Soma’da katliam ortağı sendikanın rezaleti sürüyor

Bir süre önce katliamda yaşamını yitiren işçilerin kıdem tazminat hakkının, devlet ve patron ile birlikte 24 taksit halinde ödenmesine imza atan Türkiye Maden-İş sendikası, bu kez de imzaladığı toplu sözleşme ile sermaye sendikası olduğunu göz­ler önüne serdi. İmzalanan yeni sözleşmede, gocuk ve ayakkabı hakları elinden alınan işçilerden günde 3 liraya karınlarını doyurmaları istenirken, bir maden­cinin yıllık ortalama beş ton kömür yardımının yarısı kesildi.

Sözleşme sır gibi saklandı

Göz göre göre geldiği açıkça ortaya çıkan kat­liamın ardından işçilerin, “suç ortağısınız” diyerek sendika binasını basıp yöneticilerinin istifasını iste­dikleri Maden-İş Sendikası’nın, 2015- 2018 dönemi için imzaladığı sözleşme, bir kez daha tartışma konusu oldu.

İlçedeki madenlerde çalışan 10 binden fazla işçinin durumunu ilgilendiren sözleşmenin ayrıntıla­rını, bugüne kadar ne sendika, ne de firma yetkilileri açıkladı. Sözleşme şartlarını isteyen işçilere de bu anlaşmalar verilmedi.

Maden-İş Sendikası Ege bölge temsilciliğiyle facianın yaşandığı ocağı işleten Soma Kömür İşlet­meleri A.Ş. ve son günlerde işçi çıkarmaya başlayan İmbat Madencilik arasında 11 Ağustos’ta imzalanan sözleşmenin ayrıntılarına ulaşıldı.

Günlük 3 lira yemek yardımı

1 Temmuz 2015 ile 30 Haziran 2018 tarihleri arasındaki dönemde geçerli olacak olan sözleşmeye göre, madencilerin önceki yıllarda elde ettikleri bazı hakları kaybettikleri belirlendi. Sözleşmeye göre ücretlere yüzde 6 zam yapılıp sonraki her altı ay için TÜFE artış oranı belirlendi. İki toplu sözleşmenin şartlarına göre Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. işçisine 3 lira, İmbat A.Ş. ise 3.5 lira yemek yardımı yapmayı kabul etti. Ayrıca iki yılda bir işçilere verilen gocukla her yıl verilen ayakkabı yardımları ise kaldırıldı.

İkramiye kaldırıldı, kömür yardımı yarıya düştü

Önceki sözleşmelerde bulunan ve yılda üç kez dağıtılan ikramiye hakkının da yeni sözleşmede bu­lunmadığı, ücretlerin içine yedirildiği, böylece asgari ücretin artışından kaynaklanacak, işçi lehine artışın da önüne geçildiği belirtildi.

Madenci ailelerinin kış şartları ağır olan ilçede ısınmaları için dağıtılan kömür hakkı için, eskinin aksine, ‘fiilen çalışılan gün sayısı’ şartı konuldu. Bu madde uyarınca da ortalama 5 ton kömür yardımı alan işçilerin, 2.5 ton kömür kaybına uğrayacakları ifade edildi.

İşçiyi yalınayak başı kabak bırakıyor

Sözleşmeleri tek tek incelediğini belirten CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Uzun süredir sır gibi saklanan toplu iş sözleşmelerini nihayet elde ettik. Maden kazasından sonra sarı sendika olarak nitelenen, işçinin değil patronun hakkını savunduğu sırada suçüstü yakalanan sendikanın, bu yönlü ça­lışmalarının ispatı niteliğinde bir sözleşme gördük” dedi.

Sendika yöneticilerinin daha kötü sözleşmelere imza atıp, hakkını savunması gereken işçinin değil, patronun yanında yer aldığını dile getiren Özel, “Toplu iş sözleşmeleri karşılaştırıldığında, işçinin ayağına verilen ayakkabının dahi kaybedildiği bu sendikacılık anlayışı, işçiyi yalınayak başı kabak bırakıyor. Asgari ücret ile ilgili yapılan düzenle­meden sonra, tatiller ve diğer ödentilerde yapılan anlaşmalarda devletin kaşıkla verdiğini firma işçiden kepçeyle almaya çalıştı” ifadelerini kullandı.

Geçmişte altı ay sürerdi, bu yıl hemen imzalandı

Sosyal Haklar Derneği Ege bölge temsilciliğini yürüten Yeraltı Maden-İş Sendikası’nın eski yöneti­cilerinden Ömer Kamil Kartal da, “Toplu iş sözleşme görüşmeleri, geçmiş yıllarda altı ay sürerdi, bu yıl hemen imzalandı. Sendikanın önüne koyup imzalatı­lan sözleşmeyle işçiler kayba uğradı. Sosyal hakları gitti. Aslında hak verilmiş gibi yapılıyor sözleşmede ama konulan yeni kurallarla, bu hakların alınması imkansızlaştırılıyor” diye konuştu.

Sendikacının vicdanı rahat!

Maden şirketleriyle toplu sözleşmeyi yapan tarafta yer alan Maden-İş Sendikası Ege Bölgesi Başkanı Recep Satır ise sözleşme şartlarının, basılan kitapçıklardaki hatalardan dolayı işçilere ulaştırılma­dığını savundu. Sözleşmeden dolayı da vicdanının rahat olduğunu vurgulayan Recep Satır şöyle konuş­tu: “Sözleşme, madde madde bana aittir. Eleştirilen bir şey yapmadım. Toplu sözleşmenin kitapçıkların­da basım hataları vardı. Onun için dağıtılmadı. Önü­müzdeki hafta işçi arkadaşlara dağıtılacak. Sözleş­meleri saklamıyoruz. İmza atılmış bir şey, Çalışma Bakanlığı’na verilmiş, işçi arkadaşlarımızdan hiçbir şey saklamıyoruz. Eleştiriler olacak ama benim toplu sözleşmeden dolayı, vicdanım rahat.”

Kaynak: Diken / İşçi Gazetesi – 28 Aralık 2015