25 gün önce, dayanışmayı büyütmek ve bu enkazdan yeni bir yaşam örgütlemek için, devrimciler, onlarca şehirden gelen gönüllüler ve Antakya halkıyla beraber kurduğumuz koordinasyon merkezimizde, dün, ilk kez geniş katılımlı bir halk toplantısı gerçekleştirdik.
Örgütlü bir dayanışmayla adeta yoktan var ettiğimiz ve bugün en temel ihtiyaçlarımızı karşılamaktan günlük rutinlerimize kadar gerçekleştirdiğimiz yaşam alanımızı, ilk günden bugüne ilmek ilmek nasıl ördüğümüzü hatırlayarak ve hatırlatarak başladık toplantımıza. İlk günleri hatırlarken, bugün geldiğimiz noktada, verdiğimiz emeğin büyüklüğünü görürken, örgütlü bir dayanışmayla her şeyin, sadece bize bu yıkımın ortasında bir ev, bir mahalle olan bu alanın değil, istediğimiz, düşlerini kurduğumuz yaşamın örgütlenerek nasıl yaratılabileceğine tanıklık ettik.
Tam da bir gün önce, depremde halkı kendi kaderine terk eden devlet, Sevgi Parkı’nda günlerdir süren dayanışmaya müdahale etmek için kolluk güçlerini devreye sokarak halkı buradan tahliyeye zorlamışken, burada kurulan yaşamın anlamı ve bizi kurtaracak olanın yalnızca kendi kollarımız ve örgütlü dayanışmamız olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Bizi ölümü terk eden ve hâlâ bize daha iyi bir yer ve yaşam alanı dahi vaat edemeyenlerin, kendi ellerimizle kurduğumuz yaşama da göz diktiği bu süreçte, burada yeni yaşamı kuracak olanların bu 25 günde yarattıklarından öğrenen Antakya halkının örgütlü gücü olduğunu bir kez daha gördük. Bugüne kadar dört bir yandan gelen gönüllülerle örgütlenen bu yaşamın içinde yönetmeyi öğrenen halkın, kendi emeğine sahip çıkması ve bu yaşam alanındaki tüm işlerde ve işleyişte daha aktif katılım alması gerektiğinde hemfikir olduk. İlerleyen zaman içinde, “gönüllüler buradan gittiğinde dahi bu yaşamı devam ettirmek adına kendi gücümüzü örgütlememiz gerek” diyen halkın, koordinasyon merkezimizdeki ortakça yaşamı sürdürmek ve tekrar tekrar inşa etmek için, buranın asıl özneleri olarak daha aktif rol almaları gerekliliği üzerinden işlerimizi planladık.
Aynı gün Akdeniz Mahallesi’ne gelip halka daha önce de gördüğümüz üzere boş vaatler yağdıran valiye karşı, “öyleyse şimdi acil ihtiyaçlarımızı karşılayın” diyerek, önümüzdeki günlerde bizi bekleyen hava şartlarına karşı palet, hijyen sorunlarına karşı çamaşır makinası ve hijyen malzemesi ihtiyaçlarımızın teminini talep etmek üzere, mahalleden 5 kişilik bir heyet oluşturduk. Ve halk toplantılarını belirli aralıklarla düzenli olarak sürdürme kararı aldık.
Ertesi gün, seçtiğimiz heyet, önümüzdeki günlerde bizi bekleyen hava şartlarına karşı acil ihtiyaç hâline gelen palet, hijyen ve su ihtiyaçlarının talebi için valiliğe görüşmeye gitti; ancak adeta terk edilmiş valilik binasında kendilerine muhatap bulmakta zorlandı. Depremin 25. gününde hâlâ su çekilmeyen çadırkentler, kaldırılmamış enkazlar varken, haftasonu olduğu için çalışmayan afet valisiyle görüşemeyince, vali yardımcısını bulup taleplerimizi iletti. Valilikten talep ettiğimiz ihtiyaçlarımız 300 adet palet, iki tane çamaşır makinası ve hijyen malzemeleri iken, akşam saatlerinde taleplerimize yanıt verdiğini söyleyen valilik bize 20 adet palet ve içinde bir miktar deterjan, ıslak mendil ve kolonya olan hijyen kolisi gönderdi. Bize vaat ettiklerinin sınırlarını bir kez daha görmüş olduk.
Derdimiz ortak, yaramız ortak. Öyleyse emeğimiz de ortak olmalıdır. Bizi kurtaracak olan dayanışmak, ortakça bir yaşamı inşa etmek ve emeğimize sahip çıkmaktır.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!