ile 1906 yılları arasında siyasi faaliyetleri ve görüşleri nedeniyle üç kez hapse girdi. Aldığı hapis cezaları onu yıldırmadı, faaliyetlerine devam etti. SPD’nin eğitim merkezlerinde ekonomi ve Marksizm öğretmeye başladı
1907 yılında Leo Jogiches 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir süre sonra hapisten kaçmayı başarmıştı. Rosa çok rahatlamıştı. Ancak Leo’nun yakında gelecek olmasından endişeleniyordu. Çünkü bu arada Kostja Zetkin ile sevgili olmuşlardı. Kostja Zetkin sevgili dostu Clara Zetkin’in oğluydu. Ona da çok sayıda siyasi mektuplar yazdı. Yaşam biçimleri ve yetenekleri farklı olduğundan bu birliktelik sürmedi. Leo Jogiches ile de ölene dek süren arkadaşlıkları, yoldaşlıkları devam etti. Rosa’nın ardından onun katillerinin izini sürerken benzer biçimde katledildi.
İnsan en iyi, en hızlı başkalarına öğrettiğinde öğrenir
1907 Ekimi’nde Rosa Luksemburg, August Bebel tarafından açılan SPD Parti Okulu’nda eğitmenliğe başlar. Okulun tek kadın eğitmenidir. İktisat Tarihi ve Ulusal Ekonomi derslerini vermektedir. Bu onun keyifle yaptığı ve titizlikle çalıştığı bir görevdir. Parti Okulu’nun amacı, parti üyelerini propagandist amaçlar için eğitmektir.
Parti Okulu, öğrencileri ve öğretmenleri daha ilk günden itibaren Prusya gizli polisi tarafından izlenir. 1914 yılında kapatılıncaya kadar da oradaki görevini sürdürür.
Rosa Luksemburg’un, Parti Okulu’nda yaptığı bilimsel çalışmalardan olan Ulusal Ekonomiye Giriş kitabı ancak 1925 yılında basılır. Kitapta, kapitalizmin yerine daha adil bir toplum düzenine geçilmesinin tarihsel zorunluluğunu anlatır.
Clara Zetkin ile dostluk ve parti yoldaşlığı
Rosa Luksemburg, Clara Zetkin ile SPD’de birlikte mücadele etmişlerdi. Partideki revizyonizm tartışmalarına birlikte katılmışlardı. Birçok konuda benzer düşüncelere sahiplerdi. Clara Zetkin daha çok kadın hareketi mücadelesinde yer alıyordu.
Rosa Luksemburg, Clara Zetkin, Karl Liebknecht ve diğer etkili SPD politikacılarıyla birlikte I. Paylaşım Savaşı sırasında partinin savaş döneminde grev yapılmayacağı ve hükümetin ve savaşın eleştirilmeyeceğine dair yaptığı geçici bir barış anlaşmasına karşı çıktı. Savaş karşıtı görüşlerinden dolayı Rosa ve Clara defalarca tutuklandı. Clara Zetkin yine de Berlin’de 1915 yılında savaş karşıtı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nı düzenledi. 1919 yılında kurulan Almanya Komünist Partisi’nde birlikte yer aldılar.
Savaş kapıda, ekonomik krizler, işçi eylemleri ve yargılamalar
Bu sırada Avrupa’da giderek büyüyen bir savaş tehlikesi vardır. Rosa Luksemburg ise Enternasyonal’in kongrelerinde ve kent kent gezdiği kitlesel mitinglerde Avrupalı proleterlerin savaşa karşı dayanışmalarını isteyen konuşmalar yaptı.
1910 yılı başlarında halk arasında, silahlanmaya, ekonomik krize ve adaletsiz Prusya seçim yasasına karşı hoşnutsuz sesler yükseldi. Ülkenin her yerinde güçlü yürüyüşler yapıldı. Politik ve kitlesel grevler işçi örgütleri açısından da bir gereklilik olarak görülmeye başlandı ve maden işçileri büyük bir greve hazırlandı.
25 Eylül 1913’te bir halk toplantısında söyledikleri yüzünden yasalara ve hükümetin kararlarına karşı gelmek suçuyla hakkında dava açıldı. 20 Şubat 1914’te verdiği savunma ise büyük bir entelektüel zafer olur. Ancak bir yıl hapis cezası almaktan kurtulamaz. Karar Alman işçi sınıfı arasında kızgınlık yaratır.
1914 Haziranı’nda yine ama bu sefer orduya hakaretten dava açıldı. Savcı, kaçma tehlikesi nedeniyle hemen tutuklanmasını istedi.
Spartakistler
Gençlik yıllarından itibaren kararlı ve inatçı bir mücadele yürüten Rosa, Alman Sosyal Demokrat Parti’nin savaş yıllarında savrulduğu milliyetçi ve savaş yanlısı politikalarına karşı çıkarak Lenin’le birlikte aynı safta yer aldı. Daha sonra partiden ayrılarak, 5 Ağustos 1914’te Karl Liebknecht ile birlikte Internationale grubunu kurdu. 1 Ocak 1916’da grup adını Spartakist Birliği (Spartakistler – Almanca Spartakusbund) olarak değiştirdi. Bu süreçte izlenen devrimci tutuma karşın önlem almaya çalışan Alman hükümeti Rosa Luksemburg ve Liebknecht’i tutukladı.
Kitap metninden (Siyasi Mektuplar Rosa’dan Leo Jogiches’e) devam edelim…
“Aralarına hapishane parmaklıkları girdikten sonra Jocighes ile yeniden yakınlaşırlar. Jocighes onun gereksinimlerini karşılıyor, Luksemburg karşılık veriyordu. Jocighes yeniden hayatına girdi. Onları yakınlaştıran her zaman olduğu gibi siyaset ve bir de Luksemburg’un her şeyin daha kaybedilmediği doğrultusundaki sonsuz inancıydı. […]
“Luksemburg koyuverildikten bir gün sonra, 10 Kasım 1918’de Berlin’e geldi. Jocighes ölümüne kadar onun yanında kaldı. Fırtınalar ve kinler geçmişte kalmıştı. Dostlukları, ruhsal beraberlikleri bütün sınavları başarıyla geçmişti. Şimdi birlikte gençliklerinin tek düşü adına, devrim için savaşıyorlardı.”
7 Aralık’ta ilk defa silahlı işçilerin koruduğu Spartaküs gösteri gerçekleştirir. Ertesi gün büyük bir gösteri daha düzenlenir… Noel günü hükümet birlikleri ile devrimci direnişçiler arasında çatışma yaşanır. İşçilerle askerler arasında başlayan bu çatışma tüm Almanya’ya yayılır…
Rosa Luksemburg ve Liebknecht cezaevinden çıktıktan çok kısa bir süre sonra 30 Aralık 1918 tarihinde Alman Komünist Partisi’ni kurdular. Bu tarihte Almanya’da gerilim had safhadadır. Rosa yalnızca komünist olduğu için değil, aynı zamanda Yahudi olduğu için de karşı devrimcilerin hedefindedir.
31 Aralık 1918’de Rosa kitleler karşısındaki son konuşmasını Alman Komünist Partisi (Kommunistische Partei Deutschlands – KPD) Kuruluş Kongresi’nde yapar. Artık o, yirmi beş yıl önce Polonya’dan gelen 23 yaşındaki kimsenin tanımadığı genç kadın değildir. Mücadeleci, baş eğmez kişiliğiyle, yetenek ve üretkenliğiyle sadece Almanya’da değil, uluslararası çapta üne kavuşmuş, komünist bir önderdir Rosa Luksemburg. 15 Ocak’ta Sosyal Demokratlar orduya devrimi bastırmasını emretti. “Piyade Muhafız Kıtası”nın Berlin’in batısını işgal etmesiyle birlikte Eden Oteli’ni kurdu ve Rosa Luksemburg, Karl Liebknecht ve Wilhelm Pieck, tutuklanıp Eden Oteli’ne götürüldü. Pieck kaçmayı başarsa da Luksemburg ile Liebknecht yedikleri darbelerle bilinçlerini kaybettiler. Aynı gün Luksemburg ölene kadar dövülmüş ve ölü bedeni nehre atılmıştı. Liebknecht de başından yediği kurşun ile öldürüldü. Öldürülenler sadece liderler değildi: O dönemde binlerce KPD üyesi katledildi.
Devrimci kalkışmanın önderliğini yapan bu iki lider, devrimin yükseldiği Almanya’da savaş yıllarındaki ihanetlerini bir adım ileri götüren sosyal demokratların ordu ile anlaşması sonucu katledildi.
Bu katliamın ardından Libeneckt’in kaçarken vurulduğu, Rosa’nın da öfkeli kalabalık tarafından öldürüldüğü yalanı anlatılsa da gerçekler çok açıktı iki lider vahşice katledilmişti…
Rosa Luksemburg’un cansız bedeni 1 Haziran 1919’da Berlin Landwehr kanalının Freiarchen mevkiinde bulunur. Mathilde, Jakop Rosa’yı ancak elbiselerinden teşhis eder. 13 Haziran 1919’da Karl Liebknecht’in yanına gömülür. Cenaze töreni tam bir mitinge dönüşür.
Rosa Luksemburg’u tanımlamak
Rosa Luksemburg 20. yüzyılın en ilginç karakterlerinden biridir. Çok göze çarpmayan dış görünüşüne karşın, kitleleri sürükleyen hitap ve kaleminin gücüyle çok etkileyiciydi.
Onun hayatı yorucu ve çalışmalarla dolu geçmiştir. Olağanüstü eğitimliydi. Çok yönlü ve tutkuluydu. Özgüven sahibi bir Marksist olarak kapsamlı tarih bilgisi ve derin toplumsal analizleri vardı. Makale, bildiri, ajitasyon yazarlığı dışında yazdığı kitapları vardır. Ayrıca tutku derecesinde mektup yazmayı severdi. İllegal çalışmaları nedeniyle çoğunu imha ettiğinden pek azı günümüze kalmıştır.
Edebiyat, resim ve müzik onun için vazgeçilmezdi. Doğa gezileri yapardı, bulduğu bitkilerden oluşturduğu koleksiyonu günümüze kadar geldi.
Zaman zaman keskin polemikleri öfke uyandırdı. Hararetle savunduğu yanılgıları da oldu. Nazik ve kaba, anlayışlı ve öfkeli, uyumlu ve kavgacı, alçak gönüllü ve kendini beğenmiş, soğukkanlı ve heyecanlı olabiliyordu.
Daha iyi bir dünya için savaştı. Sosyal adaletsizliklerin, politik gericiliklerin ve savaşın kaynağı olan kapitalizme karşı yılmadan mücadele etti.
Son sözler yine Lenin’den: “O bir kartaldı, hâlâ da bir kartaldır. Rosa Luksemburg bütün dünya devrimcilerinin hatırasında aziz olmakla kalmayacak, eserleri birçok devrimci kuşağın eğitimi için çok faydalı bir ders olacak.”
*:14 Ocak tarihinde Ankara Sosyalist Kadın Hareketi’nin “Rosa Luksemburg Kimdir?” başlıklı söyleşisi için hazırlanmıştır.
Kaynakça
haber.sol.org, marksist.net, wikipedia.org, Rosa Luxemburg Her Şeye Rağmen; Tutkuyla Yaşamak (Yordam Kitap), Rosa’dan Siyasi Mektuplar: Leo jogiche’e (bianet.org), leninist.org, rosalux.de, ozgurvebagimsiz.blogcu.com, evrensel.net