AKA-DER adına konuşan sözcünün “Kolay veya mutlu olunabilecek bir dönemden geçmiyoruz fakat umut edebileceğimiz bir dönemdeyiz ve inanıyoruz ki bu direnişlerin sonunda ‘Kapının arkasında bizi bekleyen ölüm değil, hayat’” diyerek sözü Hakan Dilmeç’e bırakması ile etkinlik başladı.
Hakan Dilmeç konuşmasına “Umut etmenin pasif bir süreç olmadığı not edilsin” diyerek başladı. Kürt illerindeki halkın hepimiz adına mücadele ettiğinin farkında olduğunu söyleyen Dilmeç “Sürecin zorluğunu ve yükünü hafifletecek sihirli bir sözcüğümüz yok belki” dedi ve gerçekten güç almanın önemini vurguladı.
Konuşmasının devamında Hakan Dilmeç, Ortadoğu’daki süreci tarihiyle birlikte değerlendirdi ve güç alınması gereken gerçeğin bu olduğundan, devletin kaybetmemek için saldırdığından oysa halkların kazanmak için savaşıyor olduğundan bahsetti.
Sonrasında söz alan Sebahat Tuncel, Jean Baptiste Fournier’in “Medeniyet üç kâğıtçılara saraylar yaptırır dâhilere kafes.” sözüyle konuşmasına başladı. O da işin kolay olmadığını söyleyerek direnen halkların emperyalist güçleri durdurabildiğini vurgulayarak, IŞİD’in korku politikasının örgütlü yerlerde başarılı olamadığını Rojava örneğinden göstererek “Direnen halk başarıyor, Rojava’yı almaya çalışmak, Musul’u almak gibi değil” dedi.
Kürt Özgürlük Hareketinin bu emperyalist savaş durumlarında kendi tarafını, 3. bir tarafı oluşturduğunu söyleyen Sebahat Tuncer, bu yüzden bunların devlet planı olduğunu ve bugün yaşananların bir diz çöktürme planı, tüm devlet kurumlarının karakollaştırılması olduğunu ekledi.
Herkesin kendisine gelip ne olacağını sorduğunu belirten Tuncel, “Gençlerin ve özellikle genç kadınların önderliğinde biz; demokrasi eşitlik isteyenler, ne olacağın belirleyeceğiz” dedi. “Batıda medya doğuda tank, top ile” halkları bastırmaya çalışan devletin politikalarına karşı direnmenin elzem olduğunu söyleyen Sebahat Tuncer, “Her yerde farklı yöntemler geliştirilmeli. Biz imzaları küçümserken eskiden, şimdi akademisyen imzaları konuşuluyor. Yöntemleri bulup küçük büyük demeden Gezi’den Kürdistan’a köprüleri kurmak bizim görevimiz.”
Sebahat Tuncer’in “Tarihi direnenler yazar, bizim de yazmamız gerek.” Diye konuşmasını bitirmesinin ardından soru cevap yapıldı ve etkinlik sona erdi.