Eğitim-Sen Yürütme Kurulu adına basın açıklamasını okuyan Sinan Muşlu, Cizre’de bodrum katında günlerce mahsur kalan yaralılara yapılan saldırıyı kınadıklarını belirterek barış için her geçen gün geç kalındığını barış için daha fazla ses çıkarmak, barış için akademisyenlerin sesine kulak vermek gerektiğini söyledi. “Bugüne dek AKP’nin izlediği politikalar Türkiye’yi giderek özgürlüklerin kısıtlanması müzakerelerin buzdolabına demokrasinin rafa kaldırıldığı faşizan uygulamaların yaygınlaştığı bir ülke durumuna sürüklemiştir. YÖK savaş politikalarının yanında durarak kurucularına ve siyasi iktidara bir kez daha vefa burcunun ödemiştir. Rektörlüğe Ahmet Çamsarı geldiğinden bu yana üyelerimizin de bulunduğu birçok idari personel üzerinde sürgün baskısı kurulmuştur. Çok sayıda taşeron işçi işten çıkarılmıştır. Hakkında yandaş kadrolaşma gittiği, özellikle muhalif sendikalı kesimi ve Alevi işçileri hedef aldığı iddiaları da olan MEÜ Rektörlüğü YÖK’ün çağrısı üzerine vazifeye koşmuş Yrd. Dç. Dr Mustafa Şener ve Yrd. Dç. Dr Yasemin Karaca’nın görevlerine hukuksuzca son vermiştir.” dedi. Eğitim-Sen olarak tüm güçleriyle akademisyenlerin yanında olduklarını, tarihte pek çok baskı soruşturma sürgün gözaltı ve ölümlerle sınanmış bir sendika olarak bugün de baskılara boyun eğmeyeceklerini, barışın, insan haklarının, eşitliğin ve özgürlüğün savunucusu olmaya devam edeceklerini belirterek sözlerini tamamladı.
Adana Baro Başkanı “ölüm haberlerine, kana gözyaşına hepimizin kanıksatıldığı bu süreç içerisinde kanın daha fazla akmaması için 1128 akademisyen bu konulardaki saptamalarını dile getirdi. Kaçak sarayın sakini tarafından ve onun yönlendirdiği medyası tarafından bir linç kampanyası başlatıldı. Akan kanın sorumlusu kendileri oldukları için böyle tepki veriyorlar. Aydın müsveddeleri diyerek itibarsızlaştırdığı akademisyenleri, artık kapıları işaretlenerek direk hedef haline getirdiler. Akademik özgürlük ve üniversite özerkliği yama bohçası haline gelmiş 1982 anayasasında bile dile getirmiştir. Bu toplumdaki kimse siyasi iktidar gibi düşünmek zorunda değildir. Başlatılmış olan bu soruşturmaların hiçbirinde hukuki bir dayanak yoktur. Soruşturmalar derhal çekilmelidir. Kimse çalışma özgürlüğünü ve çalışırken sağlanması gereken iş barışı ortamını; yakalamış olduğu sıfatla kaldırmaya hakkı yoktur.” sözleriyle akademisyenlere yapılan hukuksuzluğu dile getirdi.
Basın açıklaması ‘Savaşa Hayır barış hemen şimdi’ sloganıyla son buldu.