4 Kasım Cuma akşamı İstanbul Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlik için günler öncesinden başlayan hazırlıklar kapsamında İstanbul’un birçok noktasında bildiri dağıtımları ve afişlemeler gerçekleştirildi. İnsanlığın sosyalizme duyduğu acil ihtiyaç sokaklara, evlere, meydanlara taşındı.
İlçelerden otobüslerle kültür merkezine gelen kitleyi, ilk önce sosyalist devrimler tarihini özetleyen bir fotoğraf sergisi karşıladı.
“Aydınlık ve Özgür Bir Dünya Mümkün. Ekim Devrimi 99. Yaşında!” ve “Yıkalım Bu Köhne Düzeni Biz Başka Alem İsteriz” pankartlarıyla ve Marx, Engels, Lenin, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş, Che Guevera, Bekir Kilerci ve Ali Serkan Eroğlu’nun portreleriyle süslenmiş salonda gerçekleşen etkinlik, devrim için mücadele eden tüm dünya devrim şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı. Ekim Devrimi’nin dünyada bıraktığı izi, İsyanlar Çağı olan 21. yüzyılın birbirini tetikleyen ilk direnişlerini konu alan sinevizyon gösteriminin ardından Temel Demirer bir konuşma gerçekleştirdi.
Demirer, Ekim Devrimi’nin ezilenlere özgürlüğün, adaletin, eşitliğin ne olduğunu öğrettiğini belirtti ve “Yeni bir emperyalist paylaşım savaşının eşiğinde yeni bir dünya kurmak, dünyadaki adaletsizliklere ve eşitsizliklere emekçiler cephesinden olumlu bir yanıt üretmek istiyorsak Marksizm-Leninizm sancağını yükseltmeliyiz. Yolumuzu aydınlatan Ekim Devrimi’nin tarihini boyun eğmeyenler, diz çökmeyenler yazdı. Şimdi tarih Ortadoğu’da, Türkiye’de, Kürdistan’da boyun eğmeyenleri, diz çökmeyenleri, teslim olmayanları; Mahir’in, İbo’nun, Deniz’in yoldaşlarını göreve çağırıyor. Yaşasın Ekim Devrimi, Yaşasın Sosyalizm” sloganıyla konuşmasını tamamladı.
Etkinliğe Halkevleri, Emekçi Hareket Partisi, Proleter Devrimci Duruş, Emek ve Özgürlük Cephesi, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği, Gezi Gazi ve Şehitleri Platformu, Suruç Aileleri İnisiyatifi de katılırken; Redhack (Kızıl Hackerlar), Köz Dergisi ve Sokak Kültür Merkezi yolladıkları mesajlarla etkinliği selamladı. Etkinlikte Barış Anneleri adına da iki konuşma gerçekleştirildi.
İlkay Akkaya ve Koma Çiya’nın ezgileriyle sahne aldığı etkinlikte marşlar ve halaylar herkesi coşkulandırırken, Avusturya İşçi Marşı’nın hep beraber söylenişi dayanışma ve direniş duygusunun en yoğun hissedildiği an oldu.
Etkinlikte Kaldıraç adına konuşma yapan Hakan Dilmeç, “Bundan 99 yıl önce yüreklerine öyle büyük bir korku saldık ki, hala bu kabusla yaşıyorlar. 99 yıl önce insanlık ilk defa tarihin kör yasalarına meydan okudu, ilk defa insan kendi iradesiyle bir düzen kurmaya kalkıştı. Öyle bir düzen kurduk ki, onların en iyi sistemlerinden bile çok daha fazlasını başarabildik. Şu anda milyarlarca insanın ömrünü verdiği asgari temel ihtiyaçları bir çırpıda sağladık. İnsanın erdemine dair değerleri hiçbir kapitalist ülkede olamayacak kadar toplumsallaştırabildik. Yine de yenildik, ama muazzam bir deneyim, muazzam bir hazine bıraktı bize” diyerek Ekim Devrimi’nin önemini vurguladı, dünyanın dört bir yanında yeni Ekim Devrimlerini yaratmak için mücadele edildiğini belirtti ve “Kapitalizm sınırlarına geldi, yaşanacak bir hayat kalmadı, nefes almakta zorlanıyoruz, bu tüm dünyada böyle. İşimizin daha zor olduğunu biliyoruz, ama yoldaşlarımızdan daha olanaklı koşullarda olduğumuzu da biliyoruz. 99 yıl önce yaptık, gene yapacağız” dedi. Hakan Dilmeç’in konuşması “Yaşasın Devrim ve Sosyalizm” sloganlarıyla son buldu.
“Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganları eşliğinde sahneye çıkan HDP milletvekili Erdal Ataş ise, 99 yıl önce sömürüye son vermiş olan proletaryanın devrimini selamladı ve Ekim Devrimi’nin ekolojiden cinsiyet kimliğine, tüm siyaset ve yaşam alanlarında önemli nefesler aldırdığını, elde edilmiş tüm haklar üzerinde Ekim Devrimi’nin emeği ve rengi olduğunu belirtti. Şimdi, sosyalist, demokratik alternatife savaş açarak ayakta kalmaya çalışanların, zor durumda olduklarını, saldırılarını bu yüzden gerçekleştirdiklerini vurgulayan Ataş, “Sosyalizmi kötüleyerek sürdürdükleri düzen çökmek üzere. Örgütlülüğümüzü zayıflatmak, kazandığımız mevzileri geriletmek ve iktidarlarını sağlamlaştırmak istiyorlar. Topyekûn saldırılarla amaçladıkları sarsılan düzenlerini yeniden tesis etmek. O yüzden milletvekillerine, öğretmenlere, emekçilere, sanatçılara, sosyalist basına saldırıyorlar. Demoralize olan biz olmamalıyız. Nasıl 100 yıl önce çarlık çöktüyse, artık bu sistem de çökmüştür. Artık kitlelerin kendisini yöneteceği yeni bir dünyanın mümkün olduğunu ve bunun mutlaka yaratılarak eşitsizliklerin ortadan kaldırılması gerektiğini biliyoruz. Asla diz çökmeden mücadeleyi sürdürürsek önümüzdeki süreçte devrimler gerçekleşebilir” dedi.
7 Kasım’da Ankara’da gerçekleşecek 10 Ekim Katliamı davasına ve 5 Kasım’da HDP milletvekillerinin tutuklanmasına karşı gerçekleşecek eylemlere katılım çağrısı yapılan etkinlik, Çav Bella ve Diriliş Marşı’nın hep birlikte söylenmesi ile coşkuyla sonlandırıldı.
“Biz geliyoruz. Geliyoruz Paris Komünü’nden. 1917’den geliyoruz. Geliyoruz, Küba’dan, Sovyetlerden. Geleceğin özgür topraklarına geliyoruz. Anadolu’da bir hayalet dolaşıyor, dünyada bir hayalet dolaşıyor: DEVRİM. Hayalete can vermeye; direniş çizgisini örgütlemeye!”