Proje okulu uygulaması yönetmelikte ifade edildiği kadarıyla; okul kadrolarının değiştirilmesi ve bunun üzerinden okul ders programları üzerine yapılacak müdahaleleri içeriyor. Fakat fiiliyâtta bunlarla sınırlı kalmayıp; okul yatakhanelerinin kapatılması, ders programları ve ders içeriklerine direkt olarak müdahaleler, özellikle köklü okullarda, okulun kültürü üzerinden öğrencilerin yaptığı etkinliklere ket vurulması ve bunların disiplin kurulu altında değerlendirilmesine kadar giden bir işleyişi içeriyor.
Bu uygulamalar, içinde eylemli bulunduğumuz, öğretmenlerin sürgünlerine tepki olarak gelişen bu kısa dönemde başlamamıştır. Aslında 2010’dan beri süregelen bu işleyiş dahilinde; en başta yöneticilerin değiştirilmesi ile bugün öğretmenlerin atanmasına, şu an müdürlerin sınavları es geçerek, okula öğrenci alımı yapabilmesine bile olanak sağlıyor. Bu, genel anlamda eğitimin devlet politikalarına uygun hale getirilmesi durumudur. Aynı zamanda proje okulları dahilinde özellikle muhalif öğrencilerin aktif olduğu okulların seçilmesi anlamlıdır.
Bilgimizin sınırlılığına rağmen, şu ana kadar olanlar üzerinden tarif edebildiğimiz kadarıyla; müdahalelerin tamamı öğrencileri tek tipleştirmeye, okul kültürlerini yok edip buradan “itâatkâr okullar” kurmaya ve eğitim müdürlükleri hariç herkesi bu sürecin dışında bırakmaya yöneliktir.
Bu proje yürütmeliği dâhilinde, bahsi geçen “tek tipleştirici” işleyiş okullardaki öğrenci kulüplerinin sene boyu üzerinde çalışıp, sergileyeceği gösterilerin (dans, tiyatro, söyleşi, kültürel geziler…) sansürlenmesi ve engellenmesi ile baş gösterdi. Bunun yanı sıra tüm liselerden katılımın sağlandığı festivaller de iptal edildi. Bir okulu okul yapan taşlardan biri öğretmenler, idarecilerdir ve bu insanların gönderilmesiyle okulların uğradığı yıkım, engellenemezse bunlarla da sınırlı kalmayacak gibi gözüküyor.
Tepki
Bulunduğumuz dönem içinde tepkiler, proje okullarındaki veli-mezun-öğrenci ayaklarıyla başlamış olsa dahi bahsi geçen durum yalnızca bu liseleri ilgilendirmiyor. Bir süredir deneme tahtasına çevrilmiş tüm eğitim kurumlarının (ilkokul, ortaokul, lise, üniversite) soysuzlaştırılması, sıradanlaştırılması ve hatta tek tip insan yetiştirir hâle getirilmesi; hareketli olan bu okullarda kıvılcımı çakmıştır. Bu kıvılcımı açıklamak gerekirse, öğrenci ayağında; oturma eylemleri gibi tepki eylemlilikleri, “veda” etkinlikleri (sırtta taşımalar, “Sayit hoca babamız ol”lar, “Bu kalp seni unutur mu?” pankartlarıyla uğurlamalar), mezun ayağında; mezun derneklerinin beraber mücadele çağrıları ve veli ayağında; mezunlar ile birlikte okul önü eylemleri (aşure dağıtma, proje okulları uygulamasının ölümü adına lokma döktürme, il milli eğitim müdürlüğüne yürüme, Ankara’da TBMM’de konuyu gündemleştirme vb) örnek verilebilir.
Bu eylemler kendi kitle örgütünü, “projeniz değiliz” adı altında oluşturmuştur. Genel toplantılar, hukuk komisyonu, eylemler ve eylem komiteleri, basın/yayın komisyonu ve buna benzer yapılarla ilerlemektedir. Başta özellikle öğrencilerin katılımını istemeyen, veli-mezun örgütlenmesi ile ilerleyen, sonrasında öğrencilerin fiili olarak sürece dahil olmasıyla devam eden süreç taleplerini ve örgütlenmesini büyüterek ilerlemektedir.
Talepleri; proje okul üzerinden net olan, fakat bir hat anlamında daha henüz kendini oturtmakta olan “projeniz değiliz”, istediği eğitim şeklini; veliler-mezunlar- öğretmenler-öğrenciler olarak karar sürecine dâhil olabildikleri bir eğitim olarak ifade etmektedir.
Kazandırıcı ilerleyiş
Bu bağlamda, “proje okullar” uygulamasına karşı bu mücadele; genel kapsamıyla bir eğitim işleyişi talebi içermeli ve içermektedir. Burada “Projeniz Değiliz” üzerinden dillenen “çağdaş, bilimsel, laik, ücretsiz ve özgür eğitim” isteği, okullardaki köklü yapıların ve kültürün iyileştirilerek devamlılığı, ilgili herkesin dâhil olabileceği eğitim süreci talepleri anlamlıdır.
Bunun üzerinden gelişecek “Projeniz Değiliz” insiyatifi örgütlülüğü içinde; öğrencilerin, öğretmenlerin, mezunların ve velilerin bulunması, bu sürecin mezun dernekleri ve okul aile birlikleri gibi öncesinden de hâli hazırda var olan yapıların katılımı ve değiştirilmesi üzerinden desteklenmesi, büyütülmesi kazandırıcı olacaktır.
İstenilen eğitim şekli taleple alınamadığı koşulda, bu örgütlenmenin hedefi yeni bir eğitim işleyişini
bir fiil yaratarak örnek oluşturmak olmalıdır. Örneğin, kulüp işleyişi ve festivaller sağlanamıyorsa bu örgütlülük bunları gerçekleştirmek üzerinde dayanışabilir ve bu etkinliklerin fiili olarak okul içi ve dışı varolmasını sağlayabilir.
Kitlesel ve net olan, bu şekilde her örgütlenme başarıya ulaşacaktır.
Kadıköy Anadolu Lisesi Mezun ve Öğrencileri
22 Ekim 2016