“Bir tane kıçı kırık patrondan hesap sormayı beceremeyen devlet, gücünü bizde sınayacak.
Öyle mi?
Öyle mi alay komutanı?
Şimdi bize güç göstereceksiniz ha!
Ve biz de bundan korkacağız.
Vallahi de billahi de korkmuyoruz sizden…”
Bu sözler verilmeyen haklarını almak için Ankara’ya yürüyüşe geçen maden işçilerinin ağzından döküldü.
Karaman Ermenek’te bir yılı aşkın süredir maaş ve tazminatlarını alamayan Cenne ve Seba Maden Ocağı işçileri ile Manisa Soma’da 8 yıldır tazminatları ödenmeyen Uyar Madencilik işçilerinin direnişi devam ediyor.
Direne Direne Öğreneceğiz, Örgütlü Güç İle Kazanacağız!
Patronlara milyonlarca liralık vergi affını getirenler, işyerlerimizi virüsün merkezi haline getirecek şekilde hiçbir önlemi almayanlar, açlık sınırının altında asgari ücreti bize reva görenler, çocuklarımızın eğitimi için parasız tek bir adım atmayanlar, işyerlerinde işçi için alınması gerekli iş güvenliği malzemelerini yük görenler, “işten atmalar yasaklandı” diyerek günde 39 lirayı önümüze koyanlar, şimdi Maden İşçileri’nin karşısına çıkıyor.
Patronların, sermayenin ortak örgütüdür devlet. Onu biz, maaş bordrolarında, işyerinde kaybedilen uzuvlarımızda, hakkımızı aramak için sokağa çıktığımızda, sendikalaşmak istediğimizde, affedilen vergilerde, bizden çalınan hayatlarımızda görüyoruz.
Maden işçilerinin yürüyüşü 10. gününde. 10 gündür her gün, maden işçileri karşılarında devleti görüyor.
Soma Uyar Madencilik’te çalışırken 14 yıl önce iki gözünü kaybeden ve hala tazminatını alamayan maden işçisi “Azim Uyar’ın bir lafı vardı bize. Ben istemediğim müddetçe, benden para alamazsınız derdi. Buna yıllarca inanmadım. Bütün arkadaşlarımız da inanmadı. Çünkü, neden? Türkiye Cumhuriyeti’nde bir adalet vardır derdik. Ben şimdi anlıyorum, adalet de Azim Uyar, devlet de Azim Uyar. Şimdi Azim Uyar’ın sözüne inanıyor muyum? Bir nevi inanıyorum. Ama biz bir yola çıktık. Azim Uyar’ın bu sefer davasını sona erdireceğiz. Onların A planı, B planı, C planı vardı. İlk defada bizi oyuna düşürdü, ikinci defada bizi oyuna düşürdü, bu sefer düşmek yok, kazanacağız!” diyor.
Soma Uyar Madencilik’te çalışırken 14 yıl önce iki ayağını kaybeden ve hala tazminatını alamayan maden işçisi; “Yüzlerce Polis ve Jandarma’yla karşımıza dikildiler. Çevik Kuvvet mi gelecek, TOMA mı gelecek, kim gelirse gelsin, bizi öldürsünler. Benim kopan bacağım geri gelmeyecek. Ama biz hakkımızı alacağız.” diyor.
Direniş öğretiyor.
Sınıf Dayanışmasını Yükseltelim!
Evet, milyonlarca insan örgütsüzdür. Ve maalesef ki bu örgütsüzlük, kirletir. “Her koyunun kendi bacağından asılacağı” safsataları ancak örgütsüz isek anlamlı gelebilir. İki ayağını, iki gözünü madende çalışırken yitirenlerin, 13 aydır maaşını alamayanların, 14 yıldır tazminatlarını alamayanların, ciğerleri çürütülenlerin bu direnişini yaymak, büyütmek, seslerine ses katmak, insanlaştıracaktır.
Onlar, jandarmasıyla, TOMA’sıyla, Enerji Bakanı’yla, TKİ’siyle, Azim Uyar’ıyla hep beraber hareket ediyorlar.
Kazanmanın biricik yolu olarak direniş, birçok alanda büyüyor. Ve eğer bizler, olan direnişlerin ortak bir potada buluşup, daha organize, diğer sınıf katmanlarını içene alabilecek, büyüyüp yayılmasını sağlayacak bir örgütlülüğü yaratabilirsek, kazanacağız.
Bu örgütlülüğü yaratabilmek için, örgütlü güç ile kazanabilmek için, Kaldıraç’a katıl!
MADEN İŞÇİSİ YALNIZ DEĞİLDİR!
MADEN İŞÇİLERİNİN TALEPLERİ KABUL EDİLSİN!
YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI!