* 6 ay boyunca İsrail zindanlarında suçlama olmaksızın tutuklu kalan ve konferansa konuşmacı olarak katılan üniversite öğrencisi.
Lina Khattab, Filistin’de Birzeit Üniversitesi’nde 1. sınıf öğrencisiyken katıldığı bir eylemde gözaltına alınmasıyla beraber, hayatının altı ayını Siyonist İsrail devletinin zindanlarında işkence koşullarında direnerek geçiriyor. Sonrasında tekrar üniversitesine ve mücadelesine geri dönen Lina’ya Filistin’deki öğrenci hareketi ve kendi mücadelesi hakkında sorular sorduk.
Lina Hattab: Hapisten önce hayatım her Filistinlinin hayatı gibiydi. Tahmin edebiliyorsunuzdur; işgal altında yaşamak, herkes gibi işgal güçlerinin yaptıklarına karşı direnmek. Bir yandan Birzeit üniversitesinde medya üzerine okuyordum, bir yandan Filistin halk danslarına ilgim vardı. Elbette bunlarla birlikte pek çok umudum ve hayalim ile uğraşıyordum. Bu hayalleri İsrail işgaline karşı olan mücadelemden hiç ayırmadım.
Birisi hapis edildiğinde, tüm özgürlüğünü ve haklarını kaybetmişcesine davranılıyor. Bu beni psikolojik olarak etkiledi tabii. Çünkü birgün hapse girebileceğime hiç ihtimal vermemiştim. Ama bunlara karşı bir irade ve bilinçle direnmeyi başarabildim; bu bir işgal ve onunla yüzleşmeliyim dedim, benim acım halkımın acısıdır, tek bir kişinin acısı değildir diye düşünüp direndim. Kadın tutsaklar olarak birbirimize oldukça destek verdik. Hapiste, mahkumların kendilerini ve birbirlerini koruyabilecekleri tek silahları iradeleri oluyor.
Çıktığımda da normal hayatıma dönmem zor oldu. İnsanlar arasında bulunmak, yemek yemek bile zor geliyordu. Sonrasında tekrar halk danslarına, üniversiteme adım adım geri döndüm. Tabi ki Filistin halkının çektiği acılara karşı mücadelesine de…
Kaldıraç: Hapse girmeden önce örgütlü bir mücadele içinde miydiniz?
Lina Hattab: Hayır, sadece okul içerisindeki Öğrenci Meclisi’ndeydim.
Kaldıraç: Öğrenci Meclisi nasıl işliyor, neler yapıyorsunuz?
Lina Hattab: Meclisin gidişatını genel olarak mecliste seçilen temsilciler belirliyor. Temsilciler genelde gruptaki farklı düşünceden örgütlerin ilişkilerini de düzenliyor (Hamas, El-Fetih ve Marksist örgütler arası örneğin…) ve yakın gündemle ilgili çeşitli eylem kararları alıyor.
Kaldıraç: Ne gibi eylemler mesela örnekleyebilir misiniz?
Lina Hattab: Mesela, hapisteki mahkûmlara destek için eylemler düzenlemiştik veya Kudüs’te Mescid-i Aksa ile alakalı gündemde de çeşitli eylemler düzenledik. Bazı eylemleri işgale karşı bilinç düzeyini arttırmak için yapıyoruz ya da dış dünyaya belirli konuları duyurmak için. Tabii işgal güçleri ile direkt karşılaşmaları da es geçmiyoruz.
Kaldıraç: Öğrenci hareketinin bu konuda ne kadar etkili olduğunu düşünüyorsunuz?
Lina Hattab: Aslında epey etkili ve önemli olduğunu düşünüyorum ve sürekli bunu söylüyoruz. Öğrenciler ikinci ve üçüncü “İntifada” sürecinde çok büyük bir rol oynadı. Sürekli tüm Filistin için bildiriler çıkarıyorduk, sadece öğrenciler için değil. Bunun dışında yerel anlamda da üniversitenin ve devletin yaptıklarına karşı bir sürü eylem de düzenliyoruz. Üniversitenin İsrail ile yaptığı anlaşmalarda bir çok kez geri adım attırabildik.
Kaldıraç: Bahsettiğiniz çoğu eylem çeşidi Filistin’deki genel savaş üzerine, ama üniversite içinde hayat nasıl işliyor, neler yapıyorsunuz? Öğrenciler üniveristenin yönetiminde söz sahibi diyebilir miyiz? Üniversitelerde öğrenciler olarak gücümüz ne durumda? Üniversitedeki insanlar genelde politikler mi?
Lina Hattab: Mesela benim üniversitem aynı zamanda “Şehitlerin Üniversitesi” ismiyle ünlü. Birçok politik lider buradan mezun olmuş. Mesela biri Yahya Ayyaş belki tanıyorsunuzdur (Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları komutanlarından. 5 Ocak 1996’da, İsrail tarafından, işbirlikçiler eliyle kendisine verilen cep telefonunun patlatılması sonucu, suikastle öldürüldü). Ama birçok üniversitede durum böyle, mesela Abu Dis’teki üniversite’ye bakın aynısını göreceksiniz. Bunu devlette biliyor ve bu yüzden herhangi bir durumda okula İsrail askerlerinin girmesi gibi şeylerle oldukça fazla karşılaşıyorsunuz. Çünkü öğrencilerin onlara karşı ne kadar büyük bir etkileri olduğunu biliyorlar.
Tabii bazı insanlar sadece okumak ve iş bulmak için üniversiteye geliyorlar ve gidiyorlar ama bu küçük bir kısım. Böyle gelseler bile çoğunluk, işgale karşı mücadeleye katılıyor.
Günlük hayatta ise, meclis ve çoğunlukla sol örgütler, eğitim konusunda, demokratik bir eğitim için dersler organize ediyorlar. Sonuçta üniversite bir devlet üniversitesi ve üniversiteyi devletin kontrolünden çıkarmak için herşeyi yapmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda bir ulusal vizyon ve misyon belirleniyor üniversite için Öğrenci Meclislerinde. Biz de sonrasında buna yönelik kültürel aktiviteler yapıyoruz.
Kaldıraç: Öğrenci Meclislerinin üniversitenin yönetim kurumlarıyla, dekan, rektör gibi, bir bağı yok değil mi?
Lina Hattab: Hayır biz sadece işgale karşı, sol taraftan öğrencileriz. Örneğin okulun kafeteryası boykota aykırı ürünler sattığında onu kapatmak için kendi kafeteryamızı istediğimiz ürünler ile kuruyoruz. Böylelikle bu yerleri direkt olarak İsrail’in elinden almış oluyoruz.
Kaldıraç: Son olarak, Anadolu’daki öğrencilere ve devrimcilere söylemek istediğiniz birşey var mı?
Lina Hattab: Ben gerçekten sizlerin Filistin’deki durumla alakalı bir bilinç oluşturmanızı ve bu bilinci bir eyleme dökmenizi isterim.
Kaldıraç: Teşekkür ederiz… m