Geçtiğimiz günlerde Erdoğan, atanmış rektör Verşan Kök’ün davetiyle ODTÜ’ye bir ziyaret gerçekleşirdi. Bu ziyaret öyle bir ziyaret ki akademik takvim değiştirildi, kantinler polis ile durduruldu, pankart açmak isteyen 4 SGDF’li öğrenci darp edilerek gözaltına alındı, konuşmanın yapılacağı Kongre ve Kültür Merkezi’nin yakınında durmak bile yasaklandı. Anımsayacaksınız ki aynı Kongre ve Kültür Merkezi, 13. Aykut Kence Evrim Konferansı için tadilat gerekçe gösterilerek öğrencilere verilmemişti.
Evet, bütün karaları, polisleri hatta tadilatları hepsi bizlere karşıdır. Hepsi korkularının dışa vurumunu ifade etmektedir. Verşan Kök korkmaktadır çünkü ODTÜ’nün rektörü değildir ve ODTÜ tarihinde kara bir leke olarak kalacaktır. Erdoğan ise bizzat bu tarihin kendisinden korkmaktadır.
Konuşmasında ODTÜ’nün kuruluş amacıyla kendi politikalarının amacının aynı olduğundan bahsetmiştir. Doğrudur, ikisinin amacı da emperyalistlerin çıkarlarına hizmet etmektedir. Ancak ODTÜ’nün bir de tarihi vardır. Bu tarih devrimci öğrencilerin tarihidir, korkularının yegane sebebidir. Komer’in yanan arabası, “Kötüler direnişe çağırıyor”, “ODTÜ ayakta”, orantısız zeka eylemleri hala akıllarındadır. Erdoğan’ın 2012’deki ziyareti ve karşılaştığı direniş hala aklındadır. Nitekim biz de bunları unutmuş değiliz.
Bekleyin, fırtına yine yakındır ve bu fırtınayı biz ilmek ilmek örmekteyiz. Tüm öğrencilere çağrımızdır: Gelin atanmış rektörlere, saray rejimine karşı üniversiteler bizimdir bizimle özgürleşecek şiarıyla devrimcilerin saflarında örgütlenin.
Selam olsun direnen ODTÜ öğrencilerine!
Selam olsun fırtınayı ören tüm devrimci öğrencilere!