Öğrenci hareketi direnişle özgürleşecek, özgürleştirecektir!

Bu, liselilerin hocasıyla, öğrencisiyle biatını kapsar. Bu, üniversitelerin, liselerin karşı işgali demektir. Çünkü onların karanlığı korumaya ihtiyacı vardır. Biat eden bir üniversite yaratamazlarsa bunu devam ettiremezler.
Çocuklar ölmesin, diye seslenen Ayşe hocanın etkisi onlar için dert. Barış isteyen akademisyenler onlar için terörist, ekonomik kriz var diyen hocalar dış güçlere çalışıyor oluyor. Çünkü gerçeklerin örtülmeye ihtiyacı bulunmaktadır.
Gerçekler egemenler için korkutucu, cennetlerinin bir sonunun olduğunun göstergesidir. Bundan dolayı bir yıldan fazla bir süredir üniversiteler hapishaneye çevrilmeye devam etmektedir. Zaten eğitim sistemini elinde tutanlar bununla yetinmeyip nefes alacak alan bırakmamak üzere çalışmaktadır. Onlarca öğrenci okuldan atılmış ya da uzaklaştırılmış… Onlarca hoca aynı şekilde görevinden alınmış… Birçok üniversitede absürt uygulamalar devreye sokulmuş… Edebiyat fakültesinde sesli şiir okunamaz noktasına getirilmiştir.
Bunlar görünen tablonun bir kısmıdır. Lakin bizim konumuz direnişin büyütülmesidir. Derdimiz karanlığın delinmesidir. Bu bir abartı değildir, yapılacak ve çok uzakta olmayan bir durumdur. Bu karanlığın sonu toplu iğne ucu kadar bir deliğin açılıp karanlığın delinmesidir. Bunu yaptığımızda gerisinin geleceğinden eminiz. Bu açıdan öğrenci hareketi çok önemli bir yerde durmaktadır. Çünkü toplumsal hareketin en dinamik, ön açıcı eylemler yapabilen unsurudur.
Dünyanın her yerinde bunun gösterdiği birçok örneği de bulunmaktadır. Yunanistan’da darbe zamanında Politeknik’e işgal ile başlatılan direniş bunun en güzel örneklerindendir. Bu direniş ile darbeye karşı direniş büyümüştür. Yine Şili’de devrimci öğrenciler referandum sırasında “Hayır”ın örgütlenmesinde, sokaklarda, daha aktif hâle getirilmesinde rol oynamıştır.
68 öğrenci hareketi dünyanın her yerinde aşağılanmaya savaş açmış ve örnek olmuştur. 68’de 6. Filo’yu denize döken yoldaşlarımız yine bu buzu kıran ve yolu açanlardandır. Tüm yasaklara rağmen Mülkiye’yi, İÜ, ODTÜ’yü örgütleyenler yine bizlerdik.
Tarihimiz bunlarla uzatılabilir. Her dönemde öğrenci hareketi ve onun önderleri toplumsal hareketteki rolünü ortaya koymuştur. Her direnişle daha da özgürleşerek yenilerini yaratmıştır. Her direniş toplumda da etki yaratmıştır. Bugün de öğrenci hareketi rolünü oynamalıdır. Bir süredir abluka artmış durumdadır fakat bu abluka dağıtılmalıdır.
Bu, her şeye rağmen mümkündür. Bugün olanaklar daha fazladır. Ve daha da önemlisi, direnişi büyütmekten, ablukayı dağıtmaktan başka şansımız yoktur.
Bunlar için belli tartışmaları yürütmeliyiz. Naçizane belli önerilerimizi başta yoldaşlarımız olmak üzere herkese açıyoruz:
1. Her alanda topyekûn saldırılara karşı, topyekûn direnişi örgütlemeliyiz. Bugün hocası, öğrencisi, işçisi bu saldırıların kendilerine yapıldığı bilinciyle örgütlenmelidir. Bunun için referandumu da kapsayacak şekilde alan alan meclisler kurup çalışmalar yürütmeliyiz. Kendimiz kendimize sınır çizmeden, varmak istediğimiz noktaları belirleyip onları örgütlemeliyiz.
2. Eylemden vazgeçilmeden, her türlü eylem ve ajitasyon ve propaganda hattını işletmeliyiz. Burada yaratıcı, ön açıcı, örgütleyici eylem tarzları geliştirmeliyiz. Örneğin bugün boykot yaparken bir yandan tüm sınıf tahtalarına “üniversite biat etmez”i çıkmaz kalemle yazıp, ders işlemeye çalışan hocalar başta olmak üzere, öğrencilere de, bunun, atılmış hocalara saygısızlık olduğunu anlatmalıyız. Eylem bu dönem yapılamaz tartışmalarını dilimizden silmeliyiz (ki bugün tekrar her türlü eylemi görüyoruz). Biz konuyu belirleyip bunu nasıl öreceğimizi tartışmalıyız.
3. Başta yayınlarımız olmak üzere tüm ajitasyon-propaganda materyallerini aktif şekilde dağıtmalıyız. Bunu sürekli ve fikirlerimizi anlatarak yapmalıyız. Yayınlarımız ne kadar yayılırsa karanlık o kadar delinecektir.
4. Örgütlenmelerimizi yaymanın yolunu geliştirmeliyiz. Bunun için kulüp, komisyon, fanzin, komite çalışmalarını daha aktifleştirip tüm ilişkilerimizi, tüm hareketli kişileri bunların bir parçası hâline getirmeyi zorlamalıyız.
5. Refleks eylemleri hızla, bir bütün olarak tüm okullara yayarak örmeyi hedeflemeliyiz. Bu konuda hiçbir dost kurum imtina etmeden bu işlerin parçası olmalıdır. Aynı şekilde biz de imtina etmeden girişmeliyiz. Bu eylemler sesimizin gürleşmesini sağlayacaktır.
6. Her üniversite, her lise karanlığın püskürtüleceği bir yer olarak düşünülmelidir. Dolayısıyla hepsinde yer etmeli ve gerçekleri örgütlemek üzere sürekli faaliyet yürütmeliyiz.
7. Sözlü ajitasyon-propaganda, bunun başında sınıf ve kantin konuşmalarının nasıl aktifleştirilebileceği ve nasıl yayılacağına bakmalıyız. Bu konuda tüm bileşenlerin beraber hareketi sonuç verecektir.
Unutmamak gerekir üniversiteler bizimdir. Üniversiteler direnen akademisyenlerindir. Biat etmeyenindir. Çünkü bilimin, var olana bir itirazı olmak zorundadır.
Direniş ancak bizim olanın daha fazla sahiplenilmesi ve bu noktada da berraklaşmış kafalarla mümkün olacaktır. Karşı-işgal ancak böyle püskürtülecektir. o

 

Arev Bozkaya