27 Şubat gecesi gerçekleşen hava saldırısında -resmî kaynakların açıkladığına göre- 33 askerin hayatını kaybetmesi sonrası Suriye savaşı, örtülü olarak devletler, açıktan çeteler eliyle yürütülen bir ‘vekâlet’ savaşı olmaktan çıkarak, bir üst aşamaya, açıktan devletler eliyle yürütülen bir ‘vekâlet’ savaşına dönme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirmek için başlattığı saldırganlığın bir aşaması olarak devam eden Suriye savaşı, Irak ve Libya’da da tam olarak zafer elde edemeyen ABD için yenilgi ile sonuçlandı. İşbirlikçi bölge devletleri, onların desteklediği katliam ve tecavüz çeteleri ile yakılıp yıkılan Suriye’de şimdi yenilginin sonuçları yaşanmaktadır.
Bu savaşa, iki saatte Şam’da namaz kılacakları iddiası ile katılan bu ülkenin yönetenleri, şimdi yenilginin sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kalıyor. Üstelik, Türkiye de dahil tüm dünyanın ‘terörist’ ilan ettiği, dünyanın birçok yerinden gelen cihatçı çetelerin açıktan hamiliğini yapacak, onlarla aynı siperde savaşacak kadar bir batağın içinde bulunuyor.
İdlib, Suriye savaşında yenilginin tescilleneceği yerdir. Dokuz yıldır süren savaşın gelip sıkıştığı, çetelerden temizlendiğinde gerisinin çorap söküğü gibi geleceği düğümdür. Saray Rejimi için ise bundan sonra ABD açısından desteklenip desteklenmeyeceğinin belirleneceği varlık-yokluk meselesidir.
Türkiye, emperyalizm adına vekâleten, çöken ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ni sürdürmeye çalışmaktadır.
Bu savaşı başlatan başta ABD emperyalizmi olmak üzere, tüm emperyalist ve işbirlikçi bölge devletlerinin askerlerini savaş alanından çektiği, arkadan dolanarak savaşı uzatmaya çalıştığı Suriye’de, Türkiye, emperyalizm adına vekâleten, çöken Büyük Ortadoğu Projesi’ni sürdürmeye çalışmaktadır.
NATO’nun göreve çağrılması da, ABD’den yardım istenmesi de, Avrupa’ya kızarak sınır kapılarının mültecilerin geçişi için açılması da, bu tek kalmışlığın getirdiği çaresizliğin sonuçlarıdır. Dün geceki, 33 askerin hayatını kaybetmesine yol açan saldırı sonrası, tek destek İsrail’den gelmiş, İsrail, Suriye’ye hava saldırısı düzenlemiştir.
Bu savaş, bu ülkenin emekçilerinin, yoksullarının, halklarının savaşı değildir. Suriye halkları bizim düşmanımız değildir. Savaş, daha fazla yoksulluk, açlık, gözyaşı ve ölümdür. Gazete köşelerinden, kürsülerden, “yansın İdlib, yıkılsın Suriye” diyerek savaşı körükleyenlerin kendileri ya da onların çocukları ölmüyor, ölmeyecek. Savaşta ölenler bu ülkenin yoksul emekçi çocuklarıdır.
Başka bir ülkenin topraklarında savaş yürütenler, başka bir ülkenin halklarının nasıl yaşayacağına müdahale edenler, kendi topraklarına da benzer gerekçelerle müdahale edilmesini meşrulaştırmış olurlar.
Suriye’deki askerler bir an önce geri çekilmeli, dokuz yıldır Suriye’nin yakılıp yıkılmasına neden olan savaş politikalarına son verilmelidir.
Bölgemizi kan gölüne çeviren emperyalist saldırganlığa karşı, halkları birbirine düşman eden savaş politikalarına karşı halkların ortak anti-emperyalist mücadelesini yükseltelim.
Suriye’de savaşa hayır!
Yaşasın halkların ortak mücadelesi!
KALDIRAÇ
28 Şubat 2019