Böyle yaşamak istemiyoruz diyenlere

9 Nisan günü kayyum atanan Şişli Belediyesi önünde yapılan eylemde dağıtılan bildiridir.

19 Mart ile başlayan direniş hepimize nefes, hepimize umut olmuştur. Kayyumlarla, tutuklamalarla, eylem yasakları ile yönetmeye çalışan Saray Rejimine, biz buradayız, demiştir. Milyonlarca insanın iradesinin kayyum ve tutuklanmayla gasbedilmeye çalışılması bardağı taşıran son damla olmuş; İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin aştığı barikatla, yıllardır sefalete, yoksulluğa, adaletsizliğe, geleceksizliğe karşı biriken öfke sokaklara çıkmıştır.

Direniş öğretiyor!

Eyleme giden gençlere evlerde sandviç hazırlayan mahallelilerden gazdan gözü yananlara Talcid sıkanına, metrolarda hep beraber marşlar okuyanından üniversitelerde boykot için fakülte fakülte hep beraber konuşanına, direnişe kendini katan herkes daha ilk andan bir başınalığı atıp yeniden yaşamaya başladığını hissetmeye başlamıştır. Kira-fatura derdi, işsizlik korkusu, geleceksizlik kaygısı, tutuklanma tehdidi karşısında tek başına hisseden kim varsa, direnişe geçince yalnız olmadığını görmüştür; direniş öğretmektedir.

Yıllardır yapılan her eylemden korkarak saldıran Saray Rejimi, Boykot’a da böyle yaklaştı. Boykot İçişleri Bakanı’ndan RTÜK’e, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına hepsini alarma geçirdi. Oyuncular gözaltına alındılar, işlerinden çıkarıldılar, boykot “milli güvenlik sorunu” ilan edildi. Tüm bunlara rağmen esnaf kepenk kapattı, dükkânlar boşaldı, oyuncular arkadaşlarını almak için Çağlayan Adliyesi önünde toplandılar. Güç, bu ısrardadır.

Biz günlük yaşamımızda ev, araba, yat, milyarlık çantalar, mücevherler almıyoruz, ıstakozlu yemekler de yemiyoruz, bankalarda işlem görecek milyar dolarlarımız da yok. Biz, kent lokantaları önünde bekleyen emeklilerden, günde iki bardak kahvenin lüks görüldüğü öğrencilerden, kredi kartları borçlarını başka kredi kartlarıyla kapatmaya çalışanlardanız. İroniktir. Bizi yoksulluğa, açlığa mahkûm edenleri, hayat pahalılığını yaratanları boykot korkutmuştur.

Biz ne yaparsak o, ne kadar yaparsak o kadar olacak.

Bu direniş, belli ki egemenlerin erken seçim çağrıları ile durdurulmaya çalışılacaktır.

Bu ülkenin iktidarı 2015’ten bugüne tüm seçimleri kaybetmesine rağmen hile ile, atı alan Üsküdar’ı geçti, diyerek iktidarını sürdürmüş, muhalefeti ise bugüne kadar tüm bu seçimlerdeki hileleri bilmesine rağmen bu gerçeği saklamanın parçası olmuştur. İktidarıyla, muhalefetiyle Saray Rejimi şunu bilmektedir; Saray Rejimi seçimle gelmemiştir, seçimle de gitmeyecektir. Son söz sokakta söylenecektir.

Direniş bize gücümüzü göstermiştir. Sadece seçimlerle geleceğimize sahip çıkamayacağımızı anlatmıştır. Yıllardır adaletsizlik, geleceksizlik, yoksulluk içinde yaşatılan bizlerin bizim olanı almak için mücadeleyi büyütmeye, örgütlenmeye ihtiyacımız var. Saray’ın durmadan devam ettiği yolu bozmak için sürekli ve ısrarlı bir mücadeleye ihtiyacımız var. Geleceğimiz bizim ellerimizdedir.

Artık sokaklara çıkanların kafasında duran; “Düne dönmeyeceğiz, yarını kazanacağız, bugün ne yapacağız?” sorusuna cevap nettir: Biz ne yaparsak o olacak.

Sırada: Genel grev genel direniş!

Direnişin talepleri bellidir:

Direnişin tutukluları serbest bırakılmalıdır.

Belediyelere ve üniversitelere atanan tüm kayyumlar geri çekilmelidir.

Direnişe saldıranlar ve saldırı emri verenler yargılanmalıdır.

Biz hep birlikte Genel Grev dediğimizde, kayyumları göndermek de tutsaklarımızı cezaevinden çıkarmak da dahası da mümkündür. Elimizdeki en büyük güç de budur. Çünkü biz, bir günlük boykotta tüketmediğimiz ne varsa hattâ tüketemediğimiz de ne varsa, vapurlardan polisin sıktığı gaza, elektrik direklerinden TOMA’ya hepsini üretenleriz.

Nasıl ki öğrenciler kendi aralarında konuşup boykot çağrısı yapabiliyorlarsa bu direnişten yana olan yılların mücadele deneyimi olan sendikalar da genel grev için çağrı yapabilmelidir. Yoksa Espressolab’ten bir farkları kalmayacaktır. Çünkü meydanları dolduran milyonların genel greve karar vermesi, bu fikri iş yerlerinde yayması ve bir gün belirlemesi yeterlidir. Akşamları zaten doldurduğumuz sokakları, işyerlerimizden, okullarımızdan çıkıp hayatı durdurarak doldurmamız, bu sadelik yeterlidir.

Direniş yol açmaktadır, kazanmak için taleplerimiz etrafında örgütlenmek, özgür yarınları yakınlaştıracaktır.

KALDIRAÇ HAREKETİ
9 Nisan 2025

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz