Son yıllarda her yıl olduğu gibi, 2025 yılı 1 Mayıs kutlamalarında da, devlet-sol ve sendikalar arasında bir “manevra savaşı” devreye girdi.
Her yıl 1 Mayıs kutlamalarının ana sorusu, İstanbul 1 Mayısı için, sol, devrimciler ve sendikalar, Taksim iradesini gösterecek mi? Soru budur. Taksim iradesi yoksa, zaten 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması mümkün olmaz. Ama Taksim iradesi varsa, durum değişir.
1- 1 Mayıs alanı Taksim’dir. Bu bizim, sizin, sendikaların ya da başkalarının isteklerinden ayrı, nesnelleşmiş bir durumdur. O kadar ki, AYM dahi, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasının önünde bir engel olmadığını ilan etmiştir.
2- Ama sınıf savaşımı, öyle sıradan bir savaş, hafife alınır bir şey değildir. Egemen sınıf, burjuvazi, TC devleti, Saray Rejimi, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim’de yapılmasını engellemeyi, kendisi için büyük bir başarı ya da Taksim’de olunmasını, bir geri adım, bir irade zayıflığı olarak görüyor. Bu nedenle Taksim’e “izin” verilmiyor.
3- 1 Mayıs kutlamaları için, hiçbir alan için, bir izne gerek yoktur. TC devletinin anayasası ne derse desin (ki izin almak gerekmez diyor) işçi sınıfının 1 Mayıs’ı kutlama iradesi izne tâbi değildir. Böyle ele alınamaz.
Saray Rejimi, bir iç savaş organizasyonudur.
Saray Rejimi, TC devletinin “olağanüstü” örgütlenmesidir.
Saray Rejimi, içeride ve dışarıda savaş politikalarını uygulayan, ABD ve NATO adına tetikçidir.
Saray Rejimi, işçi sınıfını, emekçileri düşman olarak görmekte ve ülkede bir “iç savaş hukuku” uygulamaktadır.
Böylesi bir iç savaş örgütlenmesinden “kutlama alanı” talep ettiniz mi, size mümkün olduğunca şehir dışında, mümkün olduğunca uzakta bir yer gösterirler.
Demek ki “izne” ihtiyaç yoktur.
Taksim için de bir izne ihtiyaç yoktur.
4- Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs kutlama alanı olarak, gönüllerdeki 1 Mayıs alanı değil fiilî 1 Mayıs alanı olarak ilan etmek, sendikaların iradesine bağlıdır.
“Taksim iradesi ile Kadıköy’de olmak” mantık hatasıdır ve siyasal bir tutumdur. Bu siyasal tutum, ülkenin içinden geçtiği koşulları anlamamaktır.
TC devleti, Maltepe yerine Kadıköy’e neden ikna olmuştur? Olmuştur, çünkü, eğer Maltepe denilirse, kitle Taksim’e yönelecektir. Bu nedenle, Kadıköy, Saray Rejimi için, ehveni şerdir.
Ama aynı zamanda Kadıköy, sendikalar ve solun geniş kesimleri için bir “kabul edilir hâl”dir.
Kadıköy kararı böyle oluşmuştur.
Kadıköy kararı, sendikaların ve solun, Taksim iradesini gösterememesinin sonucudur. Bir açıdan bakılırsa Maltepe’ye göre ileridir ama aslında içinden geçilen siyasal koşullar, gençlerin ve kitlelerin hareketliliği göz önüne alındığında, Taksim iradesini ertelemektir.
Bu siyasal olarak işçi sınıfının örgütsüzlüğünün eseridir.
Yoksa, sendikaların “siyasal tutum” alması demek değildir.
Eğer bu siyasal tutum ise, keşke sendikalar, “siyasal” bu tutumu almaktansa, işçi sendikası olarak hareket etse ve 1 Mayıs alanları ile ülkede sürmekte olan işçi ve emekçi, kadın ve gençlik direnişlerini birleştirebilseydi.
Durum budur.
Bu durum siyasal bir durumdur.
Solun, hattâ devrimci cephesinin içindekilerin, Taksim’i, 1 Mayıs 1977’nin 50. yılına saklaması, siyasal tutum eksikliğidir. Ülkede sürmekte olan direnişi yükseltme iradesinden geri adım atmaktır. Örnek olsun, 2026 yılı 1 Mayıs 1977’nin 49. yılı olacaktır, bu durumda Taksim zorlanmayacak mıdır? Bu hatalı bir tutumdur. Bu gelişmekte olan kitle hareketini kavramamak demek olur. Bu kitlesel direniş, CHP’ye bırakılamaz.
1
Bu nedenlerle, 1 Mayıs 2025 kutlamaları, Taksim gölgesinde Kadıköy’de yapılmıştır. Taksim iradesi ile Kadıköy’de değil Taksim gölgesi altında Kadıköy, doğru tariftir.
2
Kürsü, önceki yıllara göre daha olumlu bir tutum almıştır. Zira DİSK ve diğer bileşenler, Taksim gölgesi altında kararlar vermiştir ve bu nedenle, 19 Mart ile başlayan direnişin etkisi ile, daha olumlu bir kürsü ortaya çıkmıştır. Eksiklik kürsüde değildir, eksiklik Taksim iradesini geliştirememektedir. Kürsünün hatası, alanı kontrol edememesindedir ve bu önceki yıllardan daha gelişmiş bir hâl olsa da, miting alanına kortejler varmadan kutlamaların başlatılması bu baskının ürünüdür. Taksim’in hayali, kürsüde de yankısını bulmuştur.
3
Kadıköy 1 Mayıs kutlamalarında yer alan çoğunluğun aklı Taksim’dedir. Bu nedenle, birçok grup, Taksim’i zorlama kararı almış ve gerçekte, Taksim’i alma olanağı 2025 yılı için pratik anlamda ortadan kalkmış olsa da, bunu zorlamayı seçmiştir. Bizim, her iki alanda da yer alma kararımızın temeli de budur.
4
Kadıköy’de 1 Mayıs alanına gelenlerin daha enerjik, daha disiplinli olduğu söylenebilir ve bu değerlendirme Maltepe kutlamalarına göre yapılabilir. Ama aklı ve kalbi Taksim’de olan kitlenin kalabalığında da, enerjisinde de bir düşme olması sürpriz olmamalıdır, bir anlamda normaldir.
5
Gençliğin yolu, işçi sınıfının devrimci yoludur. Bu nedenle, sendikaların, bu devrimci yolu ortaya koyacak bir tutum almaları gereklidir. Bu sadece sendikalar için gerekli değildir, bu aynı zamanda devrimcilerin de görevidir. Bu nedenle, Taksim’i almak, bugünden hazırlanılması gereken bir süreçtir. Hatayı sadece sendikalara ait bir tutum olarak görmek yanlış olacaktır. Bu nedenle, elde ettikleri sonuçlara bakmaksızın, Taksim’e yürümek isteyen herkesi alkışlamak gerekir. Eğer Taksim’e yürüyüş girişimleri başarısız olmuş ise, bunu devrimci hareketin bir bütün olarak Taksim iradesini geliştirememiş olması ile bağlı bir durum olarak ele almak gerekir.
6
Devrimci hareket için önemli olan şey, hatalarından, eksikliklerinden ders almasını bilmektir. Kitlesel hareket, öğrenci gençliğin hareketi, CHP hareketi değildir. Tersine “böyle yaşamak istemiyoruz” hareketidir ve bu nedenle, hareket CHP’ye terk edilmemelidir. 1 Mayıs bu açıdan çok önemli idi. Bugün, 1 Mayıs’ta gerçekleştirilemeyen kitlelerin devrimci hareketin önderliğinde birleştirilmesi iradesi hâlâ yerine getirilebilir durumdadır. Bu nedenle devrimci hareketin sakince durumu değerlendirmesi, gerekli dersleri çıkartması acil bir görevdir. Bu konuda da açık ve net olmak gerekir.
Evet, devrimci hareket, yeterince güçlü değildir. Ama buna rağmen, devrimci hareketin net tutum alması ve Taksim üzerine odaklanması olanaklı idi ve önümüzdeki dönemde de olanaklıdır.
7
Kadıköy’de, 70 bin civarında bir katılım olduğu görünmektedir. Bu katılım, sadece Kadıköy ile sınırlı değildir. Ülkenin hemen her ilinde 1 Mayıs kutlamaları gerçekleştirilmiştir. Bu küçümsenemez bir durumdur. Birçok ilde, direnen işçiler alanlara akmıştır. Gençler, özellikle öğrenci gençler, hemen her kortejde, ciddi bir ağırlığa sahiptir ve bu büyük bir olanaktır.
8
Mesele gençliğin enerjisi ile, eylemliliği ile, işçi sınıfının direniş hattını birleştirmektedir. Bu, en başta, her devrimci grubun kendi örgütlenmesini bir yana bırakmadan, ona devam ederken, Birleşik Emek Cephesini örgütlenmesini önüne bir görev olarak alması demektir. Bundan geri durarak, gelişmekte olan kitlesel direniş hattını büyütmek ve örgütlemek mümkün değildir. Kitlesel direniş hattında bir irade, bir istek, bir kararlılık vardır. Buna gözünü kapatmak, siyasal olarak geri bir tutum almak demek olacaktır.
2025 yılında 78 ilde 1 Mayıs kutlanmıştır. Tümünde Taksim hayali vardır. Taksim’in geri alınması, 1 yıl, 1 gün önce gerçekleşmesi büyük bir değere sahiptir. Barikatların aşıldığı bir dönemde, Taksim’e dönük ablukanın yarılması mümkündür. Taksim ablukası, egemenin korkusunun açık ifadesidir. Aşılan barikatlar, egemenin korkusunu artırmıştır. Kitlelerin korkusunun azalması ile egemenin korkusunun artması birlikte yaşanmaktadır. Taksim’in alınması bu yolda ileri bir adım olacaktır, işçi sınıfının yasakları ezip geçmesi demek olacaktır.
Direniş hareketi, kitlesel direniş hattı 1 Mayıs alanlarına eksik yansımıştır. Bu şu ya da bu grubun eksikliği ile açıklanamaz. Bu siyasal tutum eksikliği bir durumdur ve aşılması olanaklıdır, gereklidir. Bu bir sonraki 1 Mayıs’ı beklemek demek değildir. Tersine bu eksiklik, bugünden başlayarak giderilebilir.
Yaşasın Birleşik Emek Cephesi!
Her gün 1 Mayıs, her gün kavga!