Deprem bölgesinden ilk gözlemler
Dün akşamüstü 44 kişilik bir grupla İstanbul’dan Antakya’ya ulaştık. Yol boyunca geçtiğimiz köylerde ve kentlerde karmaşa hâkimdi. Halk kendi imkânlarıyla bir yandan enkazlara müdahale ederken bir yandan da hayatta kalmak için asgarî gereklilikleri sağlamaya çalışıyordu. Yerel görevliler hariç devlet namına hiçbir şey görmedik. Kaldı ki yerel görevlilerin de ne yapacaklarına dair hiçbir fikri yok gibi gözüküyordu. Bütünde hâkim olan tek şey karmaşaydı.
Armutlu Akdeniz Koordinasyon Merkezi’ne ulaştığımızda bizden önce gelenlerin ve yerel halkın devrimciler öncülüğünde 40 saat gibi kısa bir sürede bütün temel ihtiyaçları örgütlemeye başlamış olduğunu gördük. Biz otobüsten malzemeleri indirirken arama kurtarma ekipleri de merkeze dönüyordu. Şehir genelinde elektrik veya haricî aydınlatma imkânı olmadığı için arama kurtarma çalışmaları ancak gündüz yapılabiliyor. Bu duruma bir de kazı malzemelerinin kıtlığı eklenince arama kurtarma çalışmaları bir hayli zorlaşıyor. Ancak yine de gönüllülerin kısıtlı çalışmasıyla onlarca canın kurtarıldığı gibi daha fazla ekipmanla yüzlerce insana ulaşılabilir. Biz de aramızda hızlıca bir iş bölümü yaparak günün ilk ışıklarıyla arama kurtarma çalışmalarına katılacak arkadaşlarımızı belirledik. Deneyimli arkadaşlar ve sağlıkçılarla birlikte gruplar oluşturduk. Deneyimli arkadaşlar ve sağlıkçılar gece boyunca eğitimler düzenledi.
Geri kalanlarımız ise Koordinasyon Merkezi’nin iş bölümüne dâhil olduk. İnsanların kurtarılması kadar hayatta kalması da gerçek ve ciddi bir konu. Burada günlük üç öğün yemek çıkarıldığı gibi kıyafet ihtiyacı da karşılanıyor. Fakat sadece gün ışığından faydalanılabildiği için 24 saatin ihtiyacı 8 saatte organize edilmeye çalışılıyor. Bu sebeple insan gücü ve malzeme ihtiyacı çok fazla.
Antakya genelinde insanların faydalanabileceği bir çadır kent yok. İnsanlar büyük ölçüde araçlarını ya da bulabildiği sağlam kapalı yerleri kullanmakta. Geceleri ısınma ve aydınlatma büyük bir sorun. Dolayısıyla ilk hedefimiz koordinasyon merkezlerini semt semt yaygınlaştırmak ve bir çadır kent niteliğine getirebilmek. Şu an bu satırları yazarken, arkadaşlarımız çok sınırlı imkânlarla yatak yapmaya çalışıyorlar. Bugün içerisinde bir tenis kortunu yatakhane hâline getirmeyi hedefliyoruz.
Çok insana ve çok malzemeye ihtiyacımız var. Bir kez daha gördük ki, kendi gücümüzden başka güvenecek bir şeyimiz yok. Depremin her anlamda yarattığı enkazı ancak dayanışmamız ile kaldırabiliriz. Gözlemlerimizi ve çalışmaları aktarmaya devam edeceğiz.
8 Şubat 2023