Bu savaş ortamı, TC devletini baştan aşağıya sarmış durumdadır.
Bu arada ise Saray, tüm bu kargaşayı, içeride ve dışarıda savaşı, Saray egemenliği politikaları için olanak ve fırsat olarak görüyor.
1 Mayıs 2016 öncesinde hem patlatılan bombalarla, hem de büyük baskı politikaları ile, sokağa çıkma eylemlerini bastırma girişimleri ile, kitleler sessizleştirilmeye, eylemsizleştirilmeye çalışılıyor. Bu açıdan, 1 Mayıs 2016’ya büyük tehditler, gerilimlerle girdik. İşçi ve emekçilerde, kitlelerde, bir yandan eyleme geçme isteği, haklarını arama isteği, sessizliği kırma isteği vardı, ama diğer yandan da geniş kitlelerde bir tedirginlik ve korku vardı. Özellikle bombalı eylemler ve IŞİD’in bu eylemlerinin devletçe aktif ya da pasif desteklendiği gerçeği, bu gerilim ve korkuyu desteklemektedir.
Bu nedenle, 1 Mayıs’ın Taksim yerine Bakırköy’de kutlanması, mevcut durum karşısında geliştirilmiş bir seçenek olsa da, bir geri adımdır. Geriye doğru atılan iki adımın biri budur.
Kuşku yok ki, mücadele, böylesi hamlelere açıktır. Bu nedenle, işçilerin Taksim yerine, Bakırköy’de kitlesel bir 1 Mayıs kutlamasına evet demeleri anlaşılırdır. Biz, bu karara uyduk. Bunun bir geri adım olduğunu bile bile, içinden geçilen ortamda, kitlesel bir 1 Mayıs’ın daha önemli olduğunu düşünerek, bir adım geri atmanın kabul edilebilir olduğu fikrindeydik, bugün de bu fikirdeyiz.
Kitle eylemlerinin gelişiminde önemli olduğu düşüncesindeyiz. Bu hem İstanbul, hem Ankara, hem İzmir ve hem de diğer illerdeki 1 Mayıs kutlamaları için geçerlidir.
Elbette ki, bir ileri adım budur, kitlesel 1 Mayıs kutlanmasıdır.
Ama açıkça belirtmek gerekir ki, Bakırköy Halk Pazarı, her ne kadar devletin gösterdiği Maltepe ve Yenikapı gibi yalıtık alanlardan biri değil ise de, bir Kadıköy de değildir. Bakırköy Halk Pazarı’nda 1 Mayıs gösterisinin organize edilmesi kararı alındığında, sendikaların, toplanma yerini, Bakırköy Özgürlük Meydanı olarak saptaması ve yürüyüşe buradan geçilmesi doğru olurdu. Bizce bu da ikinci geri adımdır.
Bu nedenle bir adım ileri, iki adım geri diyoruz.
Elbette bu, durum tespitidir. Geri atılan iki adım, kitle eylemliliğinin önündeki psikolojik engelleri ortadan kaldırmaya olanak sağlayacak olan ileri adımı gölgelememelidir. Kitlesel 1 Mayıs kutlaması, önemlidir ve bir kazanım olacağı da açıktır. İki adım geri atmaya değerdi. Eğer iyi bir planlama ile, Bakırköy tren istasyonunun üstünden yürüyüş kolu kurulabilse idi, çok daha olumlu sonuçlar elde edilebilecekti.
Yürüyüş kolu, her zaman, sloganların, taleplerin doğrudan kitlelere, halka, mitinge katılan veya katılmayan insanlara ulaşmasının direkt yoludur ve çok önemlidir.
Miting günü, 1 Mayıs günü sabahın erken saatlerinde toplanmaya başlayanlardan haber alan pek çok kişi, ilerleyen saatlerde alana akmaya başlamıştır. Bu elbette ki, tedirginliğin göstergesidir. Peş peşe patlayan bombalar, bombacıların devletçe göz yumularak alanlara ulaşması gerçeği, bu tedirginliğin temelidir. Anlaşılmaz da değildir. Eğer uzun bir yürüyüş korteji oluşturulabilse idi, çok daha hızla, İstanbul’un her semtinden kitleler alana akacaktı. Bir yandan miting alanından ayrılmalar başladığında, aynı anda binlerce insan miting alanına gelmekte idi.
Kuşku yok ki, Taksim, 1 Mayıs meydanıdır ve önümüzdeki yıl, sendikalar bu alan için kararlar alacaktır. Bundan kuşkumuz yoktur. Bu yıl, Taksim alanı yerine Bakırköy alanı için bir uzlaşmaya varılması, Taksim alanının terk edilmesi demek değildir.
1 Mayıs 2016’nın, tüm ülke genelinde, kitlesel eylemlere giden yolu açacağı, destekleyeceği kesindir.
Devletin geliştirdiği saldırganlığa karşı direniş bayrağını yükseltmenin bir basamağı olacağı kesindir.