Önceki Bölüm: VII. Uluslar ve Halklar
Kürdistan, dört parçaya bölünmüş bir uluslararası sömürgedir. Misak-ı Milli sınırları içinde bir iç sömürgedir. Kürt Kurtuluş Hareketi, Kürdistan’ın en gelişmiş bölgesinde devrimci liderliğini bulmuştur.
Bugün Kürt devrimi, ulusal kurtuluş ile toplumsal kurtuluşu, bağımsızlık ile sosyalizm savaşımını birlikte yaşıyor. Savaşımın nesnelliği ulusal kurtuluş temelinde ise de, Kürdistan devriminin öncüsü sosyal kurtuluş, sosyalizm savaşımının altını çiziyor. Elbette bu önderliğin hareket ettiği Kuzey Kürdistan’da, ağırlıklı olarak yoksul köylülüğün varlığı ve desteği, bu iki hedef arasındaki ilişkinin nesnel temelini oluşturmaktadır.
Dört ayrı parçada yer alan her işçi hareketi, eğer Kürt devriminin gelişimi ve zaferini kendi devrimlerine bağlasalar; ki çoğunlukla böyle yapıyorlar; bu durum Kürt devrimine, sosyalizm adına indirilmiş bir darbe olacaktır.
Devrimci Sosyalistler, bir yandan Kürt devriminin Anadolu devrimine olan ve bölge devrimine açılan etkisini dikkate alır ve diğer yandan ise “Kürdistan’ın kurtuluşu Türkiye devrimine bağlıdır” yollu ipotekleri reddeder. Bu anlamda tek ülke-tek devrim anlayışı köhnemiş olmanın ötesinde Kemalist bir bakıştır. Tek devrim, ancak tek ülke mantığının açık ve samimi kabullenişi veya Kürdistan devriminde yeni bir nesnelliğin oluşumu ile olanaklıdır.
Devrimci Sosyalistler, Kürt devriminin her başarısını, kendi devriminin başarısı, Anadolu işçi sınıfının zaferini yakınlaştıran bir adım olarak ele alır. Kürdistan’ı bugünden tanır. Kürt Devrimci Hareketi’ni, birlikte veya ayrı ayrı ülkeler olarak, sosyalizme yürüyüş yolunda, bölge devrimi yolunda müttefik olarak görür.
Öte yandan Kürdistan özgün bir sömürgedir. Kürdistan’da gelişmeler, bambaşka koşulları da doğurabilir. Ama programatik bir yaklaşımdan söz ederken, elbette, daha derinde var olan dinamikleri hesaba katmak gerekir.
Kürdistan devriminin bugünkü aşamasına ilişkin daha somut bir değerlendirme ise, ekte sunulmuştur (Bakınız; Ek-I).