Hangi karanlık unutturabilir? Her gün karanlıkta yaşamaya mahkûm edilen bizlere hangi karanlık unutturabilir olmuşları ve olanları? Korku mu, yaşam mı, ölüm mü?
18 yıldır Hrant’la, yine vurulduğu yerdeyiz.
Yüz binler olarak geldiğimiz de oldu, yüzler olarak geldiğimiz de. O sokak dakikalarca bitmeyen sloganları da duydu, sessizliği de.
Ama her seferinde Hrant’la geldik, geçmişin mirasına “’Onları yaşamımda yaşamayı’ sırtladım… Gücümün yettiğince de yaşatarak taşıdım. Bu taşımama sekte vurmaya ‘ne?’ ya da ‘kim?’ yeltendiyse onlarla amansızca boğuştum,” diyen fikirlerini de alarak geldik.
Gerçeğin ortasında değil tam içinde yaşıyoruz. Derinleşen krizin, büyüyen savaşın tam içinde yaşıyoruz. Görülmesin diye karartılmaya, bükülmeye çalışılan gerçek budur.
Gerçek, emperyalizmin Ortadoğu’daki işgal ve sömürgeleştirme politikalarının derinleşmesi, IŞİD’le mücadele denilerek çıkılan yolda, tarihi El-Kaide, El-Nusra, IŞİD olanlara takım elbise giydirip el sıkışılmasıdır. O yol, öldürülen, göç etmek zorunda kalan yüz binlerle, köle pazarlarında satılan kadınlarla doludur ama takım elbise giydirilince eller sıkılmıştır.
Gerçek, bu topraklarda asgarî ücretin net 22 bin 104 lira olmasıdır. Ve gerçek, biz karanlığa mahkûm edilenlerin hayatta kalmak için eve, suya, yiyeceğe, ısınmaya, ulaşıma, sağlığa ihtiyaç duymamızdır, bunların ise bir maliyetinin olmasıdır.
Bu gerçekler, öfkemizin birbirimize, bizim gibi işçilere, bizim gibi halklara, bizim gibi kadınlara yöneltilmesi için karartılmaktadır. Filistin halkı varlığı için direnirken ve İsrail, Suriye üzerinden topraklarını genişletirken “milliyetçilik” söylemleri ile Şam’ın düşmesine sevinmek bu karanlığın bir parçası olmaktır. Geçinememenin öfkesini egemenlere değil de kendine, yanındakine, Suriyeliye, Kürt’e, Ermeni’ye yöneltmek bu karanlığın bir parçası olmaktır.
Egemenler, yönetenler tarihleri boyunca hiçbir zaman, hiçbir konuda halka gerçeği, doğruları söylememiştir. Yönetebilmek için, halkı kandırmayı, halkları birbirine düşman etmeyi, birbirine kırdırmayı seçmiştir. Her zaman yönetebilmek için düşmanlar yaratmışlardır.
Bizler bu karanlığın bir parçası değil onu delip geçecek olanlarız. Tarihe, geleceği kurmak için sahip çıkanlarız.
Emperyalizmin, halkların düşmanı olduğu ve ancak halkların kendilerinin kendi hayatlarını kurabileceği fikrinde ve mücadelesinde Hrant, halkların ortak mücadelesinde yaşayacak.
Bunu, yüz binler olarak söylediğimiz de oldu, yüzler olarak söylediğimiz de.
Her gün karanlıkta yaşamaya mahkûm edilen bizlere hangi karanlık unutturabilir olmuşları ve olanları?
Hayır, hiçbir karanlık unutturamaz.
Halkların ortak mücadelesi kazanacak!
Kaldıraç
17 Ocak 2025