“Farklı yüzlerle aynı sistemi istemiyoruz. Farklı bir sistem istiyoruz.” – Kenya Ulusal Öğrenciler Kurultayı ile röportaj

Bu röportaj Kenya’daki bir öğrenci hareketi olan National Students’s Caucus’dan (Ulusal Öğrenciler Kurultayı) Jared Oyie ile yapılmıştır.

Kaldıraç International: Konuşmamıza koalisyonunuzla gerçekleştireceğiniz protesto ile başlayalım. Bu protestonun ana hedefi nedir? Protestoda yaklaşık 50 siyasi örgüt olduğunu söylediniz. Bu protestonun ana sloganı ve ana siyasi amacı nedir?

Ulusal Öğrenciler Kurultayı: Ana sloganımız Tunakata. Tunakata, reddediyoruz, kabul etmiyoruz anlamına geliyor. Yani Amerikan kuklası Ruto ile aynı fikirde değiliz. Kabineyi kovduktan sonraki yeni atamaları da kabul etmiyoruz. Ruto’nun kendisine Tunakata! Ruto’nun kendisinin ve merkez hükümetinin defolmasını istiyoruz. Yeni bir hükümet sistemi istiyoruz. Tunakata, sokaktaki vahşi saldırıları reddediyoruz, iki aydır sokaklardayız.

Yaklaşık bir haftadır sokaklarda değildik, bir ara vermiştik. Ruto’ya verdiğimiz bu süre zarfında adam, beyefendi, hiçbir şey yapmadı. İşte bu yüzden ona Tunakata, gitmesini söylüyoruz. Muhalefeti hükümete katılmaya davet ettiğinde, ideolojileri veya geniş kapsamlı hükümeti konusunda onunla aynı fikirde değiliz ya da reddediyoruz.

Ruto’nun iktidara geldiğinde planı yoktu. Kumar oynuyordu. Son iki yıldır kumar oynuyor, hiçbir şey göremiyoruz.

Ondan ve hükümetinden elle tutulur bir şey göremiyoruz. Biz Kenyalılar bunu gururla söyleyebiliriz. Bizim için yapmayı planladığı şey, bütçe olmadan, istişare olmadan, teknokratlar olmadan, uzmanlar olmadan bize vaatler vermeye devam etmek. Dolayısıyla ana sloganımız “reddediyoruz, kabul etmiyoruz.”

Dünyanın dört bir yanında pek çok kişi mücadelelerinizle ilgileniyor ve sizinle dayanışmak, mesajınızı, ruhunuzu kendi coğrafyalarına iletmek istiyor. Okuyucularımıza örgütünüzü ve tarihini tanıtabilir misiniz? Kenya’daki öğrenci hareketinin şu anki durumunu genel olarak anlatabilir misiniz?

Öncelikle, Ulusal Öğrenciler Kurultayı ileri sol bir öğrenci örgütüdür ve kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütüdür. Örgüt, Kenya hükümetinin hibrit bir hükümet sistemi uygulamaya çalıştığı ve üniversitelerimizi bu hükümetin laboratuvarı olarak kullanmak istediği 2018 yılında kuruldu. Bu hükümet sistemi şimdi liderlerimizin seçiminde, hükümet çapında uygulamaya konuldu. Üniversiteye Amerikan delege yönetim sistemini getiriyorlardı. Bunu üniversitelere getirdiler ve Öğrenci Kurultayı olarak bu sistemin yürürlükten kaldırılması için Parlamento’da dilekçe verdiğimiz bir yasa tasarısı da var. Ancak bugüne kadar yasama organlarımız bu tasarı üzerinde harekete geçme ve onu yürürlükten kaldırma konusunda çok isteksiz davrandılar.

Bu yasa tasarısını getirdiklerinde, bu durum üniversite siyasetinin ve liderliğinin momentumunu öldürdü. Getirilen değişiklikle, üniversite ve kolej yönetimi, manipüle edebilecekleri öğrenci liderlerini, öğrenciler adına konuşamayan öğrenci liderlerini seçme ve belirleme konusunda üstünlük elde ettiler. Getirilen öğrenci liderleri harçlara gelen zamları bile dile getiremiyorlar. Bugün, Öğrenci Kurultayı olarak bizi protestolara katılmaya iten şeylerden biri de bu. Okul ücreti çok yüksek ve bazı yoldaşlar, öğrenciler intihar ediyor, bazıları eğitimlerini donduruyor, bazıları okulu bırakıyor, bazıları uyuşturucu bağımlısı oluyor çünkü ücretleri karşılayamıyorlar, yemek yiyemiyorlar, düzgün yaşayamıyorlar, giyinemiyorlar. Yani sokakta olmamızın nedenlerinden biri de bu.

Dolayısıyla yasa tasarısı, öğrenci liderliğinin başına geçmeleri için popüler olmayan öğrencileri öğrenci lideri olarak seçme konusunda yönetime üstünlük sağladı. Bu öğrenci liderliğini öldürüyor. İlk nokta bu.

İkincisi ise -sanırım ayrıntılı olarak ele almaya karar verdiğimiz iki alan bunlar- harç ücretlerinin artırılması. Artan eğitim maliyeti. Ticarîleşme diyoruz, eğitimimiz ticarîleşti. Uygun fiyatlı değil. Ticarîleştirildi. Bir iş bu. İş dünyasındalar. Hükümet iş dünyasında. Ücretler, ana paydaşlara, öğrencilere ve velilerine danışılmadan arttırıldı. İşte bu yüzden bugün size söyleyebilirim ki, bazı öğrenciler üniversiteye gitmek yerine meslekî eğitim enstitülerine gitmeyi tercih ediyorlar çünkü ücretler çok yüksek.

Biz öğrenci liderleri olarak, sanırım size geçen gün de söyledim, kitlesel bir kampanya yürütüyoruz. Kitlesel bir kampanya düzenliyoruz ve bunu üniversitelerimizde yapıyoruz, öğrencilere harçların düşmesi gerektiğini söylüyoruz. Harçların düşmesini istiyoruz. Uygun fiyatlı eğitim istiyoruz. Eğitim eşitlik sağlar. Eğitim sistemini ticarîleştirmek veya şirketleştirmek, bir ulusu öldürmenin bir yoludur. Bir ulusu öldürmek için eğitim sistemini öldürün.

Bay Ruto, yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle Tarım Bakanlığından kovulduktan sonra 2009 yılında Yüksek Eğitim Bakanı oldu. İşte sorun burada başladı, çünkü eğitim bakanı iken eğitim sektörünü mahvetmeye başladı. Aslında size Kenya’daki prestijli üniversitelerden birinin Nairobi Üniversitesi olduğunu söyleyebilirim. Burayı siyasi bir merkez hâline getirmek için VC’nin (Rektör Yardımcısı) siyasi hizalanma ve bağlılıkla kabile çizgisinde seçilmesini sağladılar. Sadece Nairobi Üniversitesi değil, Kenya’daki pek çok üniversitede rektörler siyasi eğilimlerine göre atanmaktadır.

Biz aynı zamanda üniversite rektörlerimizin ve rektör yardımcılarımızın siyasi müdahalelerden bağımsız olmalarını istiyoruz.

Son protestolar ve malî yasadan biraz bahsedebilir misiniz? Devletin tepkisi, attığı adımlar ve verdiği tavizler nasıl oldu? Şu anda neler oluyor, protestoları bu kadar yaygınlaştıran neydi ve gelecekte neler olacağını öngörüyorsunuz?

Öncelikle, malî tasarı yalnızca bir tetikleyici. Uzun süredir aç olan Kenyalıları tetikleyen bir unsur olduğunu düşünüyorum. Açlık çok yaygın. Malî tasarı sadece bir tetikleyiciydi.

Hiç ele alınmamış bir dizi sorunumuz vardı ve bunlardan biri de şu anki tartışmaların merkezinde yer alan kötü yönetim, yolsuzluk ve beceriksizlik. Genel olarak sokaktaki durumdan, elde ettiğimiz kazanımlardan, çıkardığımız derslerden ve hatta sokağın kendisinin nasıl hata yaptığından ve bu yüzden çekilip kendimizi düzgün bir şekilde yeniden organize etmek zorunda kaldığımızdan bahsetmek istiyorum.

İlk olarak, yola çıktığımızda oldukça yerinde bir online sansasyonumuz vardı, oldukça organik şekilde online bir bilinçlenme ve eğitim gerçekleşti. Hiç kimse tarafından yönlendirilmedi. STK’lar veya hiçbir sivil toplum kuruluşu tarafından yönlendirilmiyordu. Devletten veya muhalefet partilerinden de kimse yönlendirmiyordu. Yani bu eğitimin merkezinde yer alan Kenya’nın gençlerinden, insanlarından ortaya çıkan organik bir şeydi. Tik Tok ve Twitter’da yer aldı ve hâlâ da bu ikisinden besleniyor, ayrıca Instagram ve Facebook da var ama bu ikisi çok kritik roller üstlendi; Tik Tok ve Twitter.

Hükümet gafil avlandı çünkü biz gençlerin sokakta önemli bir eylem yapmadan sadece internet üzerinden atıp tutabileceğimizi düşünüyorlardı. Bu yüzden herhangi bir önlem alma ve bize karşı koymayı planlama konusunda çok isteksiz davrandılar. Greve başladığımızda halk yanlısıydık, sadece halk için.

Başarısız olduğumuz birkaç alan olduğunu düşünüyorum. Devletin içimize sızmak ve ajanlar yerleştirmek, bize bizim gibi olduklarını empoze etmek için çok uğraşmasından da üzüntü duyuyoruz. İçimize sızmaya ve aynı zamanda bize karşı koymaya, ilerlememizi engellemeye çalıştılar.

Çok açık bir şekilde ifade etmek gerekirse; devlet bizi sabote etmek için üç aşama denedi. Üç değil, dört. İlk aşama, Kenya’da 42’den fazla kabile var. Bu yüzden kabile kartını devreye soktular, siz bu kabiledensiniz, biz bu kabiledeniz, şimdi bu kabilenin savaşma zamanı, bu kabilenin değil. Bu başarısız oldu.

Dini öne sürdüler. Devlete karşı gelenlerin İlluminati tarafından finanse edildiğini söylediler. Bu da başarısız oldu, amaç Hıristiyanları ya da Hıristiyan kökenli çocukların geri çekilmesini sağlamaktı. Bu da başarısız oldu. Sonra başka bir söylem geldi ve Rusya’dan finanse edildiğimizi söylendi. Bu da başarısız oldu. Ayrıca bazı STK’lar tarafından finanse edildiğimize dair başka bir söylemi de gündeme getirdiler, Ford Vakfı tarafından. Bu da başarısız oldu.

Yani tüm bu rivayetler başarısız oldu ve ardından eski başkanın bölgesiyle ilgili son bir rivayet gündeme getirdiler. Biz oraya Kenya Dağı bölgesi diyoruz. Güya eski başkan Kenyatta ve yandaşları, Ruto’yu görevden almamız ve başkan yardımcısı Gachagua’ya başkan olma şansı vermemiz için bizi finanse ediyorlardı. Elbette bazılarımız, başkan yardımcısı da dâhil olmak üzere tüm Ruto hükümetinin, Gachagua dâhil, toplanıp gitmesinden bahsediyor. Dolayısıyla biz hâlâ ikisini de desteklemiyoruz.

Sonuçta hükümetin, devletin tüm söylemleri başarısız oldu. Tüm söylemler başarısız olduktan sonra kaçırma, öldürme ve tehdit yöntemlerine başvurdular. Ve bu da başarısız oldu. Başarısız olmaya devam ediyorlar. Denemeye devam ediyorlar. Dün farklı bölgelerde halk meclislerimiz vardı ve sanırım bundan daha sonra bahsedeceğim. Bize saldırdılar. Dün bazı yoldaşlarımızı kaçırdılar. Bizler halk meclisleriyiz. Bu da başarısız oldu. Bugün biz konuşurken, hükümet panik modunda. Yani hükümetin denediği genel hatlarıyla bunlar.

Ayrıca dayatmaya çalıştıkları başka bir şey. Ruto, yeni kabineyi getireceğini söyleyerek, gençlerin psikolojisiyle oynadı. Eski kabine 21 kişiydi. Bazılarımız Ruto’ya diyor ki, bu sayıyı azaltın. Çok büyük. Kabinedeki 21 bakan ne yapıyor? Ruto ne yaptı peki? Onları kovdu. İki hafta sonra da kovulanların yarısını işe aldı. Onları beceriksiz oldukları gerekçesiyle kovdu. İki hafta sonra, şimdi tekrar yetkin mi oldular?

Bugün hâlâ malî yasa tasarısını konuşuyoruz. Bunlar hâlâ bize vergi yüklemek için getirilen tasarılar. Malî yasa tasarısı kapatıldı ama aynı yasa tasarılarını arka kapıdan gizlice meclise sokuyor. Tasarıyı meclise gizlice sokuyor. Parlamentoyu kontrol ediyor. Bu adam parlamentoyu satın aldı. Milletvekilleri iki milyon Kenya Şilini karşılığında satın alınıyor. Onlardan, devletten tek umudumuz mahkemelerde; yargı biraz daha bağımsız olmaya çalışıyor. Yani, yasa tasarısını arka kapıdan yeniden parlamentoya sokuyor.

Parlamentoya 25 Temmuz’da gittiğimizde bu bizim için büyük bir başarıydı. Bu başarıya rağmen eve geri dönmemeliydik. Eve dönmek bir hataydı. Ve bundan ders çıkardık. Hata, Parlamentoya ulaştıktan sonra eve geri dönmemizdi. Ne yapıp edip, onu yıkmalıydık. Parlamentoyu yıkmalıydık. Bu bir hataydı.

Ertesi gün geri dönmek bir hataydı çünkü Ruto’ya kendisini ve cephaneliğini yeniden organize etmesi için zaman vermiştik. Parlamentoya ulaştık ama yapmak istediğimizi yapamadık. Burkina Faso usulü yapmak istemiştik. Yıkalım, yenisini kuralım, yeniden başlayalım. Ve aynı gün devlet binasına gitmeliydik.

Yani bu bir hataydı, çünkü bugün yarın eyalet meclisine gideceğimizi söylüyoruz. Ayın 25’inde devlet binasına gidecektik. Bence bu yaptığımız bir hataydı çünkü ayrıldık, iptal ettik, devrimi yarıda bıraktık, bu talihsiz bir durumdu çünkü işi tamamladığımızı hissettik. Hâlbuki işi yarıda bırakmıştık. Ruto’ya, saldırmak için kendini yeniden organize edebileceği bir alan verdik. Şimdi top tekrar bize döndü. Bu yüzden geri çekilmek, yeniden örgütlenmek, yeniden strateji belirlemek ve sonra saldırmak zorunda kaldık.

Bunlar hata yaptığımızı öğrendiğimiz şeylerden bazıları. İşi tamamen bitiremedik. O zaman bitirecektik, şimdi bitirmek çok zor. Yeniden örgütleniyoruz, yeniden strateji belirliyoruz, içimize derinlemesine sızdılar, artık kimin kim olduğunu bilmiyoruz. Yanınızdaki yoldaşınıza bile tam olarak güvenemiyorsunuz çünkü bilmiyorsunuz. İşte bu durumdayız. Ama biz diyoruz ki mücadele devam etmeli.

Meclise gittikten sonra eve dönmemeniz gerektiğini söylediniz. Bu hataya yol açan dinamikler nelerdi? İrade eksikliği mi yoksa planlama eksikliği mi vardı? İşin yarım kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kitleler hazır olmadığı için mi yoksa önderlik hazır olmadığı için mi bu yaşandı?

Evet, eylemlerimizi, kitlesel ayaklanmayı, sokaktaki eylem günlerini takip ettiğinizde, insanlar partisizdi, lidersizdi, kabilesizdi, korkusuzdu. Ama iki alanda da başarısızız. Liderler olmadan başarılı bir devrim yapamayız.

Başarısız olduk çünkü sokağa çıktığımız andan itibaren lidersiz ve partisiz olduğumuzu biliyorduk. Liderlik olmadan başarılı bir devrim yapamazdık. Bu yüzden bazı internet fenomenleri eve gitme zamanı diye tweet attılar. Devlet gençlere olağanüstü hâl ilan edileceği korkusunu yaydı. Bu gündeme geldiğinde, ki bu yine bir yalandı -Kongre olağanüstü hâl varmış gibi davrandığında bize yalan söylüyorlardı- bazıları artık çekilip eve gitmenin zamanı olduğunu söyledi. Ve o zaman eylemlere, bundan sonra ne yapılacağına dair yön verecek yeterli bir liderlik yoktu. İşte bu nedenle bugün 48 ilerici güçle birlikte bir lider, yapılandırılmış bir devrim sunmak üzere yeniden bir araya geldik.

Burada bir aktivist var. Aktivistlerden biri, şu anda liderliğe getirmeye çalıştığımız organizasyonumuzun bir parçası. Devletin olağanüstü hâl ilan edeceğine dair bir tweet attı. Tabii ki istediler ama ordu bunu reddetti çünkü o zaman bunu yapmak anayasal değildi. Bu yüzden tweet attığında bazı yoldaşlar olağanüstü hâlin bizim için tehlikeli olduğu, vahşi bir müdahaleyle karşılaşacakları, vurulacakları, öldürülecekleri ve benzeri korkulara kapıldılar.

Bu yüzden bazıları sokaktan çekildi ve evlerine gitti. Ve yoldaşlar parlamentoya ulaştıktan sonra bir sonraki eylem konusunda yön verecek bir liderliğe sahip değildi. Parlamentoda ne yapacağız? Parlamentoya girdikten sonra, parlamentoda ne yapmamız gerekiyor, sonra ne yapacağız? Bundan sonra ne yapacağız? Yani bir boşluk vardı. Lidersizdi. İşte bu noktada biz de başarısız olduk.

Tüm bunlar olurken Komünist Parti, Ulusal Öğrenciler Kurultayı, devrimde liderlerin olması gerektiği görüşünü destekliyorlardı. Sizce o dönemde partinin liderlik edebileceği geniş bir koalisyon yok muydu? Şimdi gerçekleştirmeye çalıştığınız şey bu mu? Partinin o andaki çizgisi neydi? Liderlik etmeye ya da lider olmaya çalışıyordu ama yeterince insana ulaşamadı mı? Artık daha net bir vizyona sahip olduğunuza göre stratejinizi nasıl değiştirirsiniz?

Yoldaş kardeşim ve diğer yoldaşlar, ileriye giden yolu tartışmak ve kendimizi bu kitlesel ayaklanmaya liderlik etmek için sunmak ve neyin, ne zaman ve nasıl yapılacağı konusunda yönlendirme merkezinde olmak için 30’dan fazla halk toplantısı yaptık. Ve biz sokağa çıktığımızda, sanırım biz sokağa çıkmadan önce de Kenya Komünist Partisi ve diğer ilerici örgütler örgütlenmede, kitleleri sokağa çıkmaları için harekete geçirmede ön plandaydı.

Ancak o zamanlar liderlik için kendilerini öne sürmediler, çünkü sokağa çıkanların bir kısmı, Kenya Komünist Partisi’nin ya da bu ülkedeki diğer ilerici kanatların farkında değillerdi, bir parçası değillerdi. İşte sebeplerden biri de bu.

Liderlik için, şehirden, devrimci olan ancak herhangi bir ilerici örgüte bağlı olmayanları da belirledik. Dolayısıyla Kenya Komünist Parti’si olsun, sosyal adalet merkezleri olsun, Ulusal Öğrenciler Kurultayı olsun, bu kişilerin de hareketin bir parçası olmalarına ihtiyacımız var. Sokaktaki en iyileri seçmeye ve aynı zamanda kitlelerin içine sızmaya çalıştık. Yapabileceğimizi, onlara yön verebileceğimizi bilmelerini sağladık. Kenya’daki ana medya kanallarımızda da basın açıklamamızı paylaşıyoruz.

Şu anda direnişte, öğrenciler, işçiler, belki meslek örgütleri, doktorlar, sağlık çalışanları, diğer koalisyonlar, çiftçiler, kadın örgütleri gibi farklı gruplar ve bunlar arasındaki dinamikler nelerdir?

Bu koalisyonda sadece ilerici güçler yer almıyor, artık meslek örgütlerini bile bir araya getiren bir koalisyonumuz var. KHD’miz var, Kenya Hukuk Derneği. Öğretmenler örgütümüz var. Genç mühendisler var, çiftçiler var. Aslında parlamentoda GDO’lu tohumların bize dayatılmasıyla ilgili bizim ön planda olduğumuz ve çiftçilerin de desteklediği bir yasa tasarısı var. Çiftliklerimizdeki üretimin merkezinde GDO’lu tohumların değil, yerel Afrika tohumlarının yer almasını istiyoruz. Yani çiftçiler bile bizimle birlikte. Ayrıca meslek örgütümüz de var, grevde olan hemşireler ve doktorlar da var. Onlar da bizimle birlikte. Ayrıca iş dünyası örgütleri de bizimle. Onlar da bizimle. Yani 48’i geniş koalisyon yapan şey bu.

İlerici güçlerle de bir ittifakımız var: PASA, İlerici İttifak. Yani biz, Öğrenci Kurultayı, CPK, RSL (Devrimci Sosyalist Birlik), Tüm Afrika Halkları Partisi, Değişim Koalisyonu. Yani iki kadememiz var. Bir ittifakımız var ve bir de koalisyonumuz var.

Son 10 yıldır Lübnan’da, Sri Lanka’da, şimdi de Bangladeş’te farklı protestolar ve ayaklanmalar görüyoruz, bu da hükümetlerin ya da bazen başkanların değişmesine neden oluyor. Ama sonuçta aynı sistem farklı bir aşamayla devam ediyor, aynı kapitalist sistem devam ediyor. Hükümetin tamamının toparlanıp gitmesini istediğinizi de söylediniz. Bunun olasılığını nasıl görüyorsunuz? Ne tür bir değişimi destekliyorsunuz, daha sistemik bir değişimi mi destekliyorsunuz?

Kenya’nın biraz karmaşık ve ilginç bir ülke olduğu konusunda çok açık olmam gerektiğini düşünüyorum. Kenya, Afrika’da emperyalistlerin dayanağı olan dört ülke arasında yer alıyor: Güney Afrika, Kenya, Mısır ve Nijerya. Dolayısıyla Kenya, emperyalistlerin ve onların sempatizanlarının giriş kapısı olduğu için çok ilginç çünkü bu ülkede çok büyük çıkarları var. Kongo madenlerini elde edebilmelerinin tek yolu bu. Kenya olmadan Kongo madenlerine ulaşamazlar. Uganda’ya erişebilmelerinin, Sudan’a erişebilmelerinin tek yolu bu.

Gördüğünüz gibi, Kenya istikrarsızlaşırsa, emperyalistler, yeni sömürgeciler sarsılır. Çünkü onlar için Etiyopya’yı, Somali’yi sarsmak, Doğu ve Orta Afrika’nın bazı bölgelerinde bu istikrarsızlık, bunun sonu Kenya’dır. Kenya’daki ileri sol örgütlerin her zaman bastırılmış olmasının nedeni budur.

İşte bu yüzden, daha önce Rusya’yı finansmanımızın bir parçası olarak gösterdiklerini söyledim. Hayır! Bizde bu yok. Size söyleyeyim, eğer bu fonlara sahip olabilseydik, Kenya’da harikalar yaratabilirdik, inanılmaz bir iş çıkarabilirdik. Eğer Rusya bize sponsor olup destek olsaydı, her şey çok daha farklı olabilirdi.

Bu yüzden Doğulu güçlerin adını bu işe karıştırmaya çalışıyorlar, onlar bu işin bir parçasıymış gibi. Ama bir daha eskisi gibi olmayacağı konusunda çok iyimseriz. Ve merkezin artık dayanamayacağını söylüyoruz. Onlar da bunu biliyor. Kitleler uyandı, kitleler kendi bağımsız eğitimlerini yapıyorlar ve ülkelerini geri istiyorlar.

Farklı yüzlerle aynı sistemi istemiyoruz. Farklı bir sistem istiyoruz. Onu tamamen çökertmek istiyoruz. Bence bu sistemi çökertmenin son aşamasındayız. Kenya’da korkunun yok olduğunu söylüyoruz. Biz korkusuzuz. İki ya da üçümüzü öldürseler bile hepimizi öldüremezler. Bu yüzden yürüyoruz, yarın kazanamasak bile yürümeye devam edeceğiz. Yakın zamanda pes etmeyeceğiz.

Bu yeni sistem, sizce nasıl?

Bugün size söyleyeceğim, bu sorduğunuz en zor sorulardan biri. Bugün siyasi elitler kendilerini geri çağırdılar. Onlar bir taraftalar. Kenya’daki siyasi gelişmeleri çok yakından takip ediyorsanız, muhalefet ve hükümet tek bir oluşumdur.

Yapmaya çalıştığımız şey ya da onu nasıl ezebileceğimiz bir anda olmayabilir, belki parça parça olabilir. İşi bitirmenin ne zaman ya da ne kadar süreceğini bilemeyebiliriz. Biz Kenya halkı olarak düşmanımızı tanıyoruz. Bize havlayan köpeğin kim olduğunu ve sahibini biliyoruz. Toplumsal eğitim alıyoruz. Bence bu ilk anahtar şey. Kitlelerin düşmanın kim olduğunu ve onunla nasıl yüzleşeceklerini bilmelerini sağlamak.

Ve kitleler bu gerçeğe uyandılar. Amerika’nın düşman olduğunu ve kuklalarının da düşman olduğunu biliyorlar. Kenyalılara kimin düşman olduğunu biliyorlar. IMF’nin, Dünya Bankası’nın, Amerikalıların kuklalarının Kenya’nın düşmanları olduğunu biliyorlar. Bu nedenle biz Kenya halkı olarak, 2027’deki adaylık için, yani 3 yıl sonra, bizden kimin aday olması gerektiğini ya da Amerika’nın kukla çevresinden, yıllarca çevirip önümüze getirdikleri adayın kim olacağı konusunda aramızda samimi tartışmalar gerçekleştiriyoruz.

Bence işin en önemli kısmı, bugün halkımızın, Kenya halkının bu işi kendi ellerine almış olmasıdır. Kimse onları itmiyor. Kimse onları zorlamıyor. Bunu nasıl yapabileceğimizi öğrenmek için geliyorlar. Yani düşmanı ezmek bir yıllık bir şey olmayacak. Belki iki yıl, belki 10 yıl, biz çok ilerici ve çok iyimseriz, ama bu yavaş yavaş yapılacak.

Ve bunun en iyi yanı, en güzel yanı, kitleleri düşmanın kim olduğunu bilmeleri için uyandırıyor olmamız. Ayrıca onların gelip bizim için ülkemizdeki liderleri seçmelerini istemediğimizi bilmelerini sağlıyoruz. Biz kendi liderlerimize sahip olmak istiyoruz. Peki kendi liderlerimizi seçtikten sonra, eğer başarısız bir isyan yaşarsak, o zaman ne yapacağız? Bunu sandık yoluyla yapacağız, doğru bir şekilde.

Bu seçim kısmı, bugün Kenya halkı olarak kendi aramızda samimi bir konuşma yaptığımızı söylediğim alan. Eğer yarın ya da önümüzdeki günlerde kitlesel ayaklanmaya devam ederken sonuca doğru bir şekilde ulaşamazsak, o zaman üç yıl sonraki seçimlerde bunu doğru bir şekilde yapacağız. Amerikalılar ve yandaşları tarafından bize dayatılmayan kendi adayımızı çıkaracağız.

Rusya ve Çin’in bölgenize ilgisi hakkında bir bütün olarak ne düşünüyorsunuz? Burkina Faso’dan da bahsettiniz, Çin ve Rusya’nın bölgede daha fazla ilişki geliştirmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu iyi bir şey mi?

Biz organizasyon olarak ilerici güçlerden ortaklık ve destek arıyoruz. Ve bence bunu başarabilirsek, dünyaya artık küçük tanrıların çocukları olmadığımızı, eşit olduğumuzu göstereceğiz. Kenya’da, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ülkede bulunduğunu düşünüyorum, CPK, Kenya Komünist Partisi içinde bir etkileri var. Rusya hakkında fazla bir şey söyleyemem. Daha fazlasını söyleyemem. Sadece sokakta Kenya bayraklarını gördük. Ama size samimi, içten düşüncelerimi söyleyeyim, bir şeyler arıyoruz.

Aslında, bana sistemi sorduğunuzda, sadece iki sistemimiz var. Evet, sosyalizm, komünizm ya da ileri sol sistemler var ve bir de kapitalizm var; ülkede var olan kapitalizm. Dolayısıyla sistemi çözebilmemizin tek yolu onu başka bir sistemle değiştirmektir. Evet, ülkemizi yönetmek için hibrit bir sisteme ya da uydurulmuş bir sisteme sahip olamayız.

Evet, elbette sosyalizmle değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Kesinlikle, kesinlikle. Mesele de bu. Bugün ülke olarak nerede olduğumuzu düşünene kadar, kapitalizm sistemini nasıl kırabileceğimiz zor çünkü bizi destekleyecek doğru düzgün bir sosyalizm sistemimiz yok.

Size söylüyorum, yoldaşım, Türkiyeli yoldaşlarım, mücadele ediyoruz. Materyallere sahip olmak için bile mücadele ediyoruz. Bu hiç kolay değil. Çok basit malzemeler bile, vuvuzela, düdük, Kenya bayrağı, tişört basmak, bizim için kolay değil. Size söyledim, bazılarımızın banka hesaplarını bile dondurdular, şüphelendikleri kişiler etkili kişiler. Eğer düzgün bir şekilde destek alabilirsek, hiç şüpheniz olmasın, bugün silah almayacağız, ama gerekirse (ileride) belki milis olmak zorunda kalacağız. Ama o zamana kadar, bugün, hâlâ barışçıl bir protesto, eğer başarılı olursa barışçıl bir yürüyüş yapmak istiyoruz. Ama mesele bu, eğer başarılı olursa. Bu çok önemli ve yakın bir soru. Aynı sisteme farklı kişilerle mi sahip olacağız? Bunu sorgulayacağız.

Buradan sizinle nasıl dayanışma gösterebiliriz? Mücadelenize nasıl destek olabiliriz?

Amerikan medyası diyor ki, orada bizden biri var, Larry Madowo, ve o bizim için bir lütuf oldu. Protestomuz dünya çapında duyuldu ve kitlelere karşı işlenen zulümler görüldü.

İşin dayanışma kısmının bizim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bizimle paylaşacağınız bir dayanışma mesajı kitleler için büyük bir heyecan olacaktır. Türkiye halkının dayanışma içinde olduğunu ve yaptıklarımızı desteklediğini bilecekler. Ayrıca CPK başkan yardımcısının arabasının elinden alındığının da çok açık bir şekilde ortaya çıkması gerektiğini düşünüyorum. Yani çok fazla gözdağı ile karşı karşıyayız. Bazı banka hesaplarımız donduruldu. Faaliyet gösteremiyoruz. Dolayısıyla mümkünse lojistik destek ve kitlelerle paylaşılabilecek dayanışma mesajı bizim için büyük bir artı olacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz