31 Ekim Pazartesi günü ise sabah saat 06.30 sıralarında ev baskınları düzenlenerek, Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticileri gözaltına alındı. Aralarında yazı işleri müdürü Murat Sabuncu, yazar Kadri Gürsel’in de bulunduğu 10 basın emekçisi tutuklandı.
Cumhuriyet’e ‘FETÖ’den operasyon
“PKK/KCK ve FETÖ/PDY adına suç işledikleri” iddiasıyla gözaltına alınan Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart, Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay ve İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla beraber örgüt adına faaliyette bulunmak” gerekçesiyle tutuklandı. Muhasebe müdürü Günseli Özaltay, eski muhasebe müdürü Bülent Yener, Cumhuriyet yazarları Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Ona da ‘FETÖ’, buna da ‘FETÖ’
Soruşturmayı yürüten Savcı Murat İnam’ın, Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğu iddiası ile ‘FETÖ’ye üye olmaktan’ yargılandığı ortaya çıktı. At izi – it izi dedikleri bu olsa gerek. Muhalif gazetecilere dava açan savcının ‘FETÖ’den yargılanıyor oluşu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından ‘talihsizlik’ olarak ifade edildi.
Anadolu Ajansı’nın haberindeki iddialar savcılık sorgusunda soruldu
Cumhuriye gazetesinin avukatları, Savcılık sorgusunda; Anadolu Ajansı’nın soruşturmaya ilişkin haberindeki iddiaların ve hükümete yakın medya organlarında bir süredir yer alan iddiaların sorulduğunu açıkladır.
Savcıların sorduğu haber ve köşe yazıları şöyle: “Mühimmat yüklü MİT TIR’ları, IŞİD’in Fransa ve Sultanahmet saldırıları, PKK’nin Şubat 2016’daki general lojmanları saldırısı, İstanbul Adliyesi’ndeki makamında öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınması, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık röportajı, Ankara katliamı sonrasında AKP’nin oy oranının yükselişinin durması ile ilgili anket şirketi sahibi ile röportajı, 17 Aralık soruşturması savcılarından Celal Kara ile yapılan röportaj, 25 Temmuz tarihli ‘Yurtta Savaş, Dünyada Savaş’ manşeti, 17 Temmuz tarihli ‘Sokaktaki Tehlike’ manşeti, 19 Temmuz tarihli ‘Cadı Avı Başladı’ manşeti, 8 Ağustos tarihli ‘Eksik Demokrasi’ manşeti, 16 Temmuz tarihli ‘Türkiye Kaosta’ başlıklı haber, 12 Temmuz tarihli ‘Tasfiye beklentisi-YAŞ’ta gündem paralel olacak’ haberi, Aydın Engin’in, ‘Cihanda sulh, peki yurtta ne?’ ve 9 Ağustos tarihli ‘Hrant’ı da cemaat öldürmüş öyle mi?’ başlıklı köşe yazıları, Can Dündar’ın, 3 Aralık 2013 tarihli ‘Siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin’ ve 24 Aralık 2013 tarihli ‘Piyonlar devrildi, sıra şahlarda’ başlıklı yazıları ile Kadri Gürsel’in 12 Temmuz tarihli ‘Erdoğan babamız olmak istiyor’ başlıklı yazısı.”
Balbay’ın tweet’i de soruldu
Sorulan sorular arasında, gazetenin eski yazarı CHP milletvekili Mustafa Balbay’ın Twitter paylaşımı da yer aldı. Balbay, Şubat 2016’da “Cumhuriyet’te FETÖ’cülükten Kürtçülüğe kadar her şey serbest ama CHP milletvekili olarak yazı yazmak yasak” diye tweet atmıştı.
Ülkenin dört bir yanından Cumhuriyet’e destek eylemleri
Gazeteye yapılan operasyon ve gözaltılara karşı ülkenin dört bir yanında Cumhuriyet gazetesine destek eylemleri yapıldı.
Cumartesi Anneleri Cumhuriyet gazetesinin önündeydi
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için her Cumartesi saat 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, Cumhuriyet gazetesine destek olmak için 1 Kasım’da gazetenin İstanbul’daki binası önündeydi.
Avukatlar cübbeleriyle Cumhuriyet gazetesine yürüdü
Cumhuriyet gazetesine dönük operasyonu protesto eden çok sayıda avukat, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesinden Cumhuriyet gazetesine yürüdü.
Çağlayan’daki İstanbul Adliyesinde “Cumhuriyet onurumuzdur” ve “Avukatlara özgürlük” sloganıyla toplanan hukukçular, tutuklamalara itiraz dilekçesi verdikten sonra Cumhuriyet’e yürüdü. Gazetenin Şişli’deki merkez binası önünde buluşan avukatlar adına açıklama yapan Avukat Bahri Belen, Türkiye’de hukuk güvenliği kalmadığının altını çizdi.
KHK’yla ihraç edilen akademisyenler Cumhuriyet gazetesini ziyaret etti
Kanun hükmünde kararnamelerle üniversitelerden ihraç edilen akademisyenler, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosunu ziyaret ederek, gazeteye yönelik baskılara tepki gösterdiler. Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül’le görüşen akademisyenler, ziyaretlerine ilişkin bir basın açıklaması da yaptılar.
OHAL sürecinde KHK’lerle işlerinden edilen Eğitim-Sen üyesi akademisyenler, Türkiye’de özgür düşüncenin üzerine çöken karanlığın, eleştirel bilim insanlarını ve Cumhuriyet Gazetesi gibi muhalif kesimleri tehdit olarak gördüğüne dikkat çektiler.
Cumhuriyet gazetesinin FETÖ ile asla ilişkilendirilemeyeceğine vurgu yapan akademisyenler, “Bu nedenle bugün aynı faşizan iktidarın hedefi olan Cumhuriyet Gazetesi ile dayanışmamızı göstererek, insan, toplum ve doğa yararına üniversite, demokratik bir ülke ve eşit, özgür bir yaşam için mücadelemize devam edeceğimizi haykırıyoruz” dediler.
Cumhuriyet okumak için toplanan öğrencilere özel güvenlik saldırdı
Anadolu Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nde Cumhuriyet gazetesi okuyan öğrencilere özel güvenlik saldırdı.
Cumhuriyet gazetesine düzenlenen operasyon sonrası Anadolu Üniversitesi öğrencileri destek olmak amacıyla okulda Cumhuriyet okumak istedi. Cumhuriyet gazetesini okumak için buluşan öğrencilere üniversitenin özel güvenlik görevlileri saldırdı.
Ege Üniversitesi’nde de Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonu protesto etmek ve Cumhuriyet Gazetesi’ne destek olmak için Ege Üniversitesi çarşısında ÖGB ablukası altında Cumhuriyet Gazetesi okundu.
“AKP, OHAL ve KHK’larla kendi darbesini örgütlüyor”
İstanbul’da HDP’ye yapılan operasyon ve milletvekillerinin tutuklanmasını protesto etmek için 5 Kasım saat 16.00’da Şişli’de buluşan binlerce insan, dayanışma ziyaretinde bulunmak üzere Cumhuriyet’in merkez binasının önüne geçti. Cumhuriyet gazetesi önünde İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu adına bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında:
“Yazarlar, akademisyenler, seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri tutuklanıyor, gazeteler, televizyonlar kapatılıyor, her şeyi kontrol etmek istiyorlar, onlarca gazete ve derginin kendi istedikleri başlıklarla çıkması yetmiyor” diyen Çatalkaya, iktidarın eleştiren hiçbir söze tahammül edemediği için saldırdığının altını çizdi ve şöyle devam etti:
“Çok açık ve net 15 Temmuz’u fırsata çeviren AKP, OHAL ve KHK’larla kendi darbesini örgütlüyor. Bunu ortaya koyan herkes tehdit ediliyor ya da tutuklanıyor. Muhalefet etkisizleştirilmek isteniyor. Özgür Gündem ile başlayan ve bugün de devam eden susturma ve karartma furyasının son halkası Evrensel Kültür ve Cumhuriyet Gazetesi oldu.
Kapatılma ve soruşturma gerekçeleri hep aynı oldu: Teröre destek olmayak ya da terör propagandası yapmak. Yapılan fiili bir darbedir ve darbeye karşı direnmek meşrudur, haktır. Eşitliğin, barışın, özgürlüğün ve kardeşliğin ülkesini hep birlikte kuracağız.”
Doğan Erbaş: Cumhuriyet çalışanlarıyla dayanışma içindeyiz
Ardından söz alan HDP İstanbul İl Eş Başkanı Doğan Erbaş konuşmasına Kürtçe selamlama ile başladı. “Basının özgür olmadığı yerde, düşüncenin özgürce dile getirilmediği yerde siyasetin demokratik bir biçimde yürütülmesinin de mümkün olmadığını yaşayarak görüyoruz.” diyen Erbaş, demokratik siyasetin engellendiği, hatta giderek yapılamaz hale geldiği günlerin yaşandığının altını çizdi.
“Arkadaşlarımız, 4 Kasım günü bir siyasi darbeyle, adeta yaka paça, kapıları kırılarak gözaltına alındılar ve tutuklandılar. Bu demokratik siyasetin engellendiğinin en somut örneğidir.” diyen Erbaş şunları söyledi:
“Özgür basın geleneği açısından baktığımızda; Özgür Gündem’in kapatılması ile başlayan süreçte pek çok kanal ve radyo kapatıldı ve şimdi Cumhuriyet Gazetesi önündeyiz. Sayın Aydın Engin şahsında gözaltına alınan, tutuklanan tüm Cumhuriyet çalışanlarına geçmiş olsun diyoruz ve dayanışma içinde olduğumuzu, bundan sonra da yanlarında olacağımızı belirtmek istiyorum.
“Partimiz HDP ve demokratik Kürt siyaseti başından beri demokratik bir Türkiye yaratma mücadelesinde farklı düşünceleri olmakla birlikte, tüm demokrasi güçlerinin bir araya gelmesinde çaba gösterdi, göstermeye de devam edecek. Fakat partimize yönelik bazı çevrelerin de artık kendine daha dikkatli bakması lazım. Burada ortak noktalarımızı daha fazla öne çıkarmamız gerekir. Çok kritik bir aşamada olduğumuzu artık görelim. Başka bir Türkiye’deyiz. Daha fazla sorumluluk almalı, daha fazla fedakarlık yapmalı daha fazla emek vermeliyiz.”
“Bu topraklarda verilen mücadeleler, ödenen bedeller daha demokratik bir Türkiye’nin mümkün olduğunu gösteriyor. O yüzden umut var, yılgınlık yok direnişe devam.” ifadelerini kullandı.
CHP, HDP ve Cumhuriyet gündemli PM sonrası açıklama yaptı; HDP’nin adı yok!
CHP, Parti Meclisi’nin olağanüstü gündemli toplantısında HDP Milletvekillerinin tutuklanması ve Cumhuriyet’e yönelik operasyonları ele aldı, geç saatlere kadar süren PM sonrası açıklama yapıldı.
HDP Milletvekillerine yönelik gözaltı ve tutuklamalara ilişkin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında HDP ve HDP’li milletvekillerinin adını anmaması dikkat çekti.
CHP Parti Meclisi bildirgesinde, “FETÖ üyesi olmak suçlamasıyla yargılanan bir savcı tarafından başlatılan Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik hukuksuz ve akıl dışı dava bir an önce sona ermelidir. Bu dava, hükümetin yönlendirmesi ve desteğiyle açılan siyasi bir davadır” ifadeleri kullanıldı.
Kaynak: Derleme, 25 Kasım 2016