Rachel Corrie, 10 Nisan 1979’da Amerika’nın Washington eyaletinde dünyaya geldi. Henüz 10 yaşında küçük bir kız çocuğuyken bile, dünyadaki açlığın sona ermesi için neler yapabileceğini düşünüyordu. “Amerikan rüyası” diye bir şey yoktu onun için; kafası tamamen dünyadaki mutsuzluklarla doluydu. Bulduğu her fırsatta hastanelere, huzurevlerine gidip insanlara yardım ediyordu. Yaşı büyüdükçe, sorumlulukları da büyüdü. Ülkesinin ‘terörle savaş’ adı altında başlattığı haksız işgallere inat, daima “barış” diyordu o. Ve bu yüzden 2003 yılının başında Filistin’e giderek Batı Şeria ve Gazze’de yaşanan drama ortak olmaya karar verdi. Gazze’nin Refah bölgesinde ev yıkımlarını engellemek için yapılan eylemlere katıldı. Bu arada ailesine e-posta göndermeyi de ihmal etmiyordu. Tüm duygularını en içten haliyle onlarla paylaşıyordu.
Rachel Corrie, yaşamı boyunca yardıma koştu ama onun yaşamı yalnızca 23 sene sürdü. 16 Mart 2003’de bir an bile şüphe etmeden, Filistinlilerin evlerini yıkan buldozerin önünde canlı kalkan oldu. Ve çiğneyip geçtiler Rachel’i. Kaburgaları kırıldı, akciğerleri delindi.
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diyordu Rachel ve bu duruşuyla milyonlarca insana örnek oldu.
Kaynak: direnisteyiz3.org