29 Mayıs Cuma günü dergimiz okurlarından Ebru Esen’in sosyal medya hesabına “jitem.turkey” isimli instagram hesabından “ölüm seni bulacak Jitem” şeklinde ifadelerin yer aldığı ve öldürülmüş, ağzından kan akarken görüntülenmiş bir erkek fotoğrafı gönderilmiştir. 30 Mayıs tarihinde yine aynı hesaptan bir kez daha tacizde bulunulmuştur.
Okurumuz Ebru Esen’den önce, 24 Mayıs tarihinde yine jitem.turkey hesabından sanatçı Pınar Aydınlar’a ve çocuklarına karşı cinsel saldırı ve ölüm tehditlerinde bulunulmuştur. 28 Mayıs tarihinde gazeteci Emre Orman, 29 Mayıs tarihinde gazeteci Erk Acarer, 31 Mayıs tarihinde yazar Gülfer Akkaya aynı hesaptan ölüm tehditleri almıştır. Ölüm tehditlerini, Ankara’da gerçekleştirdiği eylemde teşhir eden Yüksel direnişçisi Nazan Bozkurt’a da açıklaması sonrası ölüm tehditlerinde bulunulmuştur.
14 Şubat tarihinde HDP Urfa Eşbaşkanı Emine Çetiner, Mart ayının ilk haftalarında yine HDP milletvekilleri Serpil Kemalbay, Murat Sarısaç, Hüseyin Kaçmaz, Habip Eksik, Nuran İmir, Semra Güzel, Murat Çepni ve Hasan Özgüneş’e jitem.turkey hesabından “ölüm seni bulacak jitem” şeklinde tehdit mesajları gönderilmişti.
Devrimcilerin, yurtseverlerin, aydınların hedef hâline getirilmesi, konunun münferit olmadığı gibi bu mesajları atanın da tek bir faili olmadığını, örgütlü ve sistematik bir şekilde bu saldırıların devam ettiğini göstermiştir.
90’lı yıllarda yaşanan ‘faili meçhul’ cinayetlerde sıkça anılan Jitem’in bugünkü ölüm tehditlerinde hesap ismi olarak kullanılması, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası başlatılan ‘beyaz toros’, ‘90’lı yıllar’ söylemlerinin devamıdır.
Devrimcilerin mezarlarına saldırılar düzenlenmesi, İbrahim Gökçek’in cenaze töreninde cemevine gaz bombalarıyla saldırmaları, canlı yayında ölüm listelerinden söz edenlerin sırtını sıvazlayıp, çürümüşlüklerini teşhir eden Taylan Kulaçoğlu’nun tutuklanması, Nusaybin’de çocukların polis tarafından ateş açarak kovalanması, Antakya ve İzmir’deki okurlarımıza muhbirlik dayatmasında bulunulması, HDP belediyelerine kayyumlar atanması, HDP’li vekillerin parti binalarından işkence ile gözaltına alınmaları, hepsi ama hepsi göstermektedir ki, Saray Rejimi’nin, egemenlerin yönetememe krizi derinleştikçe saldırılarının da tehditlerinin de dozunu arttırmaktadırlar. Saray Rejimi bir karanlık olmuş ve halkın üzerine yürümektedir. Diyaneti, polisi, ordusu, yargısı, basını hep birlikte halka saldırmaktadır.
Nafile bir çabadır…
Korkuyorlar, korkularını, emperyalist efendiler adına kâhyalık ettikleri bu topraklarda yağma, rant ve savaş üzerine kurdukları düzeni reddeden, direnen işçi-emekçilere, Kürt halkı başta olmak üzere halklara, kadınlara, aydınlara, gazetecilere bulaştırmak istiyorlar.
Tüm dünyada ve bu topraklarda işçi-emekçilerin, ezilen halkların isyanları, direnişleri hiç bitmedi. Bu yüzdendir hep ‘olağanüstü hâl’ ile yaşamaları, bu yüzdendir hep bir ‘beka’ kaygısı taşımaları…
Bize düşen ise, bu hayatı var eden ama yok sayılan milyarların insanca ve onuruyla yaşayacağı bir dünya için elimizden geleni ardımıza koymamaktır. Bu saldırılara karşı örgütlülüklerimizi daha da büyüterek direnmektir.
“hiçbir korkuya benzemez
halkını satanın korkusu.”