DİSK; “Kıdem tazminatıma dokunma” kampanyası başlattı

Başta ‘İşsizlik sigortası fonu’ olmak üzere, ‘taşeron çalışma’, özel istihdam büroları’ ve bir dizi esnek çalışmayı içeren gündemdeki torba yasanın kölelik dayatması olduğunu belirten DİSK, bu saldırılara karşı mücadeleyi yükseltmek için, “Emeğin Hakları İçin Yürüyoruz!” kampanyası düzenlediklerini

duyurdu.

Kampanya kapsamında, “Kıdem Tazminatlarımız İş Güvencemizdir, Dokunma!” sloganıyla bir imza kampanyası başlatan DİSK, ilk standını 18 Ocak’ta Şişli meydanında açtı. İmza standı, DİSK’e bağlı sendika yöneticileri ve Şişli Belediyesi işçilerinin katılımıyla açıldı. “Tazminata Kalkan Eller Kırılsın”, “Ölmek Var Dönmek Yok, Tazminatı Vermek Yok!” sloganları eşliğinde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

DİSK Genel Başkanı Kani Beko okuduğu basın açıklaması şöyle:

KIDEM TAZMİNATLARIMIZ İŞ GÜVENCEMİZDİR,DOKUNMA!

KÖLELİĞE KARŞI #DİRENİŞÇİ

AKP hükümeti, tüm emekçileri güvencesiz ve kuralsız çalıştırmak istiyor!

Taşeron işçilerine verdiği sözlerini tutmuyor, hukuksuzlukta ısrar ediyor!

Özel istihdam bürolarıyla işçi simsarlığını teşvik ediyor!

Emekçilere kölelik dayatıyor!

Ve son olarak da kıdem tazminatını kaldırarak iş güvencemizi yok ediyor!

Hükümetin 2016 eylem planında yer alan düzenlemenin amacı, patronların işçileri işten çıkartma maliyetlerini düşürmektir.

Kıdem tazminatlarımız, yani ücretimizin ödemesi sonraya bırakılmış kısmı sermaye için “yük” olarak görülmektedir.

“İşçilerin çoğunluğu kıdem tazminatı alamıyor” bilgisi de doğru değildir. İşçiler dava açmaları halinde çoğunlukla tazminatlarını almaktadır. İşverenlerin hukuksuzluğunu önlemek yerine, kıdem tazminatı fiilen kaldırılarak hukuksuzluğa hukuk üretilmek istenmektedir.

Yapılmak istenen değişiklik ile amaçlanan herkesin kıdem tazminatı alması değildir. Gerçek amaçları şunlardır:

1)İşten atmak ya da çıkartmak kolaylaşacak

Kıdem tazminatı fona/sandığa devredildiğinde, işveren işçi çıkardığında toplu bir ödeme yapmak zorunda kalmayacak. Böylece işten çıkarmalar kolaylaşacaktır. Tüm işçiler “gündelikçi” gibi çalışacak, sendikalaşma imkânsız olacak; işçilere sürekli giriş-çıkış yapılabilecek.

2) Kıdem tazminatı almak hayal olacak

Mevcut koşullarda kıdem tazminatından sadece işten atıldığımızda değil birçok durumda faydalanabiliyoruz.

İşveren hakkımızı yediğinde, askerlik hizmeti dolayısıyla, kadınlar evlendiklerinde, 15 yıl sigortalılık süresini ve 3 bin 600 gün prim ödeme süresini doldurduysak, emeklilik halinde kendi isteğimizle işten ayrıldıysak kıdem tazminatına hak kazanıyorduk. Ayrıca kayıtdışı çalıştırılmamız halinde veya

tazminat ödememek için işe giriş çıkış yaptırıldığında dava yolu ile kıdem tazminatını alma şansımız vardı.

Fon/sandık sisteminde bu yararlanma koşulları ortadan kalkacak. Ödeme emekli olduğumuzda ya da 10 yıl gibi bir kıdemde ev alma gibi şartlara bağlı olarak yapılacak.

3) Kıdem tazminatının sadece adı kalacak

Kıdem tazminatı işverenin sorumluluğunda olan bir meseledir, esas olarak işçi ile işveren arasındaki ilişkinin sonra ermesiyle ilgilidir. Böyle olmaktan çıktığında, adı “emeklilik fonu”, “emeklilik sandığı” olur ama “kıdem tazminatı” olmaz. “Paralel” bir emeklilik sistemi kıdem tazminatı yerine ikame

edilemez. Çünkü iş güvencesi sağlamaz!

4) Fon demek yağma demek

Zorunlu Tasarrufu Teşvik Fonu, Konut Edindirme Yardımı Hesapları, İşsizlik Fonu… Bu fonların hepsi siyasal iktidarlar tarafından yağmalanmıştır ve yağmalanmaktadır. Türkiye’de milyonlarca işsiz açlıkla mücadele ederken İşsizlik Fonu’ndan patronlara 50 milyon liraya yakın kaynak aktarılmıştır.

5) Çocuklarımızın hakları gasp edilecek

Kimi yetkililer “kazanılmış haklara dokunulmayacak” diyor. Yani kıdem tazminatının bundan sonar işe girenler için ortadan kaldırılacağını söylüyor.

Peki, bu doğru olsa bile yeni işçiler uzaydan mı gelecek? Onlar bizim çocuklarımız olacak. Bizden önceki kuşakların bedeller ödeyerek kazandıkları haklar, çocuklarımız için bize emanettir. Çocuklarımızı günübirlik, amele pazarı usulü çalıştırmak isteyenlere geçit vermeyeceğiz!

Tüm işçilerin kıdem tazminatı alması için ne yapmalı?

Eğer amaç “kıdem tazminatı alamayan işçilerin alabilmesi” ise modelin değiştirilmesi ve “fon”/“sandık” kurulması gibi karmaşık yollara girmeye gerek yoktur. Yapılması gereken basittir.

Mevcut yasaya (1475 sayılı yasanın yürürlükteki 14. Maddesi) bir cümle koyarak, bir yılın altında çalışanlara da kıdem tazminatı ödenmesi sağlanmalıdır.

İflas nedeniyle ödenmeyen kıdem tazminatını devletin ödemesi ve işverenden haciz yoluyla tahsili sağlanmalıdır.

İflas halinde bankaların, devletin değil işçilerin alacaklarının ödenmesi öncelikli ve imtiyazlı hale getirilmesi gerekmektedir.

Kıdem tazminatı ödemeyen işverenlere ağır yaptırımlar getirilmelidir.

12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan “kıdem tazminatı tavanı” kaldırılmalıdır.

Sendikal barajlar, örgütlenmenin ve grev hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Örgütlü işçinin kıdem tazminatını gasp etmek mümkün olmayacaktır.

DİSK’in bu somut önerilerini görmezden gelenler, kıdem tazminatını ortadan kaldırmak için elinden geleni ardına koymuyor.

Biz buradan bir kere daha ilan ediyoruz: Kıdem tazminatlarımızı leş kargalarına yedirmemek için mücadelemize devam edeceğiz.

Esnek güvencesiz çalışmanın yaygınlaşmasına karşı, Taşeron köleliğine karşı, Özel istihdam büroları ile oluşturulmak istenen köle pazarlarına karşı, Kıdem tazminatının fona devir adı altında gasp edilmesine karşı, Tüm emekçileri, emek dostlarını, emekten, demokrasiden, özgürlüklerden yana olan tüm güçleri ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine, ülkemizin geleceğine sahip çıkmak için mücadele etmek, ahlaki, sınıfsal ve siyasal bir görevdir.

Emek, hak ve demokrasi mücadelesi verenler er ya da geç hep kazanmıştır!

Biz de kazanacağız!

 

İşçi Gazetesi / 19 Ocak 2016